27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

27 Şubat 2010 Cumartesi 7 kadınlar hakları için yeniden yollarda Türk kadını ekonomik şiddet mağduru Uçan Süpürge’den ‘Kötülük’ temalı yarışma 6–13 Mayıs 2010 tarihleri arasında 13. kez sinemaseverlerle buluşacak olan Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, kötülük temalı Kısa Film Yarışması düzenliyor. Son başvuru tarihi 9 Nisan olan yarışma Çankaya Belediyesi’nin katkılarıyla gerçekleşecek. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali 13. senesine özgü belirlediği tema kapsamında kısa filmin gelişimine katkıda bulunmayı amaçlarken, toplumsal cinsiyet rollerinin sorgulanmasına ve filmlerde kadın bakış açısının geliştirilmesine olanak sağlıyor. Festival 2010 yılında şiddeti, yoksulluğu, savaşları, göçleri, ekonomik krizleri, emek sömürüsünü ve dünya yüküyle sıkıntıyı eteğinde taşımaya zorlanan kadınlara atfedilen ‘kötülüğü’ sorgulayacak. 10 dakikayı aşmayan ‘kötülük’ temalı filmler Burcu Aykar Şirin, Gülden Treske ve Seçil Büker’den oluşan seçici kurul tarafından değerlendirilecek ve kazananlar 6 Mayıs’ta, festivalin açılış töreninde açıklanacak. Kazananlara toplam 5 bin lira ödül verilecek. Kötülüğün bazen öznesi, bazen de nesnesi olarak tarif edilen kadınlar… Büyücü, cadı, iffetsiz, muhteris, lezbiyen, dedikoducu, fahişe, azınlık, küfürbaz, edepsiz, rahat, özgür, küstah, söz dinlemeyen, yuva yıkan, hak arayan, kadınları örgütleyen, kötü yola düşen ve düşüren… Sinema da kadınlara atfedilen bu rollerin yansıtıcısı olmayı seçti. Yalnızca Hollywood ve Yeşilçam değil, her ülkenin sinemasında kadının kimliği aynıydı: Femme fatale, yani kötü kadın… Üvey anneler, metresler, hırslı iş kadınları, doyumsuz kadınlar, yuva yıkanlar, fındıkkıranlar… Bir kez daha düşünelim: Bu hikayelerde gerçekten kötü olan kim? E konomi Muhabirleri Derneği Türkiye’de kadına yönelik ekonomik şiddet konusunu araştırdı. Araştırma verileri Türk kadınlarının “ekonomik şiddet mağduru” olduklarını ortaya çıkardı. Gazeteci Filiz Bingölçe tarafından hazırlanan “Süper Kadın Süper Zor” adlı çalışmada Ankara, İstanbul, Konya, Rize ve Adana’da değişik sektörlerde ücretli iş yaparak para kazanmış veya halen kazanmakta olan 55 kadınla yüz yüze görüşmeler gerçekleştirildi ve kadınların uğradıkları ekonomik şiddet türleri belirlendi. Çalışmada ortaya çıktığı biçimiyle aile içi ekonomik şiddetin işleme kanalları; ana, baba, kardeş, koca tarafından kadının çalışmasına engel olmak ya da tam tersi zorla istemediği bir işte ya da iş kolunda çalıştırarak maaşına, bankamatik kartına, gelirine veya mal varlıklarına el koymak, çalışmayı reddedip kadının gelirini harcamak, kadının gelirini içkiye kumara yatırmak, ailenin geçimini sadece kadının kazandıklarıyla sürdürmeyi istemek, kendi parasını yatırım amaçlı biriktirirken kadının parasını harcamak, kadını başlık parası ile evlenmeye zorlamak gibi somut eylemleri içeriyor. Ekonomik imkanları kısıtlamak, çalışan Kadınların haklarını aramak için gerçekleştirdikleri eylemlerden bir kare İSTATİSTİKLER NE DİYOR? Çalışmada yer bulan istatistik bilgiler ise çarpıcı: H Dünya nüfusunun yüzde 51’ini oluşturan kadınlar dünyadaki toplam işlerin üçte ikisini yapıyor; buna karşılık dünyadaki toplam gelirlerin onda birini alıyor. H Kadınlar dünyadaki özel mülkiyetin ise sadece yüzde birine sahipler. H ILO verilerine göre Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım rakamları 1955’lerde yüzde 72 iken bu oran 2009’da yüzde 24’lere gerilemiş durumda. H Birleşmiş Milletler kaynaklarının şiddet çalışmalarında, tüm dünyada şiddet mağduru kadınların yaklaşık üçte ikisinin aynı zamanda ekonomik şiddete de uğradıkları belirtiliyor. kadının ziynet eşyalarını elinden almak gibi fiiller de aile içi ekonomik şiddetin diğer somut halleri...Kadın olduğu için mirastan mahrum edilmek, miras hakkından yönlendirilmiş bir gönüllülükle vazgeçmek gibi haller de bu türden şiddetin içinde... Kamusal alana baktığımızda ise eşit işe eşit ücret ödememe, kadın işi erkek işi ayrımı yapma, terfi kanallarını kadınlar için kapalı tutma, sigortasız çalıştırma, işyeri cinsel tacizi gibi uygulamalar bu kapsamda... Kadınların daha çok enformel sektöre ve esnek, yarı zamanlı, ev eksenli çalışma pratiklerine itilmesi de yapısal ekonomik şiddetin göstergeleri olarak hayata geçiyor. Yapısal ekonomik şiddetten en fazla etkilenen çalışan kesim elbet çocuklar ve kadınlar... İşverenler tuvalete gitmelerine bile karışabiliyor ya da çok izin aldıkları gerekçesiyle ücretlerini kesebiliyor. Kimi sektörlerde kadınlar sözleşmelerle hamilelikten men edilebiliyor ya da hamilelik durumunda işveren tarafından işten çıkartılabiliyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear