Catalog

Bosna Hersek’in Mostar kentindeki tarihi Mostar Köprüsü’nün Hırvat topçuları tarafından yıkılmasının 20. yıl dönümü nedeniyle halk köprüden karafiller attı. Şarap ülkesine yolculuk Saraybosna’nın iki yüzü San Francisco... n DİLEK CAN raya gelen İspanyol, İtalyan, Yunan ve Almanlar kendileri için üzüm fidanları dikerek şarap üretimine başlamışlar ve daha sonra pazarlayarak satışa yönelmişler. nun yüzde 4’ünü karşılıyor. Şarapların bu kadar popüler olmasının nedeni çok kaliteli üzümlerden üretiliyor olması. Üzümün kalitesi, toprağın yapısı ve bölge iklimi bu konudaki başlıca faktörler olarak sıralanıyor. Napa bölgesinde üretilen ve popüler olan şarap çeşitlerini ise şöyle sıralayabiliriz: Cabarnet Sauvignon, Chardonnay, Merlot, Sauvignon Blanc, Pinot Noir, Zinfandel. Bazı çeşitlerin tadımını yaptıktan sonra aynı gün bölgedeki başka şarap tadım yerlerini gezdik. Günün sonunda ülkenin en ünlü şeflerinin mezun olduğu ve burada çalıştığı Amerika Mutfak Sanatları Akademisi’nde akşam yemeğini yedik. Umut, yaşam ve hüzün GELENEKSEL KIŞ FESTİVALİ Bosna Hersek’in en eski ve en köklü festivallerinden Saraybosna Kış Festivali şubat ayında başlıyor ve bir aydan fazla sürüyor. Saraybosna bir zamanlar ‘Sanatın başkenti’ olarak da anılıyormuş. Saraybosnalılar savaşın ardından yaşadığı acı günleri unutmak ve eski günlerine geri dönmek için festivali iyi bir fırsat olarak görüyor. Düzenlenen festivalde, tiyatro, müzik, film, video, resim ve edebiyat yer alıyor. Gelenek haline gelen kış festivali 2014’ün şubat ayında Saraybosna sokaklarında 30. yılını kutlayacak. Bu yıl soğuk havanın etkili olduğu festival, Saraybosnalılar heyecanla bekliyor. Her yıl dünyanın pek çok yerinden sanatçıları ağırlayan festival bugüne kadar 3.252 etkinlikle 3 milyonun üzerinde sanatseveri 30 binin üzerinde sanatçıyla bir araya getirmiş. Türkiye’nin binlerce kilometre ötesinde bulunan ABD’nin Kaliforniya eyaletinin kuzeyinde yer alan San Francisco kenti, aynı zamanda en önemli kültür ve finans merkezlerinin başında geliyor. Amerikalıların “Şarap Ülkesi” diye adlandırdıkları ve en iyi üzümlerin yetiştiği Napa ve Sonoma vadileri, San Francisco limanının kuzeyinde yer alıyor. Aynı zamanda ünlü üniversiteleri ve çevre düzenlemeleri ile dikkat çeken şarap ülkesinin yer aldığı Kuzey Kaliforniya, asırlık ağaçları, bahçe içinde tek katlı yerleşim birimleri, üzüm bağları ve 2530 dolar karşılığında tadım yaptıran şarapçılık tesisleri ile dünyanın çeşitli ülkelerinden çok sayıda turist ağırlıyor. Amsterdam aktarmalı olarak başlayan 11 günlük Kaliforniya gezimiz, yaklaşık 15 saat sonra San Francisco’da son buldu. 6 kişi olarak rahat seyahat edebileceğimiz bir araba kiralama işleminden sonra “Çevremizi tanıyalım” gezisi kapsamında San Francisco’da şehir turu yaparak ilk günümüzün son durağı olan ve otelimizin bulunduğu bölge olan Petaluma’ya ulaştık. İkinci günümüze Kaliforniya bölgesinde San Franscisco’nun kuzeyinde bulunan ve Amerikalıların “Şarap Ülkesi” olarak adlandırdıkları Napa Vadisi’ne giderek başlıyoruz... Üzüm bağları ile ünlü bu vadide doğal güzellikler, yeşilin her tonu, sarı ve kırmızı ile bütünleşmiş ağaçlar, varlıklı kasabalar, güler yüzlü, hayatlarından memnun insanlar arasına karışıyoruz. Uçsuz bucaksız üzüm bağlarının hepsi aynı boyda. Bağların bir cetvelle çizgi çekilmiş biçimde sıralı oluşuna imreniyor ve neden bizde böylesine bir düzen yok diye hayıflanıyorum. Yaklaşık 150170 yıl önce bu lar karşılığı tadım yapıp bağcılık konusunda bilgi sahibi oluyor. Bu vadinin en iyi üzümleri olan Pinot Noir ve Zinfandel şaraplarının tatlarını hâlâ unutamıyoruz. Yeşilin her tonu Napa Vadisi’nde San Francisco’daki şehir turumuzda Sausalito, Golden Gate köprüsü, Union Square, Chinatown, Nobhill, Lombard Street gezdiğimiz yerlerden yalnızca birkaçı. Doğu liman alanında olan Oakland ve Berkeley tarafına geçip Berkeley Üniversitesi kampusunu, daha sonra da Stanford Üniversitesi’ni gezerek burada verilen eğitimleri dinledik. Bu üniversiteler adeta birer küçük kenti andırıyor. Bir derslikten diğerine gitmek için çok kişi bisiklet kullanıyor. Bu 2 üniversite bilgisayar devriminin yaratıldığı silikon vadisinin oluşumunda çok önemli rol oynamışlar. Bu üniversiteler bünyelerinde en fazla Nobel ödüllü profesörleri barındırıyor. Gezimize harika tabiat ve mimari güzellikleri gördüğümüz, Monterey, Pebble Beach, Carmel ile devam ediyoruz. Pebble Beach’ta okyunus dalgalarını seyrediyoruz. Cadılar Bayramı’nı 17 Ekim günü San Lois Obispo ve Paso Robles Vadisi’nde karşıladık. Bayramda insanlar evlerini süsleyip farklı kıyafet giyerek partilere katılıyorlar. Bu bölgede genellikle gelir düzeyi yüksek olan insanlar yaşıyor. Santa Barbara, iklimi, plajı, mimarisi, mağazaları ve restoranları ile mükemmel bir kent. Bu bölgenin tadını bir gün boyunca çıkarıp güneye devam edip Los Angeles’in güneyinde Irvine’de konaklıyoruz. Meksika sınırında olan San Diego kentinin önemli turistik yerleri olan Coronado, Gaslamb Quarter, Balboa Park, Mission Bay ve La Jolla’yı ziyaret ediyoruz. Bu çevrede asıl büyük şarap üretiminin yapıldığı uçsuz bucaksız bağların olduğu San Joaquin Valley’e geçip San Francisco’ya ulaşıyoruz. Toplam 3 bin 550 km yol katettik ve her kilometresi gitmeye değdi. Bölgenin bizde bıraktığı genel kanı ise futbolun en popüler spor dalı olmadığı bu ülkede, önümüzdeki 3 Dünya Kupası’ndan birine ABD’nin ev sahipliği yapabileceği konusuydu. Nobel ödüllü profesörlerin üniversiteleri n ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Yüksek dağlarla çevrelenmiş yeşil ve sevimli bir şehir... İnsanlarının gözlerinde hüzün ve umut var. Geçmiş unutulmamış, hâlâ bugün gibi yaşanıyor. Savaşın getirdiği yıkımın ve acının çok net görüldüğü bir kent Saraybosna... Apartmanların ve evlerin duvallarında kurşun izlerini görmek hâlâ mümkün. Savaş ile iç içe olan bu şehir her şeye rağmen hayata tutunmuş gibi görünüyor... Oğlunu, babasını, annesini, kardeşini, kocasını, savaşta kaybedenler, yine de umutla bakıyor, gözleri gülümsüyor; onlar için hayat eksik ve özlem dolu olsa da artık güzel... BosnaHersek’in başkenti ve en büyük kentinde, Saraybosnalılar güzel buldukları her şeye “dobra” diyor. Boşnak böreğinin meşhur olduğu kentte, büyük çarşı (Başçarşı) görülmesi gereken yerlerden. Osmanlı döneminden kalan sağlı sollu dükkânların bulunduğu çarşıda envai çeşit bakır var. İlk ticari şaraphane Son derece büyük bir arazi üzerinde kurulu şarap üretim tesislerini, üzüm bağları ve depo olarak kullanılan mahzenleri gezdik. İlk ticari şaraphane 1861 yılında Charles Krug tarafından kurulmuş. 1965 yılında da Robert Mondavi, yanında çalıştığı Charles Krug’dan ayrılarak kendi şarap üretim tesislerini hayata geçirerek geliştirmiş. Robert Mondavi, Cabernet Sauvignon, Chardonnay, Merlot and Sauvignon Blanc üzümlerinden ürettiği şaraplar ile madalyalar alarak ödüller kazanmış. Kaliforniya, ABD’nin şarap üretiminin yüzde 90’ını, Napa Vadisi de bu Cadılar Bayramı Sonomo Vadisi ve üzüm bağları Turistik gezimizin yönünü bu kez Sonoma Vadisi’ne çevirdik. Burası da Napa Vadisi gibi birçok şarap üretimi ve tadım yerleri ile dolu. Her taraf sağlı sollu üzüm bağları. Bu bağların ortasına şato gibi binalar yapılmış. Çevre düzeni ve bakım tek kelimeyle harika... Asırlık ağaçlar, etrafta tek bir çöp yok. Şarap turizmiyle çok popüler bu bölge dünyanın her yerinden ziyarete gelen çok sayıda turistle dolu. 1520 kişilik gruplar, tesisleri gezerken 20 do Şehrin en hareketli noktası olan Başçarşı 16. yüzyılda kurulmuş önemli bir Osmanlı çarşısı. Çarşı girişinde Saraybosna’nın en önemli simgelerinden Sebilçeşme yer alıyor. Çarşı etrafında ise Gazi Hüsrev Bey’e ait cami, hanlar ve medreseler var. Dışarıdan küçük bir köy evi gibi gözüken bir yapının önündeyiz. Duvarlarında kurşun izleri olan bu küçük evden içeri girdiğinizde bir kapıdan tünele geçiyoruz. Savaş zamanı gelen yardımların ulaştırılması için açılan tünel Bosnalı gönüllüler tarafından kazılmış. Bir buçuk metre uzunluğundaki tünelin tamamını göremiyorsunuz. Bosnalılar için önemli noktalardan birisi olan tünelin adı umuthayat... Burası ev sahipleri tarafından bir çeşit müzeye dönüştürülmüş. Bölgedeki önemli yapılar arasında ise Gazi Hüsrev Bey Cami, Morica Han, Saat Kulesi, Ferhadiye Caddesi yer alıyor. Şehre adını veren Mostar Köprüsü, Neretva Nehri üzerinde Mimar Sinan’ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından 1566 yılında inşa edilmiş. Bosna’da hoşgörü ve kültürel çeşitliliğin sembolü Mostar Köprüsü... BosnaHersek’te başlayan iç savaş sırasında Mostar Köprüsü 1992’de Bosnalı Sırplar tarafından saldırıya uğramış ve 1993’te Hırvat tankları tarafından tamamen yıkılmış. 1997’de yeniden inşaatı başlanan köprü, 2003 yılında tamamlandı ve 2004 yılında İngiliz Prensi Charles ve birçok ülkenin temsilcilerinin katılımıyla açıldı. Osmanlı’dan kalma birçok yapının bulunduğu Mostar’da, köprünün her iki tarafında kurulan tezgâhlarda savaş dönemi eşyaları satılıyor. Anlayacağınız savaşın bırakttığı yıkım bu şehrin her yanında görülüyor ve hissediliyor. C M Y B