Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
"Ben bir flamenco'yum. Ne bir notayı yazmayı, ne de doğru dürüst okumayı bilirim.' Çünkü o günden başlayarak bildiğim her şeyi unuttum, unutmaya çalışüm ve bir şeyler bestelemeye başladım. Başlangıçta yalnızca birkaç "falseta" yapabilirdim ve hep aynı şeyleri çalardım. Ama bir şeyler yapmak için duyduğum gereksinim beni beste yapma konusunda daha da ileriye götürdü" Ricardo Modrego'y'a yaptığınız çalışmalarla da kayitlar dönemi başlıyordu. Bu çalışmalardan "Siroco"ya uzanan çetin ve yorucu bir yol "Fantasia Flamenco"dan "Fuentey Caudal"dan, "El Duende Flamenco"dan, "Manuel de Falla"dan, "Almoraima"dan ve "Enlre dos Aguas"tan geçerck... Yaşadığınız değişimin iziııi bu çalışmalar sayesinde sürebilme olanağını bulduk. Mensubu bulunduğunuz bu ailenin bireyleri, hakkmızda yalan yanlış, iyi kötü çok şey söyledi. Kesin olan tek bir şey vardı ama: O da yeni bir ifadenin ve gitar dilinin peşinde bir ömür boyu koştuğunuzdu. Bu çalışmalar sayesinde, dünyanın birçok ülkesinde büyük seyirci toplulukları karşısında buluyorsunuz kendinizi. Bunun anlamını biraz daha irdeleyeceğiz. Ama ben, bu aşamada ulaştığınız sonucun değerlendirmesini bir de sizin ağzınızdan duymak istcrdim... "Şimdi bak, şunu sana samimiyetle söylemeliyim: Yaptıklarımın tümünün bir başarı olduğuna inanmıyorum ben. Ama tüm dürüstlüğümle yapmaya çalıştığım bir şey var: O da aramak, riskleri göze almak. örneğin ben on sene ya da ne bileyim, on beş sene önceki düzeyimde kalrrayı ve kendim' !ıiç yenilememeyi seçebilirdim. Çünkü o zamanlar da çok iyi bir düzeye varmıştım ve bu düzey, birçok kişi, hatta llamenco dünyası için de ycterli olabilirdi. Ama ben her zaman kişiliğimin ve içimden gelen sesin izinde yurüdüm. Ve gitar çalışım, gerek maddi gerekse manevi olarak, yaşadığım değişikliklere koşut bir biçimde değişti, şckillendi. Eskiden daha güzeldim, daha çok saçım vardı. Bunlar çok doğal değişimler. Şimdi daha değişik bir çalışım var, çünkü eskisinden daha yaşlıyım. Ve sürekli olarak değişmeyi, değişebilmeyi umut ediyorum, yapabildiğim ölçüde değişmeyi. Gitar olmasa yaşayamam çünku. Aksi halde her şey biter benim için!' Bunca sevdiğiniz ve önemsediğiniz gitar, sizin de içinde bulunduğunuz kuşağın çabaları ve ne yalan söyleyeyim, yürekliliği sayesinde büyük değişikliklere uğramış bulunuyor bugün. Serranito'yu ve Manolo Sanlucar'ı bu bağlamda saygıyla anımsıyoruz. Buna bağlı olarak "canle" de değişti. örneğin Camaron da la İsla, Antonio Mairena gibi şarkı söylemiyor artık. Ve siz Nino Ricardo'dan çok farklı bir konumdasınız. Bunlar güzel gibi görünüyor, ama bu başdöndürücu değişimin beraberinde birtakım tchlikeleri de getirebileceği endişesine kapıldığım oluyor arasıra. Sizden sonra gelen ve gelebilecek kuşakları bekleyen bir tehlike. Şu hcpımizin saygıyla yaklaştığı kökler me&elesi. Sanki flamenco çok değişecek, teknik ve melodik açıdan mükemmelleşecek; ama sonuçta ortaya çok değişik, çok farklı bir muzik çıkacak... "Ben aynı fikirde değilim. Şimdi bak, günümüzde çok iyi gitar çalan bir surü insan var. Bunlar arasında köklerine bağlı olmaksızın, geleneklerine saygı duymaksızın çalanlar da var. Ama bu tarihte, bu ınsanlar üzerinde hiçbir zaman durulmayacak. Onlar hiçbir zaman, hiçbir değişim adına önemli olmayacaklar. Yalnızca bu köklü dile ve ifadeye bağlı kalanlardan söz edilecek. Ben değişimleri yaşadığım bu süreçte çalışmalarımı hep denedim, uzun uzadıya dinledim. Ve ancak geleneğin dışına çıkmrdığıma kendimi inandırdığımda, bu çalışmaları su yüzüne çıkardım. Benim evrimim, her ne kadar hızlı bir evrimmiş gibi görünüyorsa da çok yavaş oluşmuş, çok düşünülmüş, üzerinde çok durulmuş bir evrimdir. Ben geleneğimin dışına çıkmaktan her zaman için çok korktum. Çünkü ben eğitim görmüş bir müzisyen değilim; ben bir 'flamenco'yum. Ve ne bir notayı yazmayı ne de doğru dürüst okumayı bilirim. Yani kısacası ben mü,:iği yalnızca flamenco aracılığıyla anlayabiliyorum. Ve böyle düşünen birçok insan olduğuna inaruyorum. Dolayısıyla da flamenconun kaybolacağını hiç sanmıyorum. Onlar flamenconun ne demek istediğini çok iyi biliyorlar. Bizler bu konuda birbirimizi kandıramayız!' Şimdi, şu vazgeçilmez "duende" meselesine değinebiliriz. Kelimelere dökülmesı enikonu güç olan bu kendinden geçme, bu bir çeşit zamandan ve mekândan kopma duygusundan birçok yerde, birçok kez söz etmiş olabilirsiniz. Bu yüzden de ben olaya daha değişik bir açıdan yaklaşmayı deneyeceğim. Karşınızda, büyük seyirci kitleleri var artık. Büyük konser salonlarını dolduruyorlar, dünyanın hemen hemcn her Ülkesinde alkışlarla karşılanıyorsunuz. Büyük topluluklar, olası yabancılar. Burası çok önemli. Tomas el Nitri'nin bir "siguiriya" söylemek isteyeceği bir Triana şafağının çok uzağındayız artık. Mümkün mu öyleyse bu "duende"yi yakalamak?.. "Şimdi ben sana, yalnızca hissettiklerimi söyleyebilirim. Ben hiçbir zaman seyirciler için çalmam. Ben her zaman için, kendim ve yanımda olan müzisyenler, şarkıcılar için çalarım. Şimdi bu derin esinin geldiği günler vardır. Ama sana şunu da söylemeliyim ki, bu esinlenme olayı yalnızca flamencocular için geçerli değil; tüm müzisyenler için geçerli olabilir. Bunu daha başka müzisyenlerle çaldığım için, rahatlıkla söyleyebilirim. Yani bu olay, yalnızca flamenconun tekelinde değil. öyle bir an gelir ki, işte kendim halıllemış hissedersin, uçmaya başlarsın, parmaklarının kontrolünü kaybettiğin anlarchr, parmaklann nereye giderlerse gitsin, gitarda çok iyi sesler çıkarırlar. Biz bu olaya, "duende" diyoruz, başkaları başka bir şekilde adlandırıyorlardır. Ben yalnızca seyirciler için çalsaydım, bu duyguyu elbette hiçbir zaman yaşayamayacaktım. Zaten öyle olsaydı hep yerinde sayan bir müzisyen olurdum. Şimdi ben eğer kötü çalarsam ve buna karşılık seyirci beni alkışlarsa bu bir başarısızlıktır. Eğer iyi çalıyor Mario Levi (solda), Açıkhava Tiyatrosu'nun kulisinde Paco de Lucia ıle. sam ve seyirci alkışlamıyorsa bu bir başarıdır, bir kamçılanmadır. Bir bencillik değil bu. Çünkü ben inanıyorum ki, eğer kendimden hoşnutsam, onlar da benden hoşnut olurlar..!' Paco de Lucia, bir haziran gecesi, Istanbul'da Açıkhava Tiyatrosu'nda çaldı. Uzunca bir dünya turnesinden geliyordu. Bundan sonra gideceği, izleyeceği bir başka yol vardı. Konserin ilk demlerinde, sanki bir ezgi doğaçlıyordu. Başlangıçtaki satlığını, esrarını ve ilkelliğini çoktan yitirmişti flamenco. Ve belki de bu yüzden küçücük bir ailenin ya da bir bölgenin değil, büyük bir topluluğun malı olmuştu. Bir an geldi, Paco'nun eşine az rastlanır virtüözitesi, Pepe'nin sesi ve Don Manuel Soler'in dansıyla, ortalık tam bir şenlik havasına bürundü. Fl Planeta'nın hayali görüntüsü sahnenin önunden geçiyordu... D Paco de Lucia ve arkadaşları provada: "Ben her zaman için kendim ve yanımda olan müzisyenler, şarkıcılar için çalarım." 11