25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

AYIN KONUSU Ener ji ve Yaşam C tin’in elindeki en önemli ekonomik silah enerji ve dolayısıyla Gazprom. AZPROMPUTİN EL ELE Gazprom elinde olan pazarla yetinmiyor. Kısa bir süre önce Yamal ve Karsk denizinde 28 milyar dolar yatırım yapacağını açıkladı. Gazprom, ayrıca sıkıştırılmış doğalgaz ihracatçılığına da soyundu. “PetroCanada”nın Başkanı Ron Brenneman ve Gazprom Grup Başkanı Aleksey Miller arasında 12 Ekim 2004 tarihinde imzalanan anlaşmanın amacı faaliyete geçecek sıkıştırılmış gaz tesisi projesiyle ilgili araştırmalar yaparak, 2009 yılında Amerikan pazarına gemilerle gaz ihracatına başlamak. Bu doğrultudan hareketle Cezayir firması “Sonatrach” ile ortak tesisler yapmak için de iş birliğine girildi. Gazprom’un planları arasında 2009 yılında enerji ihtiyacını tek başına karşılayamayacağı düşünülen Çin pazarına girmek de var. Çin’e, Batı Sibirya’dan doğalgaz ihracatı yapılabilmesi için inşa edilmesi düşünülen Altay projesi isimli boru hattının maliyetinin 14 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor. Renaissance Capital’in uzmanı Adam Landes’e göre; Çin’in bu ihtiyacını Rusya’nın, Sibirya ve Sahalin bölgelerinden temin etmesi gerekecek. Putin, enerji oyunundaki Rusya’nın en önemli kartının, dünyanın enerji ihtiyacının arttığı bu dönemlerde, petrol ve doğalgaz ihracatı ile Rusya’nın ekonomik yeni doğuşunu ve jeopolitik ağırlığını arttırması yönünde kullanmayı düşünüyor. Putin, büyük rezervlerini ve eski Sovyetler Birliği’nin uluslararası pazarlarının kontrolünü artırarak, Rusya’yı ABD’nin karşısında yer alabilecek bir ülke konumuna getirmeyi düşünüyor. Putin bunun için çalışmalara başladı bile… Bu çalışmaların en önemlileri: İran’a nükleer enerji konusundaki yardımlar, Venezüella ve diğer Latin ülkelerine silah satışları, yukarda saydığımız “PetroCanada” ve “Sonatrach” ile doğalgaz ve petrol konusundaki ortaklık anlaşmaları ve Çin’e doğalgaz ihracatı. Rusya, dünyanın kalbi ondra’da 1904 yılında, İngiliz coğrafyacı Sir Halford John Mackinder, o dönem sadece Britanya İmparatorluğu’nu ilgilendiren ancak daha sonra, başta ABD olmak üzere tüm ülkeleri yakından ilgilendirecek “heartland theory” (dünyanın kalbi) teorisini ortaya attı. Mackinder teorisini, Doğu Avrupa ve Orta Asya’ya yerleşmiş Rusya’nın, büyük beşerî ve tabiî kaynakları ihtiva eden geniş bir alanı organize ederek güneye ve doğuya doğru genişleyeceği ve stratejik etki alanı muazzam ölçülere ulaşacak Rusya’nın dünyanın kaderini belirleyebileceği düşüncesi üzerine şekillendirmişti. Bugün gelinen zaman dilimi teoriyi pek de haksız kılmıyor. Büyük enerji kaynakları, Rusya’nın egemen olduğu Avrasya merkezinin çevresinde bulunuyor. Rakamla ifade etmek gerekirse, Avrasya bölgesi dünya nüfusunun ve bilinen dünya enerji rezervlerinin yüzde 75’ini içinde barındırıyor. Ekonomisine sürekli enerji aktarımı yapması gereken ABD ise bu bölgeye hükmedemediği için tedirgin. 1991 yılında, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra, ABD, Avrasya üzerindeki petrol ve doğalgaz rezervlerinde efektif kontrol sahibi olmayı planladığını, saklama gereği bile duymuyor. Siyasi ve ekonomik yaptırımlar, uluslararası kurumlar ile ülkelere dayatılan ticari antlaşmalar ve askeri müdahaleler, bu istek ve baskının gözle görülen kısmı. ABD, Avrasya’nın enerji kaynakları üzerinde söz sahibi olmayı arzuluyor. Bu uğraşta, önündeki en büyük engel ve aynı zamanda, en önemli enerji kaynaklarına sahip ülke; Rusya. Rus ekonomisi büyük ölçüde enerji ihracatına dayandığından, Putin döneminde enerji ihracatı, Rusya’nın siyasi ve ekonomik olarak güçlenmesinin de temeli oldu. Rusya, bugün dünyada 16. büyük ekonomi ve birinci en büyük enerji üreti L cisi konumunda yer alıyor. Komünizmin yıkılışından sonra, sancılı bir şekilde ed olsa ekonomik ve politik reformlarını tamamladı. Rusya, son dönemde enerjiye sahip olmanın büyük bir güç olduğunun da farkına varmış görülüyor. Özellikle Çin ve Hindistan’da enerji tüketiminin sürekli artıyor olması, gelecekte enerjinin ve dolayısıyla Rusya’nın önemini daha çok ön plana çıkaracaktır. Bugün dünyanın en önemli enerji kaynaklarının petrol ve doğalgaz olduğu göz önüne alınırsa, Rusya’nın elindeki enerji kozunu kullanması kimseyi şaşırtmamalı. G Aktörler ? Rusya, 74 yıl kapitalist sistemin dışında kaldı ve artık kuralları başka ülkeler tarafından belirlenmiş ekonomik bir düzende var olma savaşı veriyor. ? ABD, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra bir dönem, dünyanın tartışmasız ekonomik ve siyasi süper gücü oldu. Şimdilerde kurallarını koyduğu küresel dünya düzeni içerisinde, duraklama dönemine giren ekonomisinin problemlerini çözmek için askeri gücünü kullanmaktan çekinmiyor. ünyanın merkezi, AvD rasya’nın büyük kısmıdır, dünya adası Avrasya’nın tamamıdır; Avrupa’nın yönetimi Ortadoğu ve Asya’nın yönetimine bağlıdır. Doğu Avrupa’yı yöneten, merkezi, merkezi yöneten dünya adasını, dünya adasını yöneten dünyayı yönetiyordur. Rusya, dünyanın kalbidir. Dünya’da bilinen doğalgaz kaynaklarının yüzde 27’si, yıllık doğalgaz üretiminin ise yüzde 22’si Rusya’nın elinde. Rusya’daki üretimin yüzde 85’i de Gazprom’un kontrolünde. Gazprom’un etki alanı sadece doğalgaz ile sınırlı değil, geçen yıl Rosneft petrol şirketini satın alan Gazprom, 2005 rakamlarına göre 12 milyon ton petrol üretti. Ayrıca Rusya Ulusal Elektrik Kurumu’nun yüzde 11.6’sını aldı. Rusya’nın üçüncü büyük bankası Gazprombank. Ülkenin en büyük medya grubu Gazprom Medya. Gazprom’un 2006 reklam ve PR (Basın harcamaları) bütçesi 142 milyon dolar. 2008 başkanlık seçimlerinin en ciddi adaylarından Başbakan Yardımcısı Dmitriy Medvedev, aynı zamanda Gazprom Yönetim Kurulu Başkanı. Görünen o ki; Rusya Devlet Başkanı Vladimir Pu Putin boş durmuyor ? Putin, sonbaharda Angela Merkel ve Jacques Chirac ile enerji ortaklıkları konusunda görüştü. Tüm bunların üstüne Endonezya da artık silahlarını Rusya’dan alacağını açıkladı. ? Rusya son dönemde attığı strate 4 jik ve ekonomik adımlardan kâr ederek, dünya üzerindeki enerji gücünü test etme imkânı buldu. Rusya, ABD’nin strateji çılgınlığından ve politik hatalarından faydalanarak küresel ekonomiyi kendi çıkarlarına göre gütmeyi amaçlıyor. Bu gelişmeler Rusya’nın küresel güç olmak için çabaladığını gösteriyor. Rusya’nın tüm gayretlerini, kapitalizmin tıpkı insanlar ve şirketler üzerinde olduğu gibi, ülkeler üzerinde de ‘‘Ya güçlü ol, ya da yok ol’’ baskısının bir yansıması olarak yorumlayabiliriz. Rusya sadece var olmaya çalışıyor. Rusya’nın elinde bulunduklarını göz önüne alırsak, gelecek dönemlerde strateji politikaları oluştururken artık Rusya’nın ekonomik ve siyasi gücünü göz ardı etmemiz gerekiyor. Rusya bir elinde dünyanın kalbi olan jeopolitik konumunu ve bunun türevlerinden enerji kaynaklarının kontrolünü, bir diğerinde de dünyanın kaderini elinde tutuyor. Bu süreçte yeni bir soru ortaya çıkıyor: Peki, ya Rusya’yı kim engelleyebilecek? Ve daha önemlisi “nasıl’’ ve “ne’’ ile?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear