23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

25 MART 2011 CUMA SAYFA 5 KONUK YAZAR PERVİN ÇOBAN SAVRAN * Kayseri ve Elazığ’a dokunan yok, Adana’da müfettişler eksik olmuyor “Çocuklar Üşümesin! Geçtiğimiz günlerde bazı telefonlara, “Toroslar'da çocuklar üşümesin” başlığı taşıyan bir yardım çağrısı içeren mesajlar geldiğini öğrendik. Bu mesaj benim telefonuma da geldi. Önceleri masum bir dayanışma kampanyası gibi sandığımız bu iletilerle ilgili düşünürken içinde bulunduğumuz takvim gözümüzün önüne geliverdi. Ve bunun bir tezgah olduğu kanısına vardık. Toroslar'da bizim çocuklarımız gerçekten üşüyorlar!.. Ama üşümeleri, ayakkabısızlıktan, çorapsızlıktan, giyilmiş eskitilememiş giysilerin yokluğundan değil, okulsuzluktan… Okullar kapanmadan yaylaya göçmek zorunda kalan ilköğretim çağındaki çocuklarımızı, okullarını yarıda bırakıp yaylaya göçmek üşütüyor. Onların eğitimlerini göçle birlikte yer değiştirebilecek mobil okullarda, gönüllü eğitimi, diploması olan öğretmenler önünde sürdürmesi için Milli Eğitim sistemimizde gerekli kolaylıkların sağlanması için çalışanların yalnız bırakılması bizim çocuklarımızı üşütüyor. Kışlaklarımıza yakın bölgelerde çocuklarımızın devam edebileceği yatılı bölge okulları olmaması, en azından Milli Eğitim'in bizim çocuklarımız, özellikle kız çocuklarımız için, yanlarında annelerinin nöbetleşe kalıp onlara refakat edebileceği yurt, pansiyon kuramamış olması, bunun temini için yöneticilerimizden taleplerde bulunanların yalnız bırakılması bizim çocuklarımızı üşütüyor. Eğitim sisteminden bahsediyorum ve özellikle vurguluyorum, bizim çocuklarımız, genlerimiz ve geleneklerimizin kendilerine yüklediği özellikleri kuşanıp Toroslar'ın hem güney yamacında hem de kuzey yamacında doğanın soğuğuna karşı kendilerini koruyabilmektedir. Onların asıl korunağı, bizim için çağın gereklerine uygun eğitim alabilecekleri okullardan öğrenecekleri bilgiler ve alacakları eğitimdir diye düşünmekteyiz. Birçok Sarıkeçili aile bireysel olarak, derneğimiz de kurumsal olarak bunun mücadelesini vermeye çalışmakta. Bu taleplerimizin Milli eğitim sistemimiz içinde yankı bulması için, şimdiye kadar yerinden kıpırdamamış olanların, seçim yaklaşırken, Yörüklüğe ve Yörük kültürüne gerek duygu, gerek bilgi anlamında yakınlık duyan insanların gözüne girmek için yapılan bu işgüzarlıklar çocuklarımızın yanı sıra o insanlarımızı da üşüttüğünü sanıyoruz. Yörüklük zordur, meşakkatli iştir. ‘Derler ki, kışın rezillik yazın vezirliktir.’ İzleyici gözüyle bakıldığında doğrudur. Ama bizlerin gözüyle içeriden baktığınızda, bir kutsal çiledir. Emektir. Özgür yaşayabilmek, doğanın koynunda özgür kalabilmek için verilen emektir. Zordur. Çünkü kazanımı özgürlüktür. Çilelidir çünkü kazanımı, tarih boyunca yanında taşıdığımız, kendileri de tarih boyunca bizi taşıyıp doyurmuş hayvanlarımızın kendi doğaları içinde özgür yaşamalarını sağlama kavgasıdır. Koltuğunda gevşeyip kedisinin ensesini okşayarak hayvan severlik ettiğini sananlar bilemezler, düşük yapan bir keçinin başucunda, ‘onun ağzı dili yok’ diyerek keçinin yerine düşen oğlağa yas tutup tanrıya sitem eden çobanın duygularını… Hayvanlarımızın zaman zaman ormana zarar verdiğini biliriz. Ama hayvanın doğanın içinde, onun bir unsuru olduğunu da biliriz. Keçinin bu yıl daldan kopardığı meşe pürçeği gelecek yıl yerinde ışılamaya başlar, görür, biliriz. Ama geçen bahar, yemyeşil cennet parçası diyerek güzün görüşmek üzere vedalaşıp gittiğimiz ormanlarımızın, güz gelince, sahile indiğimiz zaman ya yakılmış, ya da HES'di, madendi, kömürdü, turizm alanıydı golf sahasıydı gibi nedenlerle boz bayır görmek öldürür, yasa boğar bizi. Hepimizi, birimizi ikimizi değil hepimizi evimizden ocağımızdan ölü çıkmış gibi üzdüğünü ne mermer tüccarları ne de maden ağaları anlayamaz… Şu anda göçünü devam ettiren Sarıkeçili ailelerin ortalama 300 civarında keçisi, deve azalmış da olsa çoğunun kamyoneti, traktörü var. Bu orta halli bir ekonomik varlıktır diye düşünüyoruz. Bunu elde tutmak zor, zahmetli, gerilimli iştir. Hırsızlar, salgın hastalık, sel, kıran pusuda bekler… Korumak bir o kadar zordur. Ama biz bunlarla başa çıkabiliriz. Devletin ilgili kurumları, özellikle Orman Bakanlığı yetkilileri, göç yolumuz üstündeki köy yönetimleri yukarıda saydığımız olumsuzluklardan beter üstümüze gelmese başa çıkabiliriz... Ancak, her nasılsa siyasi iradeyi kılkeçisinin orman düşmanlığına inandırmışlar. Gerçek orman düşmanları ve onların propagandalarının sonucu bize dayatılan, zorla iskan baskıları bizleri üşütmektedir. Çocuklarımızı üşütmekten öte geleceklerini buz tutturmaktadır. Bütün bunlara çözüm bulunsun. Taşınabilir somut kültür mirası olarak tescil edilmesi gereken değerlerimizin tanınması için verdiğimiz mücadele içinde etkinlikler düzenledik. Bu etkinliklerimiz, eylemlerimiz, uyduruk telgraflarla, suç duyurularıyla, iftiralarla, engellenmeye çalışıldı. Baharda düzenlediğimiz etkinliğe, katılım olmasın diye son baharda gelenekselleştirdiği etkinliği bizimle aynı bahar gününe taşıyan dernekler oldu. Başbakandan beriye tüm yetkililere, yurt dışında Avrupa parlamentosunun ilgili ve yetkililerine dertlerimizi (şimdiye kadar doyurucu bir çözüm bulunamasa da) kolayca anlatabilirken bir dakikalık bir duyuru yapmak için söz istediğimiz, Oğuz Boyları Konfederasyonu toplantısında, akla gelemeyecek işgüzarlıklarla söz söylememiz engellendi. Biz haklarımızı isterken, yaşama biçimimizi, yaşatmakta olduğumuz kültürel değerlerimizi savunurken onu yok etmek isteyen yapılarla mücadele şeklimizi sert bulan, daha yumuşak davranmamızı isteyen, kendi çıkarları için bizce gereğinden fazla yumuşamış çevreler, sesimizin kısılması konusunda insafsızca sertleşebilmektedirler. Örneğin, İsparta, Konya, Adana, Ankara gibi yerlerde kurulu konfederasyon, vakıf, dernek adıyla tabela kaldırmış, kendilerini Yörük kültürünün koruyucusu gibi yutturmaya çalışan çevrelerden gördüğümüz iki yüzlülük ve baskılar, işte bunlar bizim çocuklarımızı üşütüyor. Her platformda sesimizi kısmaya çalışan, bizim daha birkaç gün önceye kadar arkamız, kalemiz sandığımız bazı yöneticilerin şimdi bizleri bir de, “yırtım malı kampanyası” ile vurmaya çalışmaları bizim çocuklarımızı üşütüyor. Her Sarıkeçili aile yılda yaklaşık 5.000, lira