Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
30 HAZİRAN 19%. SAYI 536 ULKU AYVAZ 1955 yılında Bayburt'da doğdu. A.Ü. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü'nü bitirdi. Radyo oyunları yazarak edebiyat çalışmalarına başladı. Otuzu aşkın radyo oyunu yazdı. 12 kitap yayımladı. Öyküler: "Işlerin Yolunda Gitmesine Engel Olan Kim?" (Akademi Kitabevi öykü Başarı ödülü 1983) "Gri Oğullar" (1984) "Olaylar ve Kahramanlar" (1991) Oyunlar: "Yeniden Yaratma (ENKA Bilim ve Sanat ödülleri 1984 Tiyatro Bırincilik ödülü) "Valii Vilayet/Hademei Devlet" (1985) "Nihavent Longa" (Kültür Bakanlığı ödülü 1993) "Troya'yı Özlüyorum" (1993) Çocuk Oyunları: "Şahane Lunapark" (TOBAV Ödülü 1982) "Yaşasın Gökkuşağı" (TBMM Kültür Sanat Kurulu Birincilik Ödülü 1986) "Teneke Şövalyeler" (1987) "Papatya" (TRT 25. Yıl Ödülü) Inceleme: "Duvardan Gelen Sesler" (1989)^ "Çok denedim çoook, biliyorsun." "HaydarHaydar.." Sargısızolancebineparasıkıjjtınyorhem calan lıem söyleyen hem dc nıcyhancnin sahibi olanın. Ocla kulağını u/alıyor. mızrabı hazırlıyor. "Neydı adı... Hani Yiicc, Yiice...AbdullahYüce..." "UzayıpGidenTrenYoJlan!"Bu,meyhanccinin atılıp söylcdiği söz. "Hah,yaşa!" "Uzayıpgidentrenyollarnıı..." Işteeğilipbakıncagözükmüyordeniz. Duvarlardahabirkararmiij.Sessizlik.masadan usıılca yayılnıı^, geni!;lcmı>>. sokaklara çıkmış.sokaklambasmınampulüıuisarmüj.saımalamış;ölgünısjkgelipmasaya vurmuş.. Iç ısıklardasünmedımksandalyetıkırtılarının. 'Uzayıpgideeen.."diyemınldanıpişekoyulanın.bardağı scrtgc masaya vııranın ilettigı alınıp başa konulmadı mı? "Bilctlcr yandı beylcr, afiyet olsun. yinc hekleriz." "Yinc dc son sözü beklemek iyidir." "Haklısm!" "Biletlcryandı! Hahahaaay!" Isli kirli sıvalan clökülmÜ!>. sidik kokusu sinnıİ!} nıcrdivcn yolundan sokağa eıkıyoılar. Eli sargılı olandıırduruyorarkadaşıni. "Acaba babacvinc mi gilscııı? hı?" "Hayır, doğru evinc. Düzelecektir diyorumsana..iyimserol,sözümüdinle." "Nc dÜ7clccck," diyor sargılı elin sahibı nıahzun, "Yarııı 14.15"tc mahkeme var" "Keşkeelimden gelen birşey olsaydı; sana yalvarıpduruyorumama." Öteki sargılı clini uzatıyor. "Benim de elimden bir şey gclıniyor." diyor gülümsemeyeçalısarak, "Şuküçükoğlumolmasa...." "Ueeey, son tramvayı kaçırıyoruz, koş! Dur.dur! Dıırurmuhiç. Varmısınkoşuparka demirlerdentutunnıayal'.'Tutunmacasına!" "Hadi.Tııtıınmacasına!" *** Çıkarken yeınek bıraknııştınuliyorum:sana. ııyuınadan içcrsin diye süt do koydunı. Hiçrahat huzuryok ınus,udünyada?Kapıyı çekıpbiryeregidemeyecekmiyım? Ajangıbi pcsimdesin; uzanıp kcyfinc bakıyorsun. amancrcycgitscmkcndimlckalamıyorum. Bak şıı huysuzluğa, ne gerck sjındi. zatcn kcyfim iki paralık. Yahu bıraktım ya; yemck, süt.. Körolayımsabahtanberiaçım.SarlıosJar daaçolabilir. Bendeinsaııımkardeşim, ınsan. Al, buyur iki göziim ciğerpârcm efendimcancağızını.. Yavaş! Üff.clim! Kanadı körolayım. I lak cttim mi şimdibunu? Elini yeniden uzatıyorderken, iist üstc çiziliyo sağ el. İncc kan çizgileri aeılıyor eldc. Yeniden uzatıyorclini, derken yeniden... Sağ el, avuç a^ağıda; bckliyor. BuyurediImi^ el. büyiik bir giiçle ve hızla çiziliyor. sayısız kan çizgisi. dcrin izler.. ü. kışkırtıyor sol eliyle dokunarak, kars.il ığmı daalıyor; gözleri kapalı.gizlibirhuzuruaçığavumadan. Öteki iştahla süt tasınaeğiliyor.^ BAŞKENT GUNLERİ Dostluklar böyle oluşuyor 1MÜŞERRKF HEKİMOĞLL) akşam Hırvatistan Cumhurbaşkanı onuruna bir yemek var Çankaya Koşku'nde. Genelkurmay Başkanı Ismail Hakkı Karadayı da o yemekte, ama öteki komutanlar, emeklı, görevli bırçok general Necip Torumtay aılesının mutluluğunu paylaşıyor. Eskı Genelkurmay Başkanı da, ressam eşı Türkan Torumtay da benim çok sevdığim, saydığım, dostluğundan onur duyduğum kışıler. Her şeyı güzel yaşar, aüzel taşırlar. Orgeneral Torumtay'ın Turgut Ozal dönemınde görevinden istifa etmesini anımsar mısınız? Kesın ve uygar bir davranış, olayın sonrası da çok güzel bence. Açıklama, demeç, yorum yok! Emekliliğıni de güzel taşıyor eski Genelkurmay Başkanı. Türk Silahh Kuvvetleri'nde doruğa ulaşan bir kişi olarak geçiriyor emeklilık dönemini. Politikaya da girmedı, başka görev de almadı. Bir başka Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Necdet Üruğ da böyle. Politikaya yönelenler çok başarılı olamtyor aslında. Turgut Sunalp eskı, Doğan Güreş de yeni bir örnek değil mi? Gazi Ordu Evı'ndekı toplantıda göremedim DYP'lı generalı. Belki çağrılı değil, belki de siyasal bir toplantıda. Parlamentodaki örtülü ödenek oylamasından sonra Başkent çevreleri Bacı ve Hacı evlılığinden de söz edıyor o estirdi Istanbul'da. Ekranda ızlerken umutla gülümsedim, öz rüzgârımızla yürekleneceğimiz günler de gelecek elbet. Şu anda telefon çaldı, değerlı arp sanatçısı Sevin Berk aradı Istanbul'dan. Gazetemizdeki köşemde Mükerrem Berk ıçın yazdıklarımı okumuş. Önce ağlıyor, sonra kahkahayı basıyor! Atatürk Kültür Merkezi'ne Festıval konserinin provasına gidiyor ardından. Mahler'in Senfonısini ve R. Strauss'un şarkıları var programda. Vaktiyle Lessing'in yönetiminde CSO'da çaldı bu şarkıları, Faruk Güvenç de vardı orkestrada. Mahler'in müziğiyle ağlayarak çalıyor, hüzünle izliyordu Başkentliler. Bu kez koşullar değişik, Mahler'in şarkılarıyla yitik bir sevgiliye sesleniyor Sevin Berk, ağlıyor ama çalmaktan geri kalmıyor. Sanatçıların yazgısı bu, ölüme karşın çalmaktan geri kalmıyor. Neler yaşadık geçmiş yıllarda, daha neler yaşayacağız kimbilir. Yan yana, can cana her şeye direneceğiz elbet. Dostluklar böyle oluşur değil mi? Mükerrem Berk'in cenazesine yetişemedi ama CSO'nun Antalya Festivali nedeniyle geçen hafta Ankara'ya geldi Gürer Aykal. Ona maestro deriz aramızda, vakti olunca yemeğe çağırırız, anılar, öykülerle birlikteliği kutlarız. Bu kez tavuklu bamya ve pılav yaptım ona. Bir de patlıcan kızartması. Sosunu o getirdi El Paso'dan. Acısı ılıklerini (,'ıilhıı ve Nihut Torumtay 'ın nikâlundan bir anu Soldan sağa; Türkan ve Necip Torumtay, CıülhuNihat Torumtay, Haluk Uzel ve e$i. akşam. Ancak Başkent olayları her an degişiyor, tutarsız davranışlar, oylar, çelişkiler nedeniyle belirsizlik içinde yaşıyor insanlar. Bu yazıma başlarken hiçbir şey bellı değil! Genel bir karamsarlık var, uzun süredir. O karamsarlığı özel, bireysel mutluluklarla aşıyoruz ancak. Gazi Ordu Evi'nde, Gülbu ve Nihat Torumtay'ın nikâh töreninde de güzel saatler yaşadı konuklar. Bahar çiçekleri gibi güzel bir gelin, mutlu bir damat ve bu güzel buluşmayı kutlayan aile ve dostlarla sıcak bir toplantı. VVashıngton'dan, Istanbul'dan, başka kentlerden gelenler ve Başkentliler, kaç kuşak bir arada. Nikâh tanıklarından biri Burrıan Göksel, Ankara Koleji'nin eski müdürlerinden, her kuşaktan öğrencilerı sevgiyle, saygıyla sarıyor çevresini. Başka bir köşede Haluk Uzel aılesı, onları da yakından tanıyor Başkentliler. Güzel gelin onların kızı, tıp doktoru, ABD'de çocuk dalında uzmanlaşıyor, derken Nihat Torumtay'a rastlıyor. Altı ay sonra da nikâh masasına yönellyorlar. Orkestra düğün marşını çalıyor, sonra eski tangolar, valsler, nostaljik çağrışımlarla geçmiş yılları anımsatan saatler yaşanıyor. Gazi Ordu Evi'nde. Başta Orgeneral Torumtay kımi erkekler smokinli, kadınlar da uzun gıysilerle. Bacı ve Hacı uzlaşması çok ters düşüyor bu tabloya! Eve dönerken gulümseyerek baktım Başkent ışıklarına. Örtulü evlıliklerin gerçekleşmeyeceğini düşündüm. Her zaman yazıyorum ben Cumhurıyet Kızıyım, Islam Cumhuriyetini amaçlayan bir partiyi iktidarda görmek ıstemiyorum, Çırkın uzlaşmalar, pazarlıklar olabılır ama bir de toplumun yapısı, özlemı var. Habıtat'ın kapanış günü Fidel Castro nıçın öylesine coşkuyla alkışlandı acaba? Bızim Sosyaldemokratların unuttuğu gerçekleri söyledığı için değil mı? Başka bir ses, başka bir soluk duyurdu, başka bir rüzgâr yakıyor insanın ama ona vız geliyor. Suna Kan da Gürer Aykal da acıyı çok sever. Benim gözlerim yaşarır, onlar gülümser. Bu kez hepimizin gözleri yaşlı Mükerrem Berk'i konuşuyoruz, derken yeniden gülüyoruz. Sumru Güner, Mehmet Erten'in CSO'da prova öncesı Berk ıçin yaptığı konuşmayı aktarıyor. Gürer Aykal da eşini onun arabasıyla karşılayacağını anlatıyor. Söyleşi de Benin Aykal a yöneliyor. Antalya Festivali'ne o da geliyor. Önce Aspendos'ta, sonra Fethiye'de yeni açılan tiyatrodaki konserleri dinliyor. Konser sonrası da Istanbul'a uçuyorlar. Maestro'nun Teksaslı dostlarının da katıldığı onbir kişılik grubu karşılıyorlar. Sonra Ankara, Ürgüp'de peri bacaları. Profesör Ihsan Doğramacı ve eşi 2 temmuz akşamı bir bahçe partısı veriyor onurlarına. Ertesi gün Pamukkale'de bir durak ve Bodrum'dan Mavi Yolculuk. ABD'Iİ dostlar Maestro'nun ülkesini yakından tanıyacak, Benın ve Gürer Aykal da mavi bir tatil yapacak. Sofra söyleşimizde New York öykülerini de dinledik uzun uzun. Emre'nin okulu, Can'ın okulu, El PasoNew York trafiği derken yemyeşil adalardaki bisiklet turlarından sözetti Maestro. Anlaşılan çok hoşlanmış, bize de bisıklete binmeyı önerıyor, sağlıkh bir spor olduğunu söylüyor. Kimi kişiler bu sporu çok seviyor gerçekten. Örneğin yeğenim Filiz Arım, önce Bonn, sonra Pekin sefıreliğinde elçilik arabasıyla değil, bısıkletle dolaşırdı yollarda. Yazımı güzel bir haberle sona erdiriyorum. Bılıyorsunuz, ünlü bir bestecimiz yaşıyor New York'ta, caz dünyasının beyaz tanrısı diyorlar Arif Mardin e Son yapıtlarından birini çok sevmış Gürer Aykal, çalmaya hazırlanıyor. Ne zaman, nerede bilmiyorum ama sevinci yeşeriverdi yüreğımde.^ •IIIİH İİİSS