26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Akdeniz'in sessiz derinlikleri "...40 metre deriniikteyiz. Çekim için ıstakoz arıyoruz; bir anda birden Güngör'ün maskesinin camları patlıyor, birlikte güç bela yüzeye çıkıyoruz..." Bir sualtı belgeseli günlüğünden sayfalar 'ayram Öztürk'ün de dahil olduğu bir ekip, 1987 yılının eylül, ekim ve kasım ayları boyunca Türkiye'de gerçekleştirilen ilk yerli "sualtı belgeseli "ni hazırladı. Akdeniz kıyılannda dalışlar yapılarak hazırlanan bu belgesel, TRT ile istanbul Üniversitesi Su Ürünleri Yüksek Okulu'nun ortak çalışmaları sonucu gerçekleştlrildi ve önümüzdeki günlerde TRT'nin 2. Kanal TV yayınları arasında yer alacak. Hazırlanan belgeselin genel danışmanlığını Su Ürünleri Yüksek Okulu Müdürü Prof. Dr. Ismet Baran yaptı. öğ 3tim görevlileri Rudolf Rahe ve Bayram Öztürk, İstanbul Televizyonu'ndan yönetmen Orhan Tuncel ile birlikte projeyl gerçekleştirdiler. Aynı ekip, ge/ecek yıl da muhtemelen Marmara ve Karadeniz'de benzer bir sualtı belgeseli gerçekleştirmeyi düşünüyor. Akdenlz'in derinllklerinde, bir müren ve "papaz" balıklan: Sualtında, en zor çekimlerden biri de muren balığı çekimi. Bu tehlikeli balıflın davranışlarını kamera İle yakın plan bir çekirm "yem" sunmak. B, Bayram öztürk (*) ünümüzde, uzay ara>tırmalarından daha fazla bir harcama, deniz araştırmalarına ayrılıyor. Çünkü artık, hızlı nüfus artışı ve bunun getirdiği beslenme sorunları, denizlcrden yararlanmayı öne çıkarmakia. Bitmez tükenmez bir verimlilik sunan denizler açısından, ülkemiz de oldukça "talihli" sayılır: Yurdumuzdaki 26 il deniz kıyısında kuruludur ve 8 bin kilometreyi geçen bir sahil şeridindeki 12.128 yerleşim bölgesinde, Türkiye nüfusunun yüzde 48'i yaşamaktadır. Bu kadar geniş ve verimli sulara sahip olmamıza rağmen, ülkemizde hâlâ bir deniz envanteri yapılmış değildir. Türkiye'de bir "sualtı belgeseli" yapmak gündeme geldiğinde de tıpkı sualtındaki zen(JMIOk kirttzlnd* Rahe ve özturk yunua pealnde; bo ginliklerimizin "talihli" ve "talihsiz" durumu tun arkesmda "mlço" ErgOn. gibi, garip bir ikilemin içine düşüyor insan... G Türkiye'de, bir sualtı fîlmi yapabilmek, hem çok zor hem de çok kolay! Kolay, çünkü denizJcrimizde, ürün zenginliği, adeta bitmez tükenmez bir sonsuzluk içinde... örneğin Karadeniz'de 247 tür, Marmara'da 200, Ege"de 300, Akdeniz'de ise 500 tür civarında değişik balığa rasllamak mümkün. ö t e yandan, böyle bir sualtı belgeseli hazırlayabilmek oldukça zor! Zor, çünku uygun insan ve gerekli malzemenin iyisini bulmak, ülkemizde çok zor... 'İlk' sualtı belgeseli Ama malzeme ve insan sorunu halledildikten sonra da i$ bitmiyor. Üç ay boyunca, yağmur altında, soğukta ve rüzgârlı bir denizde, 20 metrelik bir teknede çalışmak, herkesin harcı değil... Işte, ülkemizde gerçekleştirilen ilk "sualtı belgeseli"nin hazırlanıs şartları kabaca boyleydi. TRT, 2. Kanal yayınları için, İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Yüksek Okulu ekibiyle anlaşarak bu filmin çekimini de yönetmen Orhan "nıncel'e verdikten sonra, yapılacak ilk iş, ön araştırma çalışması idi. Nitekim, 20 Ağustos 1987'den başlayarak, Kaş ve Fethiye arasında, uygun dalış yerleri aradık. Tcim 11 "Istasyon dalışı" yapıldı ve her şeyden önemlisi, bir dalı; teknesi aranıp bulundu. Çekim, 2 eylül günü başladı ve kasım ayının sonlanna dek sürdü. Çekim bölgesi, Fethiye'den başlayarak, Göcek, Nar adası, Kadırgaburnu, Serçe, Datça, Knidos, Orak adası, Bodrum, Yalıkavak, Güllük, Didim, Kuşadası ve Ayvalık'ta. Bu bölgelerde, toplam 150'ye yakın dalış yapacaktık. Bu dalışlar, bazen gece, bazen de sabaha karşı saat dört sularında gerçeklesecekti. Günde en az iki kez dalıyorduk. Yaptığımız bütün dalışlar, "vurgun" sınırları içine giren, yani oldukça tehlikeli sayılabilecek dauşlardı. Ama bizler, yani dalgıçlar, "sigorta 12
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear