27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Y E M E K Güneş Schneider Amerikafnın damak zevki Aşkın, bir teknik; evlenmenin basit bir fantezi; dinin ise bir 'iş' sayıldığı 'Büyük Amerika'da seçkin bir damak zevkinin tadına vanlabilecek yerlerin coğrafyası oldukça 'küçük..." S an Fransisco'ya indiğimizde yol yorgunluğumuzu biraz olsun hafifletmek için canımız sıcak bir çorba çekti. Otelimizin resepsiyonundaki adam, hafif yemekler yiyebileceğimiz bir restoran önerdi. Uzun uçak yolculuğundan sonra başka bir restoran aramaya mecalimiz olmadığı için aşağıdaki mönüye razı olduk: Giriş (Antre): Hafif dondurulmuş yarım kavun. Ana yemek: Buz küplerinin üstünde servis yapılan pavuryalı ve yengeçli ekmek. Tatlı: Soğuk meyvelerle süslenmiş dondurma İçecek: Yansından fazlası buz parçaakları ile dolu domates suyu ve tabii isteyene bol buzlu su. Eğer Türklerin ana gıdasının ekmek olduğunu kabul edersek, Amerikalılar için de bunun buz olduğu duşunulebilir. Bu kutup yemeğinden sonra her gıttiğımiz restoranda verdiğimiz siparişlerin önüne "buzsuz" sözcüğünü otomatık olarak ekliyorduk. Fakat buna garsonların pek de memnun kalmadığı belli oluyordu. Çunkü burada buzla epeyce ekonomi yapılıyor. Hele dort bardak taze sıkılmış portakal suyunu buzsuz isteyince garsonun gözlen faltaşı gibi açıldı ve bunun mumkün olmadığını söyledı. Çünku en az yarı yarıya buzla doldurulmuş bir bardak portakal suyundan yüzde 50 kâr edılıyor. Koskoca Amerika'nın düzenını bozmak bize duşmediğinden, mecburen az portakal sulu buzla iktifa etmek zorunda kaldrk. Bu çelışkiler ülkesinde bir yanda müsriflik, bir yanda da tasarruf son haddinde. Satıştan önce bıraz şekli bozulmuş veya kenan ufalanmış ekmek, kapağı hafif yerinden oynamış şişe sütü vs. hemen atılıyor. Gereğinden biraz fazla pişmiş pavurya, doğrudan çöplüğü boyluyor. "Sırf New York'un artıkları ile Asya'nın açları doyar" lafı, galiba pek de boşuna değil. "Pure Food Law" (Saf Gıda Kanunu)'na göre, her şeyin hılesiz olması şart. Gölgede 40 derecede bile butun gıdalann taze olması gerekiyor. Kimse ekşimiş, kokuşmuş yiyecek satmıyor. zırlanmış krema" şeklinde yazılıydı. BUtUn bunlardan çıkan sonuç ise şu: Amerika, gerçeklerden çok hayaller ülkesi. Amerikalıların kendileri için olduğu kadar yiyecekleri için de görünüş özden ve lezzetten daha önemli. örneğin krem şantiyinin görünüşü göze hitap ettiği sürece, tıraş köpüğü tadında da olsa pek önemli sayılmıyor. BUtün bunların arasında ise, burada adetten sayılan salata açık büfeleri, bu durumu az da olsa kurtanyor. Taptaze salataları, akla gelebilecek türlü çeşit soslarla veya sadece zeytinyağı limon veya yoğurt sosuyla da yemek mümkUn. Bu tUr yerlerde, Amerika'da her şeyin üstüne boşaltmanın adet olduğu domates macunlarını da (ketçap) yemek mecburiyetinde kalmıyorsunuz. ttalyan restoranları ne kadar aydınlıksa, şık Amerikan restoranları da o derece karanlık. Estetik açıdan bir çir. ABD'de. örneğın Lousıana'da, denız ürünlerınden sebzelere, her şeyin boyutları "bü kinlik görülmüyor, ama yük", ama tatlar, bu ırılıkle orantılı değil bu arada etraftaki güzel likleri ve lüksü de bu mış, ıştah açıcı bezelye de besbelli konserve. karanlıkta seçmek için insanın gözlerinin baYerken bezelye mi, nohut mu, yoksa saman yağı keskin olması gerekiyor. Aksanından yamı olduğu pek anlaşılmıyor. bancı olduğu anlaşılan garson, mönüyü Girdiğimiz bir başka restoranda ise, mönuokumak için kibrit veya çakmak istediğimizde yazdığı şekliyle "Çok özel hazırlanmış ev de zoraki bir gülümsemeyle bir çakmak geimalalı kremalı pasta"nın kreması mis gibi tetiriyor. Yoksa koskoca masada yanan bir tek reyağı kokuyordu. Sorduğumda, kremanın mumla az da olsa başka hiçbir ışık kaynağı hazır alındığını ögrendim. Markasını alıp suyok mönüyü okumak kolay değil. permarkette bir göz attım. Kutusunun üstünÇakmağı da ahkoyuyoruz. Doğru ya, gede, "Tamamen suni tereyagı aroması ile halen yemekleri de bir görmek gerek. Bu tür şık restoranlarda salata çatallannın soğuk olarak getirilmesi önemli. Bu, o restoranın kalitesinin bir çeşit göstergesi oluyor. (Daha ucuz restoranlarda bulaşık makinesinden yeni çıkmış sıcak çatal bıçaklarla yemek zorunda kalmıştık). Ama salatanın sosu, hçr zamanki gibi köşedeki süpermarketlen. Amerika'da yabancı mutfaklar Amerika için tipik sayılabilecek bir mutfak örneğini herhalde sadece Güney eyaletlerde bulabilirsiniz. Yoksa her yerde yemekler aynı. Seattle'da yediğimiz bir yemek lezzet açısından Chicago'da pek farkhlık göstermiyor. Boston'dan Washington'a kadar olan bölgede ise yabancı mutfakların restoranlarını bulmak ihtimali daha fazla. Bu tip yerlerde hem çok ucuz hem de çok lezzetli çeşitler yenebiliyor. Çoğunu ailelerin işlettiği bu lokantaların aşçıları ise ttalyan, tspanyol, Rum, Arap, Rus, Yahudi, Ermeni, Macar, Uzak Doğulu, Brezilyalı vb. Ev usülü yemek pişiriyorlar. Fakat turistlerin bu vahaları keşfetmeleri zor. Genelde, ortalama Amerikalının gittiği restoranlarda ise çoğunlukla biftek yeniyor tabii hamburgerden bahsetmeye hiç gerek yok. Bifteğin aranılan en önemli özelliği, dışının yanmış, içinin ise pişmemiş olması. Markaya göre lokanta garajı Beverly Hills'de otel resepsiyonu, yanık bifteğin servis edilmediği, yemeklerde daha az suni ye donmuş malzemelerin kullanıldığı nefis bir restoran tavsiye etti. Adı "MA MAISON". O kadar kaliteli bir restoranmış ki, telefonu Los Angeles rehberinde bile yokmuş. Lokantanın esas garajına sadece RollsRoyce'lar alımrmış. tkinci garaja ise ikinci kalite arabalar park edermiş. Mercedes, Jaguar, Bentley, Porche gibi!. Amerika'dan ayrılırken Jpelki midelerimiz tam istediğimiz gibi doymarnıştı, 'rafine' damak tadını da bazı yerler hariç pek bulamamıştık. Fakat "Aşkın bir teknik, evlenmenin basit bir fantezi, dinin ise business (iş) olduğu" ve ınsanların çoğunun hayata pembe gözluklerle baktığı, öpücük, gülme, hatta vücuttaki çillerin guzelliği ile ilgili yarışlar düzenlenen bu ülke, her şeye rağmen çok güzeldi, hayat doluydu. D Yemeklerde de "Büyük Amerika" Restorandakı mönulere gelince, bunlan olumlu gözle değerlendirebilmek için, herhalde ya Amerikalılar gibı gereğınden fazla iyimser olmak ya da bu ışlerden pek anlamamak gerekiyor. Bu konuda New York'un Buyuk Postanesi'nin gınşindeki bir yazı, ister istemez ınsanın aklına takılıyor: "Ne kar ne yagmur ne sıcak ne de gecenin karanlıgı, postacıların islerini zamanında bitirmelerini engelleyebilir." Suslu kelimeler ıse, bu ülkede pek iyi işlemediğı herkes tarafından kabul edilen posta olayını kurtarmaya yetmiyor. Restoranlardaki mönuleri de postanedekı yazıya benzetmek mumkun. 3. sınıf ürünler, 1. sınıf semantiklerle süslenmiş: "Nefis yumuşak ve sadece sutle beslenmiş buzagı budu parçalan, harika Fransız sos ve işlah açıcı yeşil bezelye ile servisi" dıye yazıyor bir mönude. Fransız sos genellıkle en yakın bir super marketten alın Peynir puflari 1 bardak rendelenmış eski kaşar (manyas peyniri de olabilir). 1/4 bardak yumuşak tereyagı, 1/2 bardak un, istenirse az tuzu mikserleyin veya elinızle yoğurun. Yarım saat buz dolabında dinlenmeye bırakın. Küçük toplar yapıp, fırın tepsisıne dizın. Buz dolabına kaldırın. Tam servis etmeden önce 1015 dakıka fırına koyun ve harlı ateşte kabartın. D Slush Amerikalıların çok severek ictikleri bu içecek için 2 bardak şeker ve 2 bardak suyu kaynatın. Şurubu 2 bardak portakal suyu, 2 bardak limonata ve 2 bardak üzüm suyu ile karıştırıp dondurun. Sonra ufak parçalara kırıp, 3/4 bardağı doldurup üstune gazoz ilave edin ve hemen servis yapın. D
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear