26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

yuracaktı. Weiss, ekibini toplamış ve Ekinlar'ın ilk etkinliğine gitmişti. Ancak daha çe*ne başlamadan, polisin ellerinden kamera video aksamını alması üzerine, "Türk hiiımelinin muhalefet unsurlanna karşı daha ıeral bir davranış içinde oldugunu" söyleeyi tasarladığı haber program yapılamamıştı. Türkiye'yi ızleycn yabancı gazeteci, eğer ılrkçe konuşuyorsa otomafık olarak "casus" ıçlaması ile karşılaşıyordu, Böylece, Türkçe lmesi avantaj olmaktan çıkıp dezavantaja inüşüyordu. Ve bu suçlama polisten geldiğı adar, Türk meslektaşlarından da geliyordu. itekim polis, gazetecilerin pe^inden ayrılmıot, televizyon ekiplerinin kaldıklan otel odaınnın önünde bekliyor, hatta 1986 ağustosuna Van'da lranlılar konusunda çekim yapan »Iman ARD televizyonunun başına geldiği giı, Alman'ların konuştuğu Türkler, çekim bitkten sonra polis tarafından sorguya çekiliordu. Polisin televizyonculaı la konuşan inanlardan kelimesi kelimesine neler söyledikîrini sorması, NVeiss'a programında "Türker'in yabancı gazeteci görünce onu şuphell bir ahıs olarak algıla dıklannı" söyletiyordu. BBC temsilcisi Tim Sebastian ıse 1982 yıında çekim yapmak için lstanbul'a gelmiş, an:ak gerekli izinleri almak Uzere, önce Ankaa'ya gitmek zorunda kalmıştı. Dışişlerinden rtlrkiye'nin her yerinde çekim yapabileceğine ilişkin bir belge alan Sebastian, lstanbul'a ;alışmaya başlar başlamaz polis tarafından durduruluyordu. Bundan sonraki çekimlerde Sebastian tabancasını bir gazete kâğıdına sararak taşıyan ve arada bir gittiği yerde unutan sivil bir polisin "korumasında" çalışmasını sürdürüyordu. Iranlı multecıler konusunda çekim yapmak üzere bir hattalığına Türkiye'ye gelen Belçikalı televızyoncular, kendılerıne randevu verıp "Bir yere kaybolmamalanm" öğütleyen sıvıl polısı beklerken, ellenne geçen fırsatı değerlendırip kısa sokak çekımlerı yapıyorlar yabancı gazetecinin sadece iki günlüğüne dahi olsa, Türkiye'ye gelmesi halınde, yurtdışındaki Türk konsolosluklarından izin alması gerektiğini belirterek, 5683 sayılı Yabancıların Türkiye'de lkâmet ve Seyahatları Hakkındaki Kanun maddesini gerekçe olarak göstenyordu. Bu kanun, "Yabancılann ginnekten ve ikfimetten kanunla menedilmiş olduklan yerlerden başka, memleketin muayyen mıntıkalarında munferit veya toplu bir halde ikftmet veya seyahatlaruun, bakanlar kurulu karan ile menedilebileceğini" belirtıyordu. Peki, sadece bır haftalığına Türkiye'ye gelip Iranlı mülteciler konusunda çekim yapmak isteyen Belçikalı televizyon ekıbine verUen izinde, neden "tstanbul'un tarihi ve turistik yerlerinde çekim yapabilecekleri" yazıyordu. Bu işe Belçikalılar bile şaşırmıştı. Her ne kadar başkomıser Kalay, "Bir yabancı basın mensubunun izinsiz olarak fotograf çekmesi sırasında polisimizin muamele yapmasının, hem bizim devletimiz açısından aleyhle bir propagandaya sebebiyet vermesi hem de gazetecinin gazetecilik gorevini yapamaması gibi," sakıncaları olduğuna değınıyorsa da "bazen bu gazetecilerin ortalıtı karıştırdıgının inkâr edilemeyecegi" varsayımı üzerine, "işte bu yuzden izin gerekiyor kardeşim" diyor ve ekliyordu: "Bana gore izinsiz olmaz, zaten oraları gozaltında yerler. Adam gelir oraya, yakalanır. Ondan sonra da devletimizin aleyhiııde bir propagandaya sebebiyet verebilir. Tefriki için izin şart." Konunun hassasiyetl gereği Emniyet Güvenlik Şubesi'nden bir başkomiser ise, yabancılann izinsiz fotoğraf ve film çekememe gerekçesi olan, "Tarihini hatırlayamadıgı bir Mılli Güvenlik Konseyi karan oldugunu", söyleyerek, izinsiz Fılm çeken bir gazeteci hakkında "işlem yapılacagım" belirtiyordu. Yapılan araştırma, bir yabancı gazetecinin sokakta fotoğraf çekmesini önleyen hiçbir yasa maddesi bulunmadığmı ortaya çıkarmıştı. Ancak yasak, gücünü yasa maddesinden değil, böyle bir yasa bulunmasını arzu eden düşünce yapısından alıyordu. Sovyet haber ajansı TASS'ın 5 yıl süreyle lstanbul muhabırlığinı yapan Alexandr Şkurdalov'un şıkâyetçı olduğu konuların başında ıse, her tatıle Moskova'ya gıdışinde, pasaportuna kaydedilen Sovyet malı televızyonu da geri götürmek zorunda kahşı geliyordu. Şkurdalov, ya televizyonunu da kendisiyle beraber Moskova'ya götürecek ya da gümrükte saatler süren ışlemlerden sonra emanete bırakacaktı. Tabii ki Türkiye'ye dönüşünde, aynı işlemler bir kere daha tekrarlanacaktı. Şkurdalov sonuç olarak, Sovyet malı televizyonunu Moskova'da bırakmış ve kendisine Türkiye'den yeni bir televizyon almıştı. Ama asıl sorunu, tstanbul dışına çıkmak istediği zaman, 48 saat önceden Yabancılar Şubesi'ne basvurması zorunluluğuydu. Türk makamları aynı uygulamanın Moskova'daki Türkler için yapıldığını, bu yüzden konunun diplomatik olduğunu kaydedıyorlardı. Basın Yayın ve Enformasyon Genel Miidürlügii'nden isminin açıklanmasını istemeyen bir yetkili, polisin Tarihı ve Turistik Eserleri Koruma Kanunu'ndan kaynaklanan bir yetkiyi kullanarak, yabancı basın mensuplarının izinsiz çalışmasını engelleyebildiğıni belirtiyordu. Peki, elînde Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nden verilmış izin kağıdıyla beraber gözaltına alınan basın mensuplan için ne dUşünUlüyordu? Ayrıca iki günlüğüne Türkiye'ye gelmiş ve izin almak mecburiyeti bulunmayan gazetecilerin"Niye izin kfigıdımz yok?" diye emnıyete götürülmesı konusunda ne düşünülüyordu? "İste birkaç gün oturtuyortar, mlsafir edip çay içiriyorlar, elinden makinesini alıyorlar, dogrudur bunlar. Sonra, 'Bir soralım', diyorlar. Bize telefon ediyorlar. 'Yapmayın, etmeyın!' diyoruz, bıraluyorlar. Ama öbür taraftan baktıgımız zaman, hak vermemek miımkiin degil. Bu adam karıştınyor mu ortalıgı? Kimin adamıdır? Kimin nesidir? Biraz hassas konular tabii ki." Bu yanıt, uygulama konusunda galiba bıraz fikir veriyordu. D Demokratlk bir uygulamanın filmlni çekerken Peki basm mensuplarının izne tabi olmadan çahşabildikleri ülkelerden sonra Türkiye'ye gelmeleri kendilerinde nasıl bir izlenim bırakıyordu? Andreas Weiss'a, "Bir ara Türklye'nin bir polis devleti olduguna bile inanmaya baslamıştım," dedirten bu çalışma ortamı içinde yaşamak durumundaki muhabirler neler hissediyorlardı? Weiss, "Artık Turkiye'nin bir polis devleti olmadığım anladıgını" söylüyoıdu, ama "Baa kurallara da alısmamız gerekti" diye ekliyordu. Neydi bu kurallar? "Once çekim için gideceğimiz ilin valisini ziyaret ediyoruz. Bu ziyaretten sonra, genellikle iyi çalışıyoruz. Almanyn'da ya da diğer valıstığım ülkelerde böyle bir ^ y yapmaya alışkın degilim, ama bunu yaptıgımız surece işlerin daha iyi gittiglni görüyoru/. Tbrk usullerine alışkın olmamak, eger bir hataysa bu benden kaynaklanıyor. Zaten genelde polis bize müdahele etmeden, 5 dakikadan fazla çalışamıyoruz. Elimizde BasınYayin ve Enformasyon Dairesi'nin Turkiye'nin her tarafında aktiiel olaylan izleyebUecegimize dalr izni olmasına reğmen, kimse bu iznl kabıd etmlyor. Polis o ilin valisinden yazdı izin istiyor." Weiss böyle bir olayı geçen sene Izmit'teki belediye seçimlerini izlerken yaşamıştı. Çekim, askerler tarafından engellenince izin almak için valiyi aramış ve günlerden cumartesi olduğu için de bulamamıştı. Weıss'ın deyışıyle "Demokratlk bir uygulamanın filmini çekmek askerler tarafından engellenmişti", ama sonuçta vali bulunmuş, görevli subayla da telefonda görüşünce çekime başlanmıştı. Kuşkusuz hükümet düzcyinde, yabancı ba g sın mensuplarının Türkiye'de sorunsuz çalış g maları arzu ediliyor; ama sorunlar bitmiyor ^ du. Üst kademe, sorunların, "tşgüzar bıirok 5| ratlar ve emniyet mensuplan" tarafından ya < ratıldığını kaydederken, "Sokakta cami fotoğ „ rafı çekerken dahi gözalüna alınan yabancı ga jş zetecilerin bulundugunu" vurguluyorlardı. 2 Oysa bir yabancı gazetecinin sokakta fotoğ g raf çekmesini engelleyen hiçbır yasa maddesi £ bulunmadığı hatırlatılıyordu. ~" tstanbul Emniyet Müdürlugü Yabancdar Şubesl'nden Bajkomiser Sabahattin Kalay, bir Istanbul'daki ilk gunlerinden itıbaren Belçikalı TVcilerin refakatine verilen sıvıl polis, randevu yerıne bir saat gecikme ile gelıyor Sivil polis ile Belçikalılar arasındakı konuşma, el kol hareketlenyle gerçekleşıyor Sivil polis, Belçikalı televizyonculara, ertesı gun saat kaçta buluşmaları gerektijjini anlatmaya çalışıyor. Randevu saatını 14 00 olarak belırleyen polis memuru, el ışaretiyle saatı bildirıyor 13
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear