26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

M>4 25. ö/üm yudonümünde Tanpınar Cumhuriyet devri şair ve yazarlarından Ahmet Hamdi Tanpınar, 23 Haziran 1901'de dofcmuş, 24 Ocak 1962'de Istanbul'da ölmüştü. llk şiiri 1920 yılında yayımlanmıştı. Altmış kadar şiirinden ancak otuz yedisi ile tek şiir kitabını ölümünden bir yıl önce çıkardı: Şiirler. Şükran Kurdakul şöyle yorumluyor Tanpınar'ın şiirini: "Kişi, doğa ve evren üçgeni içinde, kendine özgü sözcük ve kavramların aracılığıyla, çoğun şaşkınlık, korku, kaçış temalarına eğilim duyar; ilk bakışta göze çarpmayan işleyiş ustalıkları, daha çok somut eğilimlirin ağır bastığı şiirlerde amaçladığı 'şiir dili' düzeyine ulaşır." Tanpınar'ı 25. ölüm yıldönümünde "Bütün Yaz" şiirini yayımlayarak saygıyla anıyoruz. o •Ö o Bütün Yaz Ne güzel geçti bütün yaz, Gece/er küçük bahçede... Sen zambaklar kadar beyaz Ve ürkek bir düşüncede, Sanki mehtaplı gecede, Hülyan, eşiği aşılmaz Bir saray olmuştu bize; Hapsolmuş gibiydim bense, Bir çözülmez bilmecede. Ne güzel geçti bütün yaz, Ceceler küçük bahçede. VHMET HAMDl TANPINAR X Güneşsiz "tşte Turgut'a gidiyorum Yağmur nasılsa yağmadı" Edip CansevereBir imgeler küpüdür zaman Güneşsiz bir güvertede Saatsiz müziksiz ve aynalarsız Sır vermez bir gütüş ömür dediğin Israrla büyüyen sorulardır Mavi bir renk mi bir huy mudur Neden yalnızltğm kısıktır sesi Bir duble bu yaraya yeter mi Her şey sorularsa o güvertede Çoğalan akşamüstleri ve yalnız/lıktır O istanbul fonunda yanıt ayrıntılardır A HİCRİ tZGÖREN Yazmanın ıkınması, o sıkınması Eskiden kâğıdı maklneye taktım mı, yazı şıpınşak çıkardı. Şimdi bir yazıya başlarken kaç kağıt sokup çıkarıyorum, sayısını bilemem. Mellh Cevdet Anday da, geçen de bu sıkıntıdan söz etti. Ama Melih Cevdet, kâgıda ilk sözcüğü yazdı mı ardı geliyormuş. Sıkıntısı ilk sözcükte. Benim öyle değil, ilk tumceyi bulmak da yetmiyor, blrkaç satır yazıp aşağı doğru inmeliyim. Yazar dostlarla geçende konuşuyorduk, nasıl yazılır, geç mi, erken mi? gibi sorulardan sonra Haluk Şahln: "Nasıl yazarsınız?" "Vallahl", dedim. "Eakldan bu Istor kolay glderdl. da tutaak, ardı p«k kolay gclmiyor." "Oyaa, ben enl kolay yazar sanıyordum." "öyto Idl, g«çtl." Yazarken ıkınma, sıkınma derdini bir hekim arkadaşa anlattım. Onun sozlert daha değişik ve bilimsel oluyor. Beyne giden damarlarda yaşlandıkça ne de olsa biraz tıkanma oluyor. Bu tıkanmalar da güçleştiriyormuş yazı yazmayı. Ben de gecikmeler de ondan mı diye sormadım. Madem böyle söylüyordu, öy!e olmalıydı. Eskiden gazete dendi mi akla yazan, başyazar gelirdi. Gazete çıkarmak da kolaydı. Üstatlardan birkaçı üçer, beşer yüz lirayı ortaya attılar mı, sermaye de, gazete de tamamdı. Ondan sonra yazı gelirdi. Okur da yazılar için gazete alırdı. Bir dönemde yazarın büyük değeri var. Bir başka dönem geldi ki, yazara boş verdiler. eski yazarlar gazeteden ayrıldı mı okuru ardından alıp götüremiyor. Patronlar da gücü makine ve yeni aletlere verdiler. Yazara aldırmadılar. Birkaç on yıl da böyle geçti. Günümüzde bütün kuvvet makineye verildiği halde yazar da aranıyor. Yazar, ad ve ün olarak belki önde gelmiyor, ama gene de aranıyor. Hangi patronla konuşsanız, gazetesindeki yazarla ögünüyor, yazarın sayısı ile ağır basıyor. Babıâli'deki yazarların ordan oraya transferlerinde de durum öyle değil mi? Bir takım oluşturanlar aralarına birkaç yazarı almadan da geri durmuyorlar. Ordan oraya birkaç yazarla birlikte bir takım, ordan oraya bir başka takım. Geçende bir arkadaşla konuşuyordum: "Blzlm gazetede yazar kadrosunda tam 38 yazar var" dedi. "Olur mu, çok değll ml?" yazar var. Her gün yazanlar, haftada birkaç gün yazanlar, balll günlerde yazanlar, sayfalarında yazanlar..." Doğru söylüyordu, böyle bakınca yazar bolluğu ortaya çıkıyor. Gençlerin yazmaya heveslenmesi de son yıllarda geçerli. Bakıyorum herkes bir şeyler yazma çabasında... , Yazı sadece yazma değil, uslup da gerekli. Yazanlar çoğalıyor da, birer uslup bulanları çok mu? Sanmıyorum. Uslup epeyce karalamadan sonra edinilebiliyor. Bir zamanların üstatlarının uslubunu düşünüyorum da, yazarken,' boşuna sıkıntıya kürek mi çekiyoruz? Köşe yazarlığı bizim gazetelerde var, bir gün gelir kalkar diyorlar. Kalkmayacağım da söyleyenler var. Onlar da köşe yazarlığı kalkmaz da ancak türü, biçimi, konusu değişir kanısında... Eh, sonuna geldi, ıkındık sıkındık, ama yazıyı da tamamladık. D Şimdi gittikçe zorlastı. Konuyu da bulsak, ucundan Karanlığın çukurlarma Gömülse de hüznün kışı Baharın ilk sevimli ışıklanyla Gövermez mi toprakta Sevinç çtğlıklart Dört mevsim yaşayan doğa da Beşinci mevsim insan değil mi?. Sl'AT ERTİ RK Bir Baharı Özlüyorum Bir baharı özlüyorum hak edenlere ulaşmış Acıdan kavrulmuş bedenleri barısla kucaklayan özgürlüğe susamıs başakları soldurmayan Geleceğine inandığım yarın Ve sevdam gittikçe güçlenen bahanm baş ucumda kendi sesim SEVGİ KARADENİZ Olümcül bir savaş yarasının ardından gelen Akrep, kuyruğunu kaldıracak gözyaşı gibi zehir ağırbaslı ve sessiz inecek damarlarına. Yağmur gibi ansızın başlayacak keder keder yağmur gibi ansızın dinecek. MEHMET ÖZKA\ "Vallahl oluyor, bir bir saydık. Sadece sporda 18 Karpuz Kabuğu sokaklannda ıslanıyorum evime giriyor gemiler bir mavilikte ip atlıyorum sımsıcak ülkem ellidokuz yıl önceydi bir denizde kaptandım gemide kaç tayfam vardı emrimde hey tadını çıkarıyorum hep düş ekmeğinin kamaram delindiğinde 22 İBRAHİM YILDIZ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear