26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Hayatımız Roman Türkiye’den Mikrokredi Hikâyeleri nıyor, kafasında iş fikirleri üretiyor ve kocasıyla paylaşıyor. Kocası önce yanaşmasa da bu fikre, araya komşuların girmesiyle denemekte fayda olduğuna inanıyor. Hemen alıyorlar krediyi. Hatice kocasının çay ocağında, öğlenleri satmak üzere köfte ekmek hazırlamaya başlıyor. Gün boyunca evinde vakit geçirip, akşamdan akşama ertesi günün köftelerini hazırlıyor, öğlenleri de eşine yardıma gidiyor. Çabasıyla ailesine büyük destek olan eşine, şimdi daha farklı bakıyor kocası ve “İyi ki ikna olmuşum” diye düşünüyor. Kredi taksitleri gününde ödeniyor, üstelik kendilerine bile para kalıyor. Şimdi sabırsızlıkla ikinci krediyi bekliyorlar. En büyük hayalleri, bir köfteci dükkanı açmak... başvurdular. Kredi sayesinde rengarenk, çeşit çeşit kılıflar diktiler. Hızla satıldı, giderek daha çok ilgi gördü. Hatta Şükran kendi tasarımlarını yapmaya başladı. Şükran ve eşinin evlerinin bir odasında kurdukları bu atölye, şimdi onların ekmek kapısı oldu. Hatice, Şükran, Nazife, Musa ve diğerleri... Dar gelirli insanların küçücük bir sermaye desteği ile ne kadar önemli adımlar atabileceklerinin öyküsü... Işıltılı taşlar Bir kadın ... Baktığınız zaman Türkiye deki genel kadın profilini gördüğünüz bir ayna .. Daha iyi şartlarda yaşayabilmek için yıllar önce Ankara ya göç eden ailesinin geçimini sağlayabilmek adına eğitimini yarıda bıra kara'ya dönüyor ve burada da bir süre iş bulamıyor. Birgün mikrokredi diye bir konu konuşulduğunu duyuyor ve peşine düşüyor Derya, başvurup ilk kredisini alıyor. Birkaç terzi ile anlaşıyor, işi için gerekli olan kıyafetleri süslemekte kullanılan taşları İstanbul'dan sipariş ediyor. Elbiselerin üzerinde parlayan bu taşlar bir kadının da hayatını değiştiriyor. Derya paranın kalan kısmıyla da seçtiği ucuz giyim eşyalarını alıyor. Ve Derya bu ucuz kıyafetleri ışıltılı taşlarla süsleyerek onlardan bambaşka bir dünya yaratıyor. derya'nın adı hemen duyulmaya başlıyor, işler büyüyor ve o çok kısa bir sürede kırk yıllık terzilerden Kumaş artıkları Hatice’nin hayali Bir kadın, adı Hatice... Bir arkadaşının tanıştırdığı Mehmet’le evlendi; biri 13 diğeri 5 yaşında iki kızları oldu. Eşi sanayi sitesinde küçük bir dükkanda çay ocağı işletiyor. Ev de kira, dükkan da; kıt kanaat geçiniyorlar. Kızları elden avuçtan çıktığı için, kocasının yüküne ortak olup, ek iş yapmak istiyor Hatice. Bu isteğini paylaştığı komşularından Aynur, bir sivil toplum kuruluşunda takı tasarımı eğitimi veriyor. Aynur sayesinde, dar gelirlilere adına mikrokredi denen bir kredi verildiğini öğrenen Hatice heyecanlaBir kadın, adı Şükran. Ticaret lisesinden mezun olunca girdiği muhasebecinin yanında 10 yıl çalıştı. Mustafa ile görücü usulüyle evlendi. Daha önce Almanya’da çalışan kocası, buradaki birikimiyle bir kamyonet alarak, nakliye işi yapmaya başladı. Mutlulukları, doğan çocuklarıyla perçinlendi. Her şey güzel gidiyordu; ta ki kocası kamyonetiyle şehirlerarası yolda kazana yapana kadar. İçinde nakliye firmasının çalışanları da vardı. Ölen olmadı ama Mustafa hem yaralananların hastane masraflarını karşılardı hem de kaza ücretli yolda meydana geldiği için yolun tamirini üstlenmek zorunda kaldı. Aile bir anda sıfırı tüketti. Kazanın etkisiyle uzun yıllar çalışamadı Mustafa, eve kapandı. İş başa düşünce Şükran, evdeki dikiş makinesiyle çeyizlik işler yapmaya başladı. Kocası da yavaş yavaş kendini toparladı ve bir iş hanına gece bekçisi olarak girdi. Handaki reklam şirketlerinin artığı olan kumaş ve çadır parçalarını, sahibinin iznini alarak, “belki bir işe yarar” düşüncesiyle eve getirmeye başladı. Bir gün küçük kızını parka götüren Şükran, eski bir tanıdığıyla karşılaştı, laf lafı açıp sıkıntılarını anlatınca, arkadaşı mikrokredi diye bir şey önerdi. Şükran eşine anlatınca, Mustafa’nın da aklına yattı ve krediyi nasıl alabileceklerini düşündüler. Evdeki kumaş artıklarını kullanarak çeşitli kılıflar dikmeye karar verince, krediye kan bir kadın ... Adı Derya ... Ama hikaye ve görüntü bir yerde tüm ezberleri değiştiriyor. Derya ailesine yardım için İstanbul'daki ablasının yanına geliyor ve birkaç yıl hazır giyim atölyesinde çalışıyor. Evin en küçüğü Derya ablasının yanında da fazla kalamadığı için geri dönüyor. İstanbul'da atölyedeki işini zevkle yapmasına karşın bırakmak zorunda kalıyor. Bu işe eli çok yatkındı, biraz sermayesi olsaydı herşeyin çok farklı olacağını biliyordu. Ama An daha çok sipariş almaya başlıyor. 700 liralık bir kredi ailesine destek olmak için eğitimini yarıda bırakan, iş bulmayan bir kadının kendi işini kurmasına neden oluyor.... Şekerrenk Sultani Ömrü boyunca yüzü gülmeyen bir kadın...Adı Sultani... Oturduğu mahallenin de çok sevilen tonton teyzesi. Çocukluğunda da, gelin gittiği köy evinde de mutluluğu görme di gözleri...Hem kendisinin hem de eşinin paraya hasretti hep elleri. Sultani Teyze ve işsiz kocası, tek gözlü evinin kirasını da, yediği üç lokma ekmeği de valiliğin verdiği üç kuruş yardımla karşılayabilirdi. Çalışarak kendisine bakacak ne bir evladı, ne de sığınacak, yardım isteyebileceği bir yakını yoktu Sultanı teyzenin...Sultani Teyzenin tek isteği elden ayaktan iyice düşmeden, kendi parasını kazanmaktı. Sultani teyze sonunda sermaye gerektirmeyen hem de geçim derdine çare olacak bir iş buldu kendine: Mardin’in yakıcı sıcaklarına çare olacak bir ev dondurması üretmeye karar verdi. Sultani teyze yöresel adı Eskimo olan ve yalnızca su ile şekerden yapılan, dondurmayı üretmeye başladı. Sultani Teyzenin kavurucu sıcaklarda çocukların özlemi olan rengarenk dondurması zamanla mahallenin tüm çocuklarına evinin yolunu ezberletti. Her geçen gün artan satışları, Sultani teyzeyi biraz daha kamçıladı. Hem çocuklarla vakit geçirerek içinde eksik kalan annelik duygusunu hissedemediği, hem de aç girdiği yatağında uyuyamadığı günler bir bir yaşamından çıkmaya başladı Sultani Teyzenin. Ta ki, bir gün Sultani Teyzenin mahallenin dört bir yanından çocukların koşar adım gelmesine neden olan dondurmalarını ürettiği buzdolabı bozulana dek. Sultani teyze, yine çocukların neşeli gülücüklerinin ve ekmek alacak parasının olmadığı günlerin başlayacağı endişesini yaşamaya başladı. Sultani Teyze’nin işsiz kocası, bir gün eve Sultani teyzenin dudaklarında tebessüm yaratan bir haberler döndü. “Mikrokredi” ile buzdolaplarını tamir ettirebileceklerdi. Mikrokredi başvuruları kabul edilen Sultani teyze, mahallenin rengarenk ve en tatlı dondurmalarını yeniden yapabileceği bir buzdolabı satın aldı. Sultani Teyze’nin de, Mardin’in yakıcı sıcağından kurtulmak için koşarak dondurma almaya gelen elleri kirli çocukların da yüzleri güldü yeniden. 8 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear