26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

G ÜN LÜK Salâh Birsel Geceleyin sokaklar 16 Nlsan 1987 Dağdat Caddesi'ndeki ağaçlar yine naralandı. Çınarların, kurtbağırlannın, limonçiçeklerinin, tellikavakların aman, elaman çığlıkları göğe irgürdü. Hele atkcslancleri yeşîlin monopolye lıakkıy [a tUm çevrenin ağız tavamnı çökertti. Her yıl onların ayaklandığını, rcsimlcriyle gelıp gcçeni utandırdığını gördükçeakıl lasmıa Anadolu Man/araları yazarı Hikmet Birant düşer. Birant bir doğa vurgunu, bir doğa hekimidir. Beş aylarda (yazın) durmadan, dinlenmedcn orman bölgelerini tarar. Bolu dağlarından Toroslara, Antitoroslara zıplar. GUney sınırındaki Murbaba dağlarmda eğleşir. Siyah küpe gibi sallanan, küçük salkımlar halindeki berberislerle onlara amberparis de denir Karabük köylerinde tanışmıştır. Oralarda cakaleriğinin buzlu mor yemisleri, alıcın sarisı, akdikenin kırmızısı, papaztakkesinin pembesi, böğürtlen, kuşburnu ve saparnanm tariçinisi ve de akasmalann beya/ tüylü yemişleri içini gıcıklar. Hazretin demesine göre Ankara çiğdemine Etlik'te, Keçiören'de, Hüseyingazi'de, Tekedağı'nda, Çankaya sırtlannda raslanır. lstanbul'da da vardır. 1876 yıhnda Fürkıye'yı dolaşan bir gezgin (Mrs. Danford) onlarla Maraş'ın Ahırdağı'nda da burun buruna gelmiştir. Ağaçlar düşünce üreticisidir. insana yaşanılan zamanı, zamanın öncesinı ve sonrasını bir tabakta sunar. Franslz düşunürlerinden Hippolyte Taine (18231893) yaşamımn son vaktınde, Tanrımn günü, Paris'te Invahdes Meydanı'na gider, bir ağaeın kaışısına geçip onu uzun uzun vc şarmasaşkın seyredcrmiş. 28 Mayıs 1987 I azarların, sanatçıların çoğu bir akrep, bir maynuncu, bir kıskançköpek. Tatlı tatlı laf ürctirken bile birbirlerini iğnelenekteıı geri kalmıyorlar. Karşılarmdakirü anlamuk ıçin kafalarını yormaya da yanaşmıyorlar. Ama jnun yazılarını, düşüncelerini, deyiş biçimlerini ışırmayı büyük bir uslalık sayıyorlar. Fransız ressamı Corot, Manet'nin adını bir reiim sergisinin jürisindcn çıkartmıştır. Hoş, Manet ie ondan hallice değildir. O da Monet'ye şöyle der: Renoir scnin.dostun. Söyle de resmi bırak,ııı artık. Renoir da, top kendisine gelince, Picasso için şu icımasız sözü şandellemekten çekinmez: Bu pisliği ortadan kaldırın. "Geceleyin sokaklar. Bajjdat Caddesi'nde, Suadiye'den Çatalçeşme'ye geliyordum kı, bir an durdum. virlerinde Tercümenln Rolü kitabında Alişanzade'nin, onun Samimi Saadel'ini çevirdiğini söylerse de yılını açıklamaz. Yalnız kitabın daha önte Bir İzdivacın Romanı adıyla çevrildiğini belirtir. Resulzade'nin dili aşağı yukarı bugünku dili izliyor. Arıkhk, Tanrıkulu, değin, şakıllamak (vurmak), konuşu (komşu), apartıman sözcükleri aralık aralık fink atıyor. Gelgelelim nareva, garamperverane, sehiv, keşfiyat, yekahenk gibi Osmanlıca sözcukler de hiç eksik değil. Oahası, oktober (ckim), pirat (korsan) örneği yabancı sö/cüklere de el atılmı;. Bur.lar bende, Resulzade çcvirisinin de Fransızcadan yapıldığı kuşkusunu uyandırdıysa da, ustünde pek durmadım. Haaa, Resulzade, "Hep birer rezilsiniz" yerine "hep birer rezillersini/", "birçok kitap yerine", "birçok kitaplar" demcyi de yeğliyor. Ama bu o dönem yazarların ortak bir tutumudur. Bir de değişik bir yemin gulugulusu: Üç defa mel'un olayım! 2 Haziran 1987 • 29 Mayıs 1987 ahariye'deki sahaf Ferda Anuoğul'dan KadınAna adında ResUlzade Mehmet Emin'in bir çevirisini aldım. 54 sayfadan oluşan khapç4ğı 1912 yıhnda Cemiyel Kütüphanesi yayımlamış. Fiatı 50 para. Içinde "Halk Edibi" Maksim Gorki'nin 1895 yıhnda Samara gazetesinde çıkan ve buyuk ilgi uyandıran "Bir Defa Sonbaharda" öyküsüyle "KadınAna" var. "ihtilal şairi" diye adlandırılan Tolstoy ise "Asur Krah Asarhaddon'Ma sahnesini alıyor. Resulzade, önsözde, Rus yazırunın hep ikinci dilden çevrildiğine değinerek büyük eyvahlar çekiyor ve lafı "Bu yüzden kaleme sanldım" demeye gedriyor. Ne ki, daha sonraki yıllarda da, Hasan Ali Ediz piyasada boy gösterinceye değin, Rus yazarlarını ikinci dilden, ö/cllikle de Fransızca'dan aktaranlara raslanacaktır. Doğrusu, 1912 yılına değin Türkçe'de Gorki'den pek bir şey yoktur. Sadecc Ali Nusret Bir Sergüzeşfi Hunin'i (1908 sonrası), Ismail Müşlak'la Muhittin Birgen de Ana'yı (1911) dilimize kazandırmışlardır. Gorki'nin kimi öyküleri Yeni Mecmua'da da kurunı satar, ama bu, ileri yıllarda, 1917 1918'lerdedir. Tolstoy'a gelince, Hilmi Ziya Ülken Uyanış I)e Ingilizler kendi kendini yetiştiren, kendi yagıyla kavrulan babayiğitlere "self made man" adını verirlcr. Fransızlarsa bu gibiler için "kendi yaratılarının çocuğu" anlamına gelen (lıls de ses oeuvres) lerimini kullanırlar. Edebiyat alanında "self made nıan'Mer yani kendi yolunu kendi çizen yazarlar azdır. Gelgelelim, onların ardına taküan, onların yaptıklarına öykünenlerin sayısı pek kabarıktır. lşin tuhafı, bu sap şap kalabalık öyle toz toprak kaldınr ki, insan çokluk, kimin gerçek sanatçı, kimin asalak ve sinidaş olduğunu bulup çıkaramaz. letmek için üç aylığına Fransa'ya bir aile yanııuı gelen, 20 yaşlannda bir Ingiliz delikanhsı almıv Harry adındaki bu gcncin söyledikleri, lngılız kadınının sözlerinden başkası değildir: Biliyorsunuz babam uzun yıllar Madrıd'de elçilik etti. Çocukken, boyuna 1ransa'dan geçerdik. Bu yolculuklar bende silinmez bir anı bırakmıştır. Geceleri vagonların camlarından uykuya yalmii taşra şehirlerinizi seyrederdim. Daha o vakitler Asmoddee olmak geçerdı gönlümden Yıldızların altın da, kapılan ve kanatları kapalı, o eski evler kadaı hiçbir şey bana gizemli gelmemiştir. O evlerde bilinmeyen dramaların, gı/li ve ımılsıı/ aşklaıın geçtiğini düşunmuşumdur hep. 11 Aralık 1987 DugUn, öğleden sonra ikide, bir haftalık uykusu/luğumu üstümden atmak için salondaki koltukta bir saat kestirdim. Sonra, hızımı alamadım, biı yarım saal daha uyukladım. Oh, canıma rahat doldu. Bunu her gün yapabilsem! Ne gezer! Dunyada en sevmediğim şey uyku. Hele yatağın adını işilmek bana Urperti verir. Winston Churchill böyle değildir. O öğle uykusuna yatmadan yapamaz. Henry Miller de onun nıayasındandır. Hcm de her gün törensel uykular uyur. öyle beıüm gibi koltuklara da yanaşmaz. llk ayaklarını çıkarır, sonra. iyisinden soyunarak pijamasım giyer ve tumba. Uykusunda da gclsin düşler, gitsin horlamalaı. Bu öğle sonrası fasılları onun omur kemiklerini yumuşatırmış. Alfred Pcrlis bu konuda der kı: Bu uyku bir /mııatı yilimi değildi onun için. öğle sonrasının yarısını yatağında geçirsc bile en küçük bir sı/ı duyıııa/dı. Onun /aman kullanımı elastiki olduğu kadar famazyaya dayanırdı. Eğer şu ya da bu nedenle dostların ısmarlayacağı bir yeıneği kaçırmışsa, yerini uzun bir yürüyüşe çıkmaklu doldururdu. Sonra da oturur onun öykusünü yazardı. Yengec Donencesi Paris sokaklarında geçmiş böyle küçük sahnelerin betimlemeleriyle do B 8 Aralık 1987 Saat 22.00. Geceleyin sokaklar. Bağdat Caddesi'nde, Suadiye'den Çatalçeşme'ye gcliyordum ki, bir an durdum. Evlerin içinde neler oluyor? Kimler yasıyor? Bunları gündüz değil, geceleyin onların önünden geçerken düşünür, içerde kaynayan tencereleri anlamak için çırpınırız. • Mauriac'ın bu komıyu işleyen Asmodee adlı oyunu 1938 yıhnda Istanbul Şehir Tiyalrosu'nda oynamıştır. Asmodee, XVIII. yüzyıl Fransız romancılarından Lesage'ın Topal Şeytan adını taşıyan yapıtında evlerin damlannı kaldırıp. içerde ne var ne yok, öğrenmek isteyen bir seytanın adıdır. Edebiyat tarihçilerinin dediğine göre roman, tspanyol yazarı Luiz Velez de Guevara'nın aynı addaki kitabımn bir uyarlaması imis. Nedir Mauriac, Guevara'nın değil, Lesage'ın romanını okurnus ve ondan bir oyun çıkaıabıleceğini düsunmüş. Mauriac'ı, aralıkta, Fransa'dan her geçtiğinde, ağaçlar arasından görünen eskı keııt evlerinin büyusüne kapılan, onların içine girmek dileğiyle yanıp tutuşan bir lngiliz kadını da çok etkilemiştir. Oyunda Asmodee'nin yerini Fransızcasını iler 1 Haziran 1987 Oahaflardan aldığım KadınAna'nın arka kapağında yayıncı "Millî Cinayet Koleksiyonu" adı altında esrarengiz romanlar yayımlayacağını da haber vermis. Şımdiler polis romanı yazanlara pek raslamadığımız için duyuru ilgimi çekti. Meğer o yıllarda Vassaf Kadri ile Süleyman Sudi hırsızpolis romanlarına soyunurmuş. Üstelik ikisi de onar kitap yazmış. Adları da insanın yureğini ağzına gcliriyor: Siyah Pençe, Kanlı Perlnin Son Aşkı, Yerallı Şehrinde Bir Cinayel, Mıihlm ve Mıılhiş Bir Define, Son Vak'a vc Son Cinayel. Kapakta yayıncının bir de $u açıklaması var: Mcrakaver ve heyecanami? hikâyelerden müleşekkil bu koleksiyonu karilcrimizc şimdıden lavsiye edcriz. Kutuphanemiz şimdiye kadar mUhim ve cinaî romanlar henüz neşretmcmıstır. Bu hususta karilerimizi son derece memnun edeceğimizi ümıd ederiz. Her hafta muntazamen birer kitap neşrolunmaktadır. ludur. • 19
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear