26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Ü GÜNEY AFRİKA İLE TİCARE1 Y A P M A L I M I . Y A P M A M A L I M l ? Ticari ambargo, Güney Afrika'daki ırk ayrımcı rejimi yıkamadıysa bile, bu ülkeyi kendi yağıyla kavrulan bir ülke haline getirmişti. Ambargo sanki ceza değil, mükâfattı... lara satabilecek kadar rantabl ve yan yollar dan çahştığı sürece, GUney Afrika ticarete düşmanları da şikâyete devam edecekti. Güney Afrika bunu nasıl beceriyordu? Am bargo zincirini kıran akıllı işadamı kuşağın nasıl yetiştirmişti? Acaba ambargo ile köşeyt sıkışınca mı kendilerini bu yeni duruma uydurmuşlar, yoksa bu ülkenin "hâlâ keşfedi len bir cephe" olması mı onlan riske kolay atılan "öncüler" yapmıştı? Ve hepsinden önemlisi, tüm dünyanın Güney Afrika'ya silah ambargosu uygulamasına karşın, bu işadamlan Güney Afrika Ordusu'nu nasıl olup da dünyanın en iyi teçhizath ordularından birisi haline getirecek ticari başanyı göstermişti?.. Bu ticari başarının ilk koşulu, herhalde "en yUksek seviyede mahremiyet" olmalıydı ki, hemen hemen her işyerinde bir adet kıyma makinesi vardı. Neydi kıyma makinesi? Güney Afrika ile ticaret el yakmaya başlayalı beri, gizliliğe büyük önem verilmiş, bu çerçevede de bellibaşlı her özel işyerine, tıpkı Pentagon veya Beyaz Saray'daki gibi, birer shredder (kağıt kıyma makinesi) kurulmuştu. Shredderin işi, yazışmalan, dokümanlan kurtçuk inceliğinde kıyarak okunmasım önlemekti. Ticari başarının ikinci nedeni de Rodezya'ya uygulanan ambargo sırasında, "yan yollar" konusunda deneyim sahibi olmuş eski Rodezyalı beyazların Güney Afrika'da çok iyi kullanılmasıydı. örneğin, bunların tavsiyeleriyle Güney Afrika tekstil fabrikalan Güney Afrika etkisi altındaki siyah anayurtlanna kay. dırılmış, ürünler böylece örneğin "Made in Kvvazulu" damgası ile ihraç edilebilmişti. "Made in Svvaziland" etiketiyle satılan şaraplar, bütün siyah Afrika ve sosyalist ülkelerde kapışıhrken kimse, "Yahu bu Swaziland'da tek bir üzüm çubugu yokken, şarap nasıl olur?" diye merak etmiyordu. öte yandan, GUney Afrika'daki rejimin en hızlı muhaliflerinden Hindistan, buraya ihraç ettiği malları önce sosyalist Mozambik'e gönderiyordu. 3 Ağustos 1986 tarihli Sunday Times'a göre, burada üzerinde " D " yazısı bulunan konteynerler otomatik olarak Güney Afrika'nın Durban kentine transfer ediliyordu. "Sihlik" sistemiyle dünyanın en ırk ayrımcı rejimlerinden biri olan Hindistan, böylece " ı r k ç ı " Güney Afrika ile ticaret "yapmamış" oluyordu. Ufuk Güldemlr eçen yıl, 1984 seçimlerinin ABD başkanlık aday adaylarından siyah rahip Jesse Jackson, sekiz ülkeyi kapsayan Afrika turuna Botswana'dan başlamıştı. Jackson bu gezisiyle, dikkatleri Güney Afrika'nın üzerine çekecek, dünyayı "Made in South Afıica" damgası taşıyan malları boykota çağıracak ve böylece, "ırkçı rejimi alaşağı edecekti"... Nijerya başkanının tahsis ettiği Boeing 707 ile başkent Gaborone'ya geldiğinde işte böyle düşünüyordu. Uçak indi, Jackson yanındaki gazetecilerle birlikte doğruca kalacakları GaboroneSun Oteli'ne gitti. Yardımcıları resepsiyonun önünde, giriş beyannamelerini doldururken Jackson'un gözü aniden otelin adının yazılı olduğu panoya ilişti, kafasında ziller çaldı ve şu soru şekülendi: "GaboroneSun, yoksa, Güney Afrika Sun Otelleri zincirine mi baglı?" Resepsiyonist gayet sakin, "öyle efendim..." deyince Je$se, Martin Luther King'in ekolünden geldiğini belli eden bir gürlemeyle ayağa kalkıı: "Yüriiyün gidiyoruz. Harcadıgımız hiçbir kuruşun ırkçı Güney Afrika'ya gitmesine tahammttl edemem." Resepsiyona doğru yürüdü, sert bir ifadeyle, "ŞehirdekJ diger büyük otellerin adı nedlr?" diye sordu. Resepsiyonist serinkanlılığını hiç bozmadan saymaya başladı: "MalumbaSun, KaundaSun, BawSun..." llerici Botswana Cumhuriyetinde Jackson'ın kalabileceği tüm oteller, GUney Afrika Sun grubu tarafından işletiliyordu. Bir Işadamımn gözüyle tine borçluydu, ama zekâsını da inkâr etmemek gerekiyordu, çünkü Johannesburg Sandton City'deki ofisindeki varlığımız bile, Etibank ile yazışmalannın shreddere emanet edilmesine yetmişti. Börekçioğlu'nun bunu yapmaya, Güney Afrika'daki ırkçılık konusunda bir yandan yaygara koparıp diğer yandan da denizaltı dahil her türlü silahı satan Almanlar, lngilizler ve hele Iskandinavyalılar kadar hakkı yok muydu? Ne diyordu Börekçioğlu?.. nımadıgı denizlere yelken açabilecek ccsare GUney Afrikalı işadamı lhsan Börekçioglu, başarısını kuşkusuz 26 yaşındayken sulannı ta Johannesburg yakınlarında bir reklam panosu Güney Afrika'daki yatırımlarını sessız sedasız arttıran Batılı ülkeler, reklamlarında, sıyahlara "beyazların yaşam tarzım" aşılamaktan da geri kalmıyorlar. Siyah lider, hayal kırıklığına uğramış bir edayla, tezgâhın UstUnde duran giriş beyannamesini, imzalamak için önüne çekerken, resepsiyonist devam ediyordu: "Aynca bu ülkede yiyeceftiniz her kap yemek efendim, içeceginiz her sise su, gideceginlz her sinema, ber edeceginlz telefon, hatta sizi buraya getiren arabanın petrolü dahi GUney Afrika kaynaklıdır." Güney Afrika gerçegi, işte böyle çarpıyordu insanı Afrika'da. Yıllardır uygulanıp da GUney Afrika'daki rejimi "alasağı edemeyen" ticari ambargonun sırn da işte buradaydı. 10 dolarlık malı 5 do 10
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear