26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

'Riske girmek, Don Kişot'luk değildü' Bir insanın ve bir otomobilin öyküsünü aktardığı filmiyle sinema kariyerine "görkemli bir nokta" koyabildiğine inandığından söz eden Francis Ford Coppola, köşesine çekilmek istiyor. doku/ yaşlarındayken çok güzel bir otomobil görmüştüm. kBabaın otomobilin markasının, 'Tucker Torpedo olduğunu, yakında bizim eve de bir tane yollanacağını söylemişti. Ancak Tucker Torpedomuz hiçbir zatnan teslim edilmedi. Babam, yaratıcıplanlayıcı Prcslon Tucker adlı birinin çok güzel bir otomobil uretip piyasada devrim yaptığını, bundan rahatsızlık duyan büyük sanayıcilerin onu oyondışı bıraktıklannı anlatmıştı. Bu büyuk haksızhktan çok etkilenmiştim. Yaratıcılığın cezalandırıldığını ilk kez o zaman gördüm." 4O'lı yılların sonlarında iıretilmeye başlanan hava soğutmalı, disk frenli, emniyet kemerli, 160 km. hıza ulaşabilen Tucker marka otomobile duyduğu bu hayranlık, yönetmen Francis Ford Coppola'yı çocukluk yıllarına götürdür Yapımcı arkadaşı George Lucas'ın yardımlarıyla, 40 yıl önce yasanan Tucker'ın ani yükseliş ve düşüşünü "Tucker, the Man and lîis Dream" (Tucker, Bir Adam ve Rüyası) adlı filmle beyazperdeye yansıtan Coppola, ağustos başında adından en çok söz ettiren yönetmen oldu. Coppola'nın filmi, dört ay sonra Avrupa'dd gösterinıe girecek. Başrollerde Jeff Bridges ve Martin Landaunun yer aldığı filmin senaryosunu Arnold Schulman ve David Seidler yazmış. Ünlü sinemacı Vittorio Storaro da görüntü yönetmcnliği görevini yüklenmiş. Günümüzde ancak elli tanesi ABD karayollarında gezinen "Tucker Torpedo" üzerine kurulan film, gerçek bir yaşamöyküsünü anlatıyor: Küçiik üretici Preslon Tucker 1948'de borsa ve ticaret etkinliklerini kontrol etmekle yükümlü Federal Ajans tarafından, işletme kurallarını ihlal etmekle suçlanmış, bu hareketin ardında Ford, Chrysler, (îeneral Motors gibi otomobil devlerinin bulunduğu ileri iürulmu^tü. Tucker'ın çalışmalarını finanse edenler, mahkeme kararını beklemeden parayı kesmiş, onu ölume terk etmişlerdi. Kârlarım bölmek istemeyen devler, bu "küçük çıbanı" kolaylıkla kazımışlardı. Yönetmen Coppola ile sempatik, heyecanlı, cesur bir Amerikalı olan Preston Tucker'ın yaşamları, birbirine çok benziyor. Coppola yaşam felsefesini beyazperdeye yansıtıp çok çabuk kazanan veya kaybeden biri: "Doğru, birçok filmin kahramanıyla Yapıllarımda duyKulurımı kullanmaklan hiçbir zuman çekinmedim. Bu filmi yirmi yıl önce koleji bitirir bitirmez çekseydim, Preston Tucker'ı zavallı, çaresiz bir tip gibi işlerdim. Ancak şimdi onun görkeıtıli çabasını ön plana çıkarma endişesiyle, melodrama bulaşmadan konuyu ele aldım." Evet, Coppola'nın bu yeni tılmınde, "iyimserlik" gö/e çarpıyor. Bir yıl önce bir kayık gezisinde oğlunu yitiren yönetmen, ilk Beyazperdedeki serüvenini noktalamak isteyen yönetmen Coppola: \ Amerikalı film yönetmenı francıs Ford Coppola'nın "Kutsal Hazine Avcılan"nı kısa bır süre önce TV'de izlemıştık. kez aydınlığa çıkıp bunalımlı günleri atlattığını müjdeliyor. Aile sevgisine büyük önem veren Coppola, "Tucker, the Man and his Dream" de oyuncuları ve teknik kadroyu saptarken bu konuya özellikle dikkat etmiş. Başrol oyuncusu Jeff Bridges'in babası Lloyd da filmde oynuyor. Martin Landau'nun kızı filmin baskısıyla uğraşmış. Preston Tucker'ın gerçek torunu Cynthia filmin tanıtımında görev alıyor. Teknik kadro ise Vittorio Storaro'nun ltalyar akrabalarıyla dolu. Bir de Francis F'ord Coppola ile yirmi yıllık arkadaşı George Lucas arasındaki derin sevgi ve yardımlaşma var. "Kutsal Ha/jne Avcıları", "Indiana Jones", "Jedi'nin Uonu$u" gibi gişe rekorları kıran filmler yapan Lucas, arkadaşının filmine gözünü kırpmadan 24 milyon dolar yatırdı. Lucas, "Yaşam bir tahterevalli gibi. Bir Francis, bir ben yükseğe ulaşıyoruz, daha sonra elimizden geldigince birbirimize yardım ediyoruz," diyerek bundan böyle işbirliğinin diğer filmlerde de süreceğini açıkhyor. George Lucas'ın bu sözlerine rağmen Coppola, "Tucker, the Mand and his Dream" ile sinema serüveninin sonuna geldiğini belirtiyor: • Sinemayı bırakacağınız doğru mu? haberi • Son yıllarda insanlara karşı borcumu ödeyebilmek için deliler gibi çalıştım. tyi bir şeylcr yapabildimse ne mutlu bana! Bu filmle kariycrime görkemli bir nokta koyabildiğime inanıyorum. Filmim 2. Dünya Savaşı'ndan sonra ABD'de yaşanan durumu anlatıyor: "Yeni Dünya" reklam ve tüketim çağına gırmii. Üretimin kalitesi yerine ne kadar kazanıldığına önem veriliyor. Ben bu felsefenin ileriki yıllarda da Ulkedeki yaratıcılığı engellediğini duşünüyorum. Elli ya^ına yaklaştım. Preston Tucker'a hakkını vererek köseme çekiliyorum. • Tüm projeleriniz Amerikan sinema endüstrisince tepkiyle karşılandt. • Doğal karşılıyorum bu savunmayı. Her yeni şey tepki görur. Ancak bundan yılnıamak gerek, çünkü bu yolla eski du^unceleri aşabiliriz. • Size Don Kişot diyenler oldu... • Insanlar genellikle her şeyin aynı kalmasını isterler. Bu yolla düzenlerini kontrol etme olanağı bulabıldiklerine inanırlar. Bu ar zu, kültürün geliimesini engelliyor. Riske girmek istemenin değirmenlerle savaşmaV. anlamına gelmediğini bilmcleri gerek. • Sinemaya etveda derken neler söyleyeceksiniz ? • Amerikan sinemasımn kendi içinde gizli bir sansür var. Para kazanmak için ya komedi ya uzay ya da cıvık melodram çekeceksiniz. Para endişesinin olduğu yerde ne kadar sanat yapılabileceğini anlarsınız herhalde... G Derleyen: Cumhur Canbazoğlu Coppola'nın son fılmı "Tucker. Bır Adam ve Ruyası 'nda başrol uyuncusu Jefl Bndges, "Tucker Torpedo"nun önunde 11
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear