Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET DERGİ hiç olmazsa. Tüm tablolar duvarlara dizili, işportada gibi, kimi yerde üst üste. Numaralar köşelerinde. Alıcılar ve meraklılar inceliyorbunlan, ellerindc kataloglar. "Müzayede" başlayacak az sonra. Ziyade olsun tümcemize ve cümlemize. Daha ziyade olsun ve artsın her şey. Artsın dolarlar, marklar, borsalar ve faizler... tndirim ve iskonto yok. Yasak. Belki birkaç tablo alır ve bakabilir insan onlara, evinin duvarlanna asıp ağzı açık deli gibi ayran. Senin bir tablon var mı açık arttırmada? diye soruyorum Levent'e. Hiçhaberimyoktu. Birsuluboyamı koymuşlar. Sergi açmaya benzemiyorbu. Başka bir şey. Suluboyayı birdostuma armağan etmiştim. Naci Bey'e. O da arttırmaya sokmuş. Çok üzdü beni bu olay. Kıvranıyordu oturduğu yerde. llk kez geliyordu böyle bir resim satışına. Sonra bir gerekçe anyormuş gibi söylendi kendi kendine. Yüzü asıldı Ingiliz ipiyle. Şimdi beni satışaçıkaracaklar, atacaklar aslanların önünc. Sanat gladyatörleri çarpışıyor burada. Kurulmuşlar Romalılar gibi tribünlere ve bağırıyorlar coşkuyla bayraklarını sajlayarak ve fiyatlannı yükselterek, viskilerini içerek... Başka bir uzayda ve düzeydeyim. Şimdi çıkaracaklar suluboyamı önlerinebutanımadığım kimselerin ve hangi ölçüyle resim aldıklanni bilmedigim kişilerin, süslü bayanlann ve duvardaki arabesk süslemelerin.Oysa dışarda hava ne kadar güzel. Bahar gelmiş gibi, filizleniyor bitkiler açıyor çiçek. Ya satın alan kimse çıkmazsa. Ya ortada kalırsam ve rezil olursam ezilerek parasal güçler karşısında? Peki verilen para bir ölçü mü olacak? Bu kadar önemli mi para? Yeniden soruyorum: Tablolann içinde ilgini çekenvar nu? Yoksa biz burada kendi kendimize oyalanıyor muyuz? Yanıtlıyor sorumu ölçüp biçerek: Müthiş bir tablo var. Ama anonim. Yani adsız. Kiminyaptığı belli değil. Madam Kalopi'ninkolcksiyonundan gelmiş bir tablo bu.. Başka birbilgiyok. Madam Kalopi yıllarca Rusya'da, Orta Asya'da tablo topladı. Ozellikle Baykonur uzay üssünden ve Akademgorodok'tan. Sonra birdenbire yok oldu ortalıktan. Kuşkusuz, tablonun kaynağı bilinmiyor, ama ressamın gerçek yaratıcı bir niteliği var. Katalogda 155 numarada. Başlangıç fiyatıdakomik. Anonim olması bir şey değiştirmez. Başka dünyadan gelmiş gibi bir tablo. Dikkat! Başka başka? diye soruyorum. Başkalan da var. Bir iki bankaya içlerinden birkaçını almasını salık verdim. Doğal olarak Hoca Ali Rıza'lar. Diyarbakırlı Tahsin'ler, Fikret Mualla'lar cirit atıyor. Ressamın iyi olması hertablosunun değerli olmasını gerektirmez. Buradaki tablolann imzaları değerli, kendileri ise düzeysiz. Söylediğim anonim tablo dışında. Gözlerim yayıncı, ozan ve aynı zamanda resim birikimcisi Metin Saydam'ailişti.lyicesaydamlaştığıiçin daha önce görememiş olmahyım. Dikkati çekmiyorhiç. Casuslardada bu nitelik aranıyor... 007 hariç. Bir casusun aramızda ne işi var? O zaman bu satış uluslararası boyutlarkazanıyordemek. Koştum yanına. Yüzünü buruşturdu hemen. Hiç hoşlanmadı beni görmüş olmaktan: Şu duruma bak, dedi. En çok peyzajflar ve natürmortlar para ediyor. Resimdenanlamayanbirsürü... Portrelere bile ilgisiz. Sıkıcı ve uyuşturucu hava başladı yavaş yavaş dağılmaya ve gerilim artmaya. Levent de burada, diye fisıldadım Metin'e. Bırakosalağı. Elimde çok güzel tablolan var. Hemen sat. Zaten beş paraetmez. Bir suluboyasını arttırmaya koymuşlar. O yapıtı Naci Bey'e armağan etmişmiş. Naci Bcy burada. Birden sarsıldım. Eleştirmeninsalonagirişiyle gerilim doruk noktasına ulaştı birden. Metin Saydam sinirli bir biçimde yerinden kalktı ve gitti bana bir içki al Orhan DuruMan bir öykü AÇIK BUNALIM G eniş bir amfideyim. Ellerinde numaralı bayraklarla şık bayanlar, işadamlan, sanatseverlcr, sevmeyip de sever gibi yapanlar, evlerine döşemelik almak isteyenler, kendilerini göstermek isteyenler, meraklılar, herkesbirarada. Şaşkınlıkiçindeyimve birşeyanlamıyorum.Davranışlannın nedenlerini bulamıyorum. Hangi dürtülerle satın alıyorlar? Tutkuları ne? Biriktiriyorlarmı? Değerli yapıtlara mı düşkünler? Niyc pazardan lahanaalır gibi tablo alıyorlar? Bilmiyorum. Şaşkınhktan sarsılıyofum ve çözümsüzlük içinde bakıyorum çevreme. Hementuvaletekoijuyorum. Parlak fayanslı birtuvalet. Musluklan altın kaplama. Sular kesintisiz. Bir musluktan sıcak su, öbüründen soğuk su. Kalıp sabun yerine sıvı sabun bir kutu içinde. Birdüğmeyebasıyorum ve avucumu tutuyorum, cıvık bir sıvı akıyor. Kaygan. t$te buna sabun diyorlar. Belki de arap sabunu. Yüzüme bakıyorum giderek kararıyor. Koyulaşıyorum. Esmer. Eskiden de böyle değil miydim? Yüzüme su serpiyorum serinlemek için. Gittikçe koyulaşıyorum. Belki de marsık. Deniz kıyılarına inip güneşlcnmedim daha. O günleri bekliyorum özlemle. Güneşe çıkmayı. Aynadaki yüzüm giderek bir tuval üzerinde oluşan bitirilmemiş bir portreyi andırıyor. Gözaltlarım kapkara, yanaklarım da pembe fırça darbeleri, saçlarım kır dalgalı, gözbebeklerim belirsiz, belki biraz şehla, yaradana yan bakıyor, daha düzeltilmemiş. Tann da böyle mi yaratıyor insanı, uzay ve evrenboyutlanndakibirtabloda? En çok renkleri sevdiğini, özellikle açık mavi, pembe ve gökkuşağının tüm pastel renklerini seçtiğini düşündü ressam Levent. Aclıkla yaşadı onun kuşağındaki ressamlar, ya analannın ya da eşlerinin desteğiyle. K.İmi Paris'e kapağı attı genç yaşta. Uzun yıllann yoksulluk deneyimi ve sabır. Sergi açabilmek için sürün galerilerin peşinde yıllarca. Şimdi durum başka. Ne kadar başka? özenti mi yoksa her şey? Her şey yapay mı? Bu arttırmalar, eski tablo fiyatlarının tavana vurması. Çoğu kez kendini tanıyamıyor Levent. Yabancı birortamdatedirgin şimdi. Ünlü bir imzasıvar ğır ağır başladı arttırma, ünlü Bay Paparazzi tarafından. Tüm medya onun peşinde. Satılacak tablolan kucaklannda taşıyarak salına salına yürüyüp çevreye gösteren kızlar olmasa herkes uyuyacak.