26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

TURİZM C 7 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA 3 Baştarafı 1. sayfada ESRA AÇIKGÖZ ahat koltuklarımıza kurulup, havada olduğumuzu unuttursun diye kendimizi ekrandaki filme kitliyoruz, tabi bir de yolculuk boyunca getirilen yiyeceklere. 19 bin çalışanıyla, haftada 400 uçuş yapıyor Kore Havayolları. Az koltuk, fazla boşluk, ilkesiyle ilk hedefleri rahatlık... Dağlar aşıyor, denizler geçiyor, ülkeler, ülkeler atlıyoruz. Artık Seul’dayız. Dünyanın en iyi havaalanı seçilen İncheon’da Kore’nin en önemli gazetelerinden Herald Media’dan gazeteciler ve belediye yetkilileri karşılıyor bizi. Gezi boyunca da hiç bırakmıyorlar. Büyük bir misafirperverlik ve ilgi çemberinin içindeyiz. İstikamet, önce otel, sonra kent gezisi. Hazır mısınız? Havaalanından kente ilerlerken beş yüz kilometre uzunluğundaki Hangang Nehri eşlik ediyor bize. İki yakasını yirmi yedi köprü birleştiriyor nehrin. Yol boyunca uzanan gökdelenler, geleneksel yapılar, yeşillikler, nehir... İlk durak, geleneksel Kore evleri... Göğe yükselen çatı saçakları, bahçelerden dışarı taşan ağaç dalları, ahşap işlemeciliği, tuğla doku... Burası, Bukchon Hanok Village. Size en iyi fotoğraf çekimi yapılacak yerin bile işaret edildiği bu mekân, Seul’un tarihinde bir yolculuğa çıkarıyor bizi... 15. yüzyıl... Kral Sejong, Kore alfabesini oluşturuyor. Bilimin, kültürün, sanatın, astronominin geliştirilmesinin arkasındaki isim de o. Kore’nin en önemli meydanı Gwanghwamun’un ona atfedilmesi boşa değil. Meydanda şehre hakim heykeli, yeraltındaysa müzesiyle anlatıyor hikâyesini Sejong bizlere. 5 bin yıllık tarihinde, 900 kez savaşın yıkımına uğramış Kore. Bunlardan birine Türkiye de tanık. Tam 60 yıl önce başlayan Kore Savaşı’nda Türkiye de 724 askerini kaybediyor. Türkiye’den geldiğimizi duyan her Koreli’nin yüzündeki gülümsemenin nedeni bu. Savaş Müzesi’nde Türk bayrağının dalgalanmasının da. Bebek ağlaması efekti ve gerçeğe yakın mankenlerin oluşturduğu mülteci kamplarıyla savaş hâlâ devam ediyor müzede. Ziyaretçilere bu gerçeklikten kalan his, savaşın vahşeti mi, kahramanlığın yüceliği mi bilinmez ama Kore’de müzeler tarihin anlatıldığı mekânlardan öte, kimi zaman çizgi film, video gösterimle R lenin demir parmakları boyunca uzanan binlerce, rengârenk kilitlerde yazılan dileklerden... Kimi kocasının ömür boyu onu sevmesini istiyor, kimi 100 gündür çıktığı adamın evlenme teklif etmesini; çocuklara iyi bir gelecek, dünyaya barış, annebabaya sağlık... Seul’e kadar gitmişken dileğiniz için bir kilit takıp anahtarını da uzağa atın. Seul’da tarihi alanlarla gökdelenler iç içe. Gelenekselle moderni, eskiyle teknolojiyi eğreti bir hal almadan birleştirmeyi başarmış Koreliler. Sokaklarda bırakın çöpü sigara izmaritine bile rastlamıyorsunuz. Ha, bir de polislere. Ne alışveriş merkezlerine girerken xrayden geçiyorsunuz, ne de kendini mekânın sahibi sanan özel güvenlik görevlilerinin bakışlarından. Yine de, gecenin üçünde yabancı bir kadının parkta korkmadan yalnız oturabileceği kadar güvenli bir yer Seul. Nereden mi biliyorum? Test edilmiş, denenmiş bir güvence bu. Sabaha kadar toplu ulaşım araçları çalışıyor. Örümcek ağı gibi dolanan metro sistemi ile istediKORE ğiniz her yere MUTFAĞINDA zahmetsizce NELER VAR? gitmeniz ore mutfağının ana malzememümkün. Taksi fiyatsi, pirinç. Kimi zaman kurabiları ise Türye haliyle geliyor soframıza, fer fenerleriyle süsleniyor, parkkiye’dekikimi zaman yan yemek olarak. Farklı türdelarda etkinlikler düzenleniyor, nin yarısı. tapınaklar Buda’ya saygılarını ki midye çeşitleri, bol çeşitli sebze yemekSeul, 24 sunmak için yüzlerce kez eğilip lerinden biri damak tadınıza uygun olacakkalkan insanları ağırlıyor. İnansaat yaşayan tır. Yiyenlerin demesi o ki, etler lezzetli, cın büyüleyici tınısına kapılmabir şehir... masada pişiriyor, mangalda, soslarla mak elde değil. Tanıklık için en iyi ikram ediliyor. Çubuklarla nasıl yeŞehrin en renmekânsa, Jogyesa Tapınağı. Tapınir diye dert etmeyin, çatalbıkli bölgesi, alışnakta geleneksel çay seremonisine de çak da bulunuyor. veriş merkezleri. katılabilirsiniz. Koreliler için çay bir 30 bin mağazanın içecekten öte, vücutları kadar ruhlarını da yer aldığı Dongdaetemizlemenin yolu... Saatlerce süren medimun semtindeki Doosan tasyonlarda çay eşlik ediyor onlara. Mayısı kaTower sabaha kadar açık. Biz geçırdım diye üzülmenize de gerek yok, Seul son cenin 02.30’unda yorgunluktan ayaklarımızı sübaharda sarıya kesen ağaçları, baharda yeşiliyle rüyerek çıkarken yeni gelenler boşluğumuzu her mevsim ziyarete değer bir kent. doldurmakta gecikmiyor... Unutmadan, Kore’de pazarlık yapmak adetten, pazarlıkta iyiyseniz alacağınız ürünü yarı fiyatına bile indirebilirNamsan N Seul Kulesi, dünyanın en yüksek kuleleri arasında. Kente hâkim bir tepede yer siniz. Kore’den ne mi alınır? Gezerken soalıyor. Eğer şanslı gününüzdeyseniz Kuzey Ko kaktakilerin kıyafetlerinden gözlerimi alamare sınırını bile görmeniz mümkün. Biz değil yan biri olarak, ilk önerim kıyafet. Sokak dik... Aşk, dünyanın her yerinde dilenilen ilk modasına hayran olmamak elde değil, mini şey. Bu aklımıza nereden mi geldi, şimdi? Ku etekleri ve ince topuklularıyla Koreli kadınlar, ri ve müzikle, kimi zaman simültane oyunlarıyla tarihin içine çekiyor insanı. Yine 2010’dayız. 60 milyon nüfuslu Kore’nin en kalabalık şehri Seul. Kore’ye bir yılda 7 milyon turist geliyor. En çok da Japonya’dan, Çin’den, Tayland’dan ve Amerika’dan... Hepsinin yolu, Changdeokgung Sarayı’ndan geçiyor. UNESCO’nun 1997’de Dünya Kültürel Miras Listesi’ne aldığı saray, yüz yıllık ağaçlarıyla selamlıyor ziyaretçileri. Yeşili bol bir kent Seul. Kentteki sarayların çok büyük parkları var. Geniş koşu ve bisiklet yollarıyla çevrili şehrin göbeğinde tırmanma duvarlarıyla karşılaşınca şaşmayın. Sağlık, Kore hükümetinin ana konularından. En favori sporsa, golf. Hemen her mahallede küçük odacıklarda golf antremanı yapmaya imkân veren apartman büyüklüğünde komplekslere rastlamak mümkün. Kore’ye gitmek için mayıs iyi bir tarih, hele de derdiniz Budist törenlerini izlemekse. Çünkü her yıl mayısın ikinci haftasında Buda yeniden doğuyor. Sokaklar nilü K değişik saç şekilleriyle kadınların çantasını taşıyan Koreli erkekler, rengarenk giydirilmiş çocuklar, underground giyim tarzlarıyla gençler... İnsanı hayran bırakan zarafetleri de cabası. Kore’de tekstil ürünleri ucuz. Seul’un bir elektronik eşya merkezi olduğunu söylemeyeyse gerek yok. Dokuz katlı Technomart’da telefondan fotoğraf makinesine, bilgisayara, akla gelecek her elektronik aleti bulmak mümkün. Koreliler ürettikleri her şeye bir estetik katıyor, usb’den, kaldırım taşlarına kadar... Şehrin 2010 Dünya Tasarım Başkenti seçilmesi boşa değil. Şehri sarmış sanat galerilerinin temelinde de, uluslararası sergilerde, bienallerde Koreli sanatçıların adlarının daha sık anılmasının altında da bu gelişmiş estetik anlayışı yatıyor. Kore müziği de dünya müzik piyasasında her geçen yıl daha çok yer ediniyor. Seul’deki irili ufaklı, açıkkapalı konser alanlarının sayısı çok. Seul Plaza’da bunlardan biri. Gayageum, haegum, piri gibi geleneksel Kore enstrümanlarıyla yapılan caz müziği yükseliyor sahneden. Çimlere uzanmış takım elbiseli erkekleri, ayakkabılarını çıkarmış şık kadınları sarıyor; herkes ritmin peşinde, tabii biz de... Müzik bizi başka bir yolculuğa çıkarıyor. Takım elbiselerin yerini siyahlar içindeki erkek öğrenciler alıyor, tavşan ya da şeytan kulaklarıyla genç kadınlar... Hongik Üniversitesi’ndeyiz, Seul’un en ünlü sanat fakültesi bu üniversitede ve biz sanat fakültesi öğrencilerinin festivalindeyiz. Bir şehri tanımanın en iyi yolu, sokaklarda kaybolmaksa, diğeri de gençleriyle sohbet etmek. Muşamba çadırlardan meyhaneler, mumlar, masalardaki küçük mangallarda pişen etler... Bir tarafta break dansı yapanlar, diğer tarafta sahnedeki rock grubunu dinleyerek çamura aldırmadan deliler gibi zıplayanlar... Onlar bizim için olduğu kadar biz de onlar için ilgi çekiciyiz. Davet üzerine oturuyoruz bir masaya. Shin Chee, İstanbul’a gelmiş daha önce, iki günlüğüne. Boğaz’ı hatırlıyor bir, bir de eğitimi sırasında öğrendiği Ayasofya’yı... Choi, yakaladığı ilk fırsatta gideceği yer İstanbul. Koreliler için Türkiyeliler farklı, onları diğer Batılı ülkelerden daha iyi anladığımızı düşünüyorlar. Ne de olsa Türkiye Doğu ile Batı arasındaki bir köprü... Onlar da, bu köprünün bir ayağının kendilerine uzatılmasını istiyorlar. Haksız da sayılmazlar... Uzun lafın kısası, Seul’de görülecek çok şey var, bu yüzden 24 saat uyumayan bu şehire, enerjinizi toplayıp gidin... eul’de gidilecek mekânların adını aklınızda tutmak kolay değil, hatırlayacağınız bir kelime var “Dong” çünkü mekânların adı ya onunla başlıyor ya da onunla bitiyor. Bu yüzden bir yer sorarken yazmanız ya da yazdırmanız en iyisi. Kore yemekleri Türkiye’deki damak tadından çok farklı, ancak geniş alternatifler olması nedeniyle yiyecek bir şeyler bulabilirsiniz. Özellikle et oburlar için pek de zorlanacak bir şey yok. Eğer ekmek yemeden doyduğunu anlamayanlardansanız işiniz zor, çünkü Kore’de sofrada ekmek bulmak pek mümkün değil. Tuz severleri de aynı son bekliyor. Vazgeçemem diyorsanız, valizinizde tuz ve ekmek için yer ayırın. S  Ören’in merkezinde Hotel Club Fiord 7 dönüm arazi üzerine kurulu. 1. ve 2. katlardan oluşup toplam 6 tane blok var. Otel bahçesinde yüksek palamut ağaçlarıyla botanik bahçesini andırıyor. Kendine ait özel plajı olan otelde aktivite olarak deniz sporları, sörf, kano, tenis, masa tenisi, animasyonlar ve haftanın 2 yada 3 ünü canlı müzik hizmeti vardır.  Daidalos Otel Osmanlı mimarisindeki konak/ev tarzında düşünülmüş. Tasarımda, bu mimariye uygun kiremit çatının altında, büyük el oyması kapıdan girilen, ahşap cumba ve sundurmalı bir bina hayal edilmiş. Misafirlerimizin mutluluğu için konağımıza geniş bir restoran ve kahvaltı salonu var. Bahçede yüzme havuzu bulunuyor. Otelin ismini Antik Yunan mitolojisindeki Giritli Mimar DAIDALOS’tan alıyor. Yer olarak, MÖ 1443 yılında MYSIA halkı tarafından kurulan, antik çağda ADRAMYTTEION’a bağlı olarak varlığını sürdüren, Burhaniye Taylıeli Köyü’nü seçtik. Körfez manzarasına hâkim otelimizi; köyün doğal ve tarihi dokusuna uygun; taş duvarlar, ahşap malzemeler, alaturka kiremitler ve kırmızı tuğlalar kullanarak yapılmış.  Hotel MTK Ören’e yeni bir soluk... Club MTK’nin 300 yatak kapasitesi, açık ve kapalı yüzme havuzu, özel plajı bulunuyor. Hotel Club Fiord Daidalos Otel İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Miyase İlknur Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74, Fax: 0 212 343 72 64 TURİZM C Reklam: Cumhuriyet Reklam, Genel Müdür: Özlem Ayden, Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal, Reklam Koordinatörü: Neşe Yazıcı Reklam Müdürü: Onur Çeliköz Tel: 0 212 251 98 7475 Ege Reklam Sorumlusu: Zuhal Altungüneş Tel: 0 232 441 12 20 Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hotel MTK C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear