23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

müyle Mehmet Güreli'nin, yönetmen yardımcılığını üstlcnen Şebncın Işın'ın, göruntü yonetmenliğıni üstlcncn Serdar Işın'ın, yapımcı Ahmet Karagö/'ıın vc tilnı çekimlerinin suımcsi ıçin destek olanların, moral verenlcrin, yenı planlar onerenlerin, kamerayı taşıyanların, montaj için koşturanların eseri. Mehmet Güreli'nin bcstclcdıği muzıklerin düzenlemelerini Ayşe Tülıincii yapmış. İstanbul'da Şelıir Hatları'uda çalışan, her guıı bır o taıafa, bir bıı taıafa yolcu taşıyan vapurların araianndakı aşkları, akşatnları nasıl ııykuya daldıklarını, sabahları nasıl uyandıklarını, nasıl opuştuklermı, nasıl sizin, bizim gibi yaşadıklaıını anlatan Vapurlar'ı iki deği şik açıdan bakarak değerlendirmek mümkün: Birıncı bakış açısı, tılmın butün macerasıııı bılcrck değeılendirme yapmak. Böyle dcğerlendırmeye giriştiğinıizde de yukarıda anlatmaya çalıştığımız maceranın, "kendi başına bir iş yapma istegi"nin çekiciliğine kapıhyoısunuz ve bu gırışımi desteklemeden edeıniyoısunuz. Çunku bır film yapmak, hıç de a/ ıs değil. Süyledikleıimiz yanlış anlaşılmamalı. Vapurlar, değme profesyonele taş çıkaıtacak bir sanat kaygısına, iyı görüntu vcrmc, yarı soyut oykuyu en a? dolaylı biçimde aktarma kaygısına sahip bir film. lkinci bakış açısı isc, pcrde gerisindeki öykuyu hiç bilmedcn, salt ortaya çıkan 18 dakıkalık ıırıınc bakarak yapılan protesyonel dcğcrlendırınc. rilılıı boyle değerlendirmeye girıştığını/dc bırçok scyı bır arada söylemek raumkun. Öncelıkle, filmm muziği, görııntülere cpcy ağır basıyor, onc çıkıyor ve filmi "mü'/ik filmi" yapıyor. Oysa müzik, "film mu/igi" olmalı. lkinci olarak yeniden çekmek değıl, sadece montaj masasında yapılacak birikı kuçük kısaltına ile filmi hem daha çekici hem daha az u/un ve hem dc daha başanlı kılmak mumkıın olabılır. Bir gunluk ga/etede tam gıın çalışmak, öykuler yazıp bunlaıı kitapta toplamak, yayınevi yönetmek, bır sanat dcrgısi yayımlamak, beste yapmak vc gıtar calmak, konser vermek gibi uğraşiarına şimdi dc yönetmenliği eklcyen Mehmet Gureli'yı "Vapurlar" nedenıyle kutlamak gerek. Bir, bu filınin ortaya çıkması için gosterdığı dırayet içın; iki, ortaya çıkan ürün, birçok profesyonelin işine göre daha profesyonel işi olduğıı için...! I "Vapurlar"m yönetment Mehmet Güreti Atilla Dorsayla. Sinema her şeyin başı... ATİLLA DORSAY • ehmet Güreli'nin "Vapurlar" adlı dakıkalık kısa filmini geçenlerde izledik. Kısacık bir film içinde Boğaz vapurlarına, onların dur durak bılmez gıt gellerine nostaljik bir göz atan, bırer birer yok olup gitmete olan Boğaz vapurlarını, onlara hep eşlik etmiş olan çeşitlı dekorların onunde yakalamayı deneyen bir film... Ve baştan sona filme eşlik eden çok hoş bir müzik... Gösteri sonrasında, hangi muzikçilerin, hangi plaklarından yararlandığını sorduğumuzda, aldığmız yanıt şaşırtıcı: Hep kendi besteleri bunlar Mehmet Güreli'nin... Pekı, kim bu Mehmet Güreli? Bu 36 yaşındaki genç adam, birçok alanda bir şeyler yap Mehmet Güreli, çok yönlü bir sanatçı: M may çalışan, çok boyutlu bir insan... Gazetecilik yapıyor (şu anda bir büyük gazetenin sinema sayfasını hazırlıyor), hikâye yazarhğı var ("Sıcak Bir G Ö J " adıyla lopladı kısa öykülcrini), yayımcılık yapıyor (Nisan dergisı ve yayınları), film yapıyor, gitar çalıp şarkı srtylüyor ve Bob Dylan tarzı şarkılar söylediği konserler veriyor. Bestc yapıyor ve yakında bestelerinden oluşan bir plak (veya kaset) yayımlayacak... üenelde tek boyullu, hatta boyutsuz kişiliklerdcn oluşan bir toplumda, Güreli'nin yaptıklarının hakkını vermek, onun sonsuz enerjisini, çeşitli alanlara yönelmiş sanat tutkusunu övnıek çok mu? Güreli'yle konuştuk ve "Vapurlar" filmiyle başka şeyler üzerine bilgi aldık... Mehmet, bütün bu yaptıkların içinde senin için en önemli olan veya olanlar hangUi? Aslında hcpsi önemli, fakat sırıcma, ilk kendimi tanımaya başladığımdan beri ciusuııduğüm şey oldu. Sinemaya ulaşmak için butün bu dalların bende qluşma,sı vaı. Sonra hepii birleşip sinemaya ulaşmayı amaçlıyorlar. "Vapurlar" nasıl ortaya çıktı? Vapurların görülen, bilinen yaşamları dışmda başka bir yaşamları da olduğunu duşıınmeye başladım. Bundan bir sayfalık bır hikâye oluşturdum. Kendi aralarında bir ılışkıyc, iskelelerle ilişkiye girdiklerini, kendi aıalarında aşkları, kıskançlıkları olduğunu düşlemeye koyuldum. Bu duşleri kurarken kafamda bir müzik belirdi. Bu müzik, görüntuleri, filmi kafamda iyice oluşturdu. Film, vapuılann bana esinlediği bir müzikten yola çıktı. Bir uzun yolculuğa çıktım, her şey birbirını etkilemcye başladı. Hiçbir olanağım yoktu: Kanıcra yoktu, film yoktu, para yoktu. O arada ga/eteın, beni ummadığım bir anda Vcned'k'c yolladı. Kanallar, gondollar, beni çok ctkılcdı, hep filmi düşündüm... Sinema dünyasının da ıçınde olma heyccanıyla film kafamda ıyice oli'stu. Kenan Ormanlar, bana 3 kutu 16'lık film sağladı. O filmlerle Türkiye'ye doııdıım. Sedar Işın, ilk profesyonel denemesıni bu filmde yaptı, kameraman olarak... Bir kanıera bulduk, karşılıksız ödünç aldık... Ahmet Karagöz adlı bir arkadaş, film tasanmı/ı duyııncu içlendi, 500 doları vardı, çıkardı veıdı... Bu ve ben/.erı yardımlarla film için yeterlı olanuklar ortaya çıktı. Çekimc giriştik, hen, Serdar ve Şebnem Işın vc Ahmet Kııragöz . Çekim 2 yıl surdü, 15 kutu film haıcaclık... Vapurların boyle bır fılmden haberleıi olmadığı ıçın istediğimiz harekctleri yaptıımak zor oluyordu. O yüzden çekim uzadı. Paıasız kaklığıınızda çekim duruyordu. Tam 2 yıl sonıa lılnı bitebıldı. İlk başlarda Çelik (iiılersoy, sonraları banyo aşamasında, Sami Şekeroğlu da yaı dımcı oldular... Filmin çok giuel, çok ctkilcyiıi bir nıüziği var. Bu ınıı/igiıı filmin gorsel yanını ikinci plana atabileceğini duşıınınııyor mıısun? Bu besteleri ayrıca değerlendirmek niyetinde misin? Görsel yanıyla bütürıleşmcsini dıliyoıum. Umarım öyle o!ur. Bütun amacım, o seııteze ulaşmak. Hiçbir şey öne geçmemelı. Bu müziği daha uzun, butün olarak çaldığımızda, bir plak olabileceİc malzeme var. Bunu bir kaset halindc çıkarmaya çalışacağı/. Peki, müzik nasıl oiuştu? MUziği oluşturan, Ayşe Tulüncu... Yani beste benim, düzcnleme onun... Film 3 kez kurgulandı, son kurguda müzik eklendi.. Tü« tünciı, filmin ruhunu çok iyı kavradı ve filmin içinc müziği bence çok ııstaca ycrlcstiıdi Herkes artık olayı yaşayarak k.ıtıldı ise.. Tahsin Ünüvar, saksofon ve flut çaltlı, Tııtııntü piyanodaydı, ben de gitar çaldım. Hikâyedc neredesin? Kendini nvre>c koyuyorsun? Hiçbir yere... Daha doğrusu bcnı hcnüa bir yere koymadılar... Aıtıa iyi bıı scıde olduğuma inanıyorum. Az sö/cuklc duııyalaı yaratmak ve her şeyı gördüğıınc ınaıidiı ııısanlara, görmediklerinı, göremcdıklcrını gostcrmek istiyorum. Kısa ftykü ya/arı olıııak istiyoruın. Bıı tarzı sonıına dek, gotıırebıldiJSim yere kadar goturmek istiyorum Kısa I ilme uelince, onda ısrar etmeyebilirım. Sinema çabam, farklı bir yere gidebilir.. Ama kısa ftykü çabam, Samrını ki hep sürecek... Bıı a n d a , bu| kısa filmin benim için çok uzun sıırduğıınü anımsatmak isterim (çekim açısındaıı!..) Peki, yayıncılıga ne dersiıı? Bir gy (Nisan) ve de onun çevresindc kitap >a>ııncı lıgını tek başına sürdürmek nasıl bir İş? Bu işleri arkadaşım Ahmet Karagöz'le birlikteyürütüyoruz. Amadeıgıyı ha/ıılayar benim.. Dergıde, günlük olayların dışında. daha kalıcı nitelikte, daha kapsamlı ya/ılar seçmeye çalışıyorum. Ayrıca önemli hıılduğum senarycları dergide yayımlıyoıunı, biı tıır sinemaya hazırhk çalışması olarak. . Unutulmuş, kaybolup gitmiş kimi yapıtlat vc satıatçılar üzerine özel bölümlcr yapmaya v'alıştım: "Pardayanlar", Edgar Allan Poe, Veni Oalga'ya yeni bir bakış, vb... Yayınıcılıkta ise, bazı şeyleri ilk kez yapabilmeye çaliştık: VVoody Allen'in öyküleri, Ray Bradbury'nin öykuleri... : ] Ahmet Rasim'den Ziya Osman Saba'ya Eski İstanbul vapurları hmet Rasım (18641932), Istanbul'un gundelik yaşamını yansıtan ' fıkra, makale, ve anılarıyla tanınır. 1922'de yayımlanan Fuhşı Âtlk (Eskı Fuhuş Hayatı) adlı kitabı da bunlara iyı bır örnektır Ahmet Rasım, bu kitabında, 1880'ler Istanbulu'ndan renkli ve kendine has kesitler verır. Bu arada, annesiyle bırlikte, Kadıköy tarafında oturan halasına yaptıkları ziyaretin "yolculuk safhasım" dıle getirir... Ahmet Rasım 15 yaşındadır, yıl da 1879.. A " Giyindi, örtündü, yola düzüldük. Arka sokaklardan çünkü o zamanın kadınları caddeden geçmezlerdi Taşteknelerden, Bozdoğan Kemerı'nden, Tiryaki Çarşısı'nın ust tarafından, Fıncancılar Yokuşundan, Mısır Çarşısı ıçınden köpruye vardık Kadıköy iskelesıne geldık 2 numaralı vapur diye bilinen vapura bındık. Valıde, kadınlar taratına gırdi. Ben de kadınlar tarafı perdesının ta yanına oturdum. Aramızdakı perdenin kalınlığı haıl bulunuyordu. O kadar kı ıkıniızın ayağı hemen hemen yanyanaydı Hattâ ben arkaya gerılerek kendlsine söz bile söylüyordum. Şimdlki adı "Seyrisefain" olan ıdarenın o zamanki adı "Idaiei mahsusa", bundanevvelde ' idarei Azlziye", "Fevaidimahsusa"o\an bu ıdare vapuru eskiden beri meşhur olan tembelliği, intizamsızlığı dolayısıyla bir türlü hareket edemiyordu. Sımit yedim Yine çarkı dönmedi; su içtim, yine yürümedl Tenhalık da var. Erkekler tarafında on onbeş kişi, kadınlar tarafında da üç dört kadın... Hem de ne kokona, ne dudu, ne de koriçal.. VWI Ahmat Raskıfln yandan çvMmı. de, nohudî feraceli bir hanım, tavır ve kıyafetinden hizmetçi olduğu belli, yalnız burnu ile gözleri görünüyor, çopur bir mendebur... Iktde birde perdeyl açıp saltalı, Zlya Osman Sabtfnm Boğaz v«puru. şalvarlı, posbıyık, kalın, slyah şemsiyeli kocasını çağırarak kulağına bir şeyler fısıldayan Trabzon çarşaflı bir kadın, öyle hatırlıyorum ki yedi seKiz yaşlarında bir de kız çocuğu vardı. Vakit ve saat gelmış olacak kı, halat almak ıçın bır gürültü koptu. Vapurun çarkları dönuyor, denız köpuklenıyordu Kaptan, öttürmuş olacak; zır düdükl.. Bır duduk daha!.. Elveda!.. Köprüden ayrılıyoruz... " Eli değdıkçe anılarını bölüm bölüm yazmış ve buniarı hikâye yıllıklarında, Varlık dergısınde, bır kısmını da "Mesut Insanlar Fotoğrathanesı" adlı kitabında yayımlamış olan Cumhuriyet dönemı şaırlerımizden Ziya Osman Saba (19101957), yaşamı boyunca bu anılarını "Dağışon İstanbul" adlı bır kitapta toplamak istemiştir. Onun bu tutkusunu, 1959 yılında Yaşar Nabi gerçekleştırmış ve Ziya Osman Saba'nın bu anı parçalarını Varlık Yayınlan arasında, "Değışen İstanbul" adıyla yayımlamıştı. Ziya Osman Saba, 1956 tarihll "Yaz Gezıntılerı" adlı bır bölümde, çocuktuğunun vapurlarını, 1920'lerın Boğaz vapurlarını şöyle anlatır: "Boğaz'ın, Bebek'ten ötesı için, artık doğrudan doğruya vapura, köpruden kalktığından berl yolda sankı kızmış, kızışmış, uğradığı, daha dogrusu, zorla uğratıldığı. ışte, kaçmaması için de halatlarla sımsıkı bağlı tutulduğu şu Beşıktaş iskelesınden bızi bır an evvel alıp tekrar yoluna, koşusuna devam etmek ısteyen bır şırket vapuruna binerdik. Bacasındakl numarayı, dönuşte evdekııere onlar bu numaranın şu veya bu olmasına pek önem vermez, sozüme pek kulak asmaz görünseler deısrarla söylemek sonra da artık o vapurun yalımız onünden her geçişinde "ışte, bındigim vapur" diye kendi kendime övünmek üzere, aklımda tutardım. "Bindığim vapur"!.. Işte, kırk yıllık bır arayla, iki yazarın çocukluk gözlemleri arasından süzülen gelen Istanbul'un eski vapurları.. •
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear