26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Oyun engel tanımaz Ayşen Eren Endüstri Yüksek Mühendisi Sürdürülebilir Yaşam Danışmanı Y aklaşık bir yıl önce daha yaşanır bir dünya yaratmak için minik bir adım attım. “Sürdürülebilir Yaşam Oyunları”nı oynatmaya başladım. Bu oyunlar, kişileri “Sürdürülebilir Yaşam”a eğlendirerek hazırlamayı amaçlıyor. Sürdürülebilir yaşam, kişisel gelişimi, saygılı, dürüst, samimi ve iyi niyetli iletişimi, anlayışı, sorumluluğu, şiddetsizliği, dayanışmayı, anlaşmayı, çözüm odaklı olmayı, toplumun iyiliğini kişisel çıkarların üzerinde tutmayı, takım ruhunu, Doğa’ya saygı duymayı ve O’nun bir parçası olmayı destekliyor, Doğa ile kurduğumuz ilişkiyi zenginleştirip güçlendiriyor. Yaşadığım bir yıllık serüven sırasında bir yandan farklı sosyoekonomiketnik gruplara oyun oynatma imkanım oldu, diğer yandan oyunların kapsamı zenginleşerek, gelişti. Ekoloji, çevre koruma, doğa bilgisi, proje tasarımı, harita okuma, yön bulma, doğal malzemeler ile sanatsal etkinlikler eklendi. Her yaşta, her boyda ve farklı fiziksel, zihinsel kapasiteye sahip insanların ihtiyaçlarına uygun farklı oyun prog Limanköy’ deki oyunlara yaşları 5 ile 15 arasında değişen 30 çocuk katıldı. ramları hazırladım. İlk başlarda, her seferinde değişik insanlarla oyun oynama fikri beni ürkütüp, korkutsa da, zaman içinde bu durumun “karma”ma çok uygun olduğunu anladım. Katılımcılar, oyun oynayarak doğrudan, birebir yaşayarak öğrenirlerken, sözlü paylaşımlarla birbirlerine yakınlaştılar. Grupların ihtiyaçlarına Oyunları ilk defa fiziksel engelliler ile oynama imkanım oldu. Türve kapasitelerine göre bir yandan var olan kiye Omurilik Felçlileri Derneği’ndeki oyun etkinliğine, hareket kabiliyeti kıoyunları uyarladım diğer yandan yeni sıtlı, tekerlekli sandalye kullananlar ve dernek çalışanları katıldı. Oyunların tekeroyunlar tasarladım. lekli sandalye kullananlara uyarlanmasını birlikte yaptık. Bir katılımcı, genelde içine kaBüyükada’da yürüyüş sırasında panık olduğunu, fakat oyunların kabuğunu kırmasına yardımcı olduğunu söyledi. “Ben Doağaçlara sarılıp, onları hissetmeye ğa Oyunu”nda kendilerini bir doğal nesne ile özleştirdiler. Katılımcılardan biri, öldükten sonra ve sohbet etmeye çalıştık. Katıbile başka canlıların yaşaması için ortam sağladığı, karıncalara, lımcılardan birisi, sohbet etmeye solucanlara ve başka canlılara ev sahipliği yaptığı için salçalıştığı ağacın çok utangaç olyangozu seçti. “Yansıma Oyunu”nda eşleştiğim kişi, ilk duğu için konuşmadığını hisönce dans edemeyeceğini düşünerek yapamayasetmiş. Anneler Gününde yapcağını söyledi. Çünkü O’na göre dans için ayaktığımız oyun etkinliğinde, katıta olmak gerekirdi. Başı ve hareket eden sağ lımcılardan yürüyüş sırasında kolu ile dans figürleri yapabileceğini hatırdoğayı tüm duyuları ile algılalattım. İlk önce ben O’nun dans figürlerimaya çalışmalarını ve annelerini ni taklit ettim daha sonra O benimkilehatırlatan bir şey bulmalarını isteri. İki katılımcı tekerlekli sandalyeledim. Yürüyüşte minik bir derenin yari ile inanılmaz dans figürleri yapıp, nından geçtik. Katılımcılardan birisi, bu bizden yoğun alkış aldılar. Müzik derenin şırıltısını annesinin cıvıl cıvıl neve dans etmek herkesi hareşeli sesine benzetti. Her iki sesin kendisine ketlendirip, eğlendirdi. neşe, huzur ve mutluluk verdiğini söyledi. Yoğun ve stresli iş ortamından çıkıp, bizimle yürüyüşe gelen profesyonellerle oyunlar oynadık. Sürdürülebilir Yaşam Oyunlarının birbirlerini yakınlaştırdığını, aralarındaki güven ve iyi niyet duygularını güçlendirdiğini söylediler. Nesin Vakfı’nda oyun günü düzenledik. Tüm çocuklar, bakıcı anneler ve yöneticiler katıldı. Vakıf bahçesinde “Güzellik Yürüyüşü” yaptık. Bir çocuk, dört aydır burada olduğunu fakat ilk defa kurbağaların sesini, yaprakların hışırtısını, lavantanın kokusunu duyduğunu söyledi. Bizden 1e Kişisel Gelişim Merkezi’nde AnneÇocuk oyunları oynadık. “Benim Annem Doğa Oyunu”nda çocuklar annelerini anımsatan doğal bir nesne seçtiler ve neden seçtiklerini gruba anlattılar. Çocuklardan biri, annesinin iyimserliğini ve saçlarının rengini hatırlattığı için palamut seçti ve “Annemin iyimserliği bu palamutun düzgün parlak yüzeyi gibi parlak” dedi. Limanköy’de düzenlenen yaz okulu için, Thomas Seton’un çok sevdiğim “İnsanları doğaya çıkarmak yeterli değil. Onlara doğadan keyif almayı öğretmek lazım” sözünü esas alan bir oyun programı hazırladım. Oyunlara yaşları 5 ile 15 arasında değişen 30 çocuk katıldı. Hep birlikte köy meydanında oyunlar oynadık, kütüphanede dans ettik, yürüyüşler yaptık, Vivaldi’nin “Dört Mevsim” müziği eşliğinde projeler tasarladık. Proje çalışmasında, çocuklara köylerinin geleceği açısından önemli olacak üç konu tanıtıldı; organik tarım çiftliği, orman ve doğa müzesi ve evsel atık suların arıtılması için bitkisel arıtma sistemi. Gruplara ayrılan çocuklar verilen bilgiler ışığında, kütüphanedeki kaynakları da kullanarak Limanköy için projeler geliştirdiler. Kartonlara yazıp, çizdikleri projelerini önce kendi arkadaşlarına, sonra köy meydanında ailelerine ve köy halkına sundular. Biri gündüz diğeri gece iki grup yürüyüşü yaptık. Çocuklar yürü yüşler sırasında beş duyularını aktif olarak kullanarak kendilerini en çok etkileyen doğal güzellikleri belirlediler ve arkadaşları ile paylaştılar. Karanlık aysız bir gecede yaptığımız gece yürüyüşü çocuklar için unutulmaz bir macera oldu. Karanlıktan ürken çocuklar, fener ışığı ile korkunç yüz ifadeleri yapıp kahkahalarla güldüler. Aya ait öyküler dinlediler, belli başlı yıldızları öğrendiler, Samanyolu galaksisinin izini takip ettiler, kayan bir yıldız görüp heyecanlandılar. Hep birlikte fenerleri söndürüp “gece görüşü” ile karanlıkta ilerlemeyi denedik. Karanlıkta görebilmeleri hepsini çok şaşırttı. Gecenin süprizi çalıların arasında parlayan gözler oldu. Karanlıkta parlayan noktaları görünce korkup çığlık atan çocuklar sonra bunların çalıların arasına yuva yapmış kuşların gözleri olduğunu anladılar ve kuşları ürkütmemek için sessizce uzaklaştılar. Sulukule Platformu’nun daveti üzerine düzenlediğimiz oyun etkinliğine, Romen çocuklar ile mahallede yaşayan diğer etnik kökenli çocuklar katıldı. Yıkıntıların arasında, yokluk içinde, tedirgin günler geçirmelerine rağmen, çocuklar hayatın aydınlık yüzünü görebildikleri için çok eğlendiler. Çember olmak için elele tutuştuğumuzda, küçük bir kızın yalnız kaldığını gördüm. Bitli ve sümüklü diyerek kimse O’na yaklaşmak istemiyordu. Benim mendil verip elinden tuttuğumu gören bir başka çocuk diğer elinden tuttu ve çemberi tamamladık. Devamı yan sayfada Engelliler sahnede 6
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear