Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Sihirli Değnek Küçük Arı Kovanı: Arılar Uçuyorlar! “Biz sağır çocuklar / beklentilerle dopdoluyuz / ve diğerlerinin gördüğü / aynı ilgilerle / Gülümseme ve oyunlar arasında, / bir şarkı arıyoruz / Duyamıyor olmamız / bizim için bir güçlük, evet / ama yüreğin gizli dilini / işitebiliyoruz” (s.32) La Colmenita / Küçük Arı Kovanı: Küba Çocuk Tiyatrosu Kumpanyası Yay. Hazırlayan ve Türkçeleştiren Ulçi İçil, Esra Karaköse, Yazılama Yayınları, Aralık 2007, 139 s. 990 yılında minik kalplerin ve büyük umutların birleşmesi ile başlayan “La Colmenita” hareketi, yıllardır pek çok kişiye umut aşılıyor. Minik arılar bitmek tükenmek bilmeyen enerjilerini ve yaşam sevinçlerini sanat aracılığıyla onları izleyen herkese duyumsatıyor; yorulmak bilmeden ordan oraya uçuyorlar! “Küçük Arı Kovanı” adlı kitap minik arıların bu yolculuğunu anlatıyor. Sadece çocuk tiyatrosu ile uğraşanların değil, eğitimcilerin de başvuracağı bir kaynak kitap. 614 yaş arası çocuktan oluşan La Colmenita topluluğu kocaman bir aile aslında. Topluluğa üç yaşında katılanlar bile oluyor. 15 yaşına gelen topluluk üyesi özel bir törenle gruba veda ediyor. Bu ailede işitme engelli, fiziksel engelli ve zihinsel engelli çocuklar da var. ABD, Almanya, Belçika, Danimarka, Dominik Cumhuriyeti, Ekvador, Fransa, Haiti Cumhuriyeti, İspanya, Japonya, Meksika, Panama Cumhuriyeti ve Venezüella’ya turne yapan topluluk bugüne kadar uluslararası pek çok ödüle değer görülmüş. UNICEF’in “iyi niyet elçisi” olarak adlandırılan ve ödüllendiren La Colmenita, klasik masallardan yola çıkarak hazırladıkları oyunları sergileyen bir tiyatro topluluğu gibi görünebilir. Ancak bu topluluğu diğer tiyatro gruplarından farklı kılan o kadar çok şey var ki! Yola çıkış amaçlarından çalışma yöntemlerine, disiplinlerinden oyun seçimlerine kadar pek çok açıdan farklı bir anlayışın ürünü La Colmenita. Toplulukta “etik eğitimi” birinci sırada geliyor. Topluluğun amacı çocuk oyuncular yetiştirmek değil. Çocuklar, topluluğun yoğun çalışma programına rağmen öğrencilik yaşamlarına devam ediyorlar. Grubun yaşamlarındaki yeri sorulduğunda bakın çocuklar neler diyor: “Ailem ve okulum daha önemli... Çünkü La Colmenita benim boş zamanlarımda oynadığım bir oyun ve bir anda bu oyunu durdurabilirim ama görevlerimizi terk edemeyiz. Gruba katılmanın şartlarından biri iyi notlar alıyor ve evde gruba katılıyor olmaktan dolayı sorun yaşamıyor olmak...” (erkek, 13 yaşında, grubun kurucusu). “Benim için La Colmenita her şey anlamına geliyor. Her şey... Okulum, evim, arkadaşlarım...” (erkek 11 yaşında, 1 yıl 4 ay). “La Colmenita sanki ailem gibi... Sanki benim bütün yaşamımdaki yardımcım gibi” (kız, 7 yaşında, grupta 4. yılı) (s.60). Bu toplulukta oyuncular değil, değerler biçimlendiriliyor. Topluluğun amaçları kitabın ikinci bölümünde şöyle sıralanmış: “İnsanlık değerlerinin sanat ve özellikle de tiyatro aracılığıyla korunmasını özendirmek; Çocukları ve gençleri özel eğitim ihtiyaçları çerçevesinde bir araya getirerek sanattan keyif almalarını ve sonuç olarak kişisel gelişimleri için gerekli ilerlemeyi sağlamak ve birlikte eğlenme zemini hazırlamak; Toplumsal bir işbirliği ile ülkenin içinde ve dışında farklı yerlerdeki senaryolarla teatral gösterileri bir araya getirmek; çeşitli halkların folklorik eserlerini ve uluslararası eserlerini sahneye koyarak çocukların hem bireysel hayal gücünü, hem de kolektif hayal gücünü geliştirmek; Disiplinlerarası bir yaklaşımla tıpkı kültürün ilerlemesinde olduğu gibi, sahne sanatlarını yaratıcılık, müzik, şarkı, dans, gösteri ile sentezlemek ve çocuğun ya da gencin topluma etkin katılımını sağlamak için alan yaratmak” (s.65). Buna benzer misyona sahip olan elbette pek çok kurum vardır. La Colmenita’nın farkı bu amaçları somut olarak başarabilmesinde yatıyor aslında. Yaşamın erken evresinde tiyatronun ya da sanatın başka bir dalının çocuğun yaşamında yer almasının, hatta yaşamının büyük bir bölümünü kaplamasının çocuğun gelişim sürecine katkısı çoktur, ancak çok dikkatli olmak gerekir. Kendini beğenmişlik duygusunun yükseldiği, diğerlerinden “farklı” olduğu hissinin kontrol edilemez bir noktaya geldiği bir aşamada, bu çocuklar evde ve okulda çocuksu şaşkınlık ve masumiyetlerini çok erken yaşlarda kaybedeceklerdir. La Colmenita, “mini diva”lar ya da “yıldızcık”lar yaratmama konusunda çok duyarlı bir grup olduğunu yaptığı çalışmaların her aşamasında gösteriyor. “Sanatı araç olarak kullanmakla ilgiliyiz” diyor topluluğun kurucuları. “Dayanışma, karşılıklı saygı, disiplin, iyilik yapmak gibi insanlık değerlerinin kök salmasını sağlamak için tiyatro ve kollektif çalışma ideal bir araç” diyerek bunu çalışmaların her alanında çocuklara hissettiriyorlar. Örneğin; çocuklar bir gün baş rol oynarken ertesi gün sahne arkasında arkadaşlarına yardımcı oluyor. Her şey dönüşümlü olarak paylaşılıyor... Oyunlar klasik masallardan kendi yaşamlarına ve kültürlerine uygun düşecek biçimde uyarlanıyor. Örneğin; “Alice Harikalar Diyarında” oyununda, Kübalı bir köylü kızı olan Alicia, bir tavşanı izleyerek, Küba’da bir ormana dalıyor... “İmparator’un Yeni Giysileri”, “Üç Küçük Ayı”, “Bir Yaz Gecesi Rüyası”, “Andersen Masalları” gibi dünyaca ünlü yapıtların yanı sıra yerel masalların da uyarlamasını yapan topluluk, kostümlerini ve dekorlarını da kendisi hazırlıyor. Kimi zaman koreografileri de... Beatles yorumuyla Külkedisi’ni seslendirmek; yerel müzik aletlerini kullanarak ünlü şarkı ezgileriyle masallar anlatmak... ve daha neler neler... Toplulukla aile ve toplum arasında güçlü bir bağ var. Çocukların aileleri de bu çalışmaların bir parçası olmak zorunda. Ama bir köşede oturup çocuklarını izleyerek değil. Kimi zaman doğrudan, kimi zaman da dolaylı olarak süreci takip eden aileler de bu durumdan şikayetçi değil. Çocuklar her prova için “girişte ödeme” yapmak zorundalar. Ama elbette bu bizim düşündüğümüz ödemelerden değil. Çocuklardan dekor ve kostüm hazırlama sürecine katılmaları, fikir üretmeleri, şarkı yazmaları gibi şeyler bekleniyor. Çocuklar her çalışma için gruba bir katkı sunmak zorundalar. Elbette aileler de bu çalışmaların kısmen bir parçası oluyorlar. Ancak işleri bununla da bitmiyor. Sürecin en eğlenceli bölümlerinden biri de aile üyelerinin çocuklarının oynadığı rolleri ezberlemesi ve provalarda çocuklara oyunu oynaması. Bu zorunlu katılımın ve desteğin hem ailelere ve çocuklara hem de çocukaile ilişkisinin yapısına neler kazandırabileceğini düşünmek bile insanı heyecanlandırıyor. La Colmenita’da engelli çocukların da aktif alanlarda rol alması dikkate değer. Engelli çocukların yaşama isteği duymaları, engellerine karşı mücadele etmeleri ve ailelerinin de bu sürece katılması hem aileler hem de toplum arasındaki bağları güçlendiren etkinliklerden biri... Topluluğun parçası olmak isteyen hiçbir çocuk reddedilmiyor. Her çocuğun yapabileceği bir şey bulunuyor. Çocuklar 15 yaşına gelene kadar topluluğun üyesi olabiliyor... Her hafta buluşmak projenin hedefi ve öncülüğü açısından çok önemli. Çünkü çocukların her hafta kime iyilik yaptıklarını konuştukları toplantılar, bu kollektifin sadece “oyun” için değil, “ortak bir iyilik” için onların her faaliyete katılmalarını sağlayan bir buluşma olma özelliğini de taşıyor. Topluluk, bu düşünce ile bugüne kadar pek çok çalışmanın parçası (Kansere karşı mücadele Kanada; Engelli çocuklar İspanya vb.), sayısız kongrenin, festivalin ve etkinliğin de onur konuğu olmuş. La Colmenita bize daha iyi bir dünyanın mümkün olduğunu gösteren bir topluluk... Ekim 2005’te Küba’da gerçekleşen IBBY’nin (Uluslararası Çocuk ve Gençlik Kitapları Kurulu) ulusal kongresine katılmıştım. Kongre’nin teması “Barış Kültürü”ydü; Kongre, José Martí’nin savaşta düşüşünün 110.anma yılı, Andersen’in 200.yaş ve Quixote’in ilk baskısının 400.yıl kutlamalarına ithaf edilmişti. Kongrede, La Colmenita grubu ile tanışma, onları izleme fırsatı bulmuştum. Küçücük yaşta böylesine profesyonel dansedebilen, amatör ruhla sahnede eğlenebilen bir grupla daha önce hiç karşılaşmadığımı düşünmüştüm. Çocuklar öylesine özgüvenli, grup öyle Hazırlayan: Nilay Yılmaz sine birlik ve beraberlik içinde ki insan bu duygunun bir parçası olmaktan kendini alıkoyamıyor. Oyun bitiminde kendimizi çocuklarla birlikte salonda dansederken bulmamızın başka bir açıklaması olmasa gerek! Sahnedeki engelli çocukların yüzlerindeki mutluluğu anlatmanın sözcüklere sığmayacağını düşünüyorum. Ve yıllardır grubun sürekliliğini sağlayan kurucuların ve eğitimcilerin bu başarıdan ne kadar mutlu ve umutlu olduklarını da... Arılar kovanlarından uçuyor, bize umut veriyor. İstenirse başka bir dünya yaratmanın mümkün olabileceğini buna inanan ya da inanmayan herkese danslarıyla gösteriyor arılar... Umarız, bu kitap çocuklarla çalışan gruplara, eğitimcilere bir model olur... Umarız, bizim engelli çocuklarımıza da böylesi fırsatlar yaratılabilir... Umarız, sözcüklere sıkışan “misyon”lar ve “vizyon”lar, “La Colmenita modeli” yardımıyla uygulama alanlarına evrilebilir... Umarız, “etik eğitimi” ve “sanatın araç olarak kullanılması”, insanlık değerlerinin ve kollektif çalışmaların öncülleri olur... Ve umarız, arıların sesleri en uzak yerlere kadar ulaşabilir... Kim bilir belki sizin de Nisan’da La Colmenita ile tanışma fırsatınız olur! Sürpriz mi? Yok canım, nerden çıkardınız? 1 Benim gözlerim olur musun? P Konuk Sihirli Değnek Aysel Gürmen (yazar) MERAKLI: Bir Somon Balığının Serüvenleri Nilay Yılmaz, Çınarçocuk, 2007, 136 s. (9+ yaş) Resimleyen Derya Ülker “ Buradan çıkmanın bir yolu var mı acaba?, diye düşünüp duruyordu yumurtanın içinde büyümekte olan küçük somon balığı”. Küçük somon balığı Meraklı’nın yaşam serüvenine henüz yumurtanın içindeyken eşlik etmeye başlıyoruz. Onunla birlikte inanılmaz bir yolculuğa çıkıyoruz. Nehirden okyanusa uzanan, tehlikeler ve güzelliklerle dolu bu yolculuğun yine nehirde, başladığı yerde bitmesi gerekiyor. Ancak… Upuzun bir nehri geçip okyanusa varmak, zamanı gelince yine aynı yoldan akıntıya karşı yüzüp geri gelmek hiç de kolay değil. Hele de günümüzde… Kendi doğal koşullarında binbir güçlükle yapılan bu yolculuk günümüz insanının duyarsızlığından kaynaklanan sorunlarla daha da güçleşiyor. Ne mutlu ki minik somonların okyanusa varabilmeleri için yardıma koşanlar var. Ama ya geri dönüş? Acaba kaçı okyanustaki serüvenlerini bitirip geri, doğdukları yere, dönebilecek? Ya kahramanımız Meraklı?.. Keskin Gaga’yla oynadıkları ölüm oyununu kazanabilecek ve yaşamını kurtarabilecek mi? Yazar, yaşam döngüsünü bir somonun yolculuğuna benzetmiş. Çok başarılı bir alegorik anlatımla, yaşamı anlamlı kılan her ne varsa, sorgulanması gereken neler varsa, bu yolculuğa sığdırmış. Somon efsanesinden hiç söz etmeyeceğim. Onu Meraklı’dan dinlemelisiniz. ? ? Nilay Yılmaz, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Eski Silahtarağa Elektrik Santralı. Silahtarağa Mah. Kazım Karabekir Cad. No:1 Eyüp / İstanbul Tel: 0212 236 78 42 www.nilayyilmaz.com/sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com 940 arıltı Görmeyen ve Az Gören Çocuklara Destek Derneği, görmeyen ve az gören çocuklara destek amacıyla çocukların aileleri tarafından kurulmuş bir dernek. Derneğe üye olan çocuklar görmeyen ve az gören durumunda. Bu çocukların doğumlarından, eğitimleri tamamlanana kadar her alanda yaşıtlarıyla aynı seviyeye getirmek için gerekli desteği sağlama çabası gösteriliyor. Dernek üyeleri diyor ki; “Çocuğunuzun görmediği size söylendiğinde neler hissettiniz? Kimlerle paylaştınız? Kendinizi yalnız mı hissetiniz? Sorularınıza yanıt bulabildiniz mi? Oysa sizinle aynı duyguları paylaşan bir çok anne ve baba var. Bizler de onlardan biriyiz. Biliyor musunuz aslında çocuklarımız bizlerden daha güçlü, bizler onlardan birkaç adım önde olmalıyız. Onlar büyüme mücadelesi verirken bizler kabul etme safhasını kısa sürede atlatıp ve onların görmediğini kabul edip daha güçlü ve bilinçli olmalıyız. Çocuklarımıza yardımcı olalım, onların yarınlarını daha bilinçli kuralım. İnanın ki çocuklarımız algıladıkları dünya içinde çok mutlular ve daha gerçekçiler. Bir çiçeğin güzelliğini çocuğum göremiyor diye üzülmeyin; bilin ki o çiçeğin daha güzeli çocuğunuzun hayallerin de bulunmaktadır. Gelin sizlerle birlikte bir paylaşım içinde olalım. Eğitimcilerle birlikte hem siz hem de çocuğunuz eğitim görsün ne dersiniz?” (Derneğin web adresi: www.parilti.org.tr) Görmeyen çocuklar için kitap okumak ve sesli kitaplardan yararlanmak isterseniz, işte adresler: Türkiye Görme Özürlüler Kütüphanesi İzmir (0232 446 46 31 / 0 232 483 30 23) www.turgok.org // Beyazıt Devlet Kütüphanesi Görme Özürlüler Bölümü (0212 522 31 67 / 0 212 522 37 51) // Boğaziçi Üniversitesi Abdullah Kuran Kütüphanesi (0212 358 15 40) // İBB Atatürk Kitaplığı Körler Bölümü (0212 249 47 88) // Altı Nokta Körler Vakfı Kitaplığı (0212 277 62 28 323 21 53) www.6nokta.org // Görmeyenler İçin Sesli Kitap Üretimi Kolaylaştırma Merkezi(0212 210 99 66 / 0 212 210 99 67) www.seslikitap.com ? SAYFA 7 CUMHURİYET KİTAP SAYI