23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

28MAYIS 1995. SAYI479 TOPLUM 23 Bu son saptamayı biraz daha açarken, son derece somut bir örnek veriyor: "örneğin, Fin erkeği sevişirken kadının üzerinden inmeyi öğrendi; şimdi artık erkekler de altta yatmayı gözcalıyorlar. Ayrıca, kadınların özellikle Danimarkalı ve Ingilizoğlanlardan tatil sırasında öğrendikleri ncfis 'sanatlar', daha sonra Finli birerkckle yaşarnaya başladıkları zaman her ikisinin de işine yarıyor." lîlina HaavioMannila, Finli erkeklerin "çok kadınla yatma sendromundan" henüz pek kurtulamadığınıdaaçıklıyor: "Araştırmaya katılan erkekler, ortalama 14 ayrı kadınla yattıklarını söyledilcr; oysa kadınlar, 6 erkekle yetindiler. Bildiğim kadarı, bu matematikteki dengesizlik, dünyanın birçok ülkesinde geçerli. Yine de, bu durumu anlamamıza yardımcı olacak bazı gerçekler var: Erkekler, genellikle 'çapkınlığı', övünme konulannın en başında tutuyorlar. Kadınlarjse, 'çokerkekle yatmış olma' gerçeğini açıklamakta, geleneksel bir utangaçlık duyuyorlar. Ayrıca, erkeklerin verdiği sayıya, sokak kadınlanyla yatma da giriyor." Araştırmada ortaya çıkan birbaşka gerçek ise, 40 ve 50'li yıllarda doğan erkeklerin cinsel konuda çok daha tutucu olduğu, buna karşılık geçirilen "cinsel devrim"den ötürü, evlilik dısı ilişki konusunda "liberal" görüşü korudukları gerçeği. Ne var ki, pornografiye olan olumsuz tavır bugün de geçerli. 6O'Iı ve 70'li yıllarda doğan genç neslin bir ilginç özelliği, evlilik dışı ilişki konusunda bir önceki kuşaktakilerden daha tutucu olması... "Ağabeylerinden" daha fazla cinsel deneyimi olan gençler, cinsel özgürlük konusunda ödün vermiyorlar. Bu gruptaki kadınların eşcinselliğe bakış şekli, erkeklerinkinden daha "yumuşak". Finlandiya'da yapılan bir araştırmada, '40 ve '50'li yıllarda doğan erkeklerin cinsel konuda çok daha tutucu olduğu, buna karşılık evlilik dışı cinsel ilişki konusunda liberal görüşü korudukları ortaya çıktı. nabiliyor. Doğumdan sonra ayrıca ögünlükbirbabalıkizni daha var. Ülkede çocuğuna bakmak için iki haftadan fazla cvde kalan babaların oranı, yalnızca yüzde 4. (Bu oran lsveç'te yüzde 10.) Sigorta ödcntisi, yitirilen iş gelirinin yüzde 66'sı (lsveç'te yüzde80'i,ilk30gün yüzde 9O'ı). Bir süre önce Finlandiya'da, "Eşitlik Delegasyonu'nun erkekler bölümü" şu slogan altında bir kampanya başlattı: "Erkek kendinden bahset!" Finli erkeklerin birçoğu bu çağrıya karşılık verdi, deneme türü yazılarla kendilerini anlattılar, yaşamlanndan hoşnut değillerdi. Orta yaşlılar,eğer olumlu bir y an bulmayı başardılarsa kendilerinde, o da genellikle işleriyle ilgiliydi. "Anlamsızyaşam","yanlış eş", "ilerleme şansı olmayan iş", "yalnızlık", "içini dökecek kimsesi olmama" gibi yakınmalar, Finlandiya'nın çoğu kez adı maçoya çıkan erreklerin lcaleminden dökülüyordu. Helsinki Üniversitesi'nden kültür tarihi doçenti Juha Siltala'nın bu yazıları okuduktan sonra yaptığı açıklama şöyle: "Yazıların genelinde görülen kötümserlik dışında, Finerkeğininkendini vetoplumu böylesine somut bir şekilde analiz edebilmesi, bu yeteneğin bir çeşit kendi kendine terapiye dönüş mesi, beni oldukça umutlandırdı Günümüzde Finli erkeklerin uğraşını verdikleri şey, her devirde kadınlann yapmayaçalıştıkları şey ile aynı: Rollerini birleştirmek. Avcıyla, sokulgan erkeği; kadınını ele geçiren erkek le, ona koruyucu bir kuc ak açan keği birleştirmek." Juha Siltala, psikoanalitik yöntemlebuyazılarıkitaphalinegetirmiş. Kitabın adı, "Erkeğin Onuru. Çağdaş erkeğin utanca karşı verdiği savaşım." Yazar bu yapıtında, Finlandiya'da erkek rolünün, "Savaş, yoksulluk ve yokluk" gerçeğiyleşekillendiğini ve erkeklerinin kendilerine, anababa gözüyle bakarak kimlik edinmeye çalıştıklannı vurguluyor. Söz konusu bakış açısı, genellikle acımasızeleştiriyi içeriyor. Juha Siltala'nın 26 nisan tarihi i DagensNyhetergazetesine yaptığı açıkla ' nızcafeminizm,toplumuneleştirisel biranalizini yapabilmekte." Doçent Siltala, "yalnız ve güçlü" kavramının artık tarihe karıştığını söyleyerek sözlerini şöyle sürdürüyor: "Jussi (tipik bir erkek adı) miti varlığını sürdürüyor. Nc varkijussi'nin artık yalnı/.ca iş dünyasıyla yaşamım düzenli tutma olanağı yok. ' Dilerim ki bu bunalim saydamlaşarak erkeklerin birbirlerine gerek duyduklanm anlamalarınayol açar;onlarınduygularını açığa çıkarmalannayolaçarveycnilginincinsellikten bir şey yitirilmeden kabul edilebilcccğinin bilincine varmalannı saglar."^ "Erkek, çocuk bakmaz!" "Cinsiyetler arasındaki eşitlik, genç kadınların tavırlarının gözle görülebilir şekilde erkeklerinkine yakın hale gelmesiyle belirginleşiyor. Bu da, Fin erkeklerinin 'duyarlılığı ve çabuk içine kapanırhğı' düşünülünce, yalnızca olumlu bir değişim değil," diyor Elina HaavioMannila. Finlandiya'da doğumdan sonra çocuk bakımı için sigorta ödentisiyle 275 gün evde kalınabiliyor. Bunun 170 gününü dilerse baba kulla m a lan aktarmayı sürdürüyoruz: "Arkadaş ilişkilerini tabulaştırmak da tipik bir Fin özelliğidir. Bir erkek, sürekli olarak diğer erkeklerle yanşmak zorundadır. Arkadaşlığın biraz fazla yakın olması, derhal eşcinsell ik damgasını yiyebilir: Bir Fin erkeğine edilebilecek en kötü küfür de budur. Erkek rolleri ve eşitlik, artık bir aşama eşiğinde. Uluslararası ilişkilerinartması, toplum yapısındaki değişimler, bireye yeni ve ağır yükler yüklemekte. Kadınlar, 'yaratıcı ödünler bulmakta' ve değişen koşullara ayak uydurmakta, erkeklerden hep daha başarılı olmuşlardır. Erkeğin bu noktada işi zor. Günümüzde yal
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear