27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

14 TOPLUM CUMHURİYET DERGt Konser bitmişti. Alışılmadık bir şey oldu; şef konuşmaya başlamıştı. Bageti hâlâ elindeydi. Gururluydu. Övünüyordu... Birden kemanlara dönerek "Bunlar birer silahtır" diye seslendi. "Kalkın" diye buyurdu. Kemanlar ayaktaydı. Sonra bütün orkestra ayaktaydı... Şef salona döndü ve "Bu orkestra çaldıkça..." ŞefHikmet Şimşek. Orkestrasıyla birlikte suvaş ilan eden başka şefler de oldu tarihte. Sonunda kazanan hep sanattı, hep müzikti... Ve orkestra durmadan çalıyordu... MURAT URAL stanbul Devlet Senfonı Orkestrası yeniden Atatürk KültürMcrkezi'ndeçalmaya başladı.AK.M'dekionanmnedeniyle,se• /.on başııulan beri İTÜ Maden Fakültesı'ndeçalıyorlarctı Bu kavuşma Devlet Senfoni'nin haftalık konserlcrininmüdavimleriıçin sanki uzunsüreayrı kaldıkları evlerıne dönmek gibi oldu; sürgün sona ermişti. Bizler de onlann bu duygularını paylaştik. KonsertercıhlcrinihepCemalReşitveonun parıltılı yabancı sanatçılandoğrultusundayaparken Devlet Senfoni'nin müdavimleri arasınakanşanlardandım. 1994 yılı sonlarıydı. lstanbul Devlet Senfoni'nin afişlerinde "Hikmet ŞimşekSuna Korat"konseri ilan cdiliyordu.YeryineMaçka Maden Fakültesiidi. Korat,konserinhcmenbaşında"Katibim"i söyleyerek,bcşdakikaiçindeçekilmiştisahneden. Konser"HikmetŞimşek'in40. SanatYıldönümü"içindüzenlenmişti. Oysabunuilanlardan anlamak pek mümkün değildi. Sürprizkonserin sonundaymış. m Konserbilmişti.Dinleyenleralışkınhareketlerlealkışlamayahazırlanırken alışılmadık bır şey oldu; Şefkonuşmaya başlamıştı. Bagetinıbırakmamıştı.Sondereceaçık.tanc tanc,tertcmizbirTürkçeilekonuşuyordu.Tonlamaların yarattığı müzikalıte ile sanki sözlerınin bestesini yapıyor, kendi orkestrasını yönetiyordu. Kendisinden çok emin görünüyordu. Karizmasını sarmalayan ulaşılamayacak nczaketi dinleyenlerde karşı konulmaz bir buyurganlığı duyuruyordu. Türkiye'nin cumhuriyetle birlikte müzikte yaptığı atılımlan anlatıyordu. Gururluydu. övünüyordu. Sonra son zamanlarda cumhuriyet kültürüne yönelen saldınlardan söz etmeye başladı. trombon, trompet, saksofon, flüt, obua, fagot, klarnet...hepsi ayaktaydı. Bütün orkestra ayaktaydı. Sonra salona döndü. Dinleyenler son derece etkilcnmişti.kıpırtısızonuizliyorlardı. Veson kez seslendi; "Bunlar çaldıkça bu savaş kaybedilmez"... Hikmet Şimşek konuşmuştu. Ve bir"savaş" ilan etmişti. Tarih 26 Kasım 1994 Cumartesi; yerlTÜ, Maçka, G amfisiydi. Şef "savaş" İlan etmişti anta... Salonalkışlarladolarken.içimizicoşkudeğil hüzünkaplıyordu. Alkışlararttıkçatedirginliğimizbirazdahabüyüyordu. Ne kadar asil ve yürekli bir şekilde açıklanırsa açıklansın, ne kadar belagatla ifade edilirse edilsin, sonuçta ortada karşı tarafın çoktan ilan ettiğı veönemli mevzileri eline geçirdiği anlaşılan bir savaşın zorunlu kabul edilişi vardı. Nereden nereye? Bu noktaya nasıl gelindi. Bu sorularaverilebilecekalışılmışcevaplannötesine açılma isteğiyle bunahyorduk.. Etraftaki her şey iğreti gibi görünüyordu. Salonemanetti. ITÜ MaçkaMaden Fakültesi'nin Gamfisinin olanaklan senfoni orkestrası için "Bunlar makinell tüfektir" Birden sesinin tonu ve konuşma temposu değişti. Kararlı bir scs bütün salonu kapladı; "Bunlar birer silahtır," diyordu, kcmanlan işaret ederek. Sonra "Kalkın!" diye buyurdu; kemanlar ayaktaydı. Viyolonsellere döndü; "Bunlar makineli tüfektir. Kalkın!". Viyolonseller ayağa kalktı, kontrbaslar zaten ayaktaydı. Nefesli sazlara döndü; "Bunlar toptur. Kalkın!". Tuba, çok elverişli değildi. Televizyoncular sanki bir konser salonunda değil bir stüdyoda çalışıyormuşgibi davranıyorlardı. Sanki burası bir konser salonu değildi ve sanki burada konser verilmiyordu. Şef "savaş" ilan etmişti, ama kendi topraklannda değil. Alkışlayanlann büyük çoğunluğu cumhuriyet döncminin son safkan laik kuşağındandı. Onlar için bu cumartesi sabahı konserleri, yıllarınahşkanlığıylabirayin gibikutsaldı. Hepsi şefin konuşmasıyla son derece duygulanmış ve heyecanlanmışlardı. Alkışlan içtendi. Amayıllar çok çabuk geçmişti. Yaşlanmışlardı. Şef, şimdi onlann önüne çok uzun bir soluk ve direnç isteyen bir yol açıyordu. Onlar şeflcriyle birlikte, fazla da düşünmeden yola koyulmuşlardı bile.. Ama soluklan ve güçleri nereye kadar gitmelerine izin verecekti? Salonda yer yer boşluklar vardı; böylesine önemli bir güne gölge düşüyordu. Gençlerçok azdı. Kızlardaha çok göze çarpıyordu, ama delikanlılar yoktu; anlaşılan başka yerlere "takılmışlardı". Bunları soğukkanlılıkla görebilmek mümkündü.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear