Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 6 EKİM 2010 ÇARŞAMBA TURİZM C Dört mevsim sağlık turizmi Bolluk diyarına yolculuk... NİLHAN AYDIN Ruhum uçuşuyor… Yol arıyorum… Tedirginliğim gitmiş, etrafımda hoş bir esinti dolaşıyor... Dinliyorum… Gözlerim sürmeli kocaman bir çift göz ile kesişiyor. Tek başına bir kuzu, ardına dönmüş hadi beni takip et diyerek açık kapıdan içeriye giriyor… Geçen yaz çuval içinde bulduğum kuzu yavrusunun meleme sesini duyuyorum. Boyası dökülmüş yıpranmış kapıya bakıyorum hâlâ açık… Ruhum uçuşuyor… Kollarım, vücudum kendini bırakmış, tepeleri denizleri aşmış, bulutlar içinde dans ediyorum… Meğer eşiği atlamışım, açık kapıdan içeriye girmiş, kuzuyu takip ederek Gökçeada’nın en tepe noktasına çıkmışım. Koyunlar bir çobanın peşinde sürü halinde takip ederler değil mi? Gökçeada ise durum şaşırtıcı… Serbest, kendi başlarına dolaşıyorlar. Gökçeada’da kuzular bile kişilik değiştirmiş, kendi doğalarından çıkmışlar, özgürleşmişler… Yakomoz Motel’de odanın balkonunda oturmuş gün batımını seyrediyorum. Aşağıda yemyeşil bir ova var. ZUHAL AYTOLUN Sağlık turizmine talep gün geçtikçe artıyor. Bu biraz da her şey dahilci anlayıştan uzaklaşmanın bir göstergesi. Sadece tesis içinde kalıp, yemek yiyip, güneşlenmekle geçen bir haftalık tatilin aksine, artık tatilciler ya farklı yerler görmek ya da yıl içinde yaşadıkları stresli hayatın etkilerini üzerinden atmak istiyor. Bu anlamda da seçenek çok. Ancak doğa, hizmet ve rahatlığı bir arada bulabileceğiniz az sayıda tesis var. Bunlardan biri de Amazonlar ve Alp Dağları ile birlikte dünyanın en önemli oksijen kaynağı Kaz Dağları’nın eteğinde Edremit Güre’de konumlanan Hattuşa Astyra Thermal Resort&Spa Otel. Bir tatil haftasında bedeni ve ruhu dinlendirmek, temizlemek, tüm yılın stresinden arınmak istiyorsanız, pek çok seçenekle beraber güzel bir sağlık turizmi tatili öneriyorlar. Genç kalmak, geç yaşlanmak mümkün mü? Günümüzün hareketli ve stresli hayatında zor gibi görünse de elbette mümkün. Hattuşa Otel, bu mottoyla yola çıkmış, o yüzden de isteyen her yaş grubuna hitap eden bir sağlık merkezi. Mevsim ayrımları yok. Yalnızca belli dönemlerde termal, spa ve sağlıklı yaşam etkinlikleriyle geçici bir çözüm de önermiyorlar. Dertleri tüm bu bilgilerin ve yaşam standardının yıl boyuna yayılması. Otelin Genel Müdür Yardımcısı Gürcan Koşar ve İşletme Müdürü Tansel Demirbaş, “İnsanlar 40 yaşına kadar sağlığını kaybetmek adına elinden geleni yapıyor farkında olmadan. Ancak 40 yaşından sonra da sağlıklarını kazanmak adına çalışıyorlar” diyor. Yine de hiçbir zaman geç değil. Kaç yaşında olursa olsun farkındalık önemli. Hattuşa Otel bu anlamda beklentileri karşılamak adına bire bir. Termal su havuzları, tatlı su havuzları, çamur havuzları, kür merkezi, SPA merkezi ve masaj salonla Kuzum bu adada rahat eder… Gecen yaz Bozcaada’da üçüncü yavrusunu besleyemeyeceği için terk edilen kuzu yavrusuna bir arkadaşım ile sahip çıkışımızı hatırlıyorum. Ben, kuzu kucağımda eve dönünce arkadaşım da kuzuyu sevmiş, hemen ona biberon alıp beslemeye başlamıştı. Bu benim için önemliydi, zira hayvan sevgime tepki duyan ve eleştirenlere laf anlatmaktan bıkmıştım. (Aslında hayvan sevgisi mi? güçsüz olana mı, o ayrı bir konu...) Denizden gelince adaya ilk girişte kurak tepeler ile karşılaşıyorsunuz, adayı da kurak sanıyorsunuz, oysa ada canlı, hem de çok canlı, hele tepeler capcanlı… Ovanın etrafını saran o tepeler, sanki ovayı korumak için orada, dimdik duruyorlar. Çorak toprak ve verimli toprak iç içe... C MY B C MY B Ben de tepeye kuş gibi tünemiş, ciğerlerimi oksijen ile doldururken ruhum çoktan hafiflemiş, uçmuş. Çeşmeden su içmeyi özlemişim. Zeytinli köye gitmek için yola çıkıyorum. Bir hışırtı duyuyorum, bir koç hızla yanımdan geçiyor, küçük bir yalağı olan eski çeşmede durup ardına dönüp bana bakıyor. Temiz su, kirli su, tatlı su, kaba su derken kim bilir kaç senedir çeşmeden su içemiyoruz. Doğal tatlı su kaynakları bakımından zengin olduğunu bilerek çeşmelerden kana kana su içiyorum, yüzüme su çırpıyorum. Suyun keyfini yaşıyorum. Kendine yetebilen bir ada Gökçeada… Tatlı suyu ve tuzu olan ada, narı, ayvası, cevizi, bademi birçok meyveyi ve sebze yetiştirebilmektedir. Ayrıca Tarım Bakanlığı ekolojik tarım yapılması amacıyla Gökçeada’yı pilot bölge seçmiş. Tesislerini gezdiğim Elta Ada Tarım İşletmesi Türkiye’de ilk organik süt ürünleri üreten kuruluştur. Hayvan yemlerini kendileri üreten ada dışından hiçbir alım yapmayan firmanın zeytinlikleri, meyve bahçelerini ve karpuz tarlalarını gezdikten sonra süt ürünleri üretilen tesislerde içtiğimiz ayran neredeyse içtiğim en lezzetli ayran desem yeridir. Adanın suyu temiz, ayranı leziz… Bu ada da yaşanır. Daha çok yabancı turistlerin Gökçeada’da keşfettikleri Kitesurf alanı olan Aydıncık bölgesine doğru yola çıkıyorum. Biga’nın Eşelek köyünden göçerken adaya cami minaresini yanlarında getiren Eşelek köyüne de uğruyorum. Minareyi görünce de niçin minareyi taşıdıklarını anlıyorum. Biga’da çıkan Danişment taşından yapılan minarenin işçiliği iyi, Eşelekliler baraj altında kalacak olan köylerinden minarelerini hatıra diye getirmişler. Tuz gölü gözüküyor, Yeşil renge koyanmış üç beş koyunun arasından geçerek yola devam ediyorum. Adada koyunları sahipleri belli olsun diye değişik renklere boyayıp salıyorlar, sonra kırkma zamanı gelince yapalayıp tüylerini kırpıyorlar. Filamingolar ise daha pembeleşmemişler. Sonbaharda adaya gelen flamingolar tuz gölünde yaşayan bir kurtçuğu yiyorlar ve bu yedikleri kurtçukta bulunan bir madde ile pembeleşiyorlarmış. Tuz gölünde bu sene su çok, yazın azalmamış, flamingolar gölün uç noktasında, ama dikkatli bakınca bazıların kanatlarında pembeliği başlamış olduğunu görüyorum. Bir taraf sürekli dalga alıyor, diğer taraf durgun deniz… Bir yanda kitesurf, öbür yanda sörf… Dünyanın başka neresinde var acaba diye düşünürken, kayan, atlayan, hızlanan dalgalarla dans eden jitesurf yapanları görünce dayanamıyorum. Atıyorum kendimi sıcak denize… Bu adada yaşanır… rıyla hizmet veren otel, aynı zamanda odalarda da banyo tedavisi yanında içme kürü olarak da tedavi imkânı veriyor. Bin 500 yatak kapasiteli otel, devre tatil apartları ve dönemsel kullanımlar için uygun. Bölge termal suyunun en önemli özelliği ise bor mineralinin sıfır olması. Ayrıca içeriğindeki florür elementi sayesinde çocuklarda diş ve dişeti gelişimlerinde ve tedavisinde ve yaşlılarda kemik erime tedavilerinde etkin bir tedavi olanağı da sunuyor. Hem bu şifalı su kronik kas ve iskelet hastalıklarının yardımcı tedavisi, ortopedik hastalıkların rehabilitasyonu, nörovejatif distonu gibi genel stres bozuklukları ve spor yaralanmalarında tamamlayıcı tedavi olarak kullanılıyor. Tesis bünyesindeki kapsamlı sağlık ekibi ve laboratuvar sayesinde, talep eden üyelerin giriş esnasında tahlil için kanları alınarak ve tahlil sonuçlarına göre tedavi ve kür programı uygulanıyor. Sağlığı kaybetmeden onunla ilgilenmek önemli. Gittikten sonra neye yarar. Değil mi? www.hattusa.com.tr Hattuşa Astyra Thermal Resort&Spa Otel, dünyanın ikinci oksijen deposu olan Kazdağları’nın eteğinde Türkiye’nin yeni termal turizm bölgelerinden GüreEdremit’te hizmet veriyor. Hatta Avrupa’nın en iddialı sağlık turizm tesislerinden biri olmaya da aday. Sağlıkçılar Dalaman’da MUĞLA (AA) Almanya’da sağlık turizmi alanında faaliyet gösteren 70 tur operatörü, Muğla’nın Dalaman ilçesine geldi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Muğla Valiliği’nin katkılarıyla ilçeye gelen operatörler, Dalaman Thermemaris SPA Otel’de düzenlenen toplantıya katıldı. Toplantıda konuşan Otel Müdürü Kemal Öztürk, sağlık ve termal turizmi bir üst seviyeye çıkarmak için Rus ve Alman müşterilerine hitap eden 70 tur operatörünü ağırladıklarını söyledi. Operatörlerin bölgedeki turistik yerleri gezdiğini belirten Öztürk, “Çok iyi tepkiler alıyoruz. Daha önce yıllarca Romanya, Slovakya, Avusturya, Macaristan, Polonya, Litvanya, Hırvatistan gibi ülkelere turizm seçenekleri sunan operatörler, otelimiz ile Türkiye pazarına girmek için çalışma başlattı. Bu çalışmalarımızla turizmi tüm yıla yaymayı amaçlıyoruz” dedi. Tur operatörleri adına bir açıklama yapan KurTur firması sahibi Victor Kirschgessner ise Türkiye hakkında olumlu izlenimler edindiklerini bildirdi. 70 operatör ile Almanya’da yaklaşık 5 milyon insana hitap ettiklerini ifade eden Kirschgessner, “Portföyümüzde 500 bin turist var, yıllardır Baltık ülkeleri ile özellikle sağlık turizmi açısından çok iyi çalışmalarımız oldu. Türkiye’nin sağlık ve termal turizmi açısından en önemli artısı, misafirperverliği. Fiyatların makul seviyede olması ve iklim olarak da sıcak olması Türkiye için birer avantaj. Türkiye, turizmin zirvede olduğu yaz ayları dışında ilkbahar, sonbahar ve kış aylarında da iklim özellikleri sebebiyle tercih edilebilir. Bu yıl Türkiye’de önemli paket çalışmaları yapabiliriz” diye konuştu. Dalaman Kaymakamı Ahmet Deniz ise bölgede turizmin 6 aydan 12 aya çıkması için bu tür tanıtım çalışmalarının önemli olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti: “Bu tanıtım aynı zamanda istihdama da olumlu etki yapacaktır. Ancak kaliteli yatak kapasitesini arttırmamız gerekiyor. Bakanlar Kurulu kararı ile turizm alanı ilan edilen yerlerde yapılacak turistik tesislerin artması ile bu eksiklik aşılacaktır. Bugün burada Almanya’da yaşayan Rusya kökenli tur operatörlerini misafir ediyoruz. Birçoğu ilk kez Türkiye’ye geliyorlar, kendi ifadelerine göre ‘geç kalmışız’ diyorlar. İnşallah bu çalışmalar turizmin 12 aya yayılmasını sağlar.” Turist sayısı yüzde 11 arttı... ANTALYA (AA) Antalya’ya yılbaşından bu yana gelen turist sayısı 8 milyon 337 bini geçti. Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’nün Antalya Havalimanı gelen yolcu istatistikliğine göre, ekim ayının ilk üç günü Antalya’ya havayoluyla 147 bin 302 turist geldi. İstatistiklere göre Antalya’ya yılbaşından bu yana gelen turist sayısı geçen yıla göre yüzde 11 artarak, 8 milyon 337 bin 79’a ulaştı. Geçen yıl aynı dönemde Antalya’ya gelen turist sayısı 7 milyon 543 bin 503, 2008 yılında 7 milyon 872 bin 289, 2007 yılında 6 milyon 649 bin 193 olmuştu.