haksız ceza ödemektedir. Kışlak, yazlık otlakiyesi, çobanlardan kaynaklı olarak hayvanlarımızın orman veya ekeneklere verdiği zarar nedeniyle ödediğimiz cezalar bunun dışındadır. Bize giyim sadakası toplamak isteyenlere şunu söylemek istiyoruz: “Bize yazılan haksız cezaların ortadan kaldırılması için verdiğimiz mücadelede sizden hiçbir destek görmüyoruz. Ama bu mücadelemizi engellemek için ettiğiniz gölge çocuklarımızı üşütüyor. Lütfen kenara çekilin, gölge etmeyin! Biz o haksız ödediğimiz cezalardan kurtulduğumuzda, o paralarla çocuklara seçkin mağazalardan, beğendikleri giysileri almasını da biliriz…” * Sarıkeçililer Yaşatma ve Dayanışma Derneği Başkanı Belediyede kaos yılını doldurdu ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Adana Anakent Belediyesi’nde, İçişleri Bakanlığı’nca 28 Mart 2010 tarihinde görevden uzaklaştırılan Aytaç Durak’sız bir yıl geride kaldı. AKP’li Kayseri ve Elazığ belediyelerinde yaşananlar ortadayken, söz konusu belediyelerdeki benzer suçlamaların hedefi olan Durak’ın göreve bir türlü iade edilmemesi eleştiriliyor. İçişleri Bakanlığı’nın Durak’a yönelik uyguladığı ‘her iki ayda bir’ görevden uzaklaştırma işlemini 12 Haziran’da yapılacak seçimlere dek sürdüreceği konuşuluyor. Görevden uzaklaştırılmasına karşın, bugüne dek onlarca müffetişin inceleme yaptığı belediyede yaşananları izleyen Durak ise Danıştay’dan gelecek ‘müjdeli’ haberi bekliyor. durulması kararına itiraz etti. Mahkeme 24 Mayıs’ta itirazı reddetti. Bu sürecin ardından Durak’a yönelik, her iki ayda bir görevden uzaklaştırma kararı yinelendi. Acizlik mi, yoksa kötü niyet ve suistimal mi var? Anayasa’ya göre Belediye başkanlığı “ölüm, istifa ya da mahkeme kararı” sonucu boşalabiliyor. Aytaç Durak’ın görevden alınması uygulamada ilk örnek olarak ‘içtihat’ niteliği kazanacak gibi görünüyor. İçişleri Bakanlığı’nca 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Yasası’nın 17. maddesine dayanılarak “Soruşturmanın selameti” gibi bir gerekçeyle 2’şer aylık sürelerle 5 kez görevden alınan Durak’ın önümüzdeki süreçte de görevden uzak tutulacağına kesin gözüyle bakılıyor. Bu aşamada Durak’ın şu yaklaşımı anlam kazanıyor: “63 müfettiş tam bir yıldır inceliyor... Müfettişler ya aciz, ya suç yok ya da kötü niyet var, yetki suistimali var.” Aldırmaz dönemi Durak MHP’den istifa ettikten sonra Çelikcan’dan boşalan başkanvekilliği koltuğuna seçimle “Aytaç Durak’ın sağ kolu” olarak bilinen MHP’li Zihni Aldırmaz seçildi. Herkes Durak’ın rahat nefes aldığını düşünürken Aldırmaz’ın “Ortak akıl” söylemini yaşama geçirip Durak’la ters düştüğü ortaya çıktı. Durak’ın ‘hasmı’ durumuna gelen eski dostu Tuncel ile birlikte hareket eden Aldırmaz, belediye hizmet binasını ülkücü bir grubun basmasının ardından MHP’den istifa etti. Aldırmaz’ın döneminde, ASKİ Genel Müdürü Seyfettin Yılmaz görevden alındı. Altın Koza Film Festivali’nin tarihi değiştirildi. Anakent Belediye Meclisi İmar Komisyonu Başkanı CHP’li Ahmet Cevdet Yağ silahlı saldırıda yaşamını yitirdi. Yaşanan bu çalkantılı süreçte belediye meclis üyeleri kendi aralarında anlaşarak belediye şirketleri Altın Koza, BELDETAŞ ve İmar A.Ş. gibi kuruluşların yönetimine geldi. İktidara yakın durmaya çalışan Aldırmaz’a, 27 Mart’ta Adana’ya geleceği bildirilen Başbakan Erdoğan tarafından AKP rozeti takılacağı konuşuluyor. Eski milletvekili Özdiş: Neler yaşandı? Durak’a yönelik ‘imar rantı’ ve ‘yolsuzluk’ suçlamalarının ardından 17 Mart 2010 tarihinde Adana Cumhuriyet Savcılığı soruşturma başlattı. İçişleri Bakanlığı da 28 Mart 2010’da ‘soruşturmanın selameti’ gerekçesiyle Durak’ı 2 aylığına geçici olarak görevden uzaklaştırdı. Durak’a yönelik suçlamaların ba Elazığ’da ne olmuştu? AKP’li Elazığ Belediyesi’nde yaşanan yolsuzluk olaylarının temelini, mülkiye başmüffettişlerinin hazırladığı raporlar oluşturuyor. Söz konusu raporlar, Durak’a yöneltilen suçlamalara benziyor. Raporda, “Temizlik işlerinde çalışan işçilerin sayısı 290 iken, bu sayı 680 kişi olarak gösterildi. İhaleler yüksek fiyatla yandaş firmalara verildi. Belediyenin harcamaları sahte faturalarla şişirildi. Dizel yakıtlı çöp kamyonlarına bile benzin faturası kesildi. ‘Öğrenciler Anıtkabir’e götürülecek’ diye ödenek çıkarıldı ama bu gerçekleşmedi” gibi ifadeler yer alıyor. şındaki isim olan Mustafa Tuncel’in başkanlığında Anakent Belediye Meclisi, 1 Nisan 2010’da başkanvekilliği seçimi için toplanmaya başladı. 13 Nisan’da yapılan oylamada AKP’li Mahmut Çelikcan, CHP’li Yıldıray Arıkan ve MHP’li Fethi Coşkuntuncel başkanvekilliği için yeterli oyu alamadı. Bu turda en fazla oyu alan Çelikcan ve Coşkuntuncel için kura çekildi. Kura sonucu AKP’li Çelikcan başkanvekili oldu. Bu gelişmelerin ardından Adana Barosu’na kayıtlı Avukat Yusuf Akıncı 20 Nisan’da yürütmenin durdurulması için 2. İdare Mahkemesi’ne başvurdu. 4 Mayıs’ta mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi. AKP’li Çelikcan, 17 Mayıs’ta Adana Bölge İdare Mahkemesi’ne yürütmenin dur CHP, ülkenin sigortasıdır ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Eski Adana Milletvekili İbrahim Özdiş, CHP’den aday adaylığını açıkladı. İl binasında parti yönetici ve üyeleriyle çok sayıda CHP’linin katıldığı toplantıda, partisinin Atatürk’ün çizdiği yol haritasıyla hareket ettiğini ve ülkenin sigortası olduğunu kaydeden Özdiş, “AKP iktidarı, ülkenin tüm kazanımlarını bir bir elden çıkarırken, halkı daha çok yoksullaştırdı. İşte Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu, CHP’nin işçi, esnaf, emekli, çiftçi, öğrenci, sanayici ve ev hanımı dostu olduğunu bir kez daha işaret etti. Biz de bu işaretle halkımızın iktidarı için çalışacağız”dedi. Kılıçdaroğlu başkanlığındaki CHP kadrolarının ülkenin tüm sorunlarına çözüm üretebilecek yetkinlikte olduğunu vurgulayan Kayseri’ye dokunan yok CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği AKP’li Kayseri Anakent Belediyesi’nde yaşanan yolsuzluklar ise Kayseri Vali Vekili İbrahim Yurdakul tarafından İçişleri Bakanlığı’na gönderdiği yazıyla ortaya çıktı. Vali Vekili Yurdakul, Kayseri Anakent Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki ve diğer belediye görevlilerinin ‘rüşvet’ suçu işlediğine yönelik bir yazı kaleme aldı. Yurdakul, İçişleri Bakanlığı’na gönderdiği 21.08.2007 tarihli