Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Han duvarları arasında Faruk Nafiz Çamlıbel'in "Han Duvarları" şiiri, insanı hüzünlü bir Anadolu bozkırının ıssız gecelerine götürür; oysa Milas'ın Çöllüoğlu Han'ında 267 yıldır her pazar cümbüşlü bir gün yaşanır. Onl Gönenç nadolu nun tarihsel gelişimi içinde önemli yer tutan han ve kervansarayların geçmişi 11. yüzyıl başlanna kadar uzanmakta. Bir adı da "Rıbat" olan bu yapıların ilki, M.S. 1020'de yapılmış olan Rıbatı Mahi. Yaptıran da Gazneli Mahmut. Daha sonra Karahanlı hükümdarı Nasr Bin tbrahim'in yaptırdığı Rıbatı Melik 1079'da inşa edilmiş. O tarihlerden bu ya• . na kervansaraylar ve hanlar, yolcuların ve kentlilerin yaşamında önemli yer tutar olmuşlar. Han ve kervansarayların kimi günümüzde de şekil değiştirerek, Kuşadas: öküz Mehmet Paşa Kervansarayı'nda oldıığu gibi turizm hizmetinde, kimi de bulunduğu ılin önemli tıcaret merkezlerinden biri olma özelliğini sürdürüp hâlâ eski işlevini koruyor. Ama bu hanların biri, tam 267 yıldır, yani yapıldığmdan bu yana hiç değişmeden, değiştirilmeden hep aynı biçimde yaşamım sürdürmekte. Milas'taki Çöllüoğlu Han bu... Çöllüoğlu Han, 1720 yılında Abdttl Adz Aga tarafından yaptınlmış. Uzun yıllar sonra Halil tbrahim Çöllüoğlu vârislerinin olmuş . bina. Bu vârislerden terzi Sebahattin özgen binanın gi derek harap olmasını önlemek için Anıtlar Yüksek Kurulu'na başvurduklarını, ancak sonuç alamadıklarını söylüyor. 267 yıl boyunca çevreSine yapılan dükkânlardan, ara sıra dam aktarıl masından başka ilgi görmeyen hanın esaslı bir tamiri için, bugtln en az on beş yirmi milyon liraya ihtiyaç var. Yine de içinde kiracı olarak bulunan Mutaf Ahmet Sever, damını aktarıyor, sağını solunu badana ettirıyor. Bu kadar da bakım yapılmasa, Milas'taki birçok tarihi bina gibi, Çöllüoğlu Han'ın da yok olup gitmesi işten bile değil. Milas'ta birpazargünü A 1 eşeWtr. I Çöllüoğlu Han ın nalbantı Hüseyin Usta ve çırağı, her pazar gün boyu çalışırlar Han yükünü tutunca... Gelin isterseniz Milas'taki bu 267 yıllık handa bir pazar gününün nasıl geçtiğini izleyelim. Artık develer ve deveciler uzun yollardan değil de sadece deve güreşlerinin yapıldığı günler geliyorlar hana, bir iki gün misafir olmak için. Buna karşılık Çöllüoğlu Han, çevre köylerden gelen atlı ve eşekli köylülerin kaçmılmaz uğrağı. O gün de sabahın erken saatlerinden başlayarak on beş kilometre ötedeki Kızılagaç ve Ketenderesl köylerinden tutun da, yirmi beş kilometre uzaktaki Torba'dan, otuz kilometre uzaktakı Kayaderesl Köyii'nden pazara gelenler hayvanlarını getirip bağlıyorlar. Hana hayvan bağlamanın da yolu, yöntemi var. Giriş kapısında hayvandan inilıyor, heybeler, sepetler de indiriliyor, sonra hayvan içeriye götürülüp bağlaruyor, yem torbası da başına takılıyor. Hayvan emniyete alındıktan sonra heybe sepet alınıp pazarın yolu tutuluyor. Hayvanların başına takılan yem torbaları, bir bakıma sahibinin cimriliğini ya da eliaçıklığını ortaya koyuyor. ÇUnkü bazı hayvanların yem torbaları uygun büyüklükte olmasına rağmen, bazılarınınki küçücük. Hanı işleten Mutaf Ahmet Sever 50 lira alıyor hayvan başına. Bu ücret, on yıl öncesi eşek başına 2,5 lira, at için 5 lira imiş. Şi'mdi hepsi aynı: 50 lira. "Erkek kancık dalaşır ayınnz" diyor Ahmet. O sırada bir köylü kadın getirip atını çok yakınına bağlayınca, nalbant Hüseyin başlıyor söylenmeye. Hüseyin, hanın önemli kişilerinden biri. Bütün hafta boyunca güm güm dövüp hazırladığı nalları, en çok bugün çakıyor hayvanların ayaklarına. Bir takım nal, 2.500 lira. Çalışan bir hayvana iki ay dayanıyor. Çırağı ile kendisine ter döktüren azgın bir at yeni nalları ile sahibinin peşinden giderken, önce biraz şaşkın, sonra daha bir güvenl' basıyor yere. Yüzyıllık sütunlara bağlanmış eşekler her zamanki kalender halleri ile sessızce torbalanndaki yemleri yiyorlar. Bazıları da defalarca bu handa buluşmaktan oluşan dostluğu, belki de sevdayı, burun buruna koklaşarak dile getiriyorfar. Cambazlar pazartık kezlyor ÇöllUoğlu Hanı sahiplerinden kiralayan ve içinde mutaflık mesleğini sürdüren Ahmet Sever için, hanın tarihsel geçmişinin pek nnlamı yok. O bir taraftan yem torbasını düşürmüş bir hayvan ile ilgileniyor, diğer taraftan bize mutaflığın ne olduğunu anlatıyor: Hayvan koşum malzemesi, ip, yular, kolan, semer, keçe ticareti ile uğraşanlara " m u t a f deniyormuş. Keçi kılından heybe, torba da dokuyor Ahmet. llerleyen saatler içinde han yükünü iyice almış durumd;ı "Cambazlar" (hayvan alıp satanlar) yoğun bir faaliyet içinde ler. Bağırmalar, el sıkıp sallayarak "pazarlık kesme'Mer, nalbantın güm gümleri, ortada dolaşan tavukların gıdaklamalan, birbirine karışıyor. Bir tavuk da, atın boynundan kayan yem torbasının içine girmiş, oradan yem yiyor. Bütün bu gurultünün içinde hanın görmüş geçirmiş emektar kedisi kendini güneşe vermiş, herhalde bol fareli geçen bir gecenin yorgunluğunu çıkarmakta. Belediye zabıtaları, kapıdan içeri şehirde başıboş yakalanmış ya da "yasak" yere bağlanmış bir hayvan getiriyorlar. Cezası bin, belki iki bin lira. Sahibi ayrıca han parası da ödeyecek. Büyük şehirlerde rnotorlu araçlara uygulanan yasak ve cezaların benzeri burada hayvanlara uygulanıyor. Vakit akşama yaklaşırken, pazarda işi biten köylüler de birer bırer geri dönüyorlar. Yine dolu sepetler, heybeler kapıda bırakılıyor, han parası ödenip hayvan kapıya getiriliyor, yüklenip binilip köyün yolu tutuluyor. Yavaştan kararan hava ile birlikte, hanın üst katında başka bir faaliyet gözleniyor. Bu kattaki odalann bir kısmını kendi kullanan" Ahmet Sever, bazılarını esnafa kiraya vermiş. Bazı odalarda ise yaşayanlar var. Bunlardan Mehmet Uyanık bir garip kişi. Sofrasını hazırladığı odasına bakıyorum, tavada azıcık fasulye pişirmiş. Soğanı, ekmeği, bardağı, çatalı ile gazete kâğıdı üstüne kurulmuş bir garip sofra. Kendisi gibi. Yatağı dürülü, takım elbisesi ise "naylonda" asılı. Mehmet, oda için para ödemiyor; ancak hanın temizliğini yapıyor. Odalardan birinde kalan yaşlı "Rccep Dayı ağır ağır çıkıyor merdivenleri, iyice yorgun. Recep Dayı, koluna taktığı sepetinde dağlardan topladığı şifalı otları satıyor akşama kadar sokak sokak. Ahmet Sever, ondan da kira almıyor yaşlı diye... "Peki diyorum, kira aldıkların ayda kaç lira veriyorlar?" Yanıt: "İki bin, üç bin lira kadar alıyorum!" Bir kez daha karanlık çöküyor hanın üstüne. Odalarda sönük ampuller, loş köşelerde cılız sigara ateşleri, kahveden gelen televizyonun sesi ve 'Arap'ın teybinde, kaçıncı kez çaldığı Orhan Gcncebay'dan "Cennet Göılüm..." D Hana girişin de bir yolu yordamı varriıı Milas'ın 267 yıllık hanı, Çöllüoğlu Han