Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Trafiğin 'yazılı' olmayan kuralları İstanbul'da, kendine özgü bir araç kullanma şekli ortaya çıkmış. Buna ister, "şoförlük raconu" deyin, isterseniz de "işleyen bir sistemin kuralları" deyin... Bu araç kullanma şekli, evrensel ölçülere çok uzak olsa da kendi içinde tutarlı bir sistem... Haldun Aydıngün ırmızı Volkswagen yola soldan önumü kesip girmek istiyordu. Akşam saatinde milim milim ilerlenen Bebek'in trafiğinde, karşılıkh garip bir oyuna başlamıştık! lkimiz, tek bir arabalık yer için mücadele ediyorduk; birimiz çarpmamak için vazgeçecek, diğeri de istediği yeri kapacaktı. Kendime güven duyarak rahat rahat ilerliyordum; ancak kırmızı Volksvvagen'in şoförü de hiç fena değildi ve vazgeçeceğe benzemiyordu. Sağda oturan genç eşi ise olayı dehşetle seyrediyordu. Sonunda, oyunu aniden kaybettim: Yaptığım sert frenle, sanırım birkaç santim kala durmuştum. Bunun üzerine o da durdu. Gi> lümseyerek, biraz da abartılı, "buyurun" işareti yaptım elimle, onlar da gülümseyerek eevap verdiler ve ilerlediler. Yanımda oturan Finlandiyalı, bu birkaç saniye süren gösteriden çok etkilenmişti ve dünyanın hiçbir yerinde böyle bir olaya rastlayamayacağını iddia ediyordu... tstanbul trafiğinin insanı deli eden, yıpratan özelliği, sanırım günümüzde, üzerinde ender fikir birliği yapılan konulardan biri. Bu dıırıım, o kadar uzun süredir gündeınde ki içinde benim de bulunduğumicoca bir nesil, hep aynı tür şikâyetleri dinleyerek yetişti. K Artık Istanbul şoförlerinin ne fazla korna çaldıklarına ne deçok küfürleştiklerine şahit oluyorum. 'Birbirinin yol hakkını yemek" İstanbul'da belli kuralları olan bir oyun halini almış. Bu da Ingiltere'deki serseri çocukların oynadıkları "tavuk oyunu"na benziyor... Bu oyuna göre, iki çocuk bir tren yolunun iki rayının üstünde duruyorlar ve bir tren üstlerine geliyor. En önce hangisi korkup kaçarsa, o "lavuk"; diğeri de "galip" oluyor... lstanbul'daki oyunun en önemli kuralı, sert hareketlerden kaçınmak. SürUcüler, bu işi neredeyse belli bir ahenk içinde yapıyor lar ve en son ana kadar da karşı tarafa (ya da kendilerine) durma şansı tanıyorlar. Gerçek şoförler için bir başka önemli kural da oyunu kazanınca diğerinin yilzüne aptalca bir zafcr edasıyla bakmamak... Tersini, ancak çok acemiler yapıyor. Sollarken, şcrit değiştirirken, olmadık bir caddeye çıkarken yapılması gereken hep aynı: Yavaş hareket etmek. Bu sayede, başkalarının sizi uyarmaları için zaman tanımış oluyorsunuz. tstanbul trafiğinde önemli olan, herhangi bir yazılı kuralı çiğnemekten çok, çevredeki diğer şoförlerin gururlannı çiğnememek!..' Yüzünüzde ricacı bir gülümsemeyle, parmağınızla, "bir dakika", işareti yaparak, istediğiniz yerde istediğiniz manevrayı yapabiliyorsunuz ve herkes genelde, sizi sabırla bekliyor... Trafiğin bazen fokurdayan bir kazana benzediği'yerlerde (örneğin, Sir^eci'deki Galata Köprüsü girişinde), arabanızın her yanını birden kontrol etmenize imkân kalmıyor. Bu gibi anlarda, dikkatinizi sadece önünüze ve görebildiğiniz kadarıyla yanlarınıza vermeniz yeterli oluyor, çünkü biliyorsunuz ki bir çeşit dayanışma sonucu, sizin göremediğiniz yerlere, o anda, başkaları dikkat ediyor. Yabancıların en çok hayret ettikleri konulardan biri de yayaların büyük bir rahatlıkla hareket halindeki araçlann arasından karşıdan karşıya geçebilmeleri. Bu da tstanbul yayalarının zamanla kazandıkları davranış biçimlerinden. Yaya, yolu geçerken sürücülerle belli bir iletişim içine giriyor. Yoldan hızla gelen aracın yönü hafifçe yayanın arkasını gösteriyorsa bu, geç" demek; eğer yön, önünü gösteriyorsa, bu da " d u r " demek; tam yayanın üstünü gösterdiğine ise hiç rastlamadım!.. Şoförlük raconu Istanbul, Haliç ve Boğaz'la üç dilime ayrılmış, onlarca tepe ve vadi içeren; yüzlerce yıllık tarihinden gelen eserlerin pek çok yerde yol yapımına izin vermediği ve Türkiye'nin motorlu taşıtlarının dörtte birine sahip dev bir şehir... Bütün bu özel nedenlerden dolayı, İstanbul'da kendine özgü bir araç kulannıa şekli ortaya çıkmış... Buna ister "şoförlük raconu" deyin, isterseniz de "işleyen bir sislemin kuralları" deyin. Bu araç kullanma şekli, evrensel ölçülerde, "ideaF'e çok uzak olsa da kendi içinde tutarlı bir sistem. Biz ki her gün... Her gün iki kez Boğaz köprulerini geçmek ve en sıkışık saatlerde şehrin içinde araç kullanmak durumunda kalan bir Istanbul şoförü olarak, bu şikâyetlere artık eskisi kadar katılamıyorum!.. Üstelik neredeyse, iş saatleri içinde araç kullananlar arasında oluşan belli belirsiz bir "dayanışma"dan bile söz etmek cesaretini bulabilecek gibiyim... Neden derseniz, örneğin, Boğaz Köprüsü'nde tıkanıp kaldığımız zaman, biliyorum ki önümdeki aracın, onun önündeki aracın, yanımdaki ve arkamdakilerin surücülerinin hepsi, tıpkı benim gibi, bir an önee işlerine ya da evlerine gitmekten başka bir şey istemiyorlar çok az konuda insanlar bu kadar ortak bir amaçla bir araya gelebilir ve o anda, hepimiz aynı sorunu paylaşan kişiler oluyoruz. Oyunun gizli kuralları İstanbul'da sık sık yabancılarla dolaşmak durumunda kalıp, onların tepkilerinden bildiğim olaylara, yeni bakış açılarıyla bakma imkânı elde ediyorum... En çok şaşırdıklan konulardan biri, nasıl oluyor da hiç problem çıkmadan, örnegin 4 şeritlik bir yol, iki şeride iniveriyor ve görünürde hiçbir kural yokken, herkes ne yapacağını çok iyi biliyor ve çoğunlukla da pek bir sinirlenme yaşanmadan olaylar hallcdiliveriyor. \ 12