Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cabadan yaşamak Sağlığımızı koruyamıyoruz. Hastalanınca işin içinden çıkamıyoruz. Yani kısaca "cabadan" yaşıyoruz. Oysa, daha sağhklı koşullar yaratmak için, daha yaşanası bir dünya için yaşamak gerek. janla mı? Çamaşırınızı neyle yıkıyorsunuz? Çamaşır tozuyla mı? Evet, çünkü sabahtan gece yarısına kadar deterjanların reklamlarını duyuyoruz, izliyoruz. Ev kadınlarından iinlü şarkıcılara kadar birçok kişinin ağzından "teınizden daha temiz", "beyazdan daha beyaz", "renkliden daha renkli" çamaşırların gizini öğreniyoruz. bulaşıkların nasıl "pırıl pırıl", lavaboların nasıl "gıcır gıcır" olduğunu öğreniyoruz. Bütün bunları ne çok öğreniyoruz da, deterjanların içindeki etkili maddelerin deride egzamalara sindirim sistemi ülserlerine yol açtığını bir türlü öğrenemiyoruz. Deterjanların içindeki o "çabucak" temizleyen, ev kadınlarının "yüzünü guldüren" etkili maddelerin bir türlü çözümlenmediğini, sulara karışarak yeraltı sularına bulaştığını, denizlere dökülerek balıkların ölümüne yol açtığını bir türlü öğrenemiyoruz. Cabadan yaşıyoruz demiştik, değil mi? Yediğimiz besinlerin, içtiğimiz suların yapılan tahlillerinde sağlığa aykırı neler bulunduğunu zaman zaman yapılan yayınlardan öğreniriz. Sucuklar, sosisler, toz biberler, kaşar peynirleri, daha nice besin maddesi, içine karıştırılan yabancı maddelerle nasıl sağlığa aykırı biçimde yapılır, öğreniriz. öğreniriz de şaşar kalırız. Bir ara "sahte bal" yapıldığını okumuştuk. Ne yapacak insanlarınıız? Okuyacak, şaşacak, kızacak, gene o besinleri yiyecek. Başka çaresi yok ki. Bakalım "hava kirliliğine!' Yıllardır Ankara'nın hava kirliliği konuşuldu, yayınlar yapıldı, seminerler toplandı, uyarılar birbirini izledi. Şimdi, başka büyük kentler de Ankara'nın ardından "hava kirliliği" kervanına katılıyor. Kentlerin içinde endüstri merkezleri olursa, insanlar birbiri üstüne kentlere yığılırsa, bu sonuca neden şaşılsın ki? Ne yapacak insanlarımız? Gene "hava çok kirli" diyecek, gene oturacak, çalışacak, gezecek. Başka çaresi yok ki. Sağlığımızı koruyamıyoruz. Hastalanınca işin içinden çıkamıyoruz. Buna "cabadan yaşamak" denmez de ne denir? Bu koşullarda "cabadan yaşamak" için ne otuz yaşını geçmeyi beklemek gerekli, ne de enfarktüs atlatmak. Doğrusu, gözümü 82 ışıkta görebilmek için A vitaminı gereklidir. A vıtamıni eksıkliğinin erken bir belirtisi, "gece körlüğüdür." Derıde kepeklenme ve kuruma da A vitamini eksikliğinin başka bir belirtisidir. Mukozalardakı A vitaminı eksikliğı nodoniyle, akcığer bronşlarının salgıları dışarı atılamaz, bronşitler görülür, sindirim kanalında emilım bozukluklan, ıshaller görülür. Gözlerde konjonktiva epitelinin bozulması sonucu, gözde bozukluklar, kornea bozulrnaları, delinmeleri, körlük olabılir. Büyüme için de gerekli olan A vıtamini eksikliklerinde kansere direncin azalması da önemli bulgulardandır. Hangl besinlerde bulunur: A vltamlnl içerenler: 100 gramında mikrogram Balık yağı 4527000 Tereyağı 800 Karaciğer (koyun, dana) 500010000 Margarln (vltamin eklenmiş) 900 Yumurta 100 Yağlı psynlr 300 Süt 40 Sığır, koyun etl 04 (Karoten olarak) Havuç 2000 Yaprakh aebzeler 600700 Sarı patates 600 Taze kayısı 250 Domates 100 Günlük gareksinme: 7 yaşından büyüklerde günlük 400700 mikrogram gereklidir. Besinleri pişirmeyle azalmaz, kızartmayla ve güneş ışığıyla azalır. D M VİTAMİNİ Gözlerin, derinin ve mukozaların desteği A * bdi tpekçi Barış ve Dostluk jM ödülü jürisinin calışmalarını / • nlatırken, jüri üyesi Emre Konf^M gar, şunları söylüyor: "Zaman *4 M ne kadar çabuk geçiyor Allahım. Daha önümüzde koskoca bir şiir yanşınası var ve saat iiç buçuk olmuş bile. 124 aday arasından seçeceğiz dereceye gircnleri. Ogleden sonra, otııruma başlamak için Hikmet Feridun Es'i beklerken, llhami Soysal'ın anlattıkları hiç aklımdan çıkmıyor: Enfarktiis sonrası, 'Doktorlar neyi yasakladıysa onu yapıyonım' demişti Soysal. Sohbet aslında, 'cabadan yaşamak' konusundan açılnuştı. Ben kendime otuz yaşı önnır biçligiıni, bu nedenle geri kalan yılları 'cabadan yaşadıgıma' inandığımı, bu yüzden de kimseye hiçbir konuda odün vermeyi düşünmedigimi belirtmiştim. Evel. tlhami Soysal'a, 'siganı içme' demişlerdi. Içiyordu. Hem de giinde iiç paket. 'Yürii' demişlerdi. Sadece evden otomobiline, otomobilinden evine yürüyordu. 'Perhiz yap' demişlerdi. Hiç perhiz yapmıyordu. ÇUnkii 'cabadan yaşıyoram zaten' diyordu. Demek ki 'cabadan yaşamak', kimini de böyle etkiliyor diye, dehşelle dinledim tlhaıni'yi. O da benim sabah cimnastiklcrime ve perhizlerime aynı dehşelle bakmıştı mutlaka. Ama her ikimiz de uygar jüri iiyeleri olarak, 'düşünce aynlıklarımm' belirtmekle yetinmiş, birbirimizi eleştirmemiştik." Tanınmış iki yazarımızın arasında geçen bu sohbet, önemli bir konunun iki ayrı yorumunu göstererek ilgimizi çekmektedir. Gerçekten de, birçok kişi "cabadan yaşıyorum" diye düşünür zaman zaman. Geçirilmiş önemli bir hastalık, atlatılmış büyük bir kaza, kişinin hayatıyla ilgili bir değerlendirmesi aynı yargıyla sonlanır: Cabadan yaşıyorum.. "Cabadan yaşamak", insanda farklı etkiler yapar. İki yazarımızda da öyle olmuş. Emre Kongar, "Ben herhalde otuz yaşıma kadar yaşarım" diye düşunmüş, daha fazla yaşadığını görünce de, yaşamım sağlıkla geçirmeyi amaçlamış; sabah cimnastiklerini uygulamış, perhizini düzenlemiş. llhami Soysal, "cabadan yaşıyorum zaten, öyleyse bıından sonra kendimi sıkmadan, diledigimce yaşayayım" demiş, doktorların söylcdiğinin hiçbirine kulak asmadan yaşamayı sürdürmüş. Her iki değerli yazarımıza da, seçtikleri yaşama biçimleriyle daha çok uzun yıllar yaşamalarını dilerim. Aslında, ülkemizde, "cabadan yaşıyorum" demek için ne önemli bir hastalık gerekli ne de kendine ömür biçmek. Gazetelerin, dergilerin manşetlerine, kapaklarına bir göz atmak bile, hayatımızın nasıl rastlantılarla sUrdüğünü, sağhğımızın ne kadar olumsuz koşullarla çevrelendiğini göstermeye yeterli. 23 Kasım 1986 pazar gününün ilgi çekici haberleri şöyle: Cumhuriyet: Alkolizm, bir bardak içkiyle başlayabilir.. HUrriyel: Trafikten S.O.S. Sabah: Serumlardan şikâyet artıyor.. Nokta Dergisi: Batıda yasak, Türkiyc'de serbest... Tehlikeli ilaçları açıklıyoruz!.. Bunlar, bir günUn bazı gazetelerinin, dergilerinin sağlıkla ilgili konuları. Günccllikleri oranında basında yer alan, guncelliği azahnca bir köşeye bırakılan pek çok sağlık sorunu. Ama, her günümuz, sağlık için tehlike olan sorunların yaşadığı, arttığı bir ortamda geçiyor. tster evinizden çıkın ister çıkmayın, bu sağlıksız koşullar sizi buluyor: lşte size örnek: Bulaşığının ncyle yıkıyorsunuz? Deter zü dünyaya açar açmaz " c a b a d a n yaşamaya" başlıyoruz. Ama, sağlıksız koşullara teslim olmak için değil. "Böyle gelmiş, böyle gider" demek için değil. Daha sağhklı koşullar yaratmak için. Daha yaşanası bir dünya için. Yaşamak gerek. D ezgamayt ortaya çıkanr. Bu hastalıkta karşılaşılan güçlükler, derinln "neden" özel bir duyarlıhk kazandığını, tepkimeyi hamkete geçiren "etkenler"in neler olduğunu saptamakta karsımıza çıkar. Bu güçlükler, "alerji" dediğımız çok boyutlu gelişmenin karışık mekanizmasından kaynaklanmaktadır. 18 yaşında, üniverşite öğrencisi genç Deriyi doğrudan etkıleyen dıs etksnler arabir bayan okurumuz (Û. Aytun), "Neden lyileşemiyorum" başlıklı yazımızdan esinle sında, özellikle eller için dikkati çeken temlznerek, ellerindeki'egzama'dan yakınmalannıllk malzemeleri, deterjanlar, kozmetık maliletiyor. Birkaç yıllık bir süre içinde, önce sağzemeleri, çımento ile uğraşan ışçilerde göel ışaret parmağı ve başparmağında orta rülen çimento tozları gibı bılınenler yanında, ya çıkan egzama, sağ eline yayılmış, daha daha pek çok materyal bulunmaktadır. az olmak üzere sol elınde de belirmlş. HeDeriyi doğrudan etkilemeyen (deriyle tekimlere gitmiş, ılaçlar almış, perhiz yapmış, mas etmeyen) çesitli etkenler de sülfamitancak bir sonuç alamamış. ler, penisllin, streptomisin gibi ilaçlar, gıysiUzun mektubunu yayımlayamadığım İçin lere ait boyalar, naylon malzeme, bazı beözet yaptım. önemli yanı, okurumuzun, gi sin türleri gıbi çeşitli nedenler olabillr. derek tıp bilimine güveninin sarsıldığını beEgzama olaylannda sindirim ststemı, horlirtmesi. monal sistem, metabolizma, sinir sistemi, "Hlç ml çözüm yolu yok? Ama olmatı, ruhsal durum da incelenmelidir. mutlaka bir yol olmalı. Eğer yoksa işte Kuşkusuz, bu kadar geniş boyutlu, çok böyle 'Iylleşemeyen' hastaltklar da has etkenli bir hastalık, bütün bunlarm saptantalar da var demektlr" diyor okurumuz. masındaki güçlüklerden kaynaklanan bir Egzama, aler/ık deri hastalıkları arasında "iyileşme engelı" karşısında bulunmaktadır. yer alır. Çözüm, bütün bu güçlükler bilinerek saÇeslttı nodenierie özel bir duyariılık kazanbırla, durumun araştırılması, etkenlerin bumış derinin, bu duyarlılığı harekete geçiren lunması ile sağaltımdır. Bu da hekimlere etkenlehe "alerjik bir tepkime" göstermesi, düşmektedir. Ü Haftanın Mektubu Egzama iyileştirilebilir