Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Gülün dikeni, denizin martısı Balıkçılar ve martılar; denizin bu birbirinden ayrılmayan parçaları sürekli bir alışveriş içindedirier. Balıkçılar martılara sevecen davranır, onları besler, gerektiğinde yaralarını sararlar. Martılar ise, balıkçıya balığın yerini gösterir, havanın durumunu bildirirler. Erdal Yazıcı alıkçılar ve martılar... Denizin birbirinden ayrılmaz parçaları, her ikisi de yaşamlarını sürdürebilmek için avlanmak zorundalar. Ava çıktıklarında birbirlerini kollar, izlerler, bazen de kovalamacaya dönüşür bu iş. Balıkçı martıları, martılar da balıkçıyı... Bir bakarsınız balıkçının tepesine martılar an gibi üşüşmüş paylannı alırtar, bir de bakarsınız ki martıların kaynaşmakta olduğu yere balıkçılar üşüşmüş orada avlanırlar. Birbirlerini ne kadar severler? Bu konuda balıkçılar her zaman sevecen davranırlar. Onları besler, sever, bazen de yaralı olanların yardımına bile koşarlar. Ya martılar! Balıkçılar paylannı verdikleri oranda iyidir herhalde. Balıkçılar martılar için "Çok gaddardırlar, bazen bize saldırdıkları bile olmuştur" diyorlar. Ama yine de onların kusurlarına bakmayıp "Gül dikensiz olmazsa, deniz de martısız olmaz" demeden kendilerini alamıyorlar. B V Güz başlangıcı... Yazdan kalma günler yaşanıyor. Balık haline arka arkaya motorlar yanaşıyor. Balıkçılann yüzü gülüyor. Belli ki bereketli bir avlanma yapmışlar. Palamut mevsimi... Alıcılar anında balıkçı motorunun başındalar ve pazarkk başlıyor. Bağırmalar, çağrışmalar, aldım, verdim ve bir heyecan, bir telaştır gidiyor. Balıkçılar emeklerinin karşılığını en iyi şekilde almak, aracılar da iyi kazanmak için didişiyorlar. Pazarlık iyice kızışıyor. Bu hareketli kalabalığın bağırışmalarma martılarda eşlik ediyor ve çok sesli bir koro ortaya çıkıyor. Sonunda ortası bulunuyor ve biraz önceki canlıhk yok oluyor. Uzaktan balıkçı motorları gözüktüğündc tepesinde martılar uçuşuyor. Belli ki avlanma anından, kıyıya kadar eşlik etmişler. Kıyıya geldiklerinde ise paylarını kapmak için adeta birbirleriyle yanşıyorlar. Martı rehberdir "Gdrsar" isimli balıkçı teknesinde de önceki canlıhk yok olmuş, ama martılar hâlâ tepesinde uçuşuyorlar. Osman Reis birkaç günün zorlu avlanmasından sonra, sırtını teknesine vermiş dinleniyor. Her halinden mutluluk okunuyor. Yıllann balıkçısı Osman Torlak, tstanbul Poyrazköylü. Martılarla arasının nasıl olduğunu sorduğumuzda: "Gaddar bir kuştur ama severiz. Balıkçıya faydası vardır. Bize balık sürüsünü gösterir. Çok hisli bir kuşlur. Bir yerde balık sürüsünü gorduklerinde oraya toplanırlar. Biz de orada balık olduğunu anlaru. Bu yonden balıkçının rehberi, yol göstericisi olurlar. Biz de avın sonunda onların payını verir besleriz. tşte balıkçılarla martılar arasında boylesi bir yakınlık ve bag vardır. Havanın bozacagını martılann hfll ve hareketlerine bakarak anlayabiliriz. Hava bozacagı zaman martılar toplu olarak agır agır uçuşur, normal anlanndan daha çok bağınşırlar. Bu çoğu kez dogru çıkmıştır" diyor. Osman Reis bir ara soluklanıp bir sigara yakıyor. Anlattığına göre iki gecedir uykusuz ve yorgun. Sigarasının dumanını keyifle savurarak başından geçen bir olayı anlatıyor: "Yıllar önce Marmara Adası açıklannda avlanıyorduk. Baktık martılar bir inip bir kalkıyor. Bir garipiik sezdik. Arkadaşlara dümeni oraya kırmalannı söyledim. Gittigimizde gördük ki martılar anormal şekilde bagınşıyorlar. Oradan 20 kg. agırlıgında tspendek Istanbul'un Kumkapı'sında martılar: Hareketli bir günun sonunda balıkçılar aj)ır ağır dağılmaya başladığında, martılar yıne havada turlamarını surdurdüler. Balığı aldık ve 34 gün yedik. Artık balıgımız oldugunda, fazla balık tuttugumuzda biz de onlan besleyerek oduUendiririz." Ardından da ekliyor: "Ve derün ki gül dikensiz olmazsa, deniz de martısız olamaz." Palamut mevsiminde tezgâhlarda da canlıhk var. Her yer palamut dolu. Balık kesilip temizlendikten sonra denize atılıyor. O anı martılar sabırsızlıkla bekliyor. Bulunduğu yerden süzülerek, hızlı bir refleksle, "pike" yaparak paylannı kapıyorlar. Bu arada ellerini çabuk tutmak zorundalar. En hızlı olanı bu işte kazançlı çıkıyor. Balıkçılann ilginç bir yaşamı var. Gecegündüz, soğuksıcak demeden avlanıyorlar. Bir de fırtınaya yakalanmaları işin tuzu biberi... Kimisi küçük feknesinde "oltacı". Kimisi büyük teknesinde "gırgırcı". Bazıları günlük yaşayanlar ki bunlar tuttuğunu satarak o günü kurtaran, yarını duşünmeyenler. Bazıları da daha büyük olanlan... Küçük balıkçılar ı, bUyük büyük balıkçı teknelerinin "gırgır"la denizi silip süpurduklerini, denizi kuruttuklarını söylüyorlar. Bu gidişle yakında Marmara'dan balık almak hayal olur diyorlar. Bu "oltacı"lardan bir tanesi de lsmet Apkar. Elli altı yaşında, otuz beş yıllık balıkçı. O da dertli: "Biriki yıl önce lüferin kabını 10001500 liradan veriyorduk. Pahalı diye almıyorlardı. Birkaç yıl sonra tanesini 1500 liradan zor bulursunuz dediğimde, bana güldüler. Şimdi luferi bulamıyoruz ve geçmişte söylediklerimin hepsi dogru çıktı. Sonunda denizi kurullular." Martılardan söz açılınca, "lsmet Reis" bu konuda da karamsar: "Bu gidişle onlar da aç kalır biz de" diyor. Deniz kirliliğinin de denizdeki canlılara zarar verdiğini belirtiyor. "lsmet Reis": "Martılan severiz. Balıkçı için faydalı kuşlardır. Bize radar gibi balık surusunu gösterir. Biz de onlan, fazla balıgımız olduğunda, besleriz. Yaralı bir martı buldugumu/da yaralannı sararız. Fabrikalann akıttıgı zehirli maddeler balıkları öldiiriiyor. O kısımda olmuş balıkları yiyen martılar da oluyorlar. Bu martıları gördüftümüzde içimizden bir parça kopmuş gibi oluyor, çok uzülıiyonız." Başından geçen ilginç bir olayı da anlatmadan gecemiyor. lsmet Reis: "Slvriada açıklannda avlanıyorduk. Biliyorsunuz, oraları martılann ikflmetgflhıdır. Yaralı bir martı bulduk. O anda başımıza 3040 martı toplandı. Yaralı martıyı bırakıncaya kadar başımızdan aynlmadılar. Hatta üstümuze üstümüze geldiler, çekindik yaralı martıyı bırakmak zonında kaldık." "lsmet Reis", ailesiyle birlikte, balıkçı barınağına yakın bir "kulübe"de yaşıyor. Mesleği konusunda ise şunları anlatıyor: "Balık, beni tutan onmasın, yiyen doymasın, satan da pulum kadar para kazansın dermiş. Biz de bugüne kadar bir şey elde edemedik. Bugün kazanır, bugun yer, içer'u. Yann için hiçbir guvencemiz yok... Gonıyorsunuz koşebaşlanndaki ufak balıkçıları. Deniz kurutuldu. Balık yok ki, ne tutalım... Onun için hepsi surünüyor. Çogu kendisini alkole verdi. Onun da sonu nereye varır bilinmez." lsmet Reis, karamsarhğını şöyle sürdürüyor: "Birislne mi kızıyorsunuz, kinin mi var; onu balıkçılıga başlatın bulsun belasını... Ondan sonra iflah olmaz artık, bizim gibi." Tüm olumsuzluklara ve karamsarhğma karşın, denize de bir sevgili kadar bağlı lsmet Reis... Hareketli bir günün sonuna doğru balıkçılar, alıcılar, satıcılar, ağır ağır dağılmaya başladığında, martılar yine havada turlanm sürdürüyorlardı. Gün batımından sonra balıkçı bannağının "akşamcılan"yla birlikte olacaklar. Gün ağırırken balıkçılarla yine beraberler. Yine aym koro: Balıkçılar ve martılar aynı "senfoni"yi tekrarlayacaklar... D 13