26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

förlük de yapabilir. Seydos Sumaç geliyor: Urfalı. 12 yaşında. Babası köyde hayvanlara bakıyor. Yazın tstanbul'a gelip ayakkabı boyacılığı yapıyor. Konfeksiyonda çalışan bir sevgilisi var. Cuma Koyunbakan: 40 yaşında. Inşaal işçisi. "Gurbel olacagına oliım olsun" sözü dilinden düşmüyor. Çevrede oturanların çoğu Adıyamanlı, Malatyalı, Urfalı. Mehmet gidiyor, Celal de... Seydoş sevgilisiyle buluşacak, cuma çamaşır yıkamalı... Sigaraları tazeleyıp sözün ucunu açıyoruz yıne... Memleketten yeni gelmiş, bu yüzden özlemiyor sılasını. "Iş olsaydı gelir miydim?" diyor. "Ne fabrika var, ne iş sahası." Dört kardeşlermiş. Uçu burada, biri köyde. Hane halkının başında bır erkek kalmasın mı? Askerliğinı yapmamış. Ya^ını soracağım, anlıyor: "Niifustaki yaşını, 16 ama ana yaşım 19. Daha dort yılım var askerlige. Burada çalışacaksın, henı eve para yollayacaksın hem de askerlik için para biriktireceksin. Askerde kim sana para gonderebilir?" Üstelik bır de çocuğu var... Kaldıkları bu konak 16 oda. Yandaki oda daha büyük, kirası da bu yü/.den biraz fazla: 240 bın Iira. Onlar 8 kışi kalıyorlar. Kiranın dışında her ay 20 bııı Iira su, 20 bin Iira da elektrık parası veriyorlar. Hadi elektrik neyse, aylardır su akmıyor kı... Akmayan suyun parasını vermek de çok ağırlarına gidiyor. Ama vermeyip ne yapacaklar... Ya konağın sahıbı çık derse... Giinde hiçbir şey yapmasan 10 bin Iira yemeğe gidiyor, bir hamama gitsen o da 10 bin Iira. Hem burda karnını doyuracaksın hem eve para gondereceksin hem de para biriktireceksin," diye surduruyor konuşmasını yeğen. "Ben Adana'dan geldim. 40 gundur buradayım. Neden fabrikaları hep Adana'ya, tzmir'c, Bursa'ya yaparlar anlaınıyorum." Çorapların üzerınde "Mke, Adidas yazıları... Gömlekler Lacosle... Laleli'de, Aksarayda, Çarşıkapı'da tezgâh açmadan elde satıyorlar. Alıcılar daha çok yabancı turıstler. İş saatlerı de değişık. Sabahlan saat sekizejkadar, akşamlan da 18.00'den sonra. 7JAbıta yakaladı mı ver 35 bın lıra. O gun o kadar satış yapabilmiş mı? Artık elinde ne varsa, ister beş, ister on beş bin... Birazdan akşam olacak. Kimileri ışten gelecek, çaylar demlenip yataklara uzanılacak, kimileri akşamın kuşlarının Laleli'ye, Aksaray'a, Çarşıkapı'ya dağılacak geşmışten geleceğe bır dılim ekmek parası ıçin... "Adını bağışlamadm," diyorum. "Ne yapacaksın adımı" diye soruyor. "Burada herkesin adı bir, ister gurbet de, ister hasrel... Hepsi bir işte..." "Peki bu konağın adı?" "Konağın da adı mı olurmuş?" "Peki, adres nasıl veriyorsun?" "Neme la/ım olacak adres? Ayda yılda bir mektup gelecek memleketten, o da şu karşıki bakkala gelir, oradan alırız..." Bir sigara daha yakıp sokağa çıkıyoruz. O konağın önünde, merdıvenlerde. Köşe başında durup upuzun Kira7.I1 Mescit Sokağı'na bakıyorum. Butun evler umutlarıyla, yatak yorganlarıyla, düşleriy'e, dut, kırıklıklarıyla, geçmiş ve gelecekleriyle üzerime yıkılacak gibi... Çınaraltı'ndan Kapalıçarşı'ya vurmanın zamanı şimdi. Akşamın karanlığına gölgesi düşüyor sesinin: "Eıu adım Şükrü.J' D SOIaymantyMe.tonaktandönma beMr odalannda, 810 tymn kaMı* Wrbüyuk<x^ınlorası240t)inlıra.l<lrn(tonakta16ıWnılndede20odavaf. 13
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear