24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

mamlanmayan son filmi "Something's Gol to Give" den alınma yüzme havuzu kenarında çekilmiş bir fotoğrafını görmüştür. Bu, Miller için bir "el koyma" belgesidir. Bir seks objesi olmanın ötesine geçme çabalarına rağmen, çağın "pinupgirl"ü, sonunda yalnızca bir havuzbaşı çıplağıdır... diye yanyor Miller. "O, Amerikan mantıgında cinsellik ve ciddiyetin bir arada var olamayacagının, bu ikisinin birbirlerini llen karşıtlar oldugunun kanıtıdır." Daha sonra bir meslektaşıyla, Marilyn'i "şen genç fahişe" olarak tanıtan Norman Mailer ile hesaplaşıyor Miller. Yazar, Mailer'i bir akşam yemeğe davet etmek istediğini, ancak Marilyn'in buna karşı çıktığı anlatıyor. "Bu tipleri bilirim" demiş ve böyleleriyle işi olmadığını eklemişti Marilyn. Arthur Miller şöyle diyor: "Kötü niyetli öç tutkusunu ikimize yönelttigi kitabını okudum. Kendi kendime, acaba onu bir akşam çagınp Marilyn'in yalnızca s.ohretini degil, insan yanını da gorme olanağını tanısaydık, acaba bu kitap yazılmış olur muydu diye sormuşumdur." Şimdı Arthur Miller'ın kendisıyle olan hesaplaşmasını bir tarafa bırakıp Marilyn'i anlattığı kitabının bazı bölümlerine bir göz atalım... "Marilyn, kırklı ve ellül yıUardan geldl." Anılar hüzün getirir Uzun yol treni, 'Super Chief güneş ışınları altındaki Albugvergue garında su alıyordu. Son vagona gidip kumsarısı New Mexico'yu yanp geçen raylara baktım. Otuzaltı yaşında bir adam olarak çalışmaktan başka bir iş yapmamış gibiydim. Thornton NVilder'in dediği gibi, çok maceram olmuş, ama tecrübem olmamıştı. Ne zaman, diye sordum kendime, insan çalışmayı bırakıp yaşamaya başlar? Ertesi gün Hollywood'a varacağımı bilmek beni heyecanlandırıyordu. Birkaç başarılı oyunum vardı ve yanımda iddialı bir senaryo götürüyordum. Hiç çevrilmeyecek bile olsa, yazmış olmaktan mutluydum. Birisinin basamakta bıraktığı boş bir bira kasasına oturduğum ve gelip geçen trenleri izlemeye başladığım bir an, buralı olduğumu duşünmeye çalıştım... Bir başka kimliğin çekiciliği Amerıka'da kaybolabilmenin çekiciliği. Yaşamımda bir şey yanlıştı. Belki de çok genç evlenmiştim. Yönetmen dostum Elia Kazan kompartmanımızda, liman işçileriyle ilgili senaryoyla uğraşıyordu. lnandırıcı bir öykü yazmıştım, ama bu öy. küyü gerçekte kendim yaşamamıştım ve bu yüzden de ona tamamen güvenmiyordum. Trenin altından gri bir kedi belirip bana baktı. Bu kedi için belki buraya aittim. Korkunç derecede sıskaydı ve güneşten ısınmış tekerleğe yaslaruyordu. Tren beni burada bırakırsa Miller ile Martyn Monroe'nun evliliOi, 1956'dan 1961'e kadar surebildi diye düşündüm, New Mexico'da kımseyi tanımıyorum. Gerçekte New Mexico'dan yalnızca bir kişiyi tanımıştım. Onu düşündüm. Tanıdıklarım içinde yalnız o adam sekiz köşeli gözlük takıyordu. Saçları ortadan aynktı, küçük kalkık bir burnu ve iri bir Hollandalı görünümü vardı. 1950'de Amerikahlara Ralph Neaphus'un 1937 ilkbaharında 23 yaşında neden ölmesi gerektiğini anlatmak çok zordu. Ya da ölmeye karar verdiğini. Bir an ben de onunla birlikte tspanya'dakı Abraham Lincoln Tugayı'na katılmayı düşünmüş, ama hemen sonra ölüp de büyük bir tiyatro eseri yazamama düşüncesi beni dehşete düşürmüştü... Onun ölümü de kalbimde hep taşıyacağım suça eklendi... İlk tanışma... Hollywood'da bizi Iwertieth Cestury Fox'un bir adamı karşıladı. Kazan'ın eline küçük siyah bir Lincoln'un anahtarlarını sıkıştırıp kısa bir selamdan sonra kayboldu. Burada bir hafta kalmak istiyordum. Charles Feldman'ın evinde kalıyorduk. Bu arada her gece bir parti veriliyordu. Bu partilerden birinde Kazan'ın bana birkaç gün önce tanıştırdığı genç bir kadın geldi. Topluluğun ilgisi derhal ona yöneldi. Kadınca bir ağırbaşlılıkla giyinrniş onca yıldız ve önemli şahsiyet eşleri arasında Marilyn Monroe'nun salmadaki yabancı kuşu andıran kışkırtıcı bir farklılığı vardı. Dar elbisesi, vücudunu da birlikte getirdiğini ve onun "en güzel" olduğunu sezdirmekten öte açıkça ifade ediyordu. Birkaç gün önce Kazan'la birlikte Tewertieth (Entuy Fox'un stüdyosuna gitmiştim. Arkadaşlarından biri "As Yourg as you Feel"i yönetiyordu. Filmde Marilyn'in de küçük bir rolü vardı. Filmdeki rolü tamamlandıktan bir gün sonra Marilyn bizimli birlikte Harry Cohns'un bürosuna geldi. Cohns masasının ardına geçip "Bu film para getirmcz," dedi; "Ama finanse edeceğim. Sizin film para getirene kadar para almamanız koşuluyla!" Amacımıza ulaştığımızı düşünüyordum. Bana gülümseyen Marilyn'e baktım. Hiç bitmeyen gün ışığında oradan uzalaşırken neler olacağını sordum kendime. Bir kitabevinde dolaşırken "Satıcının ölümü'nü istedi Marilyn. Şiirleri sevdiğini söylemişti. Frost'tan, Whitman'dan, E.E. Cummings'ten bir şeyler bulduk. Bu anlaşılmaz genç kadının kavranması güç ruhu aklımı karıştırıyordu. Ona dokunmadan gizli bir abşverişimiz olmuştu ve ikimiz için de ümide benzer bir şeyler seziyordum. Akla yakın bir açıklama aradım ve kendime son defa yola çıkmam gerektiğini söyledim. Havaalanında Kazan, Monroe ve ben uçağımın kalkış saatini bekliyorduk. Vedalaşırken onu yanağından öptüm. Aceleyle uçağıma giderken yalnızca görevin çağrısına koşmuyor, onun çocuksu doyumsuzluğundan da kaçıyordum... D Ve ilk ayrılık Vıl 1949, Miller kendtelnl Marlyn ile tanıştracak olan yunetmen dostu tiıa Kazan ne Derleyen: Levent özenge 15
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear