Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
29 Ekim 2013 Salı 7 “Ajansların bugünkü haberlerinden bazıları özetle şöyle: Hasankeyf kurtuldu: Uygarlıkların başkenti Hasankeyf sular altında kalmayacak. Kültür Bakanlığı, kültür mirası bilincinin gelişmediği 50’li yıllara ait projeden “vazgeçildi”ğini, Ilısu Barajı için Hasankeyf’in boğulmayacağı yeni bir tasarım üzerinde çalışıldığını bildirdi. 3’üncü köprü yapılmayacak: Yapımcı bulunamayan 3’üncü Boğaziçi köprüsü için yeni ihale yapılmayacak. Hükümet açıklamasında; “Sayın Başbakan, belediye başkanıyken de 3’üncü köprüye karşıydı; İstanbul’un doğasını koruma fikrine geri döndü” denildi... Haydarpaşa “gar” olarak kalacak: Otelcilerin göz koyduğu Haydarpaşa’nın“gar” işlevi değişmiyor. Ulaştırma Bakanlığı’nın açıklaması şöyle: “Milletçe anılarımızda yer etmiş bir kültür mirasının tarihsel işlevini nasıl yok edebiliriz? Haydarpaşa asla satılmayacak ve başka amaçlarla kullanılmayacak.” HES’ler durduruldu: Derelerimizi paylaşan hidroelektrik santrallara verilen izinler iptal edildi. Enerji Bakanlığı açıklamasında; “Zaten enerji ihtiyacının çok azını karşılayacaklardı…Yaşam ve bereket kaynaklarımızı gözden çıkarmayacağız. HES’lere direnen köylülerine müjdemiz olsun” denildi. Nükleerden vazgeçildi: Modası geçmiş teknolojiyle Türkiye’ye dayatılan nükleer santrallara olumlu bakan hükümet tutumunu değiştirdi. Bakanlar Kurulu toplantısında konuşan Başbakan; “Nükleer karşıtlarının itiraz gerekçelerini önemsemeliyiz; enerjiyi doğayı ve insanı gözeterek üretmek çağdaş sorumluluktur” dedi. TOKİ’den özeleştiri: Ayrıcalıklı imar yetkileriyle kentleri daha da betonlaştıran TOKİ projeleri “yarışma”yla elde edilecek. Bir panelde konuşan TOKİ Başkanı; “Ülkeyi kimliksiz tip bloklarla doldurmanın yanlışlığına katılıyoruz. Artık her proje için mimarlık ve şehircilik yarışmaları düzenlenecek; kente ve çevreye saygı esas alınacak” dedi. AVM’ler kent dışına: Eski çarşı ve pazarlarımızı söndüren alışveriş merkezleri kent dışına çıkarılıyor. Buna ait 6 yıldır bekletilen yasa tasarısının hemen gündeme alınacağını belirten Ticaret Bakanı; “AVM’ler kültürümüzü ve kent dokularını zedeliyor; halkımız birikimlerini kendi esnafıyla paylaşamıyor; kent içinde kalmayacaklar” dedi. (...)” 1 Nisan’ın tarihçesine bakıyor sonra Ekinci ve soruyor: “Fransa’da eskiden yılbaşı 1 Nisan’da kutlanırmış. 1564’te 1 Ocak’a alınınca, bunu istemeyen halk kralın kararını “şaka” sayarak 1 Nisan’ları bu kez şakalarla kutlamaya başmış… “Nisan balığı” da denilen bu gelenek zamanla tüm dünyada yaygınlaşmış. Biz de tarihimizdeki kimi “şaka gibi” kararların 1 Nisan’da alındığını görüyoruz. Örneğin Türkiye, “BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi”ni ilk kabul eden ülkeler arasında ve 1 Nisan 1949’da imzalamış. Bugünkü en güncel haberlerimize baktığımızda, şaka gibi değil mi? Balıkçılarımız da 1979’da 1 Nisan’ı “Balık Bayramı” ilan etmişlerdi; şimdi sormak istiyorum; çinakop katliamınızdan ötürü bu yıl lüfere hasret kaldık; sakın bayramınız da “şaka” olmasın? Yeniden yukarıdaki 1 Nisan haberlerimize dönersek… Hem akıl ve bilim açısından hem de toplum ve ülke yararları için aslında “gerçek” olmaları gerekmiyor mu? Dahası, aynı haberlerin gerçek olmaları da “mümkün” değil mi? (...)” Gezi Parkı direnişi olarak anılan ve tüm Türkiye’nin çevreye, yaşam alanlarına her anlamda uygulanan baskı ve yok etme politikasına karşı çıkan sivil direniş, şimdi ODTÜ ormanı için direniyor. Ekinci, belki bedenen aramızda yok. Ama emin olun, onun yarattığı anlayış, çevre ve kent bilinci, haklarını arama ve mücadele etme gücü nesilden nesile geçecek ve bu sivil uyanış ve sivil direniş, daha fazla talana izin vermeyecek. Zaten bu da onun bize bıraktığı en büyük miras... Sürdürülebilirlik raporlaması mı, entegre raporlama sistemi mi ? Son yıllarda şirketler, sadece iktisadî sermayelerindeki değişiklikleri raporlamakla yetinmiyor; bunun yanı sıra insan sermayesi, sosyal sermaye ve çevresel sermaye konularında da raporlama yapmaktadırlar. Bu raporlama çalışmaları, kimi şirketlerin Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni imzalamalarıyla hız kazanmıştır. Bu konuda Küresel Raporlama İnsiyatifi (Global Reporting Initiative:GRI) adlı kuruluşun hazırladığı ve geliştiregeldiği bir sürdürülebilirlik raporlaması rehberi de mevcuttur. GRI, 60’dan fazla ülkeden, 600’ün üstünde örgütsel paydaşın katılımıyla oluşan bir ağ örgüttür. Bu örgütsel paydaşlar içinde sivil toplum kuruluşları, iş dünyası, kitle iletişim kurumları, akademik camia, işçi kesimi temsilcileri, kamu kurumları ve uluslararası kuruluşlar vardır. GRI’nin özgörevi ise şöyle tanımlanmış: sürdürülebilir ekonomi için şirketlerin ve kurumların uygulamalarının sürdürülebilirlikle uyumlu çalışıp çalışmadıklarını raporlamaları için bir raporlama standardı geliştirmek. GRI’nin Sürdürülebilirlik Raporlaması (Sustainability Reporting) rehberinde dört boyut iktisadî, toplumsal, çevresel ve yönetişim içselleştirilmiştir. GRI, raporlama sayesinde şirketlerin ve kurumların bu boyutlardaki başarımları ve etkilerinin olumlu mu olumsuz mu olduğunu görebileceklerini; giderek stratejik, taktik planlamalarında bunları göz önüne alabileceklerinin altını çizmektedir. Sürdürülebilirlik raporlaması kapsamında yapılacak Doç. Dr. çalışmalarda GRI’nin rehberinin yanısıra, OECD’nin rehberleri, Birleşmiş Milletler’in Küresel İlkeler Sözleşmesi, MELİH Uluslararası Entegre Raporlama Konseyi (IIRC) Entegre BAŞ Raporlama Rehberi ve ISO 26000 Sosyal Sorumluluk standardı da göz önünde bulundurulmaktadır. GRI’nin rehberleri iki bölüm halindedir. İlk bölüm, Raporlama İlkeleri ve Standart Açıklamalar başlığını taşırken, ikinci bölüm ise Uygulama El Kitabı olarak hazırlanmıştır. Bu rehberler, şirketin tüm çıkar öbeklerini temsil eden örgütsel paydaşların katkılarıyla hazırlandığı için kanımızca hissedarlar (shareholders) yaklaşımından çok sosyal paydaşlar (stakeholders) yaklaşımına daha yakın gözükmektedir. Rehberin 2013 ortasında dördüncü gözden geçirilmiş yeni haline (bkz. kısa not) ait bir sunum için şu bağlantı adresini kullanabilirsiniz: https://www.globalreporting.org/resourcelibrary/mainfeaturesofg4.pdf Türkiye’de GRI’ye uygun raporlama yapan şirketlerinin sayısı basında yer alan bilgilere göre, 2012’de 30’un üzerine çıkmış, hatta bankalar bile var, örneğin Akbank. GRI’nin örütbağında Türkiye’den iki eğitim partneri olarak Systain Consulting ve Pwc (PricewaterhouseCoopers) şirketleri gözükmektedir. Sonsöz: Entegre raporlama yaklaşımında ise sürdürülebilirlik ile finansal amaç ve sonuçların bağlantısı da kurulmaktadır. Bu kapsam tartışması süregitmektedir. Mutlu sonlansın diyelim! (*) : GRI’in Sürdürülebilirlik Raporlama Rehberi Dördüncü Gözden Geçirme (G4) hakkında kısa not: Bu yeni rehber, kullanımı daha kolay ve ulaşılabilir olarak tasarlanmış. İşletmeler ve toplumsal paydaşlar için sadece kritik olan bilgiyi raporlamaya odaklanma esas alınmaktadır. Böylelikle rehber daha stratejik bir içerik ve yönlendirilebilir nitelik kazanmıştır. Yeni rehbere ait güncelleme ve geliştirme değişikliklerinden kimileri şöyle: Yönetişim, etik ve bütünleşiklik, tedarik zinciri, yolsuzluk, sera gazları çıkarımı konuları; Yönetim yaklaşımına ait açıklamalara ilişkin jenerik bir format; Uyum ölçütleri seçenekleri; GRI içerik indeksinde saydamlık geliştirilmiş teknik içerik ve açıklamalar; Rapora alınacak malzemelerin seçimi ve sınırlanması; Raporun odaklanmasında hazırlayıcıya sunulan esneklik; Yerel ve bölgesel raporlama gereklilik ve çatılarının birleştirilmesinde esneklik; Uluslararası genel kabul görmüş raporlama standartlarındaki gelişmelere uyum; Özgül rapor içeriklerine ait gözden geçirme tabloları, özet ve hızlı bağlantılar; Kapsamlı sözlük, kaynakça çizelgesi ve görsel rehber. u Oktay Ekinci’nin bizlere bıraktığı en büyük mirastır; susmamak! Doğruyu aramak, onu savunmak, haklarının peşinde koşmak... Yaşamını buna adamış biri olarak, yaşadığımız çevrenin farkında olmamızı hep hatırlattı bize. “Bakmayın” dedi, “görün! Çevrenizde olan bitenin farkında olun, sahip çıkın.”