Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Akdeniz’in en renkli çiçeği COŞKUN ÖZDEMİR Sovyetler Birliği’ni iki kez ziyaret etmiştim. 1965 ve 1979 yıllarında. Bu defaki üçüncü seyahatim idi ama artık Sovyetler’e değil Rusya’ya. Gemi ile yapılan Volga nehir gezisine katılan herkes çok memnun kaldığını söylemişti. Biz de bunu yaşamak istedik ve temmuzun ikinci yarısında önce uçakla Moskova’ya uçtuk. Sergei Diaghilev adlı gemi bizi Moskova Nehri üzerinde bekliyordu. Oradan su üzerinde St. Petersburg’a kadar gidecektik. Moskova’da Volga nehri olmadığını, hele onun üzerinden St. Petesburg’a varılamayacağını biliyorduk. Volga Moskova’nın kuzeyinden doğuyor, Hazar Denizi’ne akıyordu. O halde nasıl bir Volga nehir gezisi idi bu? Çünkü Volga en çok bilinen, tanınan isimdi ve bu gezi için o adı kullanıyorlardı. Aslında yapay su kanalları, nehirler, rezervuarlar ve gölleri kullanarak ve su asansörleri inşa ederek Moskova ile St. Petersburg’u ve Baltık Denizi’ni birbirine bağlamışlardı. 30’larda Stalin zamanında başlamıştı bu çalışma ve yıllar içinde 60’larda tamamlanmıştı. Bazı köyler sular altında kalmış ve hayatını kaybedenler olmuştu. Barselona! ÇAĞKAN DUYAN Bizim İstiklal Caddesi’ni andıran Las Ramblas İstiklal Caddesi’ni andıran, ünlü animatörlerin, kafelerin, barların, müzelerin, sokak satıcılarının, hediye dükkânlarının ve binlerce insanın bulunduğu Las Ramblas! Bu şehre gelen herkesin mutlaka ziyaret ettiği bir yerdir. Ünlü meydanların başında Plaza Catalunya, Plaza Real ve Plaza Espanya gelir. Paris’teki Şanzelize’yi andıran Passeig De Gracia (Nezaket Pasajı) birçok önemli yapıya ev sahipliği yapıyor. Casa Batllo, Casa Mila ve dahası... La Fontana Magica (Sihirli Çeşme) haftanın belirli günleri açık olan Plaza Espanya Meydanı’na oldukça yakın bir görsel şölendir, kaçırılmaması gerek! Şehri en tepeden görmek için Montjuic Kalesi’ne çıkabilir ya da Gaudi’nin ünlü parkı Parc Güell’e gidebilirsiniz. Futbol tutkunları ise, dünyanın en zengin ve en iyi takımlarından Barselona’nın Camp Nou futbol stadyumu gezisini müzeye ait bir geziyle tamamlayabilirler ya da El Clasico’ya gidebilirler. Barselona’yı ziyaret etmek için en uygun aylar; eylül, ekim, mart, nisan ve mayıs aylarıdır. İstanbul’dan ortalama 3,5 saat olup, Spanair adlı İspanyol havayolu şirketiyle söylenen aylarda ortalama 80 Avro’ya gidişdönüş biletleri bulunabilir. Atatürk Havaalanı’ndan alınan biletlerde, genelde Türk Hava Yolları’yla ortak uçuş olmaktadır. Yani Spanair’den aldığınız bir uçak biletine Türk Hava Yolları’yla seyahat etmenin de keyfini yaşayabilirsiniz. Barselona’yı daha iyi anlamak için belkide Vicky Cristina “Barselona Barselona” filmini izlemeli, Queen’in Barselona adlı şarkısını dinlemeli, belki BarselonaReal Madrid arasında bir futbol maçı izlemeli, Youtube’da “Some reasons to choose” adlı resmi Barselona tanıtım videosunu izlemeli veya hemen bir bilet alıp Barselona’nın yolunu tutmalısınız. 2011 yılında Rusya Volga Volga lattılar. Bu iniş çıkışları izlemek çok zevkli oluyor. Altı günlük gemi yolculuğu dışında iki günü Moskova’da, üç günü de St. Petersburg’da (Leningrad, Petrograd) geçirdik. Gerçekten çok güzel, çok da zevkli ve çok şey öğrenebileceğiniz bir gezi bu. Bu gezide birinci sınıf rehberimiz vardı. Moskova’da ilk ziyaretimiz Novodevici parkına oldu. Yurdumuzda bir köy mezarlığında bir ağaç altında sahip çıkamadığımız Nâzım ğı’nı gezdik. Burada Puşkin ve eşi Natalya’nın heykelleri yer alıyor. Bir dönem yaşadıkları evin karşısında. Kremlin ve Kızıl Meydan çok iyi biliniyor elbette. O çok ünlü, adeta Moskova’nın sembolü gibi duran soğan biçimindeki kubbeleri ile Aziz Vasili Kilisesi. Meydanın Kremlin duvarı tarafında Lenin mozolesi. Her zamanki gibi çok sayıdaki ziyaretçi kalabalığı ile göze çarpıyor. Rus çarları ve Sovyet liderTek katlı, ahşap, bahçeli, çok şirin evler. Daha sonra Kiril ve muhteşem Beyazgöl. Kiril manastırı. Kovja Nehri’ni geçip Onega Gölü’ne geliyoruz. Onun kuzeyinde UNESCO’nun dünya mirası listesinde bulunan Kiji Adası. 22 kubbeli Transfigürasyon (tecelli) kilisesi. Yan yana iki kilise, birisi küçük,birisi büyük. Biri yazlık biri kışlık. Büyük kiliseyi kış aylarında ısıtmak kolay değil tabii. Gölden sonra Svir Nehri ve onun üzerinde yine çok Ünlü festivalleri, sıcakkanlı insanları, denizi, güneşi, mutfağı, siestası ve Barselona futbol kulübü… İşte, Barselona’dayız. Büyük, çok düzenli ve çok kalabalık bir şehir Barselona. Yılın her günü durmaksızın dünyanın her yerinden birçok turisti ağırlıyor bu şehir. Yılda 25 milyon turistle Paris’in ardından Avrupa’nın en fazla ziyaret edilen ikinci şehri ve dünyanın da en fazla ziyaret edilen şehirleri arasında olmuştur. Yakın zamanda, Avrupanın en fazla ziyaret edilen şehri olacağı öngörülüyor. Çünkü, Barselona’yı ziyaret edenler bu şehre bikaç kez daha mutlaka dönüyorlar. Adeta bir açık hava müzesini andıran Barselona çok fazla ziyaret edilecek yere sahiptir. İyi bir tur için en az bir haftanızı ayırmanızı öneririz. Daha öncede söylediğimiz gibi ziyaret edilecek önemli o kadar çok yer var ki, bir müzenin girişi için bile, haftanın hangi günü olursa olsun, saatlerce bekleyebilirsiniz. Bu yüzden, Barselona’yı tam anlamıyla yaşamak için en az bir hafta öneriyoruz ziyarete gideceklere! Modernizmin öncülerinden Katalan mimar Antoni Gaudi, Katalunya’nın özellikle Barselona’nın bir açık hava müzesi olmasında ve dünyanın en fazla ziyaret edilen şehri olmasında en büyük paya sahip kişilerden biridir. Antoni Gaudi, Katalunya’da kutsal sayılır. Şehirde gezilecek birçok park, bahçe, mimari yapılar, müzeler Gaudi tarafından tasarlanıp, planlanıp Katalan zenginler tarafından finanse edilerek, turizme ve tüm insanlığa kazandırılmıştır. Gaudi’nin iki asırdır inşaası tamamlanamayan gizemli Sagrada Familia’sı ziyaret edilmesi gereken yerlerin en başında gelir. AVRUPA’NIN EN ÖZERK BÖLGESİ: KATALUNYA Katalunya, İspanya’nın 17 özerk bölgesinden biridir ve bölgede Katalancanın yanında İspanyolca ve Aranca konuşulmaktadır. Katalanca Avrupa’nın 6. en fazla konuşulan dilidir. 