Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
IOKASIM IW6. SAYI555 5 BAŞKENT GUNLERİ Hep el ele MÜŞKKREF HEKİMOĞLU ..«»> umhurıyet Bayramı öncesinde bir telefon, çok sevdığim Nevin Menemencioğlu'nun yeğeni Muammer Erboy Parısten doğru ankara'ya gelıyor. Eşi Zeynep ve kızıyla buluşacak. Yasemin Erboy'a başkent Ankara'yı tanıtacak, Anıtkabir'e gıdecekler, Kale'ye, Anadolu Uygarlıkları Muzesi'ne, Çankaya'ya, Inönü'nun Pembe Koşku'ne, sonra Latife Teyze'nın oturduğu tepeye. Erboy aılesinin tüm çocukları gibi dördüncü kuşak da masalsı bir kadın olarak tanıyor Latife (Uşşaki) Teyze'yı. Büyük saygınlığı, dokunulmazlığı var. Muammer Erboy, eşi ve kızıyla bana geldi bir sabah. Yıllar önceden başlıyor dostluğumuz. Zeynep Erboy, Serap ve Mücahit Büktaş'ın kızı, Çeşme'de kutlanan düğünlerıne gittim vaktiyle. Yaz aylarında Çeşme'ye de uzanır, onları da görürüm, güzel söyleşiler yaparız. Çok renkli söyleşiler. Bu kez Picasso ile başladık. Ünlü sanatçının Paris'te Petit Palaise salonlarında açılan büyük sergisine gidiyor Muammer Erboy. llk akşamın izlenimlerini dinlerken kıskandım biraz. Zeynep Erboy da resımle uğraşıyor, Izmir'de bir sergı açacak yakında, sergı sonrası da Paris'e uçup Pıcasso'ya kavuşmam gerçekleşır mı bılmem? Erboy çiftı Pembe Köşk'te de güzel saatler geçırıyor. Özden Teyze'yi dinleyerek. Bayram gunlerinde bir insan selı aktı yaşayan müzeden. Cumhuriyet tarihimizden ilginç sayfalar okudular duvarlarda. Inönü Vakfı'nın güzel çabaları var, her şeyi değerlendiriyor, resimler, belgeler, mektuplarla kişiler de, olaylar da yeni boyutlar kazanıyor. Mevhibe Inönü ile Paşa'nın portresi yeni çızgilere ulaşıyor. Bahçedeki heykeli de kadın devriminin, eşit hak ve özgürlüklerin sımgesi diye yorumluyor konuklar. Ikisi de aynı boyda, yan yana ve el ele. Pembe Köşkü gezerken Özden Toker öteki konuklara da tanıtıyor genç Erboylar'ı. Atatürk'ün eşi Latife Uşşaki'nin yeğenleri olduğunu duyanlar büyük ilgi duyuyor, kimi de soruyor: Neden ayrıldılar acaba, Bu soruda Atatürk'ün hastalığına, yalnızlığına tepkı de var belki. Soruyu özden Toker babasının bir yorumuyla yanıtlıyor. Ikisi de sevgiyle, saygıyla bakıyor birbirine, üzülerek ayrılıyoıiar, aynlık çevredekilerden kaynaklanıyor. Muammer Erboy şimdi müze olan eski köşkü görmeyi de çok istiyor ama özel izin almak gerekıyor, olanak bulamıyor. Büyük teyzeden ya da anneanneden çok dinlemiş o köşkü. Tüm eşyası Izmir'den geliyor. Çankaya'ya gelin giden kızına evine, kocasına yaraşır çeyizle yolluyor babası. Evlilik sürmüyor, Latife Uşşaki Izmir'e dönüyor ama tüm eşyayı Çankaya'daki evde Radyoluj>ünlerde yayın yapanlann keyjl ve yüzlerini tuııımadıktunmız: Alev Yentiir, Ahmet Özgiir, Mehmet (iüzelbeyoğlu, Meral Mutlu, Ömer Mudru, Dilek Hepgüler. bildiklerigibidevamediyorlarış.Dedikodu faslı açılmışken: MANİFESTO tc. Her gün 24 saat boy unca: "SaAynı radyoda Demokritus'tan tıraralarında kıtalararası seyahat" Marx'a, ondan da Nictzsche vc Radyo ne işe yarar? dedikleri "gazete'ieri, "alternatif Heidegger"e kadar uzanan uzun 'Zihin Tiyatrosu'nu kent rehberi" adını verdikleri vedolambaçlı yolda, yeryüzü fi kurmaya. "dergi"lcri; klasik ve modern caz Zeki, duyarlı ve lozoflarının"tuhaf"beyinlerine nazik insanları bir kuşakları; klasik vc modern müveaynıderecedetuhafyaşamlarıaraya getirmeye. zik kuşakları, 1001 çesjt etnık na gayet "mahrem" bir biçimde 100.000 kişilik müzikleri,roek'euları,blues'cuyaklaşan Oruç Aruoba'nın her sürekli bir parti ları.chanson'eularıile.çevrecilehaftaaktardığı"Filozofüedikoyapmaya. ri, hikâyecileri, yayıncıları ile... duları"na kulak kabartmak da feOlabilecek en direkt teması kurmaya. Akdeniz kültürünün benzersiz nabirfikirolmayabilir. 'Sağırlara Program' ürünleri zeytinyağı ve ekmek ile. Hazreti Muhammed'in Hazreyapmaya. Veenönemlisi.aşkvemeşkile... ti Ali'ye tevdi ettiği ve kimseye Bellı bir fikri ve 82kurucuortağı, 100'ünüstünsöylememesini emrettiği "kâina kültürel yapısı olan degönüllüprogramcısı vehaftada insanların bir arada tınsirn"nı, Hazreti Ali'nin nasıl olacağı bir iriliufaklı lOOdolayındaprograbir kör kuyuya fısıldadığını, o ku'platform' nıı ile 24 saat yayında olan bir radyudan yansıyan "fisıltı"nın da sağlamaya. yo bu. Iki yılönce iki kişinin hayanası I "i lâhi" bir ney sesine dönüş Bu insanları li olarak basjlamış, hayli sancılı ve tüğünü öğrenmek, o ney sesini en demokratik, özgür uzun bir hazırlık döneminin arve kaliteli bir mükemmel icra biçimleri ile 'medium' dından hayata geçmiş bir proje. (hem de bazen canlı!) duymak çevresinde bir araya Böyle bir"medya"ya ihtiyaç duyiçinse, Ersu Pekin ilc Biilent Akgetirmeye. duğunu düşünen sizin ve bizim gisoy'un her pazar 16.0017.00 'Sağduyu'ya bi birkaç yüz kişinin bir araya gelarasında yayınlanan "Saz ve dayanan bir mesi ilcoluşmuş, herkesinkendi odaklaşmaya. Söz"ünüdinlcmelisiniz. birikimini adamakıllı zorlu bir Kısacası nefes alıp, Ya da, yeryüzünde yalnızca vermeye. 'Temiz emekle ortaya koyduğu kolektıf 348 (yazıylaüçyüzkırksekiz) inhava' solumaya. bi r çaba da denebil ir. Gerek bu kusanın, yeryüzü nüfusunun yarısı Haysiyetli ışler ruluş yapısı, gereksebinbir kültiiyapmak lazım.^ na(yani 3 milyara) yakın insanın re aynı andakueak açiijiyla, düntoplamgeliri kadar parakazandıyada bir benzerini bulmanın haylı ğı; yeryüzünde her iki saniyede güçolduğudasöylenebilir. bir, bir insanın açlıktankıvranaraköldüğü; 5 Gencl bir yayın yasağıgeldiğinde.devrin dakikada bir, bir kadınınırzınageçildiği gibi bas,bakamnın "Ben Radyonıu Istiyorum" istatistiksel rakamlarlabeyin jimnastiği yasloganı ile başınıçektiği "özel radyocııhığu". parak hoşça vakit geçirmek (yani bir çeşit aebıraz farklı bir yorumla "özel değil. ö/gür" robik yapmak) isterscniz, bu radyonun "Agık diye anladıkları. kiş,i haklarını her seyın iisGazete"sini kulakla okumamzda bir beis tünde tutmaya (.alı^tıklan, kuruluşjarmı da yok... F.vet, Aeık Radyo bu lıafta bir yaşjnda. Ge baştan beri bağımsı/lık temelme dayandırdıkları söylcncbilır. een 13 kasımdan bu yana yayında olan bu 13 kasıııı çaı•s.anıba günü iki yaijina basaradyonun temel eıkıij noktası, yukarıdaki üc cak olan Açık Radyo. meraklı bir seriiven. örnekten de tahmin edilebilecegi gibi "nıcAma, bunun ötesinde, teme! sloganlarında raklı bir çocuğun kulaklan" ile "dünya hasık sık dile getirdikleri gibi: "Kâinatın tüııı li"ninscstenoluijanbirprofıliniaktarabilmc seslerine, renklerıne vetitreş,ınelerine""Aç.ık kaygısı. Merak.kültür.demokrasi veö/gürRadyo" olduklarınısöylüyorlar.Sayfamı/da lükgibi bazı kavranılardan hareket ettikleıi Açık Radyo'nuıı yayın hayatına geçmeden için, "Açık Radyo"culann, düııyanın pek çok çoköneeyayınladığı"Manifesto"danbirböyerindeolduğu gibi, burada da nıuazzanı bir lüııı var. Çok sesli, çok renkli ve ac, ık bir kim"rating" aldıkları söyleneınez. Hele buna, "pop" kültürünü (dolayısıy la, genç, Türk tnil lık ortaya koyuluyor burada.ücçen bunca zamaniçinde, dilcgctırilen ilkelcrın hayatanc letınin hatırı sayılır bir kesimini) bilerek dıölçüdcgeçirildiğını duymak ıçin,441.9'akuşardabıraktıklanolgusudaeklenirse... lak vermek gerekli herhalde.^ Bununla birlikte, tam bir yıldır yollarına bırakıyor. Cumhuriyet Bayramı nedeniyle Çankaya'da düzenlenen resmikabule giderken eski köşkün önünden geçtim, karar verdim birden. Tören salonunda Cumhurbaşkanı ve Bayan Demirel i selamladıktan sonra, sizden bir ricam var, dedim. Bir dakika konuşmak ıstiyorum. Bıraz sonra Cumhurbaşkanının çağırdığını söylediler. Muammer Erboy'un dileğini bildirdim, Özel Kalem Müdürü Ender Arat'ı çağırdı hemen. Sonrasını düş türü yaşadı Erboylar. Ertesı sabah eski köşkün salonlarında Latife Teyze ve anneanne ile buluştular. Coşku ve gözyaşlarıyla dolaştılar her yeri. Yıllarca dinleyerek hayal ettıklerı bir evin eşyasına dokunarak tarihimizden bir sayfayı yeniden okudular. Soyut bir öykü somutlaştı denebilir. Ben de güzel bir bayram armağanı yapmanın mutluluğunu duydum bu olayda. Atatürk'ün eşini ben de tanıdım vaktiyle, gazeteciliğimin ilk yıllarında, Hayat Dergisi'nde çalışırken. Ayazpaşa'daki evinde konuştum Atatürk'ün eşiyle. Söz verdim, o günkü buluşmadan tek satır yazmadım yıllarca. Ne zaman yayımlanır bilmem ama anılarımda birkaç satır var yalnız. Atatürk'ün yaveri Muzaffer Kılıç'tan dinlediklerimi değerlendirirken yazdım. Çankaya Köşkü'nün niteliği de, niceliği de çok değişti yıllar boyunca. Kimler geldi, kimler geçti. Bayram konukları salonlara sığmıyor bugün, ev sahipleri dakikalarca el sıkıyor, ama yorgun görünmüyorlar hiç. Yollarda, havalarda, ülkeler arasında yoğun bir trafiği güzel taşıyorlar. Bayan Demirel ile karşılaşınca geçmiş yılları da anımsarız kimı zaman. Bu kez de Sıhhiye Orduevi'nde bir konuşmayı anımsattım ona. 196O'lı yılların başında, Adalet Partisi başkanı, başbakanlığının ilk döneminde, bir düğünün konukları arasında. Eşinin elini tutarak yürüyor, evlendiğimiz günden beri hep el eleyiz, diyor bana. Sonraki karşılaşmalarımızda Nazmiye Demirel'den de benzer sözler duydum. Yalnız Inönüler değil, biz de el eleyiz her zaman. El ele ve yan yana. Isparta gülleri türü renkli giyinmeyi sever, allar, morlar, pembeler içinde göze çarpar ama bu kez siyahlar içinde bir evsahibesi. Saçlarını bırakmış, böyle daha genç gorünüyor ama kimi konuklar topuzu daha çok yakıştırıyor başkaniçeye. Nazmiye Demirel tüm davranışlarında öz rüzgârını yansıtan bir kadın bence. Sağduyusu ağır basar her zaman. Sovyet devlet adamı Kosigin ile bir konuşması her zaman çınlar kulağımda. Başkent Ankara'da kırk yıla yaklaşan bir sürede çok anılanmız var. Islamköy'den Çankaya'ya uzanan çizgiyi güzel taşıdı, değişen koşullara karşın o değişmedi hiç. Bir parti başkanı, bir başbakan, muhalefet lideri, ya da cumhurbaşkanı eşi olarak yetişmese, hazırlanmasa da güzel taşıyor görev ve sorumluluğunu. Güniz Sokak'ta da, Çankaya'da da. Başarının gizemi kişiliğinde bence. Özüne ters düşmüyor.^ Çankaya 'da Konuklar evinde Cumhuriyet Bayramı nedeniyle düzenlenen resmi kabiilde, Cunıhurba^kanı Demirel ve eşi, Ayten Gökçer, Sezen Aksu ve Müşerref Hekimoğlu.