ve 835 sayılı yazısında, “Bahsedilen kişilerin Türk Ceza Kanunu’nun 252. maddesinde tanımı yapılan ‘rüşvet’ suçunu oluşturduğundan bahisle, ‘… 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu’nun 17. maddesi kapsamında değerlendirilmesini” istedi. Her iki AKP’li belediyede ortaya çıkan bu duruma karşın İçişleri Bakanlığı, Durak örneğinde olduğu gibi ‘görevden uzaklaştırma’ yolunu seçmedi. Özdiş, Adana’nın işsizlik ve yoksullukta Türkiye ortalamasının üzerinde yer aldığını anımsattı, “CHP çatısı altında Adana’ya ekonomi, tarım, spor, kültürsanat ve eğitim alanında katkı sunmak için aday adayı oldum. Tüm partililerden ve halkımızdan destek bekliyorum” dedi. Soylu: Ülke iyi yönetilmiyor ADANA (Cumhuriyet Bürosu)Uzun yıllar kaymakam ve vali yardımcılığı yapan, son olarak Çankaya Belediyesi Başkan Yardımcılığı görevindeyken istifa ederek memleketi Adana'da CHP'den milletvekili aday adaylığını açıklayan Hayati Soylu, "Bir mülkiyeli olarak 35 yıl görev yaptım. Eleştirdiğim için adayım. Çünkü ülke iyi yönetilmiyor" dedi. Cumhuriyet'i ziyaret eden ve Temsilcimiz Çetin Yiğenoğlu ile görüşen Soylu, Ermenek, Baykan, Milas, Bafra, Yenimahalle Kaymakamlığı, Yozgat ve Sakarya Vali Yardımcılığı görevlerinde bulunduğunu anımsattı. 2007 seçimlerinde Samsun'da CHP'nin 3. sıra milletvekili adayı olduğunu anlatan Soylu, Çankaya Belediyesi'nde başkan yardımcılığında bulunduğunu belirterek, "Mülkiyeli olarak uzun yıllar kaymakamlık, vali yardımcılığı yaptım. Çankaya Belediyesi'nde yerel yönetimde bulundum. Edindiğim tecrübeleri CHP çatısı altında parlamentoda halkıma hizmet için kullanmak is Durak: “Müfettişler beni aklıyor” Bir yıl uzun bir süre. Hele Durak gibi, uzun yıllar yaptığı meclis üyeliğinin ardından Adana'da yaklaşık 25 yıl Belediye Başkanlığı yapmış bir kişi için görevden uzak kalmak, daha doğrusu uzaklaştırılmak elbette zor gelecekti. O, bu zor günleri, bir yerde kendini aklama fırsatı olarak görse de, görevden uzuk tutulduğu bir yılı kısaca değerlendirirken söze şöyle başladı: “Konu yanlış anlaşılıyor. Belediye başkanlarını kimse görevden alamaz. Parlamento dahi kanunla göreve gelen belediye başkanlarını görevden alamaz. Anayasa bunu yazıyor. Beni görevden uzaklaştırarak kanuna karşı bir yetki suçu işleniyor. Bakanlığın yaptığı yetki suistimalidir. Zira bakanın yetkisi, '2 ay süreyle soruşturmanın sağlıklı yürütülmesi için uzaklaştırma' ile sınırlıdır. Eğer soruşturma bitmediyse yine yasa 2'şer ay bu kararı uzatıyor. Ama bu bir yıl süreyle sonu belirsiz bir hale getirilirse, 'yetkiyi kötü niyetle kullanma' anlamına gelir. Ki benim hakkımda yapılan da öyledir.” Durak, ayrıca, kendine yapılanları hem adaletsiz, hem de yasadışı buluyor. Cumhuriyet'e yaptığı ziyarette, bir yıllık sürece uzanan “görevden uzaklaştırma” ile ilgili söyleşide düşüncelerini biraz da yakın çevresine kırgın olduğu duygusu yaratan cümlelerle şöyle dile getirdi: “Siz bugüne kadar hiçbir milletvekili, belediye başkanı veya bir bürokratın 27'si mülkiye başmüffettişi 60 müffettişle bütün aile fertlerinin ve belediyenin tüm hesaplarının incelendiğine şahit oldunuz mu? İşte ben bunlarla