27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

HAFTADAN H A F T A Y A Mh e Kml emd e a Behice Boran'ın Umut Çizgisi Bundan 12 yıl önce yayımlanmış 'Sol Kavgası' adlı kitabı karıstmyordum, ölüm haberi geldi. Telefonda konuşan arkadaş, 'Behice Hanım öldü' dedi. Birden her yer karardı. 1940'lara doğru gittim. Behice Boraıı, dersleri ilgiyie izlenen Dil Tarih'in bilgin doçenti, aydınlıklar içinde göründü. Öğrencilik yıllanmızda çok şeyler öğrendik. Bir şey yazayım, ne yazayım? Bundan 17 yıl önce çekilmiş bir fotoğraf geçti elime. Parti'nin başkanı olmuş. Partiyi kendi düşünüş çizgisinde bir doğrultuya getirmek istiyor. En iyisi, anıları dile getireceğime o gün yaptığımız konuşmadan fikirierini aktarayım. 17 yıl geçmiş, kolay değil: "... Emperyalizmle mücadele ederken onu çağıran sınıflarla da mücadele ediyorsunuz. Emperyalizmi davet eden sınıfla, işçi sınıfı savaştığından, temel sınıf işçi sınıfı oluyor. Onun öncülüğünde mücadele edilecektır derken, amaç olarak onu görüyoruz. Mücadeleyi işçi sınıfı, emekçiler, sosyalist güçler yapacaktır. İşçi sınıfının partisi de işçi partisıdir." Bir sigara yakıyor, biraz kızgın konuşuyor: "Şimdi ne diyor ötekiler? Sıfatlı partiden söz ediyoriar Bir de öz parti lafı tutturdular. Biz anlattıkca, onlar yanrt veremeyince \ öz parti demeye başladılar. Yani bizimki öz parti değilmiş de, öz parti olmalıymış Bir kısmı da ara tabakalardan söz eder oldular. Mao'dan ömekler veriyorlar. Burada yanlış yorumlar yapıyoriar Hatta Mao'nun krtabını Türkçeye cevirirken, Özellikle Türkiye'ye ait bölümü atlıyorlar, tahrif ediyoriar. Mao, ulusal kurtuluş savaşlannda derebeylikten söz ederken, orada derebeylik var. Bizde yok, kalıntılar var. Şema uymuyor. Onlar yakıştırıyoriar. Çin'e emperyalizm silahlı olarak girmiş. Yer yer derebeylerin silahlı örgütü var. Emperyalizm derebeylikle silahlı mücadele ediyor. Orda hâkim çelişki emperyalizme ve derebeyliğe karşı. Burda, bizde sınıfsal mücadele önde geliyor. Bütün bunları anlatıyoruz. Sözlerimize bilimsel olarak yanıt verecek yerde sövüyoriar. Sosyalist eylem için mücadele eden büyük insanlann adını sıralıyoıiar, cümleler alıyorlar, psikolojik mücadele alanı çıziyortar. Bilimsel olamıyoriar. Psikolojik tartışmayı etken kılıyoriar. Olmuyor tabii. Ne söylesek bilimsel yanrt verecek yerde, tartışmayı duygusal alana itiyortar. Şahıslanmızla uğraşıyorlar." "Peki bunları önlemenın caresi?" "Partiyi, örgütü etken hale getirmek... O zaman ya parti içinde mücadele edecekler, ya da dışına düşecekler... Parti etkili oldukça zayıflayacaklar... Başka ülkelerde de bu boyle olmuştur. Sosyalizm kitapları okundukça yanm yamalak bilgi sahibi olanlar taşkınlıklar etmışlerdir. Tartışmada parti görüşü etken oldukça, tartışmacılar sinmişlerdir. Başıbozukluk silinip gitmiştir. Kbngre hazıriığı yapıyoruz, bunlann hepsine yanrt vereceğiz. Gerçekleri ortaya koyacağız. Ondan sonra durum düzelecek." "Demokratik Devrim yanlılan ne durumda?" "Sayıca azlar... Azınlıktalar... Bunlar şimdi otodidakhaldeler. Sosyalist literatüre meraklılar. öğrendikçe, tarttıkça dogruyu bulacaklar... Partınin temsıl ettiği bilimsel görüşe uyacaklar. Bütün bunlar tartışmalaria değil aksiyonla düzeltilir." "Aksiyon ne durumda?" "Aksiyon her zaman var. Yeni bir aşamaya gelindi. Eskiden kesin suç sayılan eylemler tabii hale geldi. Kitaplar çıkıyor, 141142 işlemez hale geliyor. Grevler, işgalli grevler, öğrenci hareketleri var. Bunlar bir yerde denetimli eylemler haline dönüşecek. Bunlann üstünde partinin denetimi olacak. Dağınıklık geçecek, ben ümitliyim." Behice Boran'la konuşmayı yaptığımız zaman henüz silahlı eylemler yoktu. Sol bin parcaya bölünmemişti. Behice Hanım ümrtliydi. Onun gibi birçok kişi de umudunu yitırmemişti. Solda görünen, solun öncülüğünü yüklenen kişiler, sol ve sağ eylemlerin denetimini elden kaçırdılar. Yüzierce fraksiyon ortaya çıktı. Ecevit deneyimi ile vakit yitirdiler. 12 Eylül'ü getirdiler. 12 eytül acımasız sol düşmanlığı ederken, Behice Boran'ın bağlı olduğu partinin tek silahlı eylemine rastlayamadı. D S A İ R LE R S I İ R LE R Öldürürsün giderken Gitme n 'olur Gitme tutuluyorum umutsuzluğun sağnağına Her sabahtan sonra, her akşam arifesi. Iniyor duvardaki resimler yere Soluyor güneşli yanları o an Pas tutuyor teli sazımın Şiirler konuşmaz oluyor Tadı yıtiyor türkülerimin. Gitme n'olur Gitme yaşanmaz oluyor bu ev, Bu sokak, bu mahalle Irmaklar oluşturuyor gözsulanm o an Dökülüyor yakımmdaki sahile. Ötesi mi vardı sanki Ölecektim 'elveda' derken Biliyordun çünkü Gelirsen sen gelirdin yanıma Ve öldürürdün giderken. HÜSEYİN DİLMEN Hasat Yarın toprakta yavrum En vefalısı o Gelmiş gelecek toprakta biliyorum Ekilen her tohumu o sardı hep o saracak Basacak bağrına ılık nemli sıcak Her birini yeniden giydirip Başaklara o yerleştirecek dipdiri ve dolgun Bire bin verecek umutlar Hasatı bekliyorum... BEDİHE ŞİMŞEK Dilin anlatamadığı "Dilin anlatamadtğı şiirdlr " diyor günümüz Fransız eleştirmenlerinden R.M. Alberes ve ardından şunları ekliyor: "Demek kl şllr, dlle karşı yöneltilen bir kurnazlık, bir baş kaldırma, bir savaş olmuştur". Peki bu kurnazlığın, baş kaldırmanın, savaşın altında yatan ne? Alberes, "Dilin anlatamadığı" derken neyi amaçlıyor? Yanıtı yine kendisi versin: "Bugünlerin şairl düzyazıyla söylenebilecek olanı şllrle söylemeyi gerekslz buluyor: Genel duygular, gerçeğe uygun betimler, göz alan ve şaşmayan anlatılar. 20. yüzyıl şalri sadece şllrle anlatılabilecek olanın şiirde yer almasını Istlyor, yanı günlük dll mantığının benlmsediğl şeyi." Burada Alberes'in şu sözlerinin altını dikkatle çizmek gerek: "Düzyazıyla söylenebilecek olanı şilrle söylemeyi gereksiz bulmak..." Düz olarak söylersek önce düzyazı ile şiirin sınırlarını belirleme. Doğru olanı da bu herhalde. I JAN TOOROP, 1892 Düşünsel incelikler ne çok ayraç var, sessizlik dondurur yaşamı (renksiz her yaşam Ilk çizgiyle başlar, ince bir soluk ayraçlar içinde bir yerde bekler susmak, yinelemek ve duraklamak ve dinlemek için sözün gizini...) yaşam suskunluktur, kesin ve derin ayraçlar içinde bir aynlıktır (ayraçların yaşam ortasındadır) ...ayraçlar, yaşamın dış çemberinde AHMET ÖZBEK Aramızdaki bu güzel şey Bitsin istemiyordum Aslında güzel hiçbir şey Olamazdı seninle Güzel olduğuna inanmışlığım vardı Güçlü olan Ve de Suçlu olan NECLA ÜNAL Ölü kentleri yok olan kentleri gizleyen neydi (ama yoklar işte bizse eskiden yoktuk) ben senin şiirini yazmaya kalktım yitirmeden önce ve son kez özledim, desem susturur ve sana benzer o kadın oysa benimle sevişmiştir (ama yok oldun işte bense eskiden yoktum) HAKAN BİNTEPE Kıyıda bir Ibrahim kıyısındasın şiirin ibrahim ayaklarını yıkamak yetmez ürkmez atlar kandiliğinden araba devrilmez oysa şiir balıkla kılçığı yaprakla damarı çiçekle kokusu arasındadır bırak İbrahim atları arabaları tekerlekle dingili arasındadır şiir döner ısınır gıcırdar İBRAHİM YILDIZ Döneç Yeryüzünde insan insanda yürek Yürekte sevgi Sevgide umut Umutta insan EBRU ACAR AUBREY BEAROSLEY. 1894 Şllr, şiirin kurdudur (Hilmi Yavuz) 21
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear