Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
İYİ Kİ VARSINIZ! İYİ Kİ DOĞDUNUZ! Çiğdem Gündeş aşk öyküsünü anlatan Tamaro on yıl boyunca yönetmen yardımcısı olarak da çalışmış. Yazar, kedileri ve köpeğiyle birlikte İtalya'da Orvieto yakınlarında yaşamaktadır. Yapıtlarından Bazıları Roman: “Büyülü Çember” (1998), “Yüreğinin Götürdüğü Yere Git” (1999), “Aklı Bir Karış Havada” (2002) Öykü: “Anima Mundi” (1998), “Yanıtla Beni” (2001) Çocuk Kitapları: “Kitaplardan Korkan Çocuk” (2000); “Tobia ve Melek” (2000), “Tombul Yürek” (1999) Günlük Söyleşi: “Sevgili Mathilda, İnsanın Yürümesini Dört Gözle Bekliyorum” (2000), “Eve Doğru” (2000) Susanna Tamaro (12 Aralık 1957, Trieste ) S uzanno Tamaro, İtalyan kent soylu bir ailenin kızı olarak İtalya'nın Trieste kentinde dünyaya geldi. Zor bir çocukluk dönemi geçiren Tamaro 25 yaşındayken ölümcül bir hastalık geçirir ve 27 yaşında yazmaya başlar. İlk yazarlık denemelerinde başarısız olur ancak yılmadan çalışmayı sürdüren Tamaro istediği başarıyı “Tek Bir Ses İçin” adlı kitabıyla elde eder. Yurdumuzda da yankı uyandıran romanı; “Yüreğinin Götürdüğü Yere Git” ona daha büyük bir ün kazandırır. Genelde günlük ya da mektup biçiminde kaleme aldığı eserlerinde hep hüzün vardır. Yazarın roman kişileri çoklukla ölümün eşiğine gelmiş ama ve bunu kabullenmiş, yaşamdan beklentilerini elde edememiş küskün kişilerdir. Tamaro, nefretin, inançsızlığın, sevgisizliğin dünyasında yolunu bulmaya çabalayan, Tadımlık cehennem içinde yaşarken “Cehennem yoktur” düşüncesiyle savaşmak zorunda kalan bir kadının öyküsünü anlattığı ve dilimize “Cevap” (Rispondimi) olarak çevrilen üç uzun öyküden oluşan kitabındaki "Cehennem Yoktur" isimli öyküsünü beyazperdeye uyarladı. Bir umut, inanç ve “Kitaplardan Korkan Çocuk (Can Yayınları, 2000) O sabah evden çıkarken Leopoldo bir daha geri gelmeyeceğini biliyordu. Bir önceki gün doğum günüydü; sekizinci doğum günü ve gerçekten pek hüzünlü bir gün olmuştu. Armağan olarak, uzun süredir arzu ettiği bir şeyi; bir çift koşu ayakkabısını istemişti. Kentte yaşasa bile koşmaya bayılıyordu. Koşarken havanın yüzüne çarptığını hissediyor, bu onu neşelendiriyordu. Ne yazık ki koşmak için eline pek fırsat geçmiyordu; hatta okuldaki beden eğitimi dersi dışında buna hiç mi hiç olanak bulamıyordu. Aslında o, kırlarda ya da deniz kıyısında koşabilmeyi isterdi. Pek çok sınıf arkadaşı hafta sonları anne babasıyla kırlara gidiyordu ama o hiç gitmemişti. Annesi de babası da kent dışına çıkmayı sevmiyorlardı. Annesi farelerden ve örümceklerden korkardı, babası da öyle tembeldi ki bütün boş zamanlarını evde kitap okuyarak geçirmeyi yeğliyordu. Annesinin uzattığı armağan paketinin ağırlığından ve büyüklüğünden içinden hiç de iyi bir şey çıkmayacağını hemen anlamıştı Leopoldo.” Paketin içinde ne var acaba? Peki ya, Leopoldo kitaplardan neden korkuyor dersiniz? Dilerseniz bunları Leopoldo'ya soralım. İyi okumalar… ? Brigitte Labbe, Gamze Akdemir’le... ? maya başladılar. Bu çalışmaları daha çok olumsuz durumdaki yerlerde gerçekleştirdiğimi söylüyorum, ama çok daha iyi durumda yaşayan hatta zengin olan çocuklarla da gerçekleştiriyorum. Çünkü onlarda da kolaylığa, çabuk elde edilirliğe, sorumsuzluğa terk edilmişlik var. Bir anlamda şımartılmışlar, ama yapayalnız bırakılmışlar. Parayla yalnızlar. ‘ÇOCUK YETER Kİ ELİNE KİTAP ALSIN GERİSİ KOLAY’ Günümüzde çizgi romanlar, hikâyeler çok değişmeye başladı, hatta değişti, dönüştü. Şiddet çocukluğun bir parçası haline getiriliyor... Harry Potter’lar korku kültürünü, korku cambazlığını körükledi, hatta moda yarattı. Nasıl değerlendirirsiniz çocuklar üzerindeki etkisini? Ben bu konuda daha az sert konuşacağım. Bu bir yazar için biraz çelişkili olacak ama bence çocuğun her şeyden önce bir kitabı eline alma hareketini yapması çok önemli. Belki içerik birebir tam istediğimiz gibi ona en uyan içerik olmayabilir ama önce bu bir çizgiroman olsun bir öykü olsun, uzaktan kumandayı almasından önce o kitabı eline alma hareketini yapmasını çok önemsiyorum. Çocuğun okumak için gösterdiği bu merak ve çaba kayda değerdir. Ondan sonra da belki benim Çıtır Çıtır Felsefe’de niyetlendiğim şekilde kendi düşüncesini geliştirecek ve kitapları kendisi seçmeye başlayacak. Düşünme keyfini yaşayacak, inisiyatif alacak. CUMHURİYET KİTAP SAYI Bu seçimleri bir şekilde kendisi yapar, o keşifleri kendisi yapar olacak. Klasikler dahil korku öğeleri var bir dolu kitapta da, eskilerde de o klasiklerde de korku öğeleri öndedir, ya bir kurt kapar ya cadı kaçırır. Bunlar gerçekten çocuğun doğrudan psikolojisine giden, ona hitap eden filmler ve kitaplar. Fakat ben bunda da yüzde yüz negatif bir yan görmüyorum şu anlamda o korkuyu dışavurmasını, onu ifade etmesini kolaylaştıracak bir süreç yeter ki ebeveynleriyle o diyaloğu kurabileceğini bilsin, yalnız bırakılmasın, yalnızlaştırılmasın. Mesela bir ebeveynin çocuk için şiddetli bulduğu, beğenmediği, uygun görmediği bir kitabı hemen elinden almak ya da bu bir film ise hemen uzaktan kumandayı alıp kapatmak yerine neden onunla bunun üzerine konuşmuyor, nedenlerini açıklamıyor. Film demişken Pretty Woman filmini düşünelim, nefret ediyorum bu filmden ve özellikle kazara izlemiş olan çocuklar için de çok yanlış buluyorum. Ya bu hayatta bir şeyleri başaramamış hayat kadınısındır ya da değilsindir. Başaramamışsan bu hayattan çıkmak için tek ihtiyacın olan kredi kartları ve şişkin cüzdanı olan bir erkektir. Masaldan devşirilen filmin mesajı bu. Çıtır Çıtır Felsefe ile inanıyorum ki çocuklar bu tür filmlere de eleştirel bir bakış geliştirebilecekler, bilinç geliştirebilecekler. HYPERLINK “mailto:gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr” gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr Çıtır Çıtır Felsefe Dizisi (“İyi ve Kötü”, “Adalet ve Haksızlık”, “Gerçekten ve Yalancıktan”, “Oğlanlar ve Kızlar”, “Güzellik ve Çirkinlik”, “Bildiklerimiz ve Bilmediklerimiz”, “Savaş ve Barış”, “İş ve Para”, “Özgür Olan ve Olmayan”, “Doğa ve Kirlilik”)/ Brigitte Labbe, Michel Pueeh/ Günışığı Kitaplığı.? 933 Mavisel Yener Cumhuriyet Çocuklarından Mektuplar! Ozan Özer (Bandırma / Ticaret Odası İlköğretim Okulu 7A) Sevgili Hidayet Karakuş, Hani Her Şey Oyundu adlı kitaptaki şiirlerinizle tanıdım sizi, okudum ve çok beğendim. En çok “Kuş Olmak” şiirinizi sevdim. Yazdığınız şiirdeki çocuk ben olmak isterdim. O çocuk gibi göklerde uçmak isterdim. Ama sakın yanlış anlamayın; o çocuk gibi kuşları vurmak istemezdim! Çünkü ben hayvanların canını yakmak istemem. O kuşun yerine kendimi koyardım. Kendi canımın yanmasını istemediğim için başkalarının canını da yakmak istemem. Bu kitapta da birçok hikâye bu konuyla ilgili zaten. Ama ben en çok şiirleri sevdim. Adım Ozan. Ondan olabilir mi sizce? Size bir şey söylemek istiyorum. Çok istediğim bir şey var. Bu yazdığınız Kuş Olmak şiiri gibi benimle de ilgili bir şiir yazar mısınız? Ben de size bir şiirimi yolluyorum. Sever misiniz bilmem. Hayalimdeki kuşlar / Öyle güzeller ki / Gerçek olsalar keşke / Gelip avucuma konsalar / Her zaman yemini, suyunu versem / Onlardan bir dakika bile ayrılmasam / Hayalimdeki kuşlar / Onlara sevgiyle dokunsam. Hoşça kalın. Sevgili Ozan hayalindeki kuşları hiç yitirme… Sürpriz armağanın yola çıktı bile… Berke Ertürer (Ankara / Başkent Ünv. Kolej Ayşe Abla Okulları) Merhaba, Ben Berke Ertürer. 7 yaşındayım ve Başkent Üniversitesi Kolej Ayşe Abla Okulları 2. sınıf öğrencisiyim. Okuldaki kitap kurdu projesi için sürekli kitap okuyoruz. Ben de genellikle Mavibulut Yayınevi’nin kitaplarını tercih ediyorum. Şimdiye kadar Fatih Erdoğan’ın kitaplarından bazılarını okudum. En ilgimi çeken kitap: Mavibulut Yayınları’ndan Fatih Erdoğan’ın Sihirli Küre isimli kitabıydı. Kitapta en çok Ozan karakterini sevdim çünkü sihirli bir palamutla bir küreyi sihirli yaptı. Beni en çok düşündüren bölüm, bir küreye dokununca nasıl Yeni Zelanda’ya ışınlandığı olmuştur. Çünkü normal sıradan bir küreye dokununca bunun olamayacağını düşünüyorum.Küreye dokunup gözlerini kapatınca başka yerlere ışınlanma bana alışılmadık geliyor, çünkü dünyada öyle bir şey yok. Sevgili Berke sürpriz armağanın yola çıktı bile! Yeni mektuplarını bekleriz. Çocuklar ve gençler, siz de bize yazar mısınız? o Okuduğunuz kitapta en çok hangi karakteri sevdiniz? Neden? o Öyküde sizi en çok düşündüren bölüm neresiydi? Neden? o Öyküde size alışılmadık gelen, aklınıza yatmayan yerler var mı? Neden? Mektup yazarak bize ulaşmak isteyenler için mektup adresimiz: Mavisel Yener Ata Cad. Defne Sok. No:1 D1 Balçova, İzmir Elektronik posta göndererek bize ulaşmak isteyenler için: sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com Anımsatma: * Mektubunuzda adresinizi, yaşınızı, okuduğunuz kitabın adını, yazarını ve yayınevini belirtmeyi unutmayın. Size bir sürprizimiz olacak! * Mektubunuzda kitabın özetini yazmayın, olur mu? Biz, anlatılanlar hakkında sizin ne düşündüğünüzü çok merak ediyoruz. SAYFA 5