Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
16KASIM1997. SAYI608 ELEKTROŞOK MAKİNESİNİ GETİREN ALMAN Hugo Baar koloniden 1984 yılında kaçanlardandı. Hemen sonrasında Almanya'ya yerleşmlşti. Göruşme talepierimizi telefonda defalarca reddeden ve bu konu hakkında artık hiçbir şey konuşmak ve hatırlamak ıstemediğini söyleyen Baar'ın arkadaşları, onun ciddi bir psikolojik bunalım geçirdiğini ve suçluluk duyguları yüzünden hayata küstüğünü söylüyorlardı. Baar yıllar önce, dava için verdiği ifadelerden birlnde, "O dönemde 28 yaşında olan kızım, Schaefer tarafından çagrıldığında odadaydım. Kızım odaya girlnce Schaefer onu birden yumruklamaya başladı. Daha ilk yumrukta yere yıkılmıştı. Schaefer yumruklarının nereye geldiğine aldırmıyordu. Kızımın suratı patlamıştı. Sonra yerde yatan kızıma asker botlarıyla tekmeler atmaya başladı. Hiçbir şey söylemiyordu, sonunda kızımı odadan kovdu. öylece durup, onları seyretmek zorundaydım.." Hugo Baar Colonia Dignidad için Almanya'dan bir elektroşok makinesi alan ve onu Şili'ye gönderen adamdı. Kayıtlara göre hastanede kullanılacaktı. Ancak Baar ifadelerinde, "Onları Dlgnidad'da kullandık. Orada insanlar; gençler, çocuklar doğal gelışim süreçlerinde sistematik işkencelere tabi tutuldular. Adına psikiyatn kliniği denen bir yerde. Yetişkinler de... Eğer Schaefer'in istemediğl en küçük bir şey olduysa ya da bir kaçma teşebbüsü filan; oraya yatırıhr ve topluma kazandırılmak adı altında bu elektrlk şoklarıyla tamamen sarsılır ve yaralanırlardı." Evet. Schaefer kendi ınsanlarına da işkence yaptırıyordu. Ya Peebles ve Zott gibi Şilililere?..^ Pinochet döneminde demokrasi isteyen göstericilere pek hayat hakkı tamnmadu Eylül 1983. Yolculuk sürüyordu. Yol bızi kendiliğindcnku/ey istikametinegötürüyordu.90mil hızla seyrederken bir zamanlar Merino, Zott ve Peebles'ın göremediklerini dc görüyorduk. Peebles, o zaman neyi nasıl algıladı, yönünü nasıl tayin etti, bilmiyoruz ancak Ford'un20yılönccbenzinaldığıistasyonu da, üç dcmir eki bulunan ve üzerinden geçerken, metalik bir çarpışma scsi çıkaran köprüyü de, ek sayısı ile birlikte hatırladı. Birbuçuk saat kadar sonra saga sapılacağınıbiliyordu. Peebles tüınbu algıladıklarını defalarca Bonn mahkemesıne sunmuş, ımzalamıştı. Şimdi canlı olarak teyıt ediyordu. Son olarak da işkence mahzenlerine varmadan kısa bir süre önce gcçi lecek olan tahta köprüden bahsetmıştı. göndcrmeyi sonunda kabul ettiler. Hâkim, Colonia Dignidad tcmsilcileri ve Amnesty International yetkılıleri eşliğinde 29 Nisan ve3 Mayıs 1988tarihlerindeorayagitti. Ve tümsekleriyle, çukurlany la, köprüleriyle yolu, tek tek virajları, tahta köprüyü vebağlantı vıdalarını hatta Dignidad Kolonisi adı verilenbinanınkoskoca,anıtımsıgirışkapısının iki yanındaki böğürtlen çalılarınıbiletarifertı. Ancak ifadeler çelişkili, zamanlama ve yerhatalarıyladoluydu. Alman mahkemesi bir adım ileri gidemedi. Oysa Peebles, Ford Transit durup arka kapı açıldığında hay van sesleri, özellikle de kümes hayvanlarının seslerini duyduğunu anlatıyordu. Ve bir motor sesi... Sonra ikı kışı taraHâkimler önünde ifade vefından otomobilden çeke çeke ren7kişidenüçü,tahtaköprü . . indirilmişveçokkurubirhavaden bahsetmcmışti. lki.si ise yıgenzineçektiğini farketmiş'olabilir' diyorlardı. Hatıralarcan korkusu ti. Hava sonbahar olmasına ragmen taze topilegölgelenmişti.Onlarızatenyollarilgilenrak kokuyordu ve Peebles buradan o topradirmiyordu. Sadece Dignidad' ınispatedilğın işlenmiş toprak olduğunu anlamıştı. Damesini istiyorlardı veçokdahaklıydılar. ha f azlasıni hatırlamıyordu çünkü onu indirenikikişionanegıbıbirişkcncedengeçiriŞıli yüksck mahkemesi Alman makamlaleceğinianlatmayabaşlamışlardıve Peebles rının bu konudaki tüm işbırliği talcplerini artık sadece ınide bulantılannı hatırlıyordu. reddetınişti. Ancak bir kadın hâkımı oraya Malvende bir kadın ve erkek vardı. Adam kuru bir somyanın üzerinde yatıyordu. Hem cıplak hem de somyanın demirlerine bağlanmıştı. Vücuduveyüzüşişliklervemorluklar hatta etininpatladığıyerlerdeaçıkyaralarla doluydu. Uyuyordu. Kadın masanın başında oturmuş, adamın verdiği son ifadenin bant kayıtlarınıeskibirdaktiloiletekrartekrarbaşa alarak yazmaya çalışıyordu. Adamın banttan gelen çığlıklan arasında ettigi bir iki lafı anlaması çok zoroluyordu. Vebunedenle adamı ara ara dürtüp, uyandınyor ve ne demiş olduğunu soruyordu. O nedenle oraya oturmuştu. Ve orası çok soğuktu. Ikisi de üşüyordu. Şimdi Viyana'ya yerleşmiş olan Zott, bizi kabul ettiği zevkle döşenmiş dairesınde clektrik verildiginde hissettigi fiziksei acıyı tarifetmeye çalışıyordu. Acısınadayanamayıp bayıldığı şoklardan biri dişlerine verilmişti. "Dayak" diyorduZott, "insanoğlunun zihninde bir şekilde kayıtlıdır. Anne babanızdan ya da arkadaşlarınız, öğretmeninizden dayak yemişsinizdir. Şiddeti farklı olabiliramabeyninizonutanır. Oysaelektrıği tanımaz. Ve bu nedenle tepkisi de acı anlamında korkunç oluyor." Yine de Zott, isinı vermemeye çok dikkat ctmişti. Zott'unda Peebles'ın de işkenceden bahsederken donuk bir ifade kaplıyordu yüzlerini. Sanki yol tarif ediyorlardı. Yabancılaşmayı göımek mümkündü gözlerinde. Peebles'i çok dar bir metal sandığa kapatıp, sandığı da her saat bıraz daha sıkıştınyorlardı. Içorganlarınınbileezildığını hısscdıyordu. Ardından sandığın içine buz gibı su vcrilmeyebaşlandı. Peebles bu acıyı elektrık acısına benzetiyor ve onu tanımlamada doğru sözcükleri bulamıyordu. Ve tam yüzünün kasılması ya da gözlerinde bir göl ge göreceğimizi sandığımız o anda gülümsedi... Sonradan anlattığına göre bütün bu işlemler sırasında çıplakmış ve en çok da bundan rahatsız olmuş. Tümbuişkencelerneredcyapılmıştı?^ Merlno 'kontrolcü' konumunda Adam Peebles, kadın da Marcia Merino'ydu. Veıkisi hiççelişmeyenifadelcriyle ayn ayrı zamanlarda bu olayı doğrulamışlardı. Peebles ve Zott, Dignidad'agetirildikten sonra her gün işkence görüyorlardı. Merino'yailışilmiyordu. Çünkü oikisininifadesini kontrol ediyor, arkadaşlannın yalan söyleyip söylemediklerine karar veriyordu. Başkaları da vardı, hepsi işkenceden geçiyordu. Çoğuaslakonuijmadı. Şilililersorgulamalan DINA yctkilileri önünde yapıyorlardı. İşkence yapanlarisesüreklideğişmişti. Kimi üniformalı kimi ünitbrmasız.. Şili'de işkence yapan bir Alman kolonisi vardı: Colonia Dignidad. Yüzlerine bakıldığında sıradan insanlardı onlar. Ama işkenceciydiler. Başkalarına benzemeyen yönleri ise çok sistemli olmalanydı. 22 yıl sonra işkence görenler iz süre süre bu koloniyi buldular. lşkenceci koloni için Almanya'da tam 20 yıldır hükme bağlanmayan dava ise nedense pek yankı uy andırmamıştı... t ı t ı t ı , , , , „ , , *I •« Mavi Ford Transit Dignidad koionisinin kapısmda durduğunda, öliim Peebles, Zott ve Merino ya çok yaklaşmıştı....