Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
R H A Z İ N Bİ R E F I K D U R B A $ AŞK Sevda Tepesi'ne adını veren öykii Bundan tam altmış yıl önce yaşanmış hazin bir aşk öyküsü,İstanbul Boğazı'nın Anadolu yakasında,Küçüksu'daki Sevda Tepesi'ne adını vermiş. Şimdi gelin, bu hazin aşkı ve kurbanları 'Valentino Vahit' ile 'Vaniköy Güzeli Belkıs'ın öyküsünü, o günleri yaşamış bir tanığın ağzından ve Cumhuriyet arşivlerinden izleyelim... ir yaz günüydu. Kapıda oynarken rahmetli pederımi elinde gazeteler ıle eniştemle beraber Uzgün bir vaziyette eve geldıklerini gördüm. Babam üzgündü. Soramadım da. Eve girdiler. Annemi çağırdılar. Babam, 'Çok acı bir haber, Vahit'i kaybettik, hem de intihar,' dedi. Annem, 'Nasıl olur,' diye karşılık verdı. Belkıs Hanım'la bırlikte intıhar etmişler. Gazeteler böyle yazıyordu!' Valentino Vahit'le Belkıs Safer'in hazin aşk öyküsü bu acı cümlelerle hitam buluyor. Ya öykünün başlangıcı? Bu öykuyü 1985 yılında Mehmel Yaşin'le "Cumhuriyet Siyaset" ıçın "Bir Pazar Gıinu İstanhul"u yazarken Sevda Tepesi'nde Ömurtepe restoranda dinlemiş ve yazmıştım. (21 Nisan 1985) Şımdi tuhaf bir rastlantı, öykünün tanıklarından, Vahıt Bey'in amcasının kızı Müfide Bolulu karşımda. Müfide Hanım o günleri anlatıyor: Çamlıktepe'ye çıkmışlar o akşam. Abim, 'Şimdi dönerim annecigim' diyerek evden çıkıyor. Kandilli'de bir bakkal İsmail Efendi var. Belkıs Hanım da 'Anne, ben İsmail Efendi'den bir çikolata alıp geleyim,' diye evden ayrılıyor. Yengem B bekliyor, gelen giden yok. Herhalde diyorlar Belkıs'la bir yere gıttıler. Geceyarısı oluyor yine haber yok. Amcam, Eminonu komiseriydi. Merak ediyor, yengeme, 'Bak bakalım tabancam yeıinde mi?' diyor. Yengem bakıyor, Vahit kendi tabancasını bırakmış, babasınınkini almış. Merakları ıyıce artıyor. Çok hassas bir av köpeklerı var. Ona elbiselerıni koklatıyorlar. Polise gidiyor amcam. Ama o saate kadar bir olay olmamış.." Müfide Hanım hâlâ o günlerin heyecanı içinde. Olay sanki dün olmuş gibi terü taze. Ağaran saçlarının gölgesi yüzüne düşüyor. Gözlerinin ucunda iki yaş damlası. Söze biraz ara verse kazağının yenine soktuğu oyalı mendiliyle gözlerinin yaşını silmeye çalışıyor. Soru sormak istemiyorum, Müfide Hanım anlatıyor: "Sabahleyin gün ağarırken Vaniköy sırtlarından bir köyden sütçü bir kadın iniyor. Vahit'le Belkıs o gece çamların altında eğlenmişler. Mehtaplı bir geceymiş. Ve ikisi de bütün mektuplarını yanlarına almışlar. Onları bir kelimesi dahi okunamayacak şekilde küçük parçalar halinde yırtmışlar. İki ağacın altında iki küçük tepe İki af ık yaf amlarına, KUçüksu sırtlarındaki ağacın dibinde son vardi. Mezar da burada. halinde duruyormuş mektuplar. Sütçü kadın önce yatıyor sanmış bunlan. Ama gün ağarınca kanı görmüş ve yanlarına koşmuş. Vahit önce Belkıs'ı kalbinden vurmuş ve subay ceketini çıkarıp ayaklarını sarmış. Başını da bir taşla yükseltmiş. Ondan sonra da kendisi onun karın kısmına doğru oturmuş, ağzından sıkmış. Kurşun beyninden çıkmış. Kadın hemen Kandilli'ye gelmiş. Olayı anlatmış. 'Eyvah,' demişler, Bunlar Vahit'le Belkıs herhalde..." Müfide Bolulu'nun anlattığına göre Belkıs ailenin tek kızı, bir erkek kardeşi var. Vahit ise Kuleli'yi yeni bitirmiş; ölmeden iki ay önce... llk aylığını alınca Belkıs'a bir elbise almış, ikinci aylığıyla da annesine bir gramofon. ö l ü m kuşu saçlarına konmadan tayinini bekliyor Vahit. Aralarındaki ilişkiyi soruyorum Müfide Hanım'a... "Mesela bir pikniği hatırlıyorum. Mısır pişerdi Kiiçüksu'da, büyük kazanlarda. Tam okula gideceği zaman yanımızdan kalkar, Belkıs Hanımların yanına giderdi. O kadar kı her iki aile de normal karşılıyordu bunu. Ama yengem, Vahit'i Bursa'dan bir kızla nişanlamaya kalktı. Belkıs şöyle dermiş: 'Vahit nişanlansın. Bursa'ya gideceğim, o nişanlandığı hanımın kapısı onüne ottıracagım, butun geçirdigimiz günleri anlatacağım ona. Herhalde onun da bir kalbi vardır.' Evet hep böyle dermiş.." Belkıs'ın ailesini soruyorum. Abisi verem olmuş. Annesine felç gelmiş. Babası zaten daha önceden ölmüş. "Aile tamamen yok olmuş gitmiş" diyor Müfide Hanım. Vahıt'e getiriyorum sözü. DER8İ 14 N İ S A N 1991 SAYI 261 24 CUMHURİYET