karşılaştım. Aytaç Durak'ın 25 yıl geriye kadar giderek her şeyini araştırdılar. Türkiye ve yurtdışındaki bankaları araştırdılar. Ama bir şey bulamadılar. Zira ben haram ve helalin ne olduğunu bilen biriyim. Yaptığım işi gizlemedim, gizleyeceğim işi yapmadım. Bu benim hayat felsefemin baş köşesinde yer alır. 5 dönemlik başkanlık süremde hep hizmet etmek için çalıştım. Benim için siyasi partiler amaç değil araçtı. Bu anlayış her yerde yerleşse her şey daha iyi olur.” Yerine vekaleten seçilen başkanvekili ve meclis üyeleriyle ilgili olarak da önceki savlarını yineleyen Durak, “İşte ben bunun için şimdi buradayım. Belediye meclisinde rüşvet dedikodularına ait bir ses kaseti elime geçti. Savcılığa verdim ve açıkladım. Buna rağmen meclis üyelerinin cambazlıkları ve özellikle yandaş basının yanlış haberleriyle kamuoyuna bazı şeyler yanlış aksettirildi. Bazılarını mahkemeye verdim, aleyhime dedikodu ve yayın yapanlar mahkum oldu” dedi. Durak, şöyle devam etti: “Yargı ya da hükümet göreve iade için hangisi daha erken karar verirse o kamuoyunda sempati alacaktır. Elbette ben yerime geri döneceğim. Herhangi bir suçum ve açığım yok. O kadar müffettişin bunca çabasına rağmen, didik didik incelemeye rağmen, yüz kızartıcı hiç bir somut suçun bulunamaması benim için fırsat oldu. Bir kez daha dürüstlüğüm kanıtlandı. Endişe etmiyorum. Göreve dönüp Adana'ya hizmeti sürdüreceğim” tiyorum" diye konuştu. Tekin katılabilir Yumurtalık doğumlu olduğunu ve Adana'ya hizmet edeceğini kaydeden Soylu, Adana'nın Ankara'daki sesi olacağının bilinmesini istedi. Ceyhan'da kalabalık bir partili grubuyla aday adaylığını açıklayan Soylu, bugün partililerle birlikte Ceyhan'da yemekte buluşacaklarını anlatarak, "Etkinliğimize Genel Başkan Yardımcısı Sayın Gürsel Tekin'in de katılması bekleniyor" dedi. Dr. İnce: İktidar yolundayız MERSİN (Cumhuriyet) Toros Devlet Hastanesi Üroloji Uzmanı Dr. Nedim İnce, CHP’den Mersin milletvekili aday adaylığını açıkladı. İnce’nin adaylık açıklamasına coşkulu bir kalabalık da eşlik etti. Geçtiğimiz günlerde Toros Devlet Hastanesi’ndeki görevinden istifa eden İnce, CHP’den aday adaylığını çok sayıda partilinin ve sivil toplum gönüllüsünün katıldığı bir basın açıklamasıyla duyurdu. Parti binası önünde yapılan açıklamaya İnce’nin eşi Yenişehir Belediye Meclisi üyesi Hülya İnce, CHP il yöneticisi Serdar Doğan, CHP milletvekili adayı Dr. Hüseyin Çamak ve Mersin Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Aytuğ Atıcı ve ÇYDD üyeleri katıldı. Mersin’e bugüne dek hekim, yazar, televizyon ve radyo programcısı, sivil toplum örgütü yöneticisi ve gönüllüsü olarak hizmet verdiğini söyleyen Dr. İnce, bundan sonra politika alanında da hizmet etmek için milletvekili aday adayı olduğunu belirtti, “Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu, insan odaklı, emekten ve özgürlükten yana olan partimizde, CHP’de politika yapacak olmanın sevinci içindeyim. İnanıyorum ki 12 Haziran’da halkın iktidarını, CHP iktidarını da aynı sevinç, aynı coşku ve aynı heyecan ile burada sizlerle paylaşacağız” dedi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear