26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

H A F T A D A N HAFTAYA Mehmed Kemal Cihat Burak'ın Ronronları Bızım DERGİ'de Cıhat Burak'ın bır öykusunu okudum, kedılerden ve kedı sevgısınden söz edıyordu Cıhat Burak'ı oldum olası ressam dıye bıl'rım öykuler yazdığını söyledıler, bır de kıtabı vardı Bır öykusunu yıllar önce, bır dergıde okuduğumu sanıyorum Neler yazmıştı şımde bılemem Ama DERGİ'de kapı komşum yazdığı ıçın 'Göz Damlası' adlı öykusunu okudum Sonunda şöyle dıyordu "16 Hazıran 1983, perşembe, saat 17 50, musveddesı olmadan yazıldı " Musveddesız yazı yazmak epeyce becerı ıster, her yazarın kârı değıldır Kedı sevgısını anlatan öykusunde Cıhat Burak bır kedının ölumunu yazıyordu Bır de sözcuk bulmuştu Ronronlamakl O gune değın bu ronronlamak sözcuğunu duymamış, bır yerlerde kullanıldığına da rastlamamıştım Oysa allengırlı sözcukler kullanan çok yazarı okmuştum Cıhat Burak şöyle dıyordu "...eve getlrdim, halının üstüne sevdlği yere yatırdım, okşamaya başladım, ronronluyordu, bu Içlme su serptl blraz, ölecek olan kedl ronronlar mıydı, bir ara başını kaldırdı, bana baktı, tekrar okşadım, ayağa kalktı sırtını kabarttı, düştü.... ölmüştü." Kedı ölmuştu, ama ronronu kalmıştı Epeyce bu ronron üstunde durdum Sadece kedı mı ronron ederdı Sıyasetçılerın de uzaktan ronron ettıklerı bellı oluyordu Ronronlar bir ölum ışaretı mıydı? Ronron eden kedı ölur de, ronron eden sıyasetçı ölmez mıydı? Kulağımı verdım, bır sure dınledım, ronronlar artıyor, ama ölum haberlerı gelmıyordu Ronronları kanıksayanlar mı vardı? Nıce ronron olursa olsun, ölmez mıydı bunlar? Ronronun ardını bırakmadım, gunlerce bekledım Ronronlar eksılmıyor ama başka da bır şey olmuyordu Canım sıkılmıyor desem yalan Ronron'u bırakayım da kör topal resım yapayım ıstedım Cıhat Burak yazar da, ben resım yapamaz mıydım? ilkokulun son sınıfındaydım öğretmenımız bızı kıra göturmuştu Bıraz havalandırdıktan, gezdırdıkten sonra ağaçlıklı bır yere getırdı "Haydl, buranın resmini yapın!.." dedı Her yan ağaçlık, Ankara'nın Incesu denılen yerınde Armut, elma, ayva ağaçları var Mevsım ayva mevsımı olacak Ağaçlardan kuçuk, ufacık, dışını vurduğunda hemen kopuveren ekmek ayvaları var, onları koparıyoruz Tuylerını parmaklarımızla temızlıyor, ısırıp ısırıp atıyoruz öğretmenımız bu savrukluğumuzu görmuş olacak kı, 'Isırıp ısırıp, disleyip dlşleylp atmayın,' dıye öğutler verdı Ağaçların resmını yapmaya başladık Ben bır ayva ağacı resmı yaptım kı, dıllere destan, başta ögretmenım kendı beğendı Sonra arkadaşlarıma gösterdı, 'Böyle resim yapın,' dedı Daha sonra ötekı öğretmenlere gösterdı Onlar da beğendıler Bır ayva resmınden sonra benım adım ressama çıkdı mı? Al bakalım başına belayı Kım bır resım yapsa guzel mı, çırkın mı dıye bana gelıp gösterıyor Ben de kem kum edıp bır şeyler söyluyorum, durumu ıdare edıyorum Uzatmayalım, sonunda benım ressam olmadığım anlaşıldı Bır resımle ressam olunmazdı, tıpkı bır gulle gul bahçesı olmadığı gıbı iplığım pazara çıktı, ressamlığım ıflas ettı Kurtuldum mu bılmıyorum, ama şaır oldum Şaırlığım vardı da gızlerdım Ressamlığım gıbı bırdenbıre ortaya dökulmemıştı Ressamlık sade ağaç resmı yapmak değıldı, turlu hunerlerı vardı Bunlar suya duşunce, şaırlık kendılığınden ortaya çıktı Epeyce şiırım vardı, bır defter dolusu Resım gıbı değıldı o, bır tane yap da arkası gelmesın1 Soruyorlardı, bır şıır, bır şıır daha Her şey ıçın şıır yazıyordum Manzara, aşk, ölum, anne, baba, askerlık Hele Gazı ıçın bır şıır yazmıştım kı, çok beğenmışlerdı O zaman Ataturk denmıyordu Gazı denıyordu Muşır Gazı Paşa Hazretlerı Ataturk, çok çok sonradan çıktı Gazı Paşa şıırımı de okulda eldeı ele gezdırdıler Öyle oldu kı, şaırlıkten de bezdım Resmı bıraktığım gıbı, şıırı de bırakmış görundum Bır sure sonra da ressamlığım gıbı şaırlığımı de unuttular Ben de rahat ettım Şımdı Cıhat Burak'a bakıyorum da hem ressamlığı, hem öyküculuğu koltuğuna ıkı karpuz gıbı sığdırıyor Her şey ronronlardan çıktı Eğer böyle bır sözcuk ortaya atılmasaydı, ben bunca yazıyı nereden yazacaktım? Ustada teşekkur edıyorum, resımlerı gıbı, dılımız de sözcuk kazandı Bundan sonra kımse ronror etmesın sonu öteyı boylamaktır, burası da lyıce bılıne! D ŞAIRLER ŞIIRLER Leyla'ya Kays'tım ılıman bahçelerınde öğrendım dılını özlemlenn kımlığını yazardım aşkın kanla / fırınlanmadık ısteklerıyle bedenın ılıman bahçelerıne aldığın gune lanet kendı çollenmdeyım sanat duşman mecnun seven ınsana Ahmet Ibrahlm Baftuğ Yurtdışına açılma "Bir Türk yazarının, sanatçısının dunyada tanınması için llle de trajik bir şeyler yaşaması mı gerek?" Ataol Behramoğlu, Broy Şıır Dergısı'nde Gökhan Cengızkan'ın sorularını yanıtlarken soyluyor bunları ve ardından eklıyor "Bizim yazarlarımız, dunyada tanınmak içln once kendi sanatkültur ortamımızdakı bencıllikleri, kısır ve dar bakış açılarını, sonra da dunyada ulkemıze karşı onyargıları aşmak zorundadıriar. Fazlaca bır yuk bu. Ve kanımca, toplu hareketlerin, toplu davranışların onemi, Turkiye bakımından, ozelllkle altı çlzllmesi gereken bir olgudur " Ataol Behramoğlu'nun soyledıklerıne katılmamak mumkun değıl Demek kı sorun "trajik bır şeyler" dışında ıkı obekte toplanıyor Bırı sanatçının kendı ortamından kaynaklanan sorunlar, ıkıncısı dunyanın bıze, yanı ulkemıze karşı takındığı tavırdan kaynaklanan sorunlar Bunların çozumu de ortak tavır almaların, ortak davranışların kokenınde Pekı, nasıl olacak bu? Onca devlet sanatçısı seçıldı kımı sanat dallarında Ama bır romancımızın, bır öykucumuzun, bır şaırımızın devlet sanatçısı olduğunu ne zaman goreceğız? Evet, one kendı sanatkultur ortamımızdakı bencıllıkler, kısır ve dar bakış açıları aşıldığı zaman dış dunyanın ulkemıze karşı onyargıları da sılınıp yok olacak Önce bız kendı yazarımızın, sanatçımızın, şaırımızın değerının farkına varalım Gerısı gelecektır Hem de kolayca Tuğlada Kırmızı Tuğlada kırmızı Bulutta beyaz Kemıklenmız ulaşılmazlık tadında guneş Asılı duruyor camda Yenı yıl yıne özlem kapımızda Güzln Göksun Issızlık Nezihe'ye Şiirler I Bobreklenn çurumuş bıtmış Damarların da Tek yudum su ıçemıyorsun, su zehır Son on beş gundur tek sözcuk çıkmadı ağzıridan Son beş gundur gözlenn kapalı Incecık bır dal gıbı uzandın kurumuşluğa II iğneler, ılaçlar, serumlar yararsız Bundan sonra acı Yuzbın attır başı boş ve azgın Beden koşu alanı Durmadan duşuyor guzel anılar Tekı bıle kalmaz sabaha Sonra da son bır ruzgâr Hoşça kal dunya Mehmat Karabulut Bu gök, yıtışlere ağladım ılk mavı değıl, unuttuğum son mevsım kuşlarının akıp gıttığı duşsel bır sevdanın soluk sesı ve akşam saatının olu rengınde çok sevılmış melek yuzlerı gıbı bu gok, dayanılmaz ıssız bır denız Bu gök, bılmedığım bakır bır yeşıl Bu gök, duşledığım kırgın bır olum Ahmet özbek Ders Kasırga kuytu aratıyor Denızın kırık köpukten kanatlarına Yok kutu zırh ve kabuk Kalkanı kendı oluyor Kendı tuzunu basıyor yarasına Yok kuytu zırh ve kabuk Ve ben kıyıda ders çalışıyorum Başımı denızın dızıne dayamış da A Tekin 20
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear