Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 CUMHURİYET DERGİ len'ianlatmalı... Diyarbakır Sanat Okulu öğretmenlerinden Zeki Çelen, öğretmenlerodasınabirhışımgirip"Zeki Bey, Zeki Bey" diye bağıran hademenin sesiyle irkildi. Tuhaf bir iniltiyle sordu, "Ne var"? "Süeda Hanım" dedi hademe, "doğum yapmış, bir kızınız oldu." Sevinemedi Zeki Bey. Süeda Hanım daha önce de dört kez hamile kalmış ama çocuklann hepsi ölü doğmuştu. Ama, adını Meral koyduklan bu çocuk yaşadı. Zaman zaman öğretmenlik yapar, öğretmenlikten sıkıldığındadeğişik işlcrle ugraşırdı Zeki Bey. Buyüzdençocukluğununeredeyse Anadolu'nun bütün kentlerinetaşıdı Meral. llkokul birtnci sınıfı Sıivas'ta, ikinci sınıfı Nazilli'de, üçüncüsınıfılstanbul'da.dördüncüsınıfı Karabük'te.beşinci sınıfı ise Taşköprü'de okudu. Gölköy, Çelen ailesi için bir durgunluk dönemiydi. Hem ortaokulu hem de liseyi burada bitirdi Meral. Ben daracık, o daracık Belki deanneannesi Amasyaçerkezlerindcn Ayşe Hanım'ın yerde bulduğu bir gazete parçasını bile okutturmasının etkisiyle bir kitap kurdu oldu. llk şiirlcrini Gölköy'de yazdı, ilk öykülerini de. llk şiiri Mücadele gazetesinde yayımlandığında onaltı yaşındaydı: Içım ıni büyümemiş benimle Yoksa ben mi küçüğüm? Ben daracık o daracık Ne ben ona ne o bana sığıyor. Sığamıyoruz. Daha öğrenimi sürerken Zonguldak'ta Halkın Sesi gazetesinde çalışmayabaşladı Meral. Okul çıkışı gazeteye gidiyor, akşam sekize kadar burada yazıların tashihiyle uğraşıyordu. Gazete CHP yanlısıydı, Meral de. Liseli olmasına karşın YüksekTahsil Talebe Derneği'nde fahri üye olarak kabul gördü. Bu arada bir iki şiirini Yaşar Nabi'ye gönderdi bir mektupla birlikte. Mektubun sonuna kadar yazanını erkek sanan Yaşar Nabi, biröğütle yanıt vcrdi, "Bizde pek çok edebiyatçı şiir yazıp zaman kaybcder. Senöyküyaz". Zeki Bey ise hep kızının peşindeydi. Evde, kıyametler kopmasına yol açsa da her akşam gazeteye uğruyordu. "Seni kontrol etmiyorum" diyordu MeraPe, "oradaki sohbet hoşuma gidiyor". Şiir ve öykü yetmedi Meral'e. Birde müzik olmalıydı duygularını, düşüncelcrini aktarabileceği. Gölköy Lisesi'nin solculuktan sürgün, konservatuvarmczunu müzik hocası Şeref Çayıroğlu'nun kurduğu koroya da katıldı. Şeref öğretmen, Me Meral Çelen ve Aziz Nesin, bufotoğrafı Aliyedi günlükken çektirdiler. Uzun ama yorucu bir UişkiydL Aşk, evlilik içinde eriyip gltti... Daktilonun üstünde alyans var Aziz Nesin *le evlendiğinde adı yeni yeni duyulan bir öykücüydü Meral Çelen. Evliliğin içinde biryerlerde unuttu daktilosunu. Yazmamak kararı kendine aitti ama söylemeden edemiyordu: "Aziz 'den başkasıyla evli olsaydım, yazarlığım bitmezdi." BERAT GÜNÇIKAN R adyo, onüç ajansının gongunu duyurduğunda kadınmutfaktaydı. Ellerini kurulayıp salona geçti. Radyonun sesini biraz daha açıp koltuğa oturdu. "Başbakan Demircl" dedi spiker, "Milli Güvenlik Konseyi'nin toplantısına başkanlık etti". lkinci haber, tütün taban fiyatlanydı, üçüncüsü anamuhalefet lideri başkanı... Daldı kadın, parmaklarını mutfak önlüğünün kemerine doladı. Kaçıncı haberdi bilemedi ama spikerin sesi de galiba titrcmişti, "Amcrikalı filmyıldızıMarilynMonroeöldü". Kadın şaşkınlıkla radyoya baktı. Duyduklarının dalgınlık anının esrikliği olduğunu düşündü ania spiker devam ediyordu, "Monroe'nin intiharcttiği üzerinde duru luyor..." Kesik bir çığhk attı kadın, sonradaağlamaya başladı. Günlerce sürdü ağlaması. Çocuklarından ve kocasından gizlemeye çalıştı gözyaşlarını ama, şiş gözleri onu ele verdi. Yirmincisinde yanıtladı kocasının sorusunu, "Neler oluyor?" "Marilyn Monroe" dedi kadın, "Onunölümüetkiledibeni". Kadın seviyordu Marilyn Monroe'yi. Halktan gelmiş,, çok yetenekli ve şımarmamış bir kızdı onun için. Arthur Miller'le evlendiğini duyduğunda şaşırmış, birlikte olamayacaklannı düşünmüştü. Ölümünden de Miller'i sorumlu tuttu. Çünkü bu ilişkide aklı temsil edcn oydu. Monroe'nun en son evleneceği adamdı ve belk i de böy le yapmayacaktı. Ölmeyecekti. Böyle anlattı adama Marilyn'i ve ölümünün kendısindeyarattığıacıyı. Kızdı adam. Ona göre bu kacınılmaz bir sondu. Miller'den aynldıktan sonra başka bir çıkışı yoktu. Onun kıymetini bilmemişti. Üstelik Milleronunla evlendikten sonra yazamaz olmuştu. Kadının adamı yanıtlayan sesi başkaldırı tonundaydı: "Bir insanın hayatıyla yazarlığı nasıl bir araya koyarsın?" Ama adam koymuştu işte. Bu tartışma, daha doğrusu kavga birkaç gün sonra öyküye dönüştü. öyküsünün ismini, "Bilge Sokrates ve Marilyn Monroe" koydu. Adam öyküde, Bilge Sokrates'ti, kadınsa Myrto...Yayımlanmamışlar arasında, bir dosyada kaldı bu öykü. Altında da bir isim, Meral Çelen. Adam ya da Bilge Sokrates ise Aziz Nesin'dı, yani kocası... Ama öncc kısa süreli ayrılıklarla yirmi yıl süren bu ilişkiyi değil, Aziz Nesin'den önceki Meral Çe