26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

M S E V İ Ü Z İ K N O K Y A Y sin. 1920'li yıllann sonunda, çeşitli gruplarla turneye çıkan bir müzisyen sıfatıyla, hemen hemen hiç evde değilmiş zaten. Turneleri onu Baltimore istikametine atarsa biriki akşamlığına uğramıştır belki. En azından, Billie'nin böyle anıları var. Sonraki yıllarda kızının da grubunda şarkı söyleyeceği Henderşon ile çalışırken ise, onlaria bağlarını bütün bütün kopardı ve Billie'ye göre, Batı Hint Adaları 'ndan gelme, Fanny adlı bir kadınla evlendi. Ama kızını başından atması o kadar kolay olmadı. Annesi iş bulmaya New York'a gittiği sıralar Billie, başka ıvır zıvır şeylerin yani sıra, Baltimore'da bir mamanın getır götür işlerini de yapıyordu ("köşede oturan bir hanım vardı" diye söz ediyor ondan. "Beni oraya buraya yollardı"). Sadie ise, karaderili ve yoksul bir kadın olarak, ara sıra "domestik" işler yapmak zorunda kalıyordu. Billie on yaşındayken bir Katolik ıslahevıne girdi. Kendisi buna, bir tecavüz girişimini maskelemek için uydurulan sahte bir suçlamanın yol açtığını söylerdi hep. Islahevine girış nedeni de, "kışkırtıcf davranmasıydı. On yaşındaydı o sıralar. Daha önce başından başka bir tecavuz olayı geçtiğini, o olaya kadar bakire olduğunu gene kendisi söylüyor. Yani hayat Sadie için ne kadar zorsa, Billie için de o kadar zordu. Annesinin yanına, New York'a gitti. Neredeyse şehre adım attığı anda fahişelığe başladı. Dört aylığına, Welfare Adası'ndaki bir devlet kurumuna kapatıldı. Sonra Hariem'e annesinin yanına gittı. Sadie hastalanınca, yeniden fahışelige başladı. Bir de neredeyse ömrünün sonuna kadar yakasını bırakmayacak eroinin müptelası oldu. Gene o sıralarda, evlerinin kirasını veremez hale geldiler ve Billie, Henderşon orkestrasının hayli uzun süre calıştığı Roseland Ballroom'a ufak bir baskın düzenleyerek onu teşhir etme tehdidiyle Clarence'dan para kopardı. Had derecede yoksulluk, ırk ayrımı ve karaderililerin gettolarında her gün karşılaşılan adaletsizlikler sayesinde, ayakta kalmayı öğrenmişti o sıralar. Henüz 1516 yaşındaydı ama, yaşından büyük gösteriyordu. Bu yüzden de Clarence'i, genç hanım nayranlannın yanında "baba" diye hitap etmekle tehdit etti ve istediği parayı, zor da olsa, aldı. Babakız ilişkileri ne kadar tatsız olursa olsun, Billie'nin o Allah vergisi ritm duygusunu babasından aldığı kesin. Devrimci şarkı söyleme tarzının en baskın öğesi ritm duygusu olmasa bile. Kendisinden önceki şarkıcılarda pek rastlanmayan, geriye çekilmiş bir 'svving'i vardı. Zamana ve bu swing'e tamamen hâkimdi. Asıl belirleyici özelliklerı ise, ton değişimleri ve vibratosu, bir caz caz enstrümentalistininkini andıran müzik cümleleri, melodiyi yeniden biçimlendirip kendi malı haline getirmesi ve caza kolayca uyum sağlamasıydı. Popüler bir şarkının sıradan sözlerini öylesine yoğururdu ki yeniden, bu alelade sözler Billie'nin yüreğinin derinliklerinden parçalanarak gelen gerçek ıstırap ifadeleri olur çıkardı. Sıradanhklarından bir anda soyunurlar, onun kendi acılannın ifadesi haline geliıierdi. Değişirlerdi. "Kahırdan lütur deyışinin en temiz örneklerinden biri olarak; yoksul, zalimce istismar edilmiş ve çok talihsiz çocukluk yıllan, bırakın müzik eğitimini, doğru dürüst eğitim bile görmemiş bu kızın şarkıcılığına hayli katkıda bulundu. Ama o, müzik, özellikle caz seven biriydi zaten. Küçük yaştan, ta Baltimore'daki yıllarından beri Bessıe Smrth'le Louis Armstrong'a bayılırdı. "Onların plaklarını dinlediğim için çok dayak yedim, çok" diyecekti sonralan. "DOKUZ yaşındaydım herhalde. Pops ile Bessie'yi o gün bugündür dinlerim. Tabii, Bessi ve Louis'den kopya çektim ama, nota nota değil. Müzikleri bana esin verdi." Holiday'in ilk plaklarında da bu esinin izleri sezilir zaten. özellikle Armstrong'un trompet ve vokal üslubunun izleri. Gene de, tamamen kişisel bir üsluptur Holiday'inki. Şarkı sözlerini ele alış şeklini, ondan sonra başka hiçbir şarkıcı tam olarak taklit edememiştir. Bunu yapmaya çalıştıklan halde. Billie bir şarkıyı bitirdiği zaman, o şarkı tornadan henüz çıkmış gibi yepyeni olurdu. Ton, melodi ve vurgulamanın inceden inceye işlenmesi ile bambaşka bir anlama bürünürdü. Doğru dürüst eğıtım görmemişti, evet. Çok da yoksuldu. Müziği, şarkı söylemeyi seviyordu ama, bunun bir geçim kaynağı olabileceği aklından geçmiyordu. Allah vergisi olduğunu düşünüyordu. Derken, bu işte para olduğunu fark etti ve hayatını böyle kazanmaya karar verdi. Yani onu şarkıcılığa iten, yoksulluk oldu. Ama bu karardan sonra cazın ustası olmak için gösterdiği çaba, kendini tümüyle bu işe adaması açıklanacak gibi değildir. "Küçük" sayılabilecek sesine rağmen, sahıp olduğu olağanüstü yetenekler de. Ama temiz diksiyonu, sesini alçaltma ve yükseltme yöntemleri, bir tema üzerine doğaçlama yapışı, geniş bir duygular yelpazesine sahip oluşu ve bunlan birbiri ardınca sergileyebilmesi, yalnızca sezgi ve yetenekle açıklanamaz. Holiday'in deha düzeyindeki sanatçılığının altında yalnızca yetenek değil, gözükara bir çalışrna da yatıyordu. Yani, bir meslektaşının deyişiyle, Billie, "faturasını ödemiş"ti. Ve bunu da, insandan çok şey talep eden bir ortamda, beşinci sınıf mekanlarda, Harlem gece klüplerinde yapmıştı: Jerry'nin Log Camin'i, Yeah Man, Monette Moore'un Supper Club'ı, HotCha, Alabama Grill, Dickie Wells'in yeri. Onu yapımcı John Hammond keşfetti. öylesine etkilendi ki, önce "Melody Maker"a bir yazı yazdı, sonra da Benny Goodman'ı Billie ile plak yapması için ikna etti. Billie çok geçmeden kaliteli kulüplerde çalışmaya başlamıştı. Cazın trajik dâhisi C az, gerçekten de hamuru acıyla yoğrulmuş bir müzik türüyse eğer, ırkının çektiği acılara kendi kişisel acılarını da katan Billie Holiday, sırf bu nedenle bile cazın en büyük şarkıcısı olmayı hak etmişti. Holiday, otuz beş yıl önce, 1959'un 15 Temmuzu'nda, ona hiç de iyi davranmayan bu dünyadan ayrıldı. Aslında kendisini geçen hafta yad etmemiz gerekirdi ama, ne yapalım ki, caz âlemıne ilk girdiğinde Billıe'yi bıle heyecanlandıran ("Onu mutlaka dinlemelisin, Betty Bebop'i") Betty Carter, üç yıl arayla ikinci kez, 1. Uluslararası Istanbul Caz Festıvali'nde Açıkhava'da sahne alıyordu. Olsun varsın, Billie hayatında daha ne haksızlıklar görmüş, bunun lafı bile olmaz. Billie Holiday, bundan otuz beş yıl önce, 1959'un Mayıs ayında, New York'ta son kez Phoenix Theater'da halkın karşısına çıkmıştı. New York polisi daha önce uyuşturucudan mahkum olması nedeniyle onun New York gece klüplerinde, daha doğrusu içki satılan bütün mekanlarda çalışmasını yasaklamış, kabare kartını iptal etmişti çünkü. Billie'ye göre, düpedüz haksızlıktı bu. lleride bir gün yerleşme hayalleri kurduğu Londra'ya gittiğinde, "Melody Maker" dergisinin yazarına da bu konudan söz etmişti. "Polis kartımı geri almaya çalışıyorum" demişti. "Yalnız ben değilim ki, başı ikiüç kez derde girmiş ve hâlâ çalışan çocuklar var. Bana neden farklı muamele uyguluyorlar öyleyse? Bunda birilerinin parmağı var demek, bir tür siyaset." Aynı yılın haziranında ise, bedeni ve ruhu pes etti, hastaneye kaldırıldı. Birkaç hafta sonra da öldü. Bir iddiaya göre, ölüm döşeğınde de, tehlikeli ilaçlar bulundurduğu gerekçesiyle gözaltına alınmış. Holiday hastane odasında canıyla uğraşırken son kez polis gözetimindeymiş, kapısına adam koymuşlar. lşte şarkı söylemeyi gencecik yaşta kendi kendine öğrenen "Lady Day", cazın trajik dâhilerinin en dâhilerinden biri ve belki de en trajik olanı, 44 yaşında bu koşullar altında öldü. Malzemesini tümüyle değiştiren, yeniden biçimlendiren bir sanatçıydı ama, kendi hayatı üzerinde aynı derecede tayin edici olamadı. Olamadı, çünkü daha başlangıçtan itibaren kartlar onun elinde değildi. Eleanor (bir rivayete göre de, Eleanora) Gough, gitarist Clarence Holiday ile Sadie Fagan'ın nikâhsız berabertiğinden, 1915 yılının 7 Nisanı'nda Baltimore'da doğdu. Daha doğrusu, tevatür bu merkezde. Çünkü, hayranı olduğu aktris Billie Dove'a özenerek onun adını benimseyen (ya da, aynı aktrise hayran olan annesi tarafından kendisine bu isim takılan) Billie Holiday'in, 1928'de (ya da 1929'da) New York'a annesinin yanına gitmeden önceki ilk yılları, kendi kendine şarkı söylemeyi öğrendiği o yıllar hakkındaki bilgiler hern yetersiz hem de efsane ile abartı arasında gidip gelen cinsten. Belki de en iyisi, ilk kez 1956'da yayımlanan otobiyografisi "Lady Sings The Blues"a itimat etmek. Nereden baksanız, hayatı hakkındaki en sağlam kaynak bu. Gerçi aynı adlı filmin aynı derecede güvenilir olduğu söylenemez ama, hiç değilse bu film, başrolünde kahramanca bir çaba harcayan Diana Ross'un da gayretiyle, Billie Holiday'in adını bütün dünyaya duyurmuştu. Yani, inşallah "Holiday"dir. Çünkü bazı kaynaklara göre, Eleanor ya da Eleanora'nın soyadının Haliday, ya da Halliday olma ihtimali de var. Caz âleminde en çok Fletcher Henderson'ın grubunda banjo ve gitar çalmasıyla maruf olan baba Clarence'in soyadı, plak tanıtımları ve personel listelerinde her üç şekilde de geçiyor çünkü. Hatta (kolaylık olsun diye Billie diyelim) kızının, meslek hayatını "Bıllie Holiday" adıyla sürdürmesi konusunda ikna edılene kadar, diğer iki soyadını kullandığı da olmuştu. Clarence'in kimligini bir nebze gizli tutmak konusunda kendine göre nedenleri olabilir. ömeğin Billie 1937'de ölen babasının cenazesinde, zengin bir beyaz kadından olma, biri kız biri erkek iki üvey kardeşle ilk kez ve bir anda karşı karşıya gelmişti. Billie Holiday Islahevlnagirif Adı muhtelif şekillerde geçen kız, hayatının ilk yıllarını Baltimore'da geçirdi. Yani orada doğmadıysa bile (Philadelphia ihtimali de mevcut), ikisi de birer yeniyetme olan annesiyle babası tarafından çok küçükken oraya götürüldü. Clarence ile Sadie, büyük bir ihtımalle hiç evlenmediler. 1930'lu yıllann başında Fletcher Henderson'ın grubunda çalışan Clarence, biraz karanlık bir karakter izlenimı uyandırıyor. Her şeyden önce, kızıyla hiç ilgilenmeyip onu Sadie'nin ve diğer akrabalannın elıne bıraktığı ke Gözükarablpçalışma "Hlçblr y*r"den gelen kadın! Billie Hollday egltlmslzdl. Kendine özgQ tarzı İle stara dönuftü. 18 Temmuı 1994, TRT 3'te " f u Caı Dedlkleri" adlı programda Billie Hollday var. Saat 20.00 C U M H U R İ Y E T DERGİ 17 T E M M U Z 1 9 9 4 S A Y I 434
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear