Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
21 OCAK 19%. SAYI513 •r türlü kanmak bilmiyor> i iu. Aynı ş.cy dcfalarca tek•arlandı. Robcson,biranda ıcrkcsin cn yakından bildi>i vc scvdiği bir yıldız haliicgclmişti. 1920'lerin sonunda Birlcşik Dcvlctlcr'dc vc Avrusa'dakonserturnelerineçıkan Robeson, bu şarkıyı bü[ün Avrupa'ya aynı başan ve etkiylc yaydı. 1930'da Mauricc Brovvncc'ın Londra'da sahncyc koyduğu Othel lo oy ununda başrol ü büyük bir ustalıkla oynadı. I932'de genc Londra'da O'Neill'in The Hairy Ape'indckiyorumuylabüyükbaşarıkazandı. Robeson, 1934'teSovyet film yönctmcni Sergcy liisenstcin'm çağrısı üzerinc ilkkez.SSCB yiziyaretetti. Bu gc/.isi onun politik ve sosyalsorunlarakarsı ilgisiııin yoğunlas,masına ncden oldu. Buülkededeğişik ırklararasındahiçbirayrımgözetilmedijîi dikkatini çckti. kardeşim Kcskinleijcn politik biliııci onun güçlü bir mcdcnihaklar savunucusu olarak önc çıkmasınayolaçtı. 1930'larınsol hareketi içindcyeraldı; pek çok ycrdc Nazizme ve faşizm tchlikesine karşı uyarıcı konuşmalar yaptı; ırkçılığa olanca gücüylesavaşaçtı; Avrupalı Yahudileryararına konserlcr verdi; Cumhuriyetç, ileri desteklemek üzere Ispanya'ya gitti. Tek çocuğu Paul Jr., öğretiminin bir bölümünü Sovyetler Birliği'ndetamamladi. 1939'da ABD'ye döndü. Halk arasinda konscrleriyle, doldurduğu plaklarla, sahnedcki oyunlarıyla çok yaygın bir ün kazanmıştı. 1943 'teBroadvvay'de başrol ünücanlandırdığı Othcllo, Birlcsik Devletler'de o güne kadar en uzun süre sahnelenen yapıt olarak rekorkırmiijtı. Robeson, oyunculuğunun vc şarkıcılığınin yanı sıra film de çevirdi. Filmleri arasındaSandcrsof Rivers( 1935; lrmak Kumcuları); Show Boat( 1936; ülkemizde Kumarbazın Karısı adıyla oynadı); King Solomon's Mines (1937; ülkemizde, Hazreti Sülcyman'ın Hazinelcri); The Proudy Vallcy (1940) ve Tales of Manhattan (1942); ülkemizde, Bir l'rakm Romanı)sayılabilir. 1940'larda, Ikinci Dünya Savaşı'nın ilk döncmlcrindc, Amerika'nınNa/iler'ekars.ı Müttefiklcrsafında.savaşagirmesiiçinbüyük çaba gösterdi. Daha sonra özgürlük, eşitlik.ırklararasındaayrımcılıkgözetmc 15 Babası köleydi. O da Amerika'da siyahlara uygulanan baskıdan payını aldı. Ama önemli bir sanatçı oldu ve bir insan hakları savunucusu olarak yaşadı. 1949 yılında aforoz edildiğinde Nazım Hikmet'in "Kartal kanatlı kanaryam, inci dişli zenci yazdığı Paul Robeson 23 Ocak 1976'daölmüştü. mc için uğraş verdi ve işçi sınıfının yaşamını ilgilcndiren eylemlere yöneldi. 1945'tc şarkıcı vc oyuncu olarak, ABID'dc Siyahların llerlemesi İçin Ulusal Birlik'in(NAACP)çeşitlialanlardaçokbaşarılı Siyahlar'a heryıl verdiği Spingarn Madalyası'nıaldı. 1946'daSenato altkomitesinin önünc çıkarılarak yapılan sorgulamadaki ifadcsindc Komünist Partisi üyesi olmadığını belirtti. 1950'de Komünist Partisi'nin üyesi olmadığı yolunda yeminli bir bclge imzalamayı kabul ctmcdi, bunun üzerine ABD Dışişleri Bakanlığı pasaportuna el koyarakyurtdışınaçıkmasını engclledi. Bundan sonra Paul Robeson cnikonu aforoz cdildi vc ABD'deki etkinlikleri cngcllendi. Nâzım Hikmet'in 1949'da yazdığı Korkubaşlıklı,"Bizetürkülcrimizi söy lctmiyorlar Robeson/ Kartal kanatlı kanardiye Şlir yam, inci dişli Zcnci kardeşim/ Korkuyorlar..." diye başlayan şiiri bu dönemc ilişkindir. Robeson'a 1952 Stalin Barış Ödülü vcrildi. ABD Yüksek Mahkemesi yeminli ifadc yasasını 1958'dc iptal ctmcsi üzerine, ancak sekiz yıl sonra pasaportunu alarak yurtdışınaçıkabildi;Avrupa'yı,lngiltere'yi, Doğu Avrupa ülkelerini dolaştı. BiraraSovyctler Birliği 'ne yerleşmeyi aklından gcçirdiyse de, gözlemlediği bazı gelişmelcr ve Moskova'daöğrenim gören Afrikalı öğrencilere karşı takınılan tutum üzerine SSCB'denaynlarakDoğuAlmanya'yageçti ve bir süre oraya yerlcşti. 1963'tc sağlığının bozulması üzerine yurduna döndü. Philadelphia'da köşcsinc çckildi. Halkın karşısınascyrckvedüzensizaralarlaçıkıyordu. 1965'tc karısı Eslanda'nn ölümündcn sonra büsbülün içine kapandı. 23 Ocak 1976'daPhiladclphia'daöldü. Paul Robeson, 01' ManRiver'dekiyoksul, üstübaşıdökülcn,birlokmaekıneğinididincrck kazanan cmckçi ile kcndini özdeşlcştirmiş, yüzyılımızın, bütün ömrünü yalnızca siyahların değil, hcr ırk, hcr inanç ve her renkten yoksul vcczilcn insanların davasına adamışbüyükbirinsanı.unutulmazsanatçısıydı. Yaşamöyküsü Here I Stand(Ben Burada, Ayaktayım) 1958'dc ve 1971 'de yayımlandı. Ölümünün 20. yıldönümündc Paul Robeson'unanısıönünde saygıylaeğil iyoruııı. M PAZARIN PENCERESINDEN Kim kimle iktidar? SELÇUK EREZ eçim sonrası koalisyon temasları uzadıkça uzadı. Aslında sorun "Anavatan ile Doğru Yol'u bir araya getirmenin formülünü aramak"tan başka bir şey değildi: merkez sağın bu iki as'ı, seçim dönemınde "Refah'ın önünü kesecek gücün kendileri olduğunu" çeşitli yollardan ileri sürdüklerıne göre ve Türk vatandaşlarının beşte dördü Refah'ı istemediğine göre kurulması öngörülen bir koalisyonda hem Doğru Yol'un hem de Anavatan'ın bulunmaması imkânsızdı. Her iki partinin başkanları ikidebirde bu, çoğunlukça özlenen beraberliği kendilerinin de arzuladıklarını belirtiyorlar: Çiller, Milliyet yazararıyla yaptığı söyleşide "anayol, üzerinde tıtrenecek bir olgudur, bir umuttur. Bu umudun iflas etmesı, Refah Partisı'ni tehdıt halıne getırır." dedi. Yılmaz da birçok söyleşide, demeçlerinde ondan geride kalmadı: En kolay koalisyon kurabileceği partinin Doğru Yol olduğunu defalarca tekrarladı; sonra, Erbakan'la konuştuğu gün bile Çiller'e görüşme çağrısında bulundu. Günler geçtikçe hem Doğru Yol'cuların hem de Anavatan'cıların üstündeki kamuoyu baskısı giderek arttı. Sakıp Sabancı en acılı anında bile her ikisine "Bir araya gelin!" diye nasihatte bulundu. Her gün gazetelerimizde "Türkiye'nin laik olduğunu, laik kalacağını vurgulayan" mesajlar yer almakta... Ancak, bütün bu itiştirmelere, sevgi mesajlarına rağmen Çiller de Yılmaz da Anayol olarak tanımlanan beraberliklerine doğru adım adım giderken arada rota çevirip başkalarıyla koalisyon konuşmaları yapıyorlar. Ama her ikisi de bu "üçüncü şahıs"la buiuşmalarının ardından tutuyor gönlünde yatanın anayol olduğunu ileri sürüyor. ' Her ikisi de programları, kökenleri açısından benzerlıklerını, akrabalıklarını vurguluyor. Tek itıraz eden Refah'lılar: "Akraba evlilikleri ortaya anormal çocuklar çıkarır!" dıyorlar. Peki, bunca aşka ve teşvike rağmen beraberlik nıçın gerçekleşmiyor? Karikatüristler Çiller'i gelin, Yılmaz'ı da damat adayı olarak resimliyorlar. Çiller, "Ben başbakan olmazsam olmaz!" diyor ya da partisinın diğer ileri gelenlerine söyletiyor bunu. Yılmaz ise "Böyle şey olmaz, bu biıiik ancak sen başbakanlıktan vazgeçersen gerçekleşir!" diye cevap veriyor. Çiler "Başbakan olmadan birleş!" baskıları çoğalınca taktik değiştıriyor: "Bız iyi niyetli bir koalisyondan yanayız. Ancak zorlama bir koalisyon, yararından çok zarar getirir. Başarısızlığa uğramış bir Anayol koalisyonu da Refah'ın tek başına iktidar olma şansını yakalamasına yol açarak kaos ortamını doğurur!" diyor. Bu sözlen söyledikten sonra da "erken bir seçim daha yapılmasını" çıkar yol olarak gösteriyor. Yani, "zorlama koalisyon" onun lugatında, "Kendısinden başkasının başbakan olacağı bir koalisyon" anlamını taşıyor. Aynı koalisyona kendisi başbakanlık etse başan sağlanacak, "Kendisinden başkasının başbakan olması" ise eşittir "başarısızlık"; o da eşittir Refah iktidarı ve "kaos"! "Kaos" ne demektir? Pek açık değil, ama sonu silahlı kuvvetlere kadar gidebilecek bir karmaşa anlamına gelebılir. Bu Anayol koalisyonu, hem gelinin, hem de damat adayının habire yalpaladıkları bir düğün öncesine benziyor. Nişanlılar herkesin önünde davullarla zurnalarla kesilen söze rağmen bızleri ve birbırlerini atlatıp, aldatıp duruyorlar. Benzetme geçerliyse meseleyi yommlayabilmek, çözümünü bulabilmek için böyle sadakatsizlikleri konu edinen çağdaş araştırıcıların bilgilehne başvurmalıyız. Bu amaçla yola çıkınca önümüze evrımsel psıkolojiyle uğraşanlar çıkıyor; onların bu tür olaylar konusundakı yeni yorumları 1994'te Time sayılarından birine (15 Ağustos 1994) kapak konusu bile olmuştu. Evrımsel psikolojiyle uğraşanar, insanlara yakın maymunları gözleyerek bizim de faydalanabileceğimiz sonuçlara varmaya çalışmışlar: Bu uzmanlara göre çok sayıda dişiyle kırıştıran erkek maymunlar, genlerıni elden geldiği kadar çok sayıda taşıyıcıyla bir sonraki kuşağa iletme dürtüsüyle hareket etmektedirler. Birden çok erkekle flört eden dişı ise bu işı yumurtlayacağı zaman yaptığında, nizami eşinden daha güçlü genleri olan erkeği bulup kendi genlerini onunkilerle birleştırerek bir sonraki kuşağa aktarmak dürtüsüyle davranmaktadır. Yumurtlama evresi dışında fettanlık ise, gebe kalındığında doğacak yavruları kendininki sanan yabancı erkeklerin bunları yememesi gibi bazı yararlı sonuçlara yol açabilecektir. Bu bilimsel açıklamalar bize neler öğretiyor? Bizim gözlediğimiz düğün arefesinde bu teoriler maalesef sökmüyor. Çünkü gelin adayımız, genlerin iyisini aramak şöyle dursun, en iyi • genın kendinde olduğu konusunda tereddütsüz, hatta damadın lüzumundan bile kuşkulu; kendi kendine gelingüvey olsa bunun yeteceğine ınanıyor. Peki bulduğu gerekçeler? Hiç de doyurucu değil. Daha lyılerıni uydurabilirdi. Nasıl mı? Mesela, Guardian gazetesinın 12 Eylül 1995 sayısında "Sadakatsizlik" konusunda yazılmış bir seri yazıda yer alan ve gümrük birliğine girdiğimiz Avrupa'da yürürlükte bulunan bazı gerekçeler vardı, onlardan yararlanabilirdi: • Nişan yüzüğümü kaybettim. Bulmam saatler sürdü. • Saatimi ters takmışım. • Bir kazaya şahit oldum. Kazazedelere ağız ağıza soluk vererek suni solunum yaptırmak bana düştü. Ondan geciktim. • Trafik felaketti, çevre yoluna girdim. Orada da kaza varmış. • Elektrikler kesildi; asansörde kaldım. • Kontakt lensimi tuvalete düşürdüm; bulmadan araba kullanamazdım. • öğleyin yediğim sandviçten zehirlendim; ilkyardıma götürdüler. • Arabamı parkettiğim yerden çekmişler götürmüşler; buluncaya kadar aradım durdum... Her neyse, bütün bunlar bizim hem gelin hem de damat adayına mutluluklar dilememize mani değil! ^ Nazım Hikmet'in Paul Robeson için yazdığı şiirin adı "Korku" idi.