Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
B E AŞKENT GÜNLERİ Müşerref Hekimoğlu kim Devrimi'nin yıldönümleri çok görkemli kutlanırdı geçmiş yıllarda. Ayrancı'daki eiçiliğin alt salonunda başka sofralar, üst salonunda özel büfeler kurulur, havyar ve votkalı söyleşiler olur, kimler var, kimler yok diye yorumlar yapılırdı. Kimi politikacıiara hiç rastlanmazdı o toplantılarda. tş adamlan da eiçiliğin dış kapıstndan bile geçmezdi o zaman. Şimdi iş dünyasından geniş bir katılım var, en büyük çiçek sepetleri de onlardan. Sovyeller Birligi'ni yeni çalışma alanı olarak görüyorlar. Moskova komşu kapısı artık. Büyükelçi Volkan Vural'ın da adı çok geçiyor bu çevrelerde. Moskova'daki görevin Ankara'da yeni bir göreve dönüşeceği söyleniyor. Moskova Biiyükelçimizin hafta sonunu Ankara'da geçirmesi böyle yorumlanıyor. Ancak yeni bakanın çalışma arkadaşlarıyla konuşnıasını, danışmasını doğal karşılayanlar da var. Alptemoçin'in dışişlerinde iyi tanıdığı kişilerden biri de Volkan Vural galiba. DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel'i, Adalet Partisi döneminde başbakanlığı zamanında da çok gördüm Sovyet Elçiği'nde. Ama Necmeltin Erbakan'ı ilk kezgörüyorum. Çok da neşeliydi! ANAP'lılardan da Mesut Yılmaz, Cavil Kavak, Ferruh Ilter'i gördüm. Onlar çok neşeli mi bilmem? Kurultaydan sonra neşelenirler mi diye soruyorlar. ANAP kafesinden kimler uçacak diye merak edenler de var.. Kafesten Bir Kuş Uçtu, oynundan esinlenen bir soru bu! Sorular bir yana Büyük Tiyalro'da giizel bir tiyatro olayı yaşadı başkentliler. Geçmiş yılları anımsayarak parladı gözlerimiz. Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Bozkurt Kuruç, ıı/.un bir ayrılıktan sonra güzel döndü sahneye. Guguk KuşıTnu okudunuz ya da Jack Nicolson'un oynadığı filmi gördünüz mü? Bir de Devlet Tiyatrosu sanatçıları var. Güzel kanat çırpıyorlar! Bir söz, bir davranış geniş çağrışımlar ve titreşimler yapıyor, giderek hep birlikte oynuyoruz, kafesten uçmak özlemiyle! Oyun sona ererken yükselen alkışlar da başka bir özlemi yansıtıyor seyirciler açısından da oyuncular açısından da. Bu da bir nostalji belki. Bozkurt Kuruç çok mutluydu elbet. Kanatlarının gücünü güzel duyurdu sahnede, ama ötekiler de çok başanlı doğrusu, tiyatronun bir bütün olduğunu, bir mozayiği en küçük taşlarında parlattığını güzel kanıtladılar. Galanın kalabalığı da bir başka mozayik oluşturuyor. Başkentin değişik kesimlerinde ünlü kişiler ve devlet tiyatrolarından sanatçılar göze çarpıyor. Ayten Gökçer siyahlar içinde gecenin en güzel kadınlarından biri, yanında yeğenleri gözleri parlayarak oyunu izliyor, kimi seyirciler de soruyor. Onu ne zaman hangi oyunda seyredecekler. Gecenin bir başka kadını da Bilge Kologlu, bizim yokuştan Doğan Koloğlu'nun eşi, oyunu dilimize çevirirken böylesine güzel oynanacağını düşündü mü acaba? Ben Sema Aybars'ı da çok sevdim bu oyunda. Rolü kolay değil ama gereği gibi oynuyor. Onun kişiliğinde belli kişileri, belli bir bakışı ve yöntemi de tanıdı başkentliler. Bir Dans da yaşamın bir parçasıydı tan bir konser. ABD'li sanatçı Robert Cohen'den güzel bir viyolonsel konçertosu. Müzikseverler konser salonuna sığmıyor artık. Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol, Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek ve eşleri de dinleyiciler arasında. Başkentte bıyık kesen er" kekler çoğalıyor giderek. Avni Akyol öncülerden biri, Vakıfbank Genel Müdürü de bankacılar arasında göze çarpıyor. Kimi kişiler kaytan bıyıklarla kişilik sergilerken bıyıkları tıraş e'menin bir başka kişilik sergilediğini düşünenler var. Bir de saçlar var! Kimi kadınlar da saçlannı vurgulayan moda uyguluyor, şapka giymeye özen gösteriyor ya da mini eteklerle dolaşıyor, kadınları kapamak eğilimini moda çizgileriyle yanıtlıyorlar. Mini etek her kadına yakışmıyor, güzel taşıyanlardan biri Ortadoğu öğretim üyelerinden Alageyik Balcıoğlu. Mimar Kmin Mahir Balcıoğlu da müzik ve sineme dünyasının yeni çizgilerini getiriyor başkente. Nereden derseniz her yerden. Bu genç mimar Ağa Han Vakfı'nda çalışıyor, dünya başkentleri arasında mekik dokuyor, son aşkı da Zanzibar. Bir gece bizi de o adaya götürdü. llginç şeyler öğrendik.. Biraz da sergilerden söz edelim mi? Mevliil Akyıldız, Urart'ta son çahşmalarını sergiliyor, kuş kadınlar, balık kadınlar. Kimi masalsı, kimi gerçeği hayli alaylı yansıtan tablolar. Soluk dünyamıza güzel renk katan bir sergi. Fiyatları hayli yüksek ama güzel bir sergi gözler için bir şölen bence. O sergide bir de parlamento köşesi var. Milletvekillerini seçildikleri illerin ürünleriyle simgeliyor. Tepesinde bir mevleviyle Konya milletvekili, elmayla Amasya, hamsiyle Trabzon, tüten bir sigarayla Rize, Ülkemizin doğasını yansıtıyor politikacılar. Arada bir de başsız gövdeler var.. Dediğim gibi mizahı seven bir sanatçı Mevlüt Akyıldız. O toprak heykelciklerle renkli tablolar, topraklanmızdaki bir çelişkiyi de simgeliyor bence. Kimi zaman hayli çorak, kimi zaman gökkuşağı gibi bir renk şöleni üretiyor. Çankaya tepesinde yükselen kule başkentlilerin yaşamına giderek yerleşiyor. Mehtaplı gecelerde kuleye tırmanarak ay ile söyleşenler var. Şiirsel söyleşiler hayli azalıyor ama kulenin camlarında başkentin ışıklarıru seyretmek çok hoş. Kimi kişiler kulenin dönmediğini söylüyor, oysa dönüyor, ama biraz yavaş, yinede başı dönenler var! Sanırım bardakiler. Belki de gazetemizdeki "TANGO" yazılarından esinlenerek kulede bir tango kulübü açılmasını önerenler var. Bu öneride tüm kuşaklar buluşuyor. Yaşlı kuşaklar Süreyya'nın boşluğu dolsun istiyorlar, orta kuşaklar dansedecek bir yer istiyorlar, genç kuşaklar da tango modasını yaşamak.. Tango güzel bir dans değil mi? Vaktiyle bilim adamlan, devlet adamlan tangolar yapardı başkentimizde. Dans da yaşamın bir parçasıydı, şimdi her yerde arabesk! Göbek dansları güzel tangolara nostalji duyuruyor belki de. İnönü'nün Pembe Köşkü'nde ilk dansı Ataliirk, Mevhibe Inönii ile yapıyor vaktiyle. Tango kulübünde ilk dansı kim açar acaba? D Eski başkent günlerinde, dıplomatık partilerde de dans edilirdi: Berin Nadi ve gazetemizin baş yazarı Nadır Nadi, böyle bir toplantıda, pistte yerlerinı almışlar... oyun seyrederken bir konser dinlerken kimi olaylarm karamsarlığından sıyrılıyor insan. örneğin sahnede türbanh bir oyuncu, orkestrada türbanlı bir çalgıcı düşünemiyor. Her dalda tırmanan kadınlarla geriye gidilemeyeceğine inanıyor. 10 Kasım nedeniyle düzenlenen toplantılar, Anıt Kabir yollannda uzun yürüyüşler de bu gerçeği kanıtlıyor değil mi? Yaşadığımız çelişkiler hayli şaşırtıcı ama kuşkusuz o çelişkileri de aşacağız. Kimi kadınlarımızın tırmanışı yabancılan da şaşırtıyor son günlerde. Uluslararası toplantılarda böyle şaşkınlıklar yaşanıyor. Ayustralya'da UNESCO ve Batı Avustralya Üniversilesinin düzenlediği bir konferansı bir Türk kadını açtı, yıllardır UNESCO'da çalışan Serim Timur. Prof. Nermin Abadan Unat da uluslararası göçün sorun ve cözümlerini anlattı. Sidney'de, Melbourn'da sonra Singapur'da konferanslar verdi, şu günlerde de Berlin'de. Tıp dalında bir kadın, Profesör Tomris Türmen de Singapur'da bir konferans verdi geçen hafta, aile planlamasıyla ilgili çalışmaları anlattı. Bu genç kadın dünya sağhk teşkilatının düzenlediği toplantılarda da güzel bir ses duyuruyor Türkiye'den. Avrupa Komisyonu başkanlığına seçilmesi rastgele bir olay değil.. Bir başka şaşırtmacayı Bilkent (Jniversitesi'nden Giiliz Ger yapıyor Paris'te. lnciad'ın düzenlediği bir kursta Batılı ülkelerden işadamlarına ders veriyor. Çok hoş bir olay bu. Batılı işadamları bu genç kadını sekreter sanıyorlar ilk karşılaşmada. Neden bir kadın diye şaşırıyorlar, Türk olduğunu öğrenince bUsbütUn şaşırıyorlar! Bu şaşırtmacalar güzel ama ülkemizde yaşanan olaylar da az şaşırtıcı değil elbet. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin düzenlediği panelde Atatürk ve Hukuk konusunda konuşanları izlerken nereden nereye geldiğimize şaşırmaktan kaçınamıyor insan. Cumhuriyetimizin kurucuları bir hukuk devleti oluşturmak için çağdaş bir yaklaşımla yola çılcıyorlar ama sonra! Panel Vakıfbank salonunda, girişte rozetler satılıyor. Mavi plastikten yuvarlak bir rozet, üzerinde bir yazı: "Ben Çağdaşım". Keşke rozet takarak çağdaş olabilsek! Başta Yekta Güngör Özden, tanınmış hukukçular, SHP'li kadınlar, sanatçılar, doktorlar, bankacılarla salonu taşıran bir kalabalık izledi o paneli. Başka bir deyişle biz bize bir panel.. O paneli Vakıfbank'ın düzenlediği güzel bir konser izledi. Atatürk'ün hukuk devriminden sonra, müzik devrimini yansı 8