26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Osmanlı mangırları "Kimbilir? diyor Hüseyin Avni Dede, "Bu akşam belki bir konaktan çağırırlar beni; tezgâhımı toplayıp giderim..." Osmanlı mangırları, yerli yabancı geçer akçeler, kolyeler, küpeler, yüzükler, 1800'lerde yaşamış bir Rum güzelinin fotoğrafları... "Farkındayım," diyor Hüseyin Avni Dede, "Çok zengin bir şiir damarının üstünde yaşıyorum..." Cezmi Ersöz en Hüseyin Avni Dede... Beyazıt'ta, Çınaraltı'nda eski para alıp satıyorum. Esas işim şairlik. Nasıl mı başladım şiir yazmaya?.. Çocuktum, bir akşamüstü içime bir sıkıntı düştü. Babam gibi iir yazmak geldi içimden... Bir şeyler karaadım, içimdeki sıkıntı hafifler gibi oldu; ama liç dinmedi. Babam, devrik şair, Durmuş Dele... ilk o tuttu elimden; ABC Extra, Ekspres, \na gibi dergilerde çıkan ilk şiirlerimi toplalığım "Şairler Üzülmesin" isimli şiir kitabını kaldırımlarda o sattı. İstanbul'un orta yerinde, Çınaraltı'nda B İlaç niyetine şiir sattım... tlk kitabımı Bayraktar Yayınevi basmıştı (1973); ama masraflarıru babamla birlikte karşılamıştık. Ikinci şiir kitabımın adı "Acıya Kurşun Gcçmez" (1976). Tam beş baskı yapıldı. Artık babam yorulmuştu. Ben düştum yollara, kaldırımlara, cami köşelerine. Kendi kitaplanmla birlikte Hasan Tombo, Necati Kr, Urfalı Babi'nin kitaplarını satıyordum.. llhaıni Bekir Tez, sık sık yanıma gelir, beni yüreklendirirdi. Çıinkiı hem Babıali'nin dışında olmak hem de kişisel çabalarla şiir kitabı bastırıp, dağıtmak kolay değildi. tnanır mısın, ilaç niyetine şiir kitabımı sattığımı bilirim. Bakardım, çevreme toplanan insanlar, şiir kitabımı almak istemiyorlar, işte o zaman şiir kitabımın ilk boş sayfasını gösterip; "Dostlar, gördüğiinüz bu boş sayfayı, kopartın ve iyice kayııatıp, kesme şekerle karıştırıp için.. Ne başınızda agrı, ne mideni/de ülser, ne de böbreğinizde laş kalır, hepsi geçer" derdim. Gülüşürlerdi. Kimisi yaptığım ince alayın farkına varır, kitabımı almak isterdi. Böyle böyle sokaktaki insanlar arasında bir şiir okuma alışkanlığı yarattım... Yolda beni görenler, "Yeni şiir kitabın yok mu?" diye sorar oldular. ...Şairliği besleyen, geliştiren en önemli kaynak, yaşantıdır. Ben bu kaynaktan yana hep şanslıydım. Bu yüzden şiirlerimde yaşantı; hep öne geçmiştir diyebilirim. Daha cıhz kalan kaynakları ezip geçerek ama... Onu diyordum, kimi gün salaş bir meyhanede işportacılarla, torna işçileriyle sepetçilerle, çiçekçilerle veya yoksul şairlerle ucuz şarap içerken belki de aynı günün akşamı, Alman Kültür Merkezi'ne, bir sanat galerisine, ya da caz konserine davet edilebilirim.. "Parmaklarımdaki nümuş ve opalın yüzuklerimı akşamları pavyondakı orospulara verirım Hınçlarını benden almalarına ses çıkarmam" dedı Huseyın Avni Dede Esas işi şaırlık, ama Bevazıttakı koca cınarın altında eskı para alıp satıyor Orospulara ziynet eşyaları Bir de orospular var, şiirlerimde acılarını sıkça yinelediğim... Onlarla garip bir ilişkim var: Bilirsin, Çınaraltı'nda elime değerli, değersiz birçok ziynet eşyası geçer. Firuze bronşlar, opal ya da akik yüzükler, gümüş kolyeler, kedi gözü, necef, yıldıztaşı... Pavyona gittiğimde, etrafımı sarıp, benden bunları isterler. Veririrn ben de... Sevinçten deliye dönerler, kimisi cebimdeki kehribar tesp.ihimi bile çalar. Parmaklarımdaki gümüş ve opalin yüzüklerimi de isterler. Ve her şey bitip; yalnız lığtmla baş başa kalınca, torbamda orospuların kıymet verip de istemedikleri eski bir kol düğmesi kalır... tzin vcririm orospulartn müthiş öfkelerini ve yılların derin hıncını benden çıkarmalarına. Benimle olunca, peş peşe içerler rakılarını, viskilerini. Hiç sesimi çıkarmam... cağım. Sonra onu yoksul dilencilere dağıtacağım. Şu ağacın dibinde, durup bıze bakan zayıt, yoksul kılıklı adam var ya, işte o cebindeki, delik ve kulplu bir eski parayı bana satıp karnındaki açlığını bastırmayı düşlüyor... Bak şu yırtık pusulaya; kendini emekli banka nıüdürü diye tanıtan yaşlı bir adamcağız bıraktı bunu. "Hüseyin Avni Bey, sizden 1.000 lira borç rica edeceğim" diye yazmış... Birazdan yaşlı, başörtülü bir kadın gelecek yanıma. Oğlu gemiciymiş, Japonya'da Kırım Türklerinin çalıştığı bir nıaden ocağında iş bulmuş; taş kırnıaişi... "Neolurona birşey söyle, beni bırakıp gitmesin, ondan başka kimsero yok" deyip dert yanacak bana. Kimbilir belki bu akşam bir konaktan çağırırlar beni; tezgâhımı toplayıp gideceğim. Osmanlı mangırları, yerliyabancı geçer akçeler; ınanda gözü, kolye ve küpeler, 1800'lerde yaşamış bir Rum güzelinin fotoğrafları, taş baskılar, kitaplar... Evet farkındayım, çok zengin bir şiir damarının üstünde yaşıyorum... Ama inan çok ağır yine de bir dizenin bedeli... Artık vakit geldi. "Keman Çalan Öliiler" kitabımı satmaya başlamalıyun. Biliyorsun, yeni kitabımın masrat'larını henüz ödeyemedim. Borcum çok; ama olsun, odcrim. Karşılığı ödenmeyecek olan, yalnız güzel di/.elerdir... Sonra uzun bir yalnızhk istiyorum, hem şiir yazmak, hem de yaşadıklarımı tanıtmak için.. Zengin bir şiir damarının üstünde yaşıyorum Şairin yaşantısı deyince, aklıma hep Rllke'nin sözleri gelir. O büyük şair için birkaç dize yazmanın bedeli "yaşantı" olarak ne kadar ağırdır değil mi?.. Yaşantı, dedin de bak bize doğru elinde bavuluyla gelen saçları tıraşlı gençler var ya, işte o tezkere almış bir erdir. Elindeki bavulunu burada bir tek bana güvenip, emanet edecek, camide bir "şukür namazı" kıldıktan sonra, yanıma gelip, Malezya'da krom madenlerinde bir iş bulduğunu, oralarda sıtma ve kolera salgını olduğu için, çok yüksek ücret verdiklerini söyleyecek ve birlikte gitmemiziisteyecek. Şu köşede beni gö/leyen, yaşlı, kasketli adamı mı soruyorsun?.. O, günlerdir hep aynı saatte caminin avlusuna gelir. kapının yanında durup, saatlerce bana bakar. Duydum ki, zckât vermek istiyormuş, adağı varmış; beni çok sevmiş; hiç şaşırma, birazdan gelip, cebinden çıkarttığı 2 bin 500 lirayı avucuma sıkıştıracak... Ben hiç sesimi çıkartmadan parayı ala 13
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear