26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

5 Ş Performans Piramidi... öğrenmek değildir. Çalışmanın üç amacı vardır: Konuya odaklaşmak, konuyu anlamak, konuyu öğrenmek. Eğer bir konu, odaklaşmadan anlaşılmamış ve öğrenilmemiş ise doğru çalışılmamış demektir. Bu da zihinsel performansı etkileyecektir. Anlamak ve öğrenmek konusunda, “zihnimizin en açık olduğu zaman dilimi”ni de bilmemiz gerekir. Bu da herkesin “kendi biyoritmi” ile ilgilidir. Herkes, kendisinin en “açık zihinli olduğu zamanı” bilir. Bu konudaki önemli bir nokta da “kendimizi kandırmamamız”dır. Kendini kandırma, çalışmayı erteleme, artık aklının almadığına inanma, bunu öğrenemediğini düşünme, hiç öğrenemeyeceğine saplanma, bizim kendimize koyduğumuz engellerdir. D) Piramidin dördüncü ve son basamağı: RUHSAL PERFORMANS Ruhsal performans, üst düzeyde başarmayı istemek, bunu kendine hedef edinmek, bu hedefe odaklanmaktır. Ruhsal performansımız yüksek olursa, başarı olasılığımız sandığımızdan daha çok yükselir. Çünkü, bu durumda bütün enerji kaynaklarımızı hedefe seferber ederiz. Bu da “doğru hedef seçtiğimize inanmak” ve “bunu sürdürmek” ile olabilir. Motivasyon dediğimiz bu güçlü isteğin önündeki engeller şunlardır: Hedefinden kuşku duymak. Hedefe başkalarının isteği ile yönelmiş olmak. Hedef seçimini içselleştirmemek. İrade yetersizliği. Kendine güvenmemek. Ne istediğini bilmemek. Ne istemediğini düşünmemek. Kendini tanımamak. Kolayca etki altında kalmak. Karar verememek. Kararından çabuk vazgeçmek. Kararını uygulamakta güçlük çekmek. Görüldüğü gibi, “ruhsal performans”, kişilik ve karakter özelliklerimizle yakından ilgilidir. Burada da kendini tanımak ve zayıf yanlarını bilerek güçlendirmek “ruhsal performans”ı yükseltmek için gereklidir. Böylece; BEDENSEL, DUYGUSAL, ZİHİNSEL VE RUHSAL PERFORMANS’ın, yükseltilmesi, başarılı performansın tamamlanması olmaktadır. Hepimiz için önemli olan bu analizin dikkatle incelenmesini öneririm. irketler için yapılan yeni bir “performans analizi” çok dikkatimi çekti. Aslında, sınava girecek öğrenciler için de çalışan herkes için de geçerli olan bu analiz, performans konusunda yeni ufuklar açıyor. Amerika Orlando’daki LGS Performans System’s yöneticileri olan Jim Lohr (performans psikologu) ve Tony Schwartz (performans antrenörü) tarafından geliştirilen yöntem, “performans”ın sistemli olarak geliştirilmesi amacını gerçekleştiriyor. Performans, başarılması gereken işin, bütün güçlerin harekete geçirilmesiyle yapılması ve sonuca ulaşılması demektir. Böyle olunca da konuyu ikiye ayırmak gerekiyor: 1. Başarılması gereken iş (ya da işler) nedir (nelerdir)? 2. Başarı için harekete geçirmemiz gereken güçler nelerdir? İşte bu noktada, “performans uzmanları” bir piramitten söz ediyorlar. Piramidin tabanında: A) BEDENSEL PERFORMANS yer alıyor. Bedensel performans, bizim bir hedefe yönelirken en önem vermediğimiz yanımızdır. Ben de ders çalışırken uykumu azaltmaktan hiç çekinmezdim. Genelde de uyku ilk feda edilebilir sayılan gereksinmemizdir. Beslenme, hiç önem vermediğimiz, rastgele atıştırdığımız bir şey sayılır. Yürümeye, spor yapmaya, bedenimizi zinde tutmaya hiç önem vermeyiz. Bunu zaman kaybı sayarız. “Bedensel performans” kaybı, bu yöntemin kurucularına göre çok büyük önem taşımaktadır. Bu sistemde, “başarıya yönelik performans”ın ilk adımı “Bedensel Performans”tır. Beslenme düzenli olmalıdır. Beslenmede, temel özellik; yeterli kalori, gereken protein (hayvansal ve bitkisel protein karışımı), ölçülü karbonhidrat, gerekli vitamin ve mineraller, yeterli sıvı gereklidir. Hayvansal protein kaynakları; et, balık, süt, yumurta ve peynir, yoğurt gibi süt ürünleridir. Bitkisel proteinler en çok fasulye, mercimek, nohut, bakla gibi ürünlerde bulunur. Bol salata ve meyve yeterince tüketilmelidir. Uyku, her zaman yeterli sürede ve rahat koşullarda tamamlanmalıdır. Uyku eksikliği bedensel performansı düşürür ve zihinsel performansı da etkiler. Beden, yürüyüş, uygun sporlar ile zinde tutulmalıdır. B) Piramidin ikinci katında: DUYGUSAL PERFORMANS bulunmaktadır. Duygusal performans, bizim duygusal davranışlarımızın düzenlenmesidir. Başarmayı çok istemek ile uyguladığımız program arasındaki uyumu anlamak burada çok önemlidir. Başarıyı çok isteyen ama çalışmayı pek sevmeyen birisi sonucun çok iyi olamayacağını sezer ve “korku” duyar. Bu koşulda duyulan “korku” pek de bilincinde olamadığımız bir kaygı olarak bizi yavaşlatır, durgunlaştırır ve engeller. Başarı duygusunun frekansı ile çalışma tempomuzun ve çalışma yoğunluğumuzun arasında bir uyumluluk olmalıdır. Beklemek ile beklememek. Kaçmak ile kovalamak. İstemek ile istememek. Girişmek ile kaçınmak. Bu ikilemler arasındaki tutumumuz, bizim “duygusal tonus”umuzu oluşturur. Eğer biz, beklediğimizi istiyor ve yapmaya girişiyorsak, kararlılıkla hedefimizi kovalarız. Bu da bizi “yüksek duygusal performans”a ulaştırır. Duygusal performans konusunda “aile beklentileri” de büyük bir rol oynar. Eğer, aile “yüksek beklenti” ile çocuğunu etkiliyorsa, öğrenci de onlara karşı büyük bir sorumluluk duyar, bu da onu kaygıya yöneltir. Ama aile, çocuklarının beklentilerini öne alıp işi ona bırakırsa, öğrencinin kendi beklentisi oluşur ki bu da onu daha yüksek bir duygusal performansa ulaştırır. Duygusal performans, öğrencinin çalışma disiplini ile ailenin beklentilerini düzenlemesine bağlı olacaktır. C) ZİHİNSEL PERFORMANS Zihinsel performans, burada öğrenmek, öğrendiğini özümsemek, ne öğrendiğini bilmek, öğrendiğini gereken yerde, gereken zamanda işe yarar biçimde kullanmaktır. Burada, “doğru çalışma ilkeleri”ni bilmek ve uygulamak asıldır. Benim öğrencilerde gördüğüm en büyük eksiklik, “doğru çalışma ilkeleri”ni önemsememek, çalışmayı her biçimde yapabildiklerini sanmaktır. Oysa, masanın başında oturmak çalışmak değildir. Hele de odaklaşmadan çalışmak, anlamak ve
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear