Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Adana, İskenderun ve Mersinli çevreciler güçbirliği yapıyor KONUK YAZAR MUHAMMET GÜZEL Bu bardağın dolu tarafı var mı diye baktım. Saçmaladım… Sular gür akarken, sıcaklar bastırıp kurutmadan, birkaç fotoğraf çekebilmek için çıktım yola. Daracık bir asfalt, eski zamanlardan kalma, bakımsız. Dere yol boyunca, yol dere boyunca akmakta. Yolun her iki yanı da tıraşlanıyor. Genç yaşlı demeden bütün ağaçlar kesiliyor. Konuk olduğum bir evde, kesim işinde çalışan bir işçi ile karşılaşıp sordum. Kesim, “yolun her iki yanında yangın güvenliği şeridi oluşturmak için” yapılıyormuş. Şerit olmanın ötesinde geniş bir bant kesiliyor olmasını o da anlayamıyormuş. Çamların kesilip makilerin yerinde bırakılmasının yangın tehlikesini sürdüreceğini o da biliyor, ama kesici şirketin işçilerden makileri kesmelerini istemediğini söyledi. “Acaba HES filan mı yapacaklar, onun için yol mu yapılıyor?” dedim, ama dediğime pişman oldum. Konuk olduğum evin ilköğretim çağındaki çocuğu, “Muhammet Amca kafana taktığın şeye bak… HES olsa ne olacak olmasa ne olacak? Şurada burnumuzun dibinde nükleer santral yapılıyor. O yapıldıktan sonra, zaten ya ölüp gideceğiz ya da ormana oksijene ihtiyacı olmayan yaratıklara dönüşeceğiz.” Çocuğun anası “Ağzını hayra aç, insan yaratığa dönüşürmüymüş. Tövbe de!” dese de kafamda bu yaratığa evrilme olayı film çevirmeye başladı… Aslında bu nükleer santral o kadar kötü olmayabilirdi… LPG gazı gibi patladığı anda etki etmiyor çünkü. O tüp patlaması ne kadar illet bir şey, cehaleti affetmiyor. Hatta LPG kullanımı konusunda, bunca yıl cahil ve mecbur bırakılışımızın ilahi nedenini o an kavradım. Meğer gün gelecek, böylesi hayırlı bir yatırımın tehlikesizliğini anlayabilmemiz için örnek olarak bize sunulacakmış. Sağ olasın tüpgaz. Bir düşünün nükleer santral sadece tüpgaz kadar tehlikeliymiş! Aşırı sıcakta tutmazsak, bir de açık unutup uyumazsak sorun yokmuş… Hele bir de baca sistemimizi temiz tuttuk mu hiçbir tehlikesi yokmuş... Bu tüpgaz illeti patlayınca anında çevresindekileri telef ederken, konu komşudan, hasımlar çekemeyenler var ise sağ kalıyor, hatta için için sevindikleri halde, üzülmüş gibi yapıp ikiyüzlülükler ediyorlardı. Güzelim nükleer santraller öyle mi ya? Hem anında öldürmüyor, hem de konu komşuyu da bizimle birlikte derde bağlayıp yavaştan öte tarafa postalıyormuş… Ne kadar güzel bir şey değil mi? İnsana iki rekatlık veda namazı için, komşularla helalleşmek için bir hayli zaman bırakıyormuş. Hem arada dağlar varsa rüzgar da esmiyorsa bize bulaşmazmış. Biz insanlığa sırtımızı dönüp kendimizi kurtarabilirmişiz. Hem sızıntının yavaş seyretmesi halinde evrimleşip yeni belki de daha güzel bir yaratığa dönme ihtimali de benim akraba bebesinden beleş umut… Evet, biz nükleer sızıntı ile evrilip, yaratığa dönüşmeyi ölümden kurtulmak için bir umut olarak düşlerken, işin gerçek yanına baktığımızda birilerinin gerçekten duygularının evrilip insanlığın yaşama hakkını kendi bireysel ekonomik kazançlarına kurban edebilen insaniliğin ötesinde bir yerlere sürüklenmekte olduğunu gözleyebiliyor musunuz? Bu nükleer lobi denen insanlık karşıtlarının ülkeleri yönetenleri ne kadar kolay kandırabildiğini, ne kadar maharetli etkili insanlar olduklarını görebiliyor musunuz? Ne kadar güzel değil mi, bakın insanlık dışına evrilmenin hiçbir zararı yok. Bu evrilmeyi gerçekleştirebilmiş lobilerin kandırabildiği insanlarımızca yönetilmeyi hak edebilmiş olmak ne büyük mutluluk. Dünyanın neredeyse her yerinde ya sonlandırılmış, ya da sonlandırılması planlanmış olan nükleer santrallerin Türkiye’mizde bizi yönetenlerce bir nimet gibi anlatılmasından ne anlamalıyız, diye soracak kadar şüpheci olmayınız lütfen… Örneğin, dünyanın her yerinde 6 7 sent olan nükleer santral ürünü elektriğin, bizim toprağımıza bizden bağımsız kurulup, bize beş katına kadar varacak fiyatlarla satılacak olmasının bizim için ne kadar büyük bir ekonomik kazanç olacağını unutup, arada birileri malı götürecek şüphesi taşıyanlara şaşıyorum. Ne kadar kötü niyetli kişilersiniz? Meclis’te nükleer tartışması Bu arada, Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi’nin Mart ayı ikinci birleşim toplantısında, Akkuyu’da kurulması düşünülen nükleer santral konusunda tartışma çıktı. CHP’li katip üye Jasmina Lokmanoğlu’nun, Japonya’daki nükleer felaketine dikkat çekerek, “Söz konusu sızıntı o bölgede yaşayan insanları kanser olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakmıştır. Bu noktada tüm Avrupa ülkeleri ve bilim adamları nükleer enerjinin risklerinden bahsederken, Hükümet’in Akkuyu’ya kurmayı düşündüğü nükleer enerjiyi biz istemiyoruz” demisine, AKP’li üyeler Abdullah Özdemir ve Ramazan Tüzün, bu olayın Büyükşehir Belediye Meclisi’nde görüşülmesini siyasi bir davranış olarak niteleyip tepki gösterdi. Nükleer enerji konusunda hükümet yetkilileri gibi düşündüklerini belirten Özdemir ve Tüzün’ün, “Nükleer Enerji Santrali’nin yapılacağı yer, Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluk alanında olmadığı için, bu konunun tartışılacağı yer de burası değildir” demeleri ise diğer meclis üyelerinden tepki gördü. Gerginlik üzerine konuşan CHP’li üye Nuri Özdemir’in, “Akkuyu elbette Mersin Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde değildir ancak, orada meydana gelebilecek herhangi bir sızıntı burayı da doğrudan etkileyecektir. Bu yüzden 2013 Akdeniz Oyunları’nda Mersin‘e destek veren Başbakan’ı nasıl alkışladıysam, Mersin’e nükleer tehlikeyi kurmak isteyen Başbakan’ı da aynı şekilde eleştiririm” diyerek tartışmayı noktaladı. ABİDİN YAĞMUR resinde yaşamayan insanlara da yayıldığı artık söyleniyor.” MERSİN Japonya’da meydana gelen nükleer felaket sonrasında, Başbakan Erdoğan’ın, “Akkuyu’ya yakında kazma vurulur” şeklindeki açıklamasına çevrecilerin ve yöre halkının tepkisi büyüyor. Mersin Nükleer Karşıtı Platform’un yanı sıra Mersin Çevre Dostları Derneği, Adana ÇETKO, Yumurtalık Sugözü Çevre Koruma Derneği, İskenderun Çevre Koruma Derneği ile Gülnar, Yeşilovacık ve Büyükeceli halkı yaptıkları açıklamalarla tepkilerini dile getirirken, konu Mersin Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nde de tartışıldı. Mersin Nükleer Karşıtı Platform dönem sözcüsü Sabahat Aslan, Mersin Çevre Dostları Derneği Başkanı Suna Kılıçcı, ÇETKO Başkanı Dr. Sadun Bölükbaşı, Yumurtalık Sugözü Çevre Koruma Derneği Başkanı Kemal Özbenli yapılan toplantıların ardından ortaya çıkan tepkileri dile getirmek için güç birliği kararı alındığını belirtip, “Toplantılarda Akkuyu’ya kurulacak nükleer santralin, Türkiye ve bölge için oluşturduğu felaket riskini ve diğer konuları bölge halkıyla paylaşmaya devam edeceğiz” dediler. Mersin’de tepki büyüyor Mersin Nükleer Karşıtı Platform Dönem sözcüsü Sabahat Aslan ise Ruslarla yapılan sözleşmenin devletlerarası yapılarak her türlü hukuk ve teknik denetim yolunun kapatıldığını, bu gizlilik ve kapalılığın çok güvensizlik yarattığını söyledi. Rusların yapmış olduğu İran Nükleer Santralini teknik arızalardan kaynaklı işletmeye alamadıklarını ve bu arızaların giderilmesinin bir yılı bulabileceğini, dolayısıyla Rusların teknolojilerinin çok güvensiz olduğunu belirten Aslan, “Deprem kuşağında olan ülkemizde hareketli Ecemiş fay hattı nedeniyle Akkuyu’da hiçbir şekilde nükleer santral yapılmaması gerekir” dedi. Mersin Çevre Dostları Derneği Başkan Suna Kılıççı da, Japonya’daki Fukuşima Nükleer Santrali’nden gelen felaket haberlerine kimsenin, hele hele devlet yetkililerinin kulak tıkayamayacağını söyledi, “Meydana gelen bu olumsuz gelişmeler ortadayken, nükleer enerji bağımlısı Fransa’da bile enerji tartışması başlarken, Almanya nükleer santrallerini kapatıp yenilenebilir enerjiye yönelirken, İsviçre olayların ardından nükleer santral kurulması için uygunluk raporu düzenleyen bilim adamı her kimse, şimdi yalvar yakar, yeniden değerlendirme yapılması gerektiğini anlatmaya çalışıyor, ama derdini kimseye anlatamıyormuş. Eğer bugün söylediklerini, başkalarına bakanımız, Putin’le bir araya gelip, bazı alışverişler ve ihalesiz yapılması düşünülen projelerle ilgili pazarlıkları sonuca bağlamadan söylemiş olsaydı belki işe yarardı. Irak’ın yönetimi, insanları ve kaynaklarıyla talan edilmesine çanak tutup, ‘ülkemde nükleer silah çalışmaları yapılıyor’ diyerek ABD’nin saldırıları için kaynak oluşturan adam, ölümüne neden olduğu binlerce insan ve yıkılan ülkesi için üzülmüyormuş, pişman da değilmiş. ABD vatandaşı oldu mu olmadı mı bilinmez, ama gayet itibarlı bir hayat sürmekteymiş; bayağ da mutlu bir görüntüsü varmış. Yani muradına ermiş, köşeyi dönmüş. Yani biraz paralıca bir ABD’lilik hevesi için, insanların kaç cana kıyması gerektiği konusunda başkalarına bakanımıza acep kaç kişinin gidişine neden olmak gerektiği söylendi ki? yapmayı düşündüğü nükleer santralleri askıya alırken, bizim ‘Nükleer için kazma vurmamazı’ ne kadar doğru açıklanmalıdır. Bilinmelidir ki, Mersin halkı nükleer santral istemiyor” diye konuştu. İskenderun’dan nükleer tepkisi Dünya ve Japonya şimdi de deprem ve tsunaminin yarattığı felaketin daha da ötesinde bir tehlikeyle yüz yüze kaldığını belirten İskenderun Çevre Koruma Derneği Başkanı Aylin Canpolat Ödemiş de şu açıklamada bulundu: “Pasifik kıyısındaki Fukişima Nükleer Santrali’nden gelen haberler, herkesin aklını başına alması gerektiğini gösterirken, tertemiz kıyılara, nükleer satral için, ‘kazma vurmaya’ çalışanların duyarsızlığı ilginç ve kaygı vericidir. Japonya’da meydana gelen 9 büyüklüğündeki depremin ardından yaşananlar, ülkemizde kurulmak istenen nükleer santral inadından vazgeçilmesi için bir uyarıdır. Yaşananların Türkiye için son bir uyarı olarak algılanması gerektiği halde, Başbakan Erdoğan’ın ve Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın aymazlık örneği bir rahatlıkla, ‘Nükleer kararlılığımızdan vazgeçmeyeceğiz!’ açıklamaları yaşanan felaketi küçümsediklerinin göstergesidir. AKP Hükümeti, tüm çevresel konularda olduğu gibi nükleer enerji konusunda da büyük bir aymazlık içindedir. Bu ülkenin sağlıklı geleceği için nükleer enerjiden derhal vazgeçilmelidir. Yaşananların ciddiye alınarak, Akkuyu ve Sinop’ta ‘Nükleer Santral Macerası’ndan vazgeçmeye çağırıyoruz. Bölükbaşı: Herşeyiyle risk Nükleer santrallerin herhangi bir kaza olmasa dahi çevresinde yaşayanlar için risk taşıdığını vurgulayan ÇETKO Başkanı Bölükbaşı, “Doğan çocuklarda kan kanseri, erkeklerde ise üreme organlarında problem ve iktidarsızlık, doğumlarda sakatlıklar görülebiliyor. Ayrıca nükleer santraller etrafında yapılan tarım ve hayvancılık sonucunda üretilen ürünlerin tüketilmesiyle kanser riskinin santral çev Deprem Bölgeleri Haritası Deprem oluyorsa, iki gün sonra da yanardağ faaliyete geçiyorsa, ardından nükleer tesis patlıyorsa, Ergenekoncular Japonya’ya sızmış oraları da karıştırıyor olabilir mi? Görüntüler Balyoz belgelerine çok benziyor da. Turizmi Teşvik Kanunu’nda yapılan düzenlemeye karşı CHP’nin itirazını reddeden Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararla, 1 milyon dönüm arazi ile meralar ve yaylaların yerli ve yabancı turizm yatırımcılarına açılmasına olanak sağlanmış oldu. Acaba Mersin Akkuyu bölgesi turizme açılıp yandaşa, yardakçıya peşkeş çekmeye uygun değil midir? Okuyanlar bilir, Paksu’nun 811 yaş arası çocuklara yönelik kitabında cennet tarifi yapılırken, “cennette uçan kuşun tadının merak edilmesi durumunda kızartılmış olarak önünüze geleceği” bilgilerine yer verilmişti... Nükleerin getirileri düşünülürken santral kurulduğunda gökte uçan kuşların kızarmış olarak yere dökülme ihtimali göz ardı edilmemeli! Bundan çıkartılacak önerme şu: Dünyayı cennete çevirmek için nükleer santral kuruluyor NÜKLEER SANTRAL GEY KLER olabilir mi acaba? Alamanya nükleer santralleri söküyormuş. Öbür nükleer santralli ülkeler de sorgulamalara ve çalışmalara başlamış. Biz Rusya’ya parayla santral yaptıracağımıza, alamanyanın söktüğü fabrikaları beleşe alsak olmaz mı? Nasıl olsa sökünce çöpünü atacak bir yer arayıp bizden gayrısını bulamayacaklar… Sayın Başkasına ba ka nımız, LPG tüpünün d e , altgeçit tüpünün de nükleer santral kadar tehlikeli olduğunu söylemiş. Japonya’daki nükleer santralin yanması olasılığına karşı Amerika’da insanların diken üstünde olduğunu bir yana bırakın, hatta, patlarsa tüpün bir evi, tünelin birkaç evi, ama o anda içindekileri yutabileceğini, nükleer santralin başkalarına bakanınkiler de dahil olmak üzere herkesin torunlarını yutabileceğini de bir yana atın ve düşünün! Başkasına bakanımızın ne kadar da kaytarmacı danışmanları var. Ona düdüklü tencere, gazlı çakmak, telefon pili gibi öldür Hatay’da Afet Planı hazırlığı MEHMET ALİ SOLAK ANTAKYA Deprem yönünden riskli bölgelerin içerisinde yer alan Hatay’da, “Afet Planı” oluşturulması için Antakya Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM), Hatay Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü ile ortak çalışma başlattı. Hatay Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü ile AKOM’un ortak hareket ettiğini ve koordineli çalıştığını belirten yetkililer, kurum bünyesinde deprem gibi doğal afetlere yönelik önlemler konusunda birçok bilimsel çalışma yapıldığını, bu kapsamda deprem risk haritasının çıkartılmasına yönelik, “Seramar Çalıştayı” düzenlendiğini de kaydetti. Afet yönetiminde en önemli adımın, “Risk azaltma ve hazır olma” kavramlarının iyi öğrenilmesi olduğunu belirten yetkililer, olası afetlerde ulaşım ve ilk yardım konularında verilecek eğitimlerle birlikte önemli bir unsurun da afet öncesi alınması gereken önlem ve yapılan hazırlıklar olduğunu anımsattan yetkililer şu bilgileri verdi: “Olası bir afette çadırkent alanlarının ve toplanma merkezlerinin tespiti, ODTÜ’de afetlere yönelik düzenlenen bilimsel toplantılara iştirak edilmesi, ‘Hatay Afet Planı’nı Hazırlıyor’ projesi çerçevesinde yaşayan bir afet planının hazırlanmasına yönelik düzenlenen panele katılım ve Kızılay’ın kentimizde periyodik olarak düzenlediği eğitim faaliyetlerini bu çalışmalara örnek olarak gösterebiliriz. Yine olası bir felakette afetzedelere en kısa zamanda ve etkin bir şekilde yardım edilmesi için AKOM’a da büyük görevler düşüyor. Kentimiz deprem kuşağı üzerinde bulunduğu için kurum olarak bu bilinçle hareket ediyoruz, tüm vatandaşlarımızın da bu bilinçle hareket etmesini istiyoruz. Afet öncesi gereken tedbirler alınırsa, olası zararları minumum seviyeye çekmiş oluruz.” me olasılığı yüksek nükleer aygıtlar hakkında bilgi vermemişler. Hatta elektrik prizinin üstüne i...nin de aynı ölçüde nükleer bir felakete neden olduğunu bilemeyen insandan danışman mı olur? Akkuyu’da 38 yıl önce C MY B C MY B