Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ada sakinleri oldu. Belediyeye başvurmuşlar. Bunun üzerine belediye anket düzenledi. Anketin sonucunda Ada halkının yüzde 65'inin faytonu istediğini, yüzde 15'inin çekimser kaldığını, yüzde 20'sinin de Ada'ya akülü arabalar getirilmesini istediğini öğrendik. Aslında Atatürk'ün Ada'ya motorlu araç getirilmemesine ilişkin bir emri vardır Meclis arşivlerinde; şurada saatin önünde bu yönde bir konuşma yapmış hatta. Dahası, motorlu araç isteyen bazı AdaJılara çok sinirlenen dönemin Belediye Başkanı Fahrettin Kerim Gokay, "Kafamı kızdırmayın, Ada'daki itfaiye arabalannı bile kaldırır, yerine tulumbacılan koyarım. Ada'dan faytonlan kaldırtmam" demiştir. Yani şu an faytoncuların kalkması gibi bir durum yoktur. Evet, Çingenelerden bütün arkadaşlar şikâyetçi. Savcılığa dilekçe verdik, onları Ada'dan attıracağız. öte yandan belediye meclisinden yeni bir karar çıkarttık: Haziran ayının lS'inden ağustos ayının lS'ine kadar tüm inşaat faaliyetleri durdurulacak. Adalar Güzelleştirme Derneği ve belediyenin işbirliğiyle tüm faytonculara beyaz şapka, gri ceket verilecek. Tek tip olacak elbiseleri, adamıza yakışır bir şekilde. Bence faytonculuk altın devrini yaşıyor Ada'mızda. Maden bölgesindeki ahırlar kalkacak, yukarıda daha güzel bir mevkide yeni ahırlanmız yapılıyor. Birkaç aya kadar tamamlanır sanırım. Yazın nöbetçi fayton bırakırız, bunlar sabaha kadar çalışırlar. Hastası olan vardır, yaşlısı vardır, telefon ederler, faytonla alınıp, iskeleye getirilir bu insanlar. Bakın faytonlar kaldırılacakmış dediniz de, şu aklıma geldi: tsmet Paşa'nın Heybeliada'da evi vardı, Paşa bir keresinde makam arabasını Ada'ya motorla getirtmiş, halk bu duruma itiraz edince Paşa, ister istemez makam arabasını geri göndermek zorunda kalmış. Yani halk Adalar'da motorlu araç istemez. Bakın Belediye Başkanımız Recep Koç, kendisine makam arabası olarak bir fayton yaptınyor. Bu önemli bir gelişme bence. tonculara, siz Ada'nın sembolüsünüz diyorlar; ama sembole hizmet veren yok. Bugün burada 26 faytoncu vardır. Bunlar 23 ay çalışırlar, kazançlarının yansını da yemcilere verirler. Kışın iş bulanların sayısı 3'ü, 5'i geçmez, diğerleri işsizdir. Hepsinin çoluk çocuğu var. Kardeşim, artık ada adalıktan çıktı, Ankara asfaltına döndü. Bakın, hastanenin 7 minibüsü, belediyenin 810 motorlu aracı ve askeriyenin de bir o kadar; yani 30'a yakın motorlu araç var burada. Atlar motorlu araçlardan çok korkuyor, bir de bisikletler var; geçende biri bisikletle şu arkadaşın atına çarptı, at oracıkta öldü. Hem nerede eski insanlar, eskiden itibarımız büyüktü. Akşamları şık kadınlar, güzel kızlar, tertemiz elbiseleriyle iskeleye iner, babalarını beklerlerdi; akordeonlarını alıp, mehtap gezintisine çıkar adam, öncekı başkanlar hiçbir şey yapmadı bize... Mahmut Bakır (35) oldukça esmer, bıyıklı, dinamik görünümlü: ...Doğru söylüyor; geçende Başkan'a gittim, benim elimi bile sıktı, şimdi görUlmu; şey mi, bir başkanın faytoncunun elini sıkması. Halimizi hatırımızı sordu. Bir cenazemiz olur, adaya geldiğinde önce bizim yani mıza gelir, halimizi hatırımızı sorar. Eskider fayton ehliyeti için ta Maslak'a gidilirdi. Şinı di ehliyet almak isteyenler Büyükada'ya gi< diyor; trafik Dolisi, sınavı orada yapıyor. Kaı, sene önce 4 plaka için 25 bin lira vermiştim. şimdi ise 4 plaka için 3 bin lira verdim. Bizc her türlü kolaylık sağlanıyor anlayacağmız.. Başkan elimi bile sıktı joşemesı kadife,fenerleri pml pırıl • Tarıhçı Reşat Ekrem Koçu, İstanbul Ansiklopedısi'nde faytonu şöyle tanımlıyor: "Aslı Fransızca'dan Phaeton (Faeton); körüklü açık binek arabası (Şemseddin Sami, Kamusi Türki). Dört tekerlekli, ön tekerlekleri küçük, arka tekerlekleri büyük, tek oklu ve çift at koşulur, öndeki arabacı yeri yüksekte, körük çekildiği zaman arabacı körük dışında kalır. Arabaya ön ve arka tekerleklerin çamurlukları arasına yerleştirılmış basamakla binilir; dört kışilik arabadır; iki kişi, yüzleri gidiş istikametinde arkaya sabit yere, ıki kişi de onların karşısına bakan yere oturur. Körük bilhassa yağmurlu havalarda çekilip açılır; bacakların ıslanmaması için de diz üstüne çekilir bir muşambası vardır; körük dışında kalan arabacılar da bir gocuk yahut yağmurluk giyerler. Arabacı yerinin iki yanında da bırer feneri vardır." Reşat Ekrem Koçu'nun kaleminden fayton: W*fa., Ada mı, Ankara asfaltı mı? Heybeliada'dayız. Mekân, faytonların durağı. Ismail Uluçay (60), beyaz saçlı, topluca, efendi görünümlü: Efendim, ben doğma büyüme Adalıyım, kendimi bildim bileli faytonculukla uğraşıyorum. Faytonculuk çekilir iş değil aslında. Yığınla sorunumuz var. öncelikle yol sorunu. Yollarımızın çoğu bozuk, yapmadılar. Arabalarımız sık sık bozuluyor bu yüzden, atlanmız sakatlanıyor. Normal bir atın fiyatı 500, 600 bin liradır. Atları Edirnekapı'dan alırız. Nereden bakarsanız bakın, 2 at bir araba 3 milyonu bulur... lsmail Uluçay anlatıyor: Tarifemizi de değiştirmediler. Geçen seneki tarife, fiyatların artış hızı göz önüne alındığında, bu tarife ile iş yapmak çok zor oluyor. Bir diğer sorunumuz da, ahırlarımızda su ve elektriğin olmaması. Suyu buradan götürüyoruz, bizim için çok zor oluyor. Atlara sularını içirdikten ve gerekli bakımlarını yaptıktan sonra bisikletlerle evlerimize dönüyoruz. Evet, bisikletlerimiz ahırda durur. Büyükada'daki faytoncuların seyisleri vardır. Atlara seyisler bakar, seyislerin günlük yevmiyesi 5 bin liradır. Ee, tabii, Büyükada'nın faytoncularının durumu bizden çok çok iyidir. Onların sezonu 2 ay önce başlar, 2 ay geç biter. Büyükada'nın nüfusu yazın 250 bini geçer, haliyle bizden iyi iş yaparlar. Mehmet Metin söze giriyor: Bakın, tekmil Adalardaki atlara bir veteriner bakar. Kendisi Büyükada'dır; telefon ederiz, zaten işi başından aşkındır. Ya gelir ya gelmez. Biz de kocakarı ilaçlanyla atlarımızın derdine çare bulmaya çalışınz. Bütün Adalarda yaklaşık 2000'e yakın at vardır. Bir veteriner yeter mi hiç? Yüksel Delen (46) kır saçlı, şişmanca, rahat, konuşkan: ... Doğma büyüme adalıyım, benim aılem 70 senedir buralıdır. Hüseyin Rahmi'yi hatırlıyorum. O zaman küçüktüm. Arkadaşları dinlediniz. lnanın, sorunlanmız çok, anlatılanların fazlası yok, eksiği var. Biz fay Jİ^^^\ Büyükadalı faytoncuların çoğu tek tip elbiseyi bir türlü benimseyemiyor. Ancak "Beyaz şapka fena değil, işe yarıyor" diyorlar. Zengin bir geçmişi olan faytonculuğun son temsilcileri, 'Nerede o eski şehievend faytoncular; nerede o eski küheylanlar' diye düşünüyor olmalı... lardı. Şimdi delikanlılar, kızlar, ellerinde ko ca koca teyplerle adaya geliyor, hem de teyp lerinin sesini sonuna kadar açarak. Bir şey diyemiyoruz tabii. Eskiden bu adada kapı, pencere açık yatardık, kilit bilmezdik. Koçu'nun anlattığına göre fayton, istanbul'a (ve Türkiye ye) Sultan Abdülmecid döneminde saray ve konak arabası olarak girmiş. Sultan Abdülaziz döneminde ise faytonlar kiralanmaya başlanmış. Zaten o dönemlerde tek ulaşım aracı ve yine atların kullanıldığı "Lando" ve "Kupa" adı verilen kapalı arabalarmış. Sultan II. Abdülhamit döneminde, kadınların faytona bınmelerinin yasak olduğunu anlatan R.E. Koçu, kiralık faytonlar için şoyle diyor: "İstanbul'un kıra faytonlan ilk zamanlar gayet 9üslü pırıl pırıl arabalardı. Fayton sürücüleri, çehresi güzel şehievend delıkanlılardan seçilir, o gençler pek süslü giydırılirdi. Kıyafetlerı içinde umumiyetle Rumeli kesimi cepken ve potur tercih olunurdu. Günümüzde ise süslü, pırıl pırıl bir fayton görmek neredeyse imkânsız hale gelmiş. Süslü giysıler yerine de, bir faytoncunun dedığı gibi, 'mahkum elbisesi'ne benzeyen gri 'ceket, beyaz keten şapkadan ibaret tek tip elbise giymeye mecbur tutulmuş faytoncular. Motorlu araçlar karşısında tutunamayan faytonlar, artık İstanbul içinde hemen hiç kullanılmıyor. Geçmişin bu gözde aracı, yalnızca' "Prens Adaları"nın üçünde (BüyüKada, Heybeli, Burgazada) tutunmaya çalışıyor şimdilik.D Sait Faik beni severdi Burgazada'dayız. Mekân, yine faytoncuların durağı. Karşımızda, rastladığımız faytoncuların en yaşlısı var. Hasan Karatorun (64), zayıf, burma bıyıklı, cana yakın: ...1932 senesinden beri bu adadayım; buraya geldiğimde ufaktım; Ada'da hep Rumlar vardı; o zaman karakolda polis kumandanı bir akrabam vardı; onun yanında kaldım. Rumlar beni istemedifer önceleri, adaya dışarıdan kimse giremez dediler. Zor bela kendimi kabul ettirdim onlara. Sail Faik'i iyi tanırım, beni çok severdi. Bizim sorunlarımızın başında ahırlarımızda suyurpuzun olmayışı geliyor. Ahırlarımızda elektrik de yok, kışın yağmur yağınca ahırlar balçık gibi oluyor, üstelik karanhkta, çok zorluk çekiyoruz. Bir de, anacaddemiz asfalt değil, yolumuz tamamlanmadı daha; ara yollar asfaltlandı da, Kalpazankaya yolumuzun tamamı asfaltlanmadı; toz toprak içinde kalıyoruz. Atlanmız hastalanınca veterinerden ilaç alamıyoruz; ilaçlarını almaya Sağmalcılar'a gidiyoruz. Veli Bakır (57), şişman, seyrek saçlı, Adalar Belediye Başkanı Recep Koç'un hayranı: ...Kardeşim, sorunlar bitmez, ama bu başkanın Allahı var, söz verdi mi yapar o adam; az bir yolumuz kaldı yapılmadık, o da olacak, söylesek ahırlarımıza da su ve elektrik getirir. Neden? Çahşkan adam, işini bilen Hakkı Yılmaz (40), beyaz saçlı, pala bıyıklı, konuşkan, şakacı, okuma yazması yok, "tek tip" elbiseli: Başkana laf yok; geçende yanına gittim, elimi sıktı, halimi hatınmı sordu. Eskiden Belediye binasının önünden geçemezdik; şimdi içine bile giriyoruz. Bakın, tek tip elbisemi de giydim. Benden iyisi yok... Hasan Karatorun, arkadaşına kızıp söze giriyor: ...Ne şimdi bu elbise? Mahkumlar gibi; vok arkadaş, ben tek tip elbise giymiyorum. Isterlerse ceza kessinler; elbise giydireceklerine, sorunlanmızı çözsünler. Şuraya bir korkuluk bile yapmadılar. (Eliyle faytonların durduğu yeri işaret ediyor). Nitekim geçende bir at denize düştü... D 19