Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Kitap fuarı: gösteriye dönüsen kültür ransa'da 1968'terde etkili olan Situasyonistler toplumun seyirlik bir topluma, bir "gösteri toplumıTna dönüştüğünden söz ediyorlardı. 1980'lerde ise yine Fransızların parlak fılozoflanndan Jean Baudrillard, Modern dünyada haber oranı arttığı ölçüde anlam oranı a/almaktadır. Kitleler anlamın yerine medyanın sunduğu "gösteri"yi seyretmektedir, diyordu. Bu yıl 12.'si düzenlenen TÜYAP Istanbul Kitap Fuan'nın medyada yer alış oranına ve sunuş tarzına baktığımızda artık kitaba dair bir sorundan söz etmenin anlamsız kaçtığı söylenebilir. Kitabın yasaklanma, üretim ve tartışılmama, vb. sorunlanndan söz etmek bir tür sahtelik, bir türlü mcmnun olmama hali, neredeyse "aykınlık" olsun diye yapılan bir tavır gibidir sanki. Medyanın, kültürü de "gösteri"leştiren, aslını çarpıtan bu sunuşu, fuar yöneticileri tarafından da kabul görmüş gibidir: Medyada sık sık yer alan demeçlerinde kültürü ziyaretçi sayısının çokluğuna indirgeyerek fuan müthiş bir kültürel başan olarak sunmaktan yanadırlar. 235 katılımcı yayıncı ve 253.000 ziyaretçi ile sorun yoktur artık... Fuar bitiminde düzenlenen basın toplantısında Dcniz Kavukçuoğlu " Bu yıl kitap fuarına gösterilen yoğun ilgi, Türkiye de kitap okuıunadığına dair oluşmuş yaygın kötümserliği yok ctti, aksinc bir iyimserliğe yol açtı" demektedir. F Anlık bakışmalar, göz göze gehneler ya da tesadüfi karşılaşmalar, ancak bir derinlik olarak tarihin değil, şehrin yüzcyinin önem kazanmasıyla mümkiindür."*** "Baktlanla kurulan ilişki aslen bir seyir ilişkisine, söziin kendisi bir vitrine dönüştü." Fuan 12 yıldan beri izliyorum. Başlangıçta okur olarak daha sonralan yayıncılık yapmaya çalışan biri olarak... İlk yıllar kitabın "suç aleti" olarak sergilendiği darbe sonrası yıllardı. Kitabın "meşru" bir ortamda sergjlenmesi bile başhbaşına bir sevinç, bir moral kaynağıydı. Kitap, dolayısıyla kültür henüz medyatik bir yanılsamaya uğramamıştı. Fuarda kitabın "iç dünyasınna dair bir şeyler konuşmak, sormak, tartışmak imkanlan vardı. Bunu yapmak istemek nonnaldi, bekleniyordu. Yayıncı ve yazar okur denen o meçhul şahsiyeti tanımaya, yayımladığı kitaplann "dış yolculukHannı anlamaya çalışıyordu. Okurun görmediği için bir parça kutsallaştırdığı şahıslar normalleşmiş, dokunulur bir hale gelmişti sanki. Son yıllann en çok sorulan sorusu olan "Bugünkü hasılat?" henüz akla gelmiyor, merak kendini salt hasılatla sınırlamıyordu. Sonra tüketim, bireycilik, "in" ve "ouflar ve seyretme dönemi başladı. Medya bir tarz olarak hayatımıza yerleşti. Kendimiz için değıl "göstcri" için yaşamaya başladık. Seyrettik. Scyredildik. Fuar da bu sürece bağlı olarak farklılaştı. Bugün fuar "sahici bir kültür odağı" olma şansını yitirmiş, "gosteri"ye, "bir kültür yanılsaması" yaratılarak zihinlerin çelindiği bir "panayırMa dönüşmüştür. Kültür adına yapılan şudur: Yazarlar salt imza atmakta, bu arada meraklı okurlara suretlerini göstermektedirler. Yayıncılar tezgahtarlık yapmaktadır. Okurlarsa "indirimli kitap günleri"nden yararlanmaya çalışan, bu arada dinamik bir sosyal ortamda gezinen, her yerde her tür ürün için rastlanabilen "vitrin seyreden" tüketicilere dönüşmüştür. Kültür adına bir çoğalmadan söz ctmek mümkün değildir. < ' Kitap. Neclp Asım Yazıksız, İlk Basım 1893, Son Basım 1993 lletışım Yayınları/ Yayına Hazırlayan Turker Acaroğlu, S 45. ** Vitrinde Yaşamak, Nurdan Gurbilek, Metıs Yayınları, S. 25 *" a.g.e. S. 28. Muammar Kateneloftlu aon aytonn ratMtlko aöyl*ywı aanatçdardan. Fuann aon günU saat 1 B.OO otvannda aK kat eafad* çaldı. Ama hant dlntotlnht suıuıkifu ham d« aralıkau ytfMİmMn anonalar ylfaundan k U m * dbıl*m*dl, hatta farfcatmadl blla. KaUnoloAlu'nun mtelftl bir kültUr tkhtHil olmrmk zlyar*t«ll«rfn Unrlnd* ıwttlçUda•tklll olduyu kHap fuan da 6fr kUttür »tklnUğJ olmrmk ziyaratfltor Uzarlnd* o «Içud* atklll oldu b m c « . yıl sonrayı, bugünü, 1993'ü öğrendim: Kimi kitaplannın tstanbul'da hâlâ 200 civannda dağıtıldığını söylediler. Sorun vardır. Ve vahim boyutlardadır. Bir hayat tarzı olarak iktisadi kategorilerin kültüre baslcın çıktığı günümüzde dünyamızı yoksullaştıran temel paradokslardan biri şudur bence: Geleceğimizi belirlemekte etkili olan kimi şahsiyetler 60 milyonluk Türkiye'den söz edcrek "21. yüzyıhn Türk asn" olacağını iddia ederken, kültür kitaplan 1000 ile 3000 adet arasında basılmaktadır. Bu durum, kültürsüz bir geleceğe sürüklendiğimizin göstergelerinden biridir. Bu süreçte: Nicelik niteliği yok etmiştir. Değişim değeri kullanım değerini eritmiştir. "Kültür" kendi içsel, sahici niteliğini yitirerek medyatik bir fıgüre; "kitap" yeniden tanımlanması gereken bir kültür nesnesine dönüşmüştür. Kuşkusuz kültürün bu dönüşümünde belirleyici etken TÜYAP değildir. TÜYAP'ın hatası medyanın/okurun kültüre karşı son derece duyarlı/istekli olduğu bugünleri bonkörce harcamasıdır. tktisada karşı kültürü bir tarz olarak önerme imkanını yeterince kullanmaması, aksine, kültürü ziyaretçi sayısına indirgeyerek iktisada prim vermesidir. Kültür adına "indirimli kitap günleri" düzenlemesidir. (Maalesef bu duruma kimi yazar ve yayıncılar da sessiz kalmakta, değiştirilmesi için çaba göstcrmemektedirler.) Her şeyin vitrine çiktığı, her sorunun çözümünün "marketing"e bağlı olduğu, imajın her şeyi belırlediği günümüzde bu sorun da çözülmüştür artık. Oysa fuann düzenlendiği günlerde 10. kuruluş yılını kutlayan tktişim Yayınlan'nın yayımladığı "Kltap" adlı kitap bile tek başına sorunun ne denli ıçler acısı olduğunu göstermckte. "Kitapçılann rivayet ve tahminlcrinc göre, her yeni basılan kitaptan ilk olarak 200 nüsha satılırmış. Şu hesapça Istanbul'umuzda 200 kitap dostu var demek. Dostlarnnızın bu kadar azlığına teessüf etmetn... Pck az zamanda bu miktann pek çok artacagına şüphe etmeyelim. (...) tşte bugün miktan 200 ve yakında 2000 olacak dostlanmız için gönfllden sevgUimiz adına bir eser yazıyorum."* Necip Asım Yazıksız bu satırlan 1893'te kaleme almaktadır. Tam yüz yıl önce her yeni çıkan kitap lstanbul'da 200 adet kitap dostu tarafından izlenmektedir. İletişim Yayınlan'ndan yüz Her zlyaretçi okur mudur? Pckı, 100 yıldır 200 istıkrarlı kitap okurunun olduğu tstanbul'da fuan ziyaret eden 253.000 insan kimdir? Fuara ne amaçla gelmektedir? Ve neden kitapla ilişkisini "fuar günleri" ile sınırlı tutmaktadır? Bu sonınlara verilecek net cevaplanm yok. Nurdan Gülbilek'in yardımına başvuracağım. "80 sonrasında lürkiye'yi bir sis kapladı; birçok şey görünmez oldu. Sisin örttüğü insanlardı, ilişkilerdi, nesnelerdi. Sis dağıldığında, her şeyin net birer görüntü haUne geldiğini farkettik. Bakılanla kurulan ilişki aslen bir seyir ilişkisine, söziin kendisi bir vitrine dönüştü. Birçok şeyin gösterildigi için ve seyredildiği kadarıyla değer kazandığı bir toplum çıktı ortaya. Epeydir vitrinde yaşıyoruz hepimiz."** 'YabancLsı olduğumuz şeylere bakmanın, zamanla biiyük şehir insanının can sıkıntısbını gidercn bir oyuna dönüştüğunü soylemek te mümkiin: (...) CUMHURİYETDEROİ28KASIM1993SAYI401