580 kilometre Akdeniz kıyısına sahip Katalunya, Avrupa’nında en ünlü sahillerine sahiptir. Costa Brava (Vahşi Kıyı) adı verilen bölge şüphesiz en fazla ziyaret edilen yerdir. Birçok ünlü sahil kasabası bulunur. Ziyaret edilebilmesi gereken yerler başında; görkemli kalesi ve masmavi deniziyle Tossa De Mar, bembeyaz evleriyle ve güzel koylarıyla Palagrugell veya Roses ziyaret edilmelidir. Ayrıca eşcinsellerin bulunduğu ünlü eğlence mekânı sahil kasabası Sitges’de gidilebilecek yerler arasındadır. Barselona’dan trenle sadece yarım saat uzaklıktadır. Katalunya’yı önemli kılan diğer özellik, İspanya’nın en fazla ziyaret edilen müzelerinde olan ve Katalunya’nın kuzeyinde bulunan Figueres’teki Salvador Dali Müzesi’dir. Barselona’nın biraz daha güneyinde bulunan Port Aventura eğlence parkı ise eğlence, adrenalin ve heyecan tutkunları için kaçırılmaz bir fırsattır. Montserrat ise, dağların arasına kurulmuş bir manastıra ev sahipliği yapar. Günü birlik ziyaret edebileceğiniz yerler arasındadır. Barselona’ya sarak yapılan, Paris’tekinin adeta bir benzeri olan Arc De Triomf gelir. Sonrasında, Avrupa’nında en güzel parklarından biri olan Parc de Ciutadella ziyaret edilmelidir. Teknelerle gezilebilen büyük gölü, portakal bahçeleri ve palmiyelerin arasında yaşayan çok sayıda papağanıyla popüler bir park olup, eskiden yıldız şeklinde bir kalenin yer aldığı 30 hektarlık bir alan üzerine kurulmuştur. Barselonalılar, yılın birçok günü bu parka spor yapmak, piknik yapmak için gelmektedirler. Parktaki mandalina ağaçları görmeye değerdir. Gezinize, Barselona su işlerinin yönetildiği görkemli Torre Agbar’ı (Ekber Kulesi) ziyaret ederek devam edebilirsiniz. Geceleri, farklı ışıklandırmasıyla görülmesi tavsiye edilir. dece bir saaat uzaklıktadır ve trenle seyahat edilebilir. Montserrat’ı önemli kılan özellik Meryem Ana’nın siyah tenli bir heykelinin olması ve Katalunya’nın koruyucusu seçilmesidir. Katalunya bölgesinin yakınlığına göre festivaller: Festivaller ülkesi İspanya’nın ünlü festivallerinden La Tomatina adlı domates savaşı 26 Ağustos tarihinde Valensia’nın Bunyol köyünde olmaktadır. Barselona’ya 4 saat uzaklıktadır. Pamplona’daki sokaklarda yapılan boğa güreşleri ise görülmesi gereken festivallerden biridir. San Fermín Festivali Kuzey İspanya’daki Pamplona şehrinde her yıl 6 Temmuz ile 14 Temmuz arasında düzenlenen geçmişi eskilere dayanan bir kutlamadır. Bu kutlamada en önemli aktivite encierro yani boğaların koşması olmakla beraber festival hafta boyunca süren bir sürü diğer geleneksel etkinlikleri de kapsar. Volga Nehri bu bağlantının küçük bir bölümünü oluşturuyordu. Moskova Nehri’nden Moskova Kanalı (130 km) yolu ile Volga Nehri’ne varıyorsunuz. Volga Rubinsk su rezervuarında sona eriyor. Bu barajdan sonra Şeksna Nehri’ne çıkıyorsunuz. Bu nehir gemiyi Beyazgöl’e ulaştırıyor. Gölden sonra Kovja Nehri başlıyor. Volga Baltık Kanalı’nı geçip Avrupa’nın ikinci en büyük gölü Onega’ya geliyorsunuz. Bu göl Marmara’ya yakın büyüklükte. 10 bin km kare. Saatler süren yolculuktan sonra gölden çıkıp bu defa Svir Nehri’ne giriyorsunuz. Svir Nehri sizi Avrupa’nın en büyük gölü olan (18 bin km kare) Lagona Gölü’ne ulaştırıyor. Buradan Neva Nehri’ne girip St. Ptersburg’a varıyorsunuz. Bu yolculuk 6 gün sürüyor. Bu yolculuk 1900 km uzunlukta. Su asansörlerini okumuştum ama görmemiştim. Son derece ilginç. Gemi su üzerinde akıntıya kapılıp gider diye düşünürseniz yanılırsınız. Su asansörleri ile ya aşağıya inecek ya yukarı çıkacaksınız, seviyeyi tutturmak için. Yol arkadaşlarımız mühendisler bunu iyi biliyorlardı, bize an Hikmet’in (üste) mezarının yer aldığı güzel park. Onu 13 yıl hapiste tutanlar adına özür diledik. Orada Rus ünlülerin mezarları var. Mezarlık gibi değil sanki, sanat var, estetik var bu parkta. Aynı gün ünlü Moskova metrosunu gezdik. Güzel heykeller, mozaikler ve dev avizelerle süslü. Göze çarpan bir köşede Lenin’in söylevi. Yeri gelmişken söyleyeyim. Her uğradığımız yerde Lenin heykeli gördük. İkinci gün araç trafiğine kapalı Arbat Soka lerini barındıran Kremlin içinde yine soğan başlı kubbeleri ile çeşitli kilise ve katedraller görüyorsunuz. Dünyanın en büyük çar topu ve çar çanı da burada. İkinci gecemizde önünde kocaman bir De Gaulle heykeli bulunan dev bir otelin salonlarında dans, bale ve atraksiyonlardan oluşan sahne sanatları izledik. Çok güzeldi ve kızıl bayraklarla yapılan bir gösteriyi de içeriyordu. 6 gün boyunca bu muhteşem su yolu üzerinde birbirinden şirin kasabalara uğradık. Ugliç, Yaroslav. Bunlar Volga üzerinde. İkincisi Volga kıyısında nefis bir parka sahip. Rezervuarı geçtikten sonra Goritsi’de durduk. şirin bir kasaba: Mandrogi. Artık Avrupa’nın en büyük gölü Ladoga’dayız. Çok büyük bir göl, Marmara’nın iki katına yakın (18.500 km kare). Uzun sürüyor onu geçmek ve artık bizi St. Petersburg’a ulaştıracak Neva Nehri’ne giriyoruz. Bizim çok daha alışık olduğumuz adı ile Leningrad’dayız. Çok güzel bir şehir bu. Hiçbir yapı gözünüzü rahatsız etmiyor. Kanallar, adalar üzerine kurulmuş kiliseleri, katedralleri (Kazan, Kan, İsaac) Peter Paul kalesi, 1917 ihtilalinin ateşleyicisi Aurora gemisi, Neva Caddesi (Nevski Prospect) ve Hermitaj’ı ile ve Büyük Petro’nun eseri. 30 km uzakta Baltık Denizi kıyısında saray ve nefis parklarla süslü dekoratif heykeller ve fiskiyeleri ile Peterhof (Petrodvares). Muhteşem, göz kamaştırıcı bir şehir bu. Her biri uzun uzun anlatılmaya değer. Geçmişi ile tarihi ve bugünü ile çok ilginç bir ülke Rusya. Sagrada Familia Avrupa’nın en sıra dışı kilisesidir. Doğadan esinlenen simgelerle dolu olan bu özgün yapı Gaudi’nin en büyük eseridir. Bölgede yapılması planlanan neogotik kilisenin inşaatına başlandıktan bir yıl sonra, 1883’te görevi devralan Gaudi doğaçlama bir şekilde her şeyi değiştirmeye başlamış hayatının işi haline gelen eser için 16 yıl boyunca münzevi bir inşaat alanında yaşamıştır. Kilisenin kriptasına gömülen Gaudi öldüğünde sadece İsa’nın doğumu cephesindeki tek bir kule tamamlanmıştı. İç savaştan sonra Gaudi’nin planlarına göre yeniden başlanan çalışmalar yapılan bağışlarla halen sürmektedir. Daha sonra, dünya fuarına ana giriş kapısı ola DGLRV EDŞYXUXQX]X WP RSHUDW|UOHUGHQ \DSDELOLUVLQL] C MY B C MY B