26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 31 Temmuz 2010 Cumartesi azalar k r e e l k ü N kalı ı b a s a d n konusu Mersin'e Rusya, a edecek ş santral in J ÖZLEM GÜVEMLİ Halk nükleer santrala karşı ayakta üretilen elektriğin ortalama satış fiyatı 67 cent civarında. Hükümetin Çernobil'in sorumlusu olan Rus nükleer teknolojisini Türkiye'ye sokması da tepkiyle karşılanıyor. Yeşiller, Türkiye'nin bu kadar gözü kara bir şekilde ve üstelik Çernobil'in sorumlusu olan Rus nükleer teknolojisiyle bir nükleer maceraya sürüklenmesini kabul edilemez buluyor. Yeşiller nükleer enerjiyi ''macera'' olarak nitelenmesinin nedenlerini şöyle sıralıyor: Nükleer santralda enerji üretilirken her yıl tonlarca radyoaktif atık üretilir. Hiçbir ülke yüz binlerce yıl radyasyon yaymaya devam eden bu atıkların nasıl saklanması gerektiğini bile bulabilmiş değildir. Üzerinden 24 yıl geçen Çernobil nükleer kazası dünyanın yaşadığı en büyük felaketlerden biriydi. Kazalardan, atıklardan ve normal işleyiş sırasında yayılan radyasyon kanserin, doğumsal anomalilerin ve başka sağlık sorunlarının en önemli nedenidir. Çernobil gibi bir kazanın sonuçları kuşaklar boyunca sürer ve geri dönüşsüzdür. Nükleer enerji son derece pahalı bir yatırım gerektirir. ABD'de 1000 MW büyüklüğünde bir santral en az 7 milyar dolara mal olmaktadır. Bu yatırım maliyeti kazaları önleyecek güvenlik önlemleri nedeniyle giderek artmaktadır. Hükümetin yaptığı son anlaşmaya göre Rusya 1000 megawattlık reaktörü yaklaşık 4 milyar dolara mal edecektir. Yani ABD fiyatının neredeyse yarısına... Bu farkın nedenlerinden biri Rusya'nın düşük güvenlikli ve kazalara daha açık bir santral inşa etmesi midir? Hükümetin Çernobil'in sorumlusu olan Rus nükleer teknolojisine neye dayanarak gözü kapalı güvendiği belli değildir. İyi Bir Kurumsal Vatandaş: Efes Pilsen Efes Pilsen iyi bir kurumsal vatandaştır; çalışanlarına, topluma ve doğal çevreye karşı sorumludur. Anadolu Efes, Adriyatik’ten Pasifik Okyanusu’na uzanan bölgedeki toplam 5 ülkede üretim yapan ve ürünlerini 60’tan fazla ülkede tüketicilerle buluşturan dev bir bira grubudur. Kuruluş yılımız olan 1969 yılından bu yana çalışmalarımıza sürdürülebilirlik prensibi ve iyi bir kurumsal vatandaş olma bilinci eşlik etmektedir. Şeffaflık ve hesap verebilirlik, paydaşlarımıza ve topluma yönelik temel sorumluluklarımızdan biridir ve bizim için önemli birer yönetim değeridir. Bu iki ilkenin, kurumsal sürdürülebilirliğimizi oluşturan tutum ve faaliyetlerimizin birleştirici unsuru olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle, dünyada ve Türkiye’de öncü şirketler arasında uygulama alanı bulan, ileri bir şeffaflık ve hesap verebilirlik aracı olan Sürdürülebilirlik Raporu çalışmasını hayata geçirdik. Rapor dönemi olan 1 Ocak 2008 – 31 Mart 2009 tarihleri arasındaki 15 aylık dönemde sergilenen sürdürülebilirlik performansımızın kapsamlı portresini sosyal, ekonomik ve çevreye ilişkin ana başlıkları içeren; GRI (Global Reporting Initiative Küresel Raporlama TUĞRUL İlkeleri) onaylı AĞIRBAŞ “Sürdürülebilirlik Raporu”nu, Efes Türkiye faaliyet gösterdiğimiz Genel Müdürü sektörde “ilk kez” hazırlayan ve paydaşlarına sunan şirket olduk. Raporumuza www.efespilsen.com.tr adresinden ulaşabilirsiniz. Sürdürülebilirlik Raporumuzun içeriğini, öncelikli konularımızın oluşturduğu üç bölümde birleştirdik: Bira işimiz, yönetim anlayışımız, çalışanlarımız, tedarikçilerimiz ve ürünlerimiz konu başlıklarının ayrıntılı şekilde açıklandığı “İşimizin Sürdürülebilirliği” ana başlığı, Anadolu Efes’in sürdürülebilir çevre anlayışının ilgili başlıklarla detaylandırıldığı “Çevreye Duyarlılık” ana başlığı, Son olarak yıllardır aralıksız devam eden yerel ekonomiye olan katkımız ve toplumsal yatırımlarımızın ortaya konulduğu “Toplumla İlişkilerimiz” ana başlığı bu üç temel bölümü oluşturmaktadır. Kurumsal yönetim ilkelerimiz olan; adillik, şeffaflık, sorumluluk ve hesap verebilirlik ilkeleri ile yönetilen bir şirket olarak bugüne kadar üretim, istihdam, katma değer yaratma gibi konularda pozitif ilerlemeler kaydettik. Bununla beraber, yaptığımız yatırımlarla su ve enerji kullanımında verimlilik elde ederken, uyguladığımız geri dönüşüm programıyla on binlerce ağacı kesilmekten kurtarıp küresel ısınmaya neden olan karbondioksit salımında da ciddi oranlarda azalma kaydettik. Kurumsal sosyal sorumluluk projelerimizle spora, turizme, sanata, müziğe, sinema ve tiyatroya destek verdik. 8 fabrikada 10 milyon doları aşan enerji tasarrufu sağladık, su kullanımını yüzde 15 azalttık, ambalaj atıklarının geri dönüşümü ile 168 bin ağaç kurtarıldı. Bundan sonra da sosyal sorumlu bir şirket olarak toplumun yaşam seviyesine katkı sağlamak için çalışmaya devam edeceğiz. ürkiye ile Rusya arasında mayıs ayında imzalanan ''Akkuyu’da Nükleer Güç Santralının Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliğine İlişkin Anlaşmayı Onaylayan Kanun Tasarısı'', 15 Temmuz’da 210 “evet” oyuna karşın 26 “hayır” oyu ile Meclis’ten geçti. 1976 yılında nükleer santral yapımı için yer lisansı verilen Akkuyu ne bugünkü gibi bir turizm kentiydi ne de aktif fay hattının üzerinde olduğu biliniyordu. Ama nükleer santralların hâlâ bile çözüm bulunamayan tehlikeli atık sorunu, kaza riskleri, yüksek maliyetleri, uzun yapım süreleri hep biliniyordu. 1970’lerden itibaren hemen her hükümet döneminde gündeme getirilen ama gerçekleştirilmeyen nükleer santral kurma hevesi sonunda nükleer lobilere boyun eğen AKP tarafından “enerji açığımız var” iddiasıyla gerçeğe dönüşüyor. Başta bölgelerinde nükleer fekalet istemeyen Mersinliler olmak üzere çevreci örgütler, meslek odaları, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ayağa kalktı; santralın kurulmaması için her gün Bu santralda üretilen eylem yapıyor, imza elektriğin 15 yıllık alım topluyor, herkesin garantisiyle 12.35 cent dikkatini nükleerin tehlikelerine çekmeye ortalama fiyattan çalışıyor. Türkiye’ye satılacağının Yıllardır nükleer enerjiye karşı mücadele altı çiziliyor. Oysa yürüten ve yenilenebilir Avrupa'da nükleer enerji kaynaklarını savunan santraldan üretilen Greenpeace’in yaptığı elektriğin ortalama satış araştırmalar, hazırladığı fiyatı 67 cent civarında. raporlar çok çarpıcı ve vahim bir tablo ortaya koyuyor. Nükleer enerjinin üretimi için farklı politik dengelerin oturması ve çok sayıda dış faktörün bir araya gelmesi gerekiyor. Greenpeace’e göre uluslararası boyutta bu denli karmaşık ve mecburi ilişkilere bağlı olması bu endüstriyi son derece bağımlı ve riskli bir konumda tutuyor. Bir nükleer santralın kurulmasına karar verildikten sonra tamamlanması ortalama 10 yıl sürüyor. Üretime başladıktan ortalama 23 yıl sonra ise artık tükendiği için yine oldukça masraflı olan kapanma ve söküm süreci başlıyor. Üretim maliyetleri çok yüksek olmasına rağmen elde edilen enerji toplam enerji ihtiyacının ancak yüzde 6.5’ini karşılayabiliyor. Nükleer enerji sadece elektrik üretebildiğinden ısınma ve ulaşım gibi taleplere yanıt veremiyor. T Yeşiller Partisi de bu anlaşmayla sermayesinin tamamı Rusya’ya ait olan bir şirket tarafından 20 milyar dolara mal olacağı açıklanan Akkuyu Nükleer Santralı’nın 10 yıl içinde bitirilmesinin hedeflendiğine dikkat çekiyor ve bu santralda üretilen elektriğin 15 yıllık alım garantisiyle 12.35 cent ortalama fiyattan Türkiye’ye satılacağının altını çiziyor. Oysa Avrupa'da nükleer santraldan Çernobil belleklerde Bir nükleer santralın kurulması ortalama 10 yıl sürüyor. Üretime başladıktan ortalama 23 yıl sonra ise artık tükendiği için yine oldukça masraflı olan kapanma ve söküm süreci başlıyor. Üretim maliyetleri çok yüksek olmasına rağmen elde edilen enerji toplam enerji ihtiyacının ancak yüzde 6.5’ini karşılayabiliyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear