26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Bir yaşama anlayışının şairi "Sabri Altınel, ilgileri üstüne çekmek istemeycn bir şiirin işçisiydi. Yazdıklarını büyük bir titizlikle işledi, kolay kolay ortaya çıkarmadı. Toplum sorunlarına ilgisi şiirlerinde her zaman bir düşünsel yön olarak belirdi. Bilinen doğruların yazılmasına değil, yaşamın birdeneyimden geçirilmesine önem verdi." Memet Fuat, "Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi"nde böyle tanımhyor Altınel'in şiirini. Altınel, 1926 yılında Susurluk'ta doğmuştu. 1949'da Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdikten sonra çeşitli liselerde öğretmenlik yapmıştı. llk şiirleri 194344 yıllarında Balıkesir'de Kaynak dergisinde yayımlanmış, daha sonra Genç Nesil, Sanat ve Edebiyat, Edebiyat Dünyası, Yeryüzü, Yeditepe, Yeni Ufuklar, Yücel, Yelken, Ataç, Yapraklar, Soyut gibi dergilerde yazmıştı. Altınel'in kitapları da şöyle sıralanabilir: lnsanın Değeri (1955), Kıraçlar (1959), Federico Garcia Lorca Seçme Şiirler (56 şiir çevirisi, 1962), Zamanın Yüreği 0982), Şiirleı (1983). 19 Ekim 1985 tarihinde yitirdiğimiz "bir yaşama anlayışının şairi" Sabri Mtıncl'i ölümünün birinci yılında hiçbir yerde yayımlanmamış "Yenidir Zaman" başlıklı şiiriyle saygıyla anıyoruz. l c o 0) O Yenidir Zaman Sizin güveninizle aydmlamr toprak; Kendini denize süren bir nehır gibi Gtin uğuldar bilinmeyen sokaklardan, Akıp gider insanlarm düşleri. Açık yüreklilik büyütüyordu yüzlerdeki yanığı, Yenidir zaman; Bir onurla yıkandıkça ıssızda, Gecenin serin sularında, O köpeğin havladığı gecenin, Kavak fısıltılı gecenin. Toprak gibi gerçek eller tutuyordu Sabrın ağır malasım, Uyanıyordu insanlar, ağarıyordu su, Karanlığı açıyordu kötüyü yenen yürek. Yaşam sizi küçültmeden surup gidecek, Minnetsiz düşünce açık bir kavgada, ölümle kaybolmayacak yüzünüz, tteceksiniz umutsuztuğu, katı yürekliliği, Üstün bir koşulda, kardeşçe bir çağrıda. Sabri Altınel io Şiirde siyaset olur mu? Şair Ezra Pound'u, Amerikan askerleri, ıkinci büyük savaşta italya'ya girdiklerinde tanımıştık. Şairi tutuklamışlar, bir demir kafese koymuşlardı. Kafesin içinde, gündüz güneşle, gece soğukla savaşıyordu. Şaire, vatan haini demişlerdi. Peki, neydi suçu? 1941 yılından 1945 yılına değin Roma Radyosu'ndan ingilizce olarak halkına savaşa girilmemesini önermişti. ikinci büyük savaş sırasında böyle radyo konuşmaları oluyordu. Almanya'da da 'Lord Hav Hav' adını verdikleri bir Ingiliz, Moskova Radyosu'nda da yenilgiye uğrayan General Paulus konuşuyordu. Ezra Pound, çok yetenekli bir şair olarak dilinde benimsenir. Paris yaşamında da, birçok genç yazar, şair ve sanatçının elinden tutmuştur. Bunların arasında Hemıngvvay, James Joyce, D. H. Uwrence, T. S. Eliot, Henry Miller vb. vardır. Şairin büyük bir işkence altında olduğunu öğrendikleri zaman hepsi arka çıkmıştır. Sonunda ceza yeteneği olmadığı benimsenerek dava açılmamış, bir hastaneye kaldırılmıştır. Duruşması sırasında şair, 'Ben faşlat deglllm...' diye birkaç kez bağırmışsa da, onun artık siyasal görüşü aranmaz olmuştur. Bizde Nâzım Hikmet'ın karşılaştığı siyasal baskı, Batıdakilerden daha çoktur. Ancak ahmaklardır ki siyaseti şıırden üstün tutarlar ve şairleri tutuklarlar. Nâzım Hikmet'e de vatan haini diyenler çıkmıştır. Bugün ardımıza dönüp baktıgımızda, vatan haini kimdir, kim değildir daha açık görüyoruz. Bizde Nâzım'la uğraşan askerlerln başında mareşal gelir. Nâzım Hikmet'in Türk şiirindeki yeri ile, mareşalin askerlik tarihindeki yerıne bakalım. Nâzım, Kurtuluş Savaşı destanını yazmıştır. Mareşal ise, ikinci Dünya Savaşı'nda Almanlar Trakya'dan gelecek diye bir kent oluşturacak çimento, kum ve demiri korugan adı altında dağlara, tepelere yığmıştır. Oaha önce de italyanlar Antalya'dan gelir diye, demiryolu döşetmiştir. Bugün bunları tarihsel gerçekleri sergilemek için söylüyoruz. Dün şairler bir süre için fildişi kulelerine çekilebiliyorlardı. Bir süre kulede oturmalarına kimse karışmıyordu. Bugün sanatı siyasetten ayırmanın olanağı yok! İkisi birbirinin içine girmiştir. Bu kaynaşma çağımızın gereğidir. Bugün sanatı hiçbir kimse siyasetten bağımsız düşünemiyor. Büyük sanatçıların hepsine bakın, siyasetin oluşturduğu yapının içindedirler. Ezra Pound ve Nâztm Hikmet örneği, başlangıçta nasıl aykırı görünmüşse, bugün doğal. Ülkemiz son iki dönemde sıkıntılı günlerden geçti. Bu sıkıntılar Ister istemez şlirimize de yansıdı. Bu dönemleri anlatan çok şiir yazıldı, ama çok şair çıkmadı. Çok şiırli, az şairli garip bir dönem yaşadık. Herkes birbirine benzeyen şiirler yazıyordu. Belki şiir boldu, ama şair yoktu. Şairslzliğln suçu toplumculuğa yüklenir gibi oluyor. Oysa toplumculukta ilerleme, düne göre yavaştır Kültür yaşamımızda ağır basan toplumculuk oluyor. Bu yönden de her türlü suç ona yükleniyor. Bu bakış da günü gelince gerçegini ve anlatımını bulacaktır. D •ö Mapus Telleri yiğit oğlum biryıl oldu sen mapusa düşeli hep ağlıyor gelinim kurudu memeleri birgarip bebelerin kayboldu neşeleri düşlerimde birsevdan bir de mapus telleri ekiyoruz toprağı sensiz ürün vermiyor suskunlaştığıfidanlar hep kökleri kuruyor hüzUn dolu esen rüzgârın sesi aramızda bir yokluğun bir de mapus telleri yiğit oğlum biryıl oldu sen mapusa düşeli göremedin bir türlü yeni doğan bebeni gözleri senin gibi yumuk yumuk elleri aramzda bir hasret bir de mapus telleri ellerim hep saçlarını arıyor geçmez oldu bulutlar toprağımız ağlıyor tohum attı çevremize acının dikcnleri verin artık oğlumu verin mapus telleri Ümil Alayman Kaçıp Giden düşerim aramaya bir yağmur sonrası güneşe koyduğun ayakizlerini ey bahar tatlı maya kime verdin yüreğime bandığın çanak güllerini gUneşle tenim arasında yitirdim seni çürük saman kokusu bana tanıdık kalan uzandığm topraktan üvezli saçlarmla Unıut Cermeç tkinıiz İçin Zamanlarm içinde bir zaman düştin Sadece senin ve benim yaşadığımız En içli şarkıların bizler için çaldığı En renkli kadehlerin bizler için kalktığı Senin ve benim birbirimize İcara sevdalı yaşadığı Kimseyi görmeyen gözlerimizin, Sadece birbirimizi gördüğü. Zamanlarm içinde bir zaman düşün Bir bütün olduğumuz gecelerin hiç bitmediği Aşk sarhoşluğu ile yosun kokan sahillerde Seninle olduğumu sadece yıldızların bildiği. Ve... Zamanlarm içinde bir zaman düşün Bir bütün olduğumuz gecelerin birinde Dalgaların bizleri altp götürdüğü tkimizin birlikte yasaytp, Birlikteöldüğü.. AIi Bıçakçı Altın Asmalar Denizin yıkandığı sıcak kumlarla Amları yıkadım Zeytin ağaçlarının altında. Türkülerin saçılır köpüren poyrazların göğsüne Duygulu ıslak toprağın Mavi nefesi gibi. A tlar dövüsür suyun çıplak gövdelerinde Ve ayın yalnızlık vaktinde tnciden bulutlar dolanır Saatler boyu Altın asmalar da. Söğüdün vesarışın harmanların ayva kokusu, Erkenden çözüyor saçlarını Düşleri; günbatımında yeşillenir Çiçeklerin ayakları altında Abdurrahman Dttrtkardet 22
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear