Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Esra Selamoğlu, 3000 metredekı kampta, gece fırtına sırasında dışarı savurmuş oldukları çöplen, sabah tek tek topluyor Yer o kadar soğuk kı elı üşümesın dıye de sağ elını ayakkabısına sokmuş (Buçöplerın neredeyse tamamını tekrar paketleyıp çantalarımıza yerleştırdık ve Pozantı'ya kadar taşıdık ) Yazın 3000 metreye yaklaşırken aşağıdakı ovalarda ne kadar sıcak olursa olsun kendınızı bır anda karda yürüyor bulabılıyorsunuz (Ûnemlı Not Karda sopayla yurumek yenı bır daucılık teknığı degıl, kazmaların evde bırakılmış olmasının hazın bır sonucudur.) Kaçkarlar'da iki amatörün rotası H aydar Içli ve Nurperi Onur'la geçen yaz karşılaştığımda, bıraz sakın. bıraz çekıngen, Kaçkarlsr'a nasıl gıdebıleceklerını soruyorlardı Nurpen'nın aılesıyle yaptığı kamp ve yuruyuşler, Haydar'ın ıse bır Uludağ kampı dışında özel bır deneyımlen yoktu Kendılerıne elımdekı harıtaları ve toplayabıldığım bılgılerıverdım, bır daha dahaberalamadım Kısabırsureönce ısebu kez Aladağlar'ı sormak ıçın ortaya çıktıklarında, geçen yılyapmış oldukları gezılerını zevkle dınleme fırsatını buldum Kamp malzemelerını alıp Rlze'nın Pazarılçesınegıtmışler Orada Bursalı dağcılara rastlayıp beraber mınıbusle Ayder'e ulaşmışlar Geceyı köydekı ahşap otellerın bırınde geçırıp ertesı sabah erkenden yürumeye başlamışlar Oğle uzerı Aşağı Kavran yaylasına, akşamustu de Yukarı Kavran yaylasına varmışlar YollarınadevamedıpKaçkarzırvesının gözuktuğu öküzÇayın'nda ılk kamplarını kurmuşlar Daha sonrakı gunlerde buzulu zıyaret edıp kamplarını bıryan vadıde, kımsenın bulunmadığı bır golun kıyısına laşımışlar Gezılerını Ayder'de bıtırmışler Anlattıklarında benı en çok etkıleyen nokta, özel bır dağcılıkgeçmışlerıolmadan.buıkıdoğa ve macerasever arkadaşın Kaçkarlar'a gıdebılmelerıydı Hayal kurmayı, meraketmeyı ve araştırmayıbılıyorlardıveeğerıstenırse (bıraz da şansın yardımıyla) sadece bu uçuyle de pek çok olayın başarılabıleceğını kanıtladılar Soldan Itibaren, Can Öcalan, Didem uzbek, Göktıan Bilgiç, guzel bır yaz günu, sabahın erken saatierı, sıcaklık 4 derece cıvarında, "çadır halkı" olarak keyıfle kahvaltılarını yapıyorlar (Yer Bolkartar) yapmak hâlâ bir avuç dağcının tekelinde gibi duruyor. Hcnuz yıllık izınlcrınde Bodnım'a mı yoksa Kaçkarlar'a mı gideiim diye kendilerine soranların sayısı oldukça az. Ancak artık neredeyse her gün, özellıkle Dogu Karadeniz dağlannın olmak uzcrc, bir gazete ya da bir dergide yuksek dağluı ınıızın resimleri yer alıyor. Sanırım yavaş yavaş, Türkıye'nin sadece bir deniz, kum ve guneş ülkesi olmadığı gerçeği bilinçlere yerleşiyor ve Türk ınsaı.ı yurdunu tanımaya çıkıyor. Yazıların gcnel üslubu hâlâ, çok çok ilginç yerler göıcn kişilerin şaşkın sevincıni taşıyor. Bıru/, "Bakın buim memleketimizde nclcr var"ın gururu, bıroz da egzotik yerlerde bulunmu^ olnidiıın değişiklik hftsi sezılıyor. Heııuz heıkcsm oralara ulaşabileceği gerçeği pek algıLınmiyor. Ancak Kaçkarlar'ın, Toroslar'ın eıı >uksek yaylalarına gidenlerin sayısında onlenemez bir yükselme var. Cîittikçe dalıa ı,ok ınsan, 3000 metreden bakıldığında, gcccleyın >ıldızların alıştığımızdan on misli daha parlak ve çok görüldüğünü, "ağustos sıcağında" gece mata ranın içindeki suyun donabildığinı, azalan oksijenle birlikte, çok hafiften de olsa duyulacak sarhoşluk hissinin belli belirsiz bir keyif verebileceğini öğrenıyor. Sanırım yurdumuzdaki mevcut gelişmelere bakarak 2000'li yıllarda 3000 metrede tatil yapmanın, on binlerce kişi için doğal bir seçenek olabileceğını düşünebilirız. Daha şimdiden, Kaçkarlar'ın Yukarı Kavran yaylasında ya da Aladaglar'ın Demirkazık köyünde sabah tanyerı ağarmadan, küçük pansiyonların kapılarındakı soluk ışığın yüzleriııı aydınlattığı; biraz endişeli, bira/ sevinçli ve de uykulu insanların, köylu dag rehberiyie fısıldaşarak konuştuklarını görür gibıyim. Birazdan iri dağ ayakkabılarının sesinden başkalarını uyandırmak ıstemez adımlarla koyun ıçinden süzulılp, pembeleşen doğu ufkuyla birlikte yüksek yaylalara, 3(XK) metrenın üzerlerine doğru çıkacaklar. O akşam ya da ertesi akşam pansiyonlarına geri dondüklerinde yüzlcrinde ruzgârın, guneşin, en çok da kendi bedenleriyle bunca olayı başarabilme gururunun izi olacak. ü Haydar Içli ve Nurperi Onur "AttemaM tatir anlayışının peşınde 13