26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

SAYFA 2 16 NİSAN 2010 CUMA Bu Hafta Nerede Ne var? Adana Devlet Tiyatrosu sahnesi bu yıl 12. kez düzenlenen ‘Devlet TiyatrolarıSabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali’ne ev sahipliği yapıyor. Etkinlikte bugün 20.00’da Alman konuklarımız, Freiburg Tiyatrosu, bizden birinin, Orhan Pamuk’un oyunu ‘Kar’ ile sahne alacak. Cumartesi ve Pazar günleri 20.00’da ise Ankara Devlet Tiyatrosu, sahnelendiği her yerde büyük ilgiyle izlenen dev prodüksiyon, ‘Narnia Günlükleri’ ile sanatseverlerin karşısında olacak. 19 ve 20 Nisan’da ise İstanbul Büyükşehir Belediye Tiyatrosu, ‘Maskeliler’ adlı oyunla sahnede olacak. Yine tiyatro dünyamızın temel taşlarından Kenterler ise dünya ünlü ‘Kral Lear’ ile 21 ve 22 Nisan’da seyircinin karşısına çıkarken, yine uzaklardan bir konuk olan ve geçtiğimiz yıllarda da beğeniyle izlenen Japon konuklarımız Pappa Tarahumara Tiyatrosu 23 ve 24 Nisan günleri, ‘Gemi Manzarası’ ile Sabancı Devlet Tiyatrosu’na gelen sanatseverlere renkli, unutulmaz saatler yaşatacaklar.(0322 3523355) Adana Büyükşehir Belediye Tiyatrosu, bugün20.00’da , ‘Misafir’ adlı oyunu sahneledikten sonra, Çarşamba günü de 20.00’da İtalyan yazar Dario Fo’nun ‘Ödenmeyecek, Ödemiyoruz!’ adlı komedisini tiyatroseverlere sunacak. (0322 4589347) Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası’nın bu haftaki konserini Şef Robert Bokor yönetecek. Marija Bokor’un (piyano) solistlik yapacağı ve ÇDSO sanatçılarının eşlik edeceği konserde, L. va Beethoven’ın, ‘Coriolan Uvertürü Op.62’ ve ‘Piyano Konçertosu no.1 Op. 15 Do Majör’ ile ve W. A. Mozart’ın ‘Senfoni no.38 KV 504 Re MajörPrag’ adlı eserleri seslendirileccek. Büyükşehir Belediye Tiyatrosu’ndaki bugünkü konser 20.00’da başlayacak. (0322 3524713) Mersin Devlet Opera ve Balesi, sanatçıları yarın 11.00’da M. Seskır’ın, ‘Kuklacı’ adlı 2 perdelik müzikli çocuk oyunu ile küçük sanatseverlerin karşısına çıkacak. (0324 2394388) Veysel Günay’ın, 75. Yıl Sanat Galerisi’ndeki Resim Sergisi, 22 Nisan tarihine dek izlenime açık tutulacak. (4553887) Ünal Kuş’un, AÇS Sanat Galerisi’ndeki kişisel resim sergisi 30 Nisan tarihine dek izlenime açık olacak. (0322 3632650) Ulusal ve uluslararası çalışmalarıyla tanınan Adana Fotoğraf Amatörleri Derneği (AFAD) üyesi G. Timurtaş Onan’ın, ‘Beyoğlu’nda Kar’ adlı fotoğraf sergisi AFADKasım Gülek Fotoğraf Sanat Galerisi’nde sürüyor. Sergi, 1 Mayıs’a dek izlenebilecek. (0322 4584224) Köy Enstitüleri’nin 70. Kuruluş Yıldönümü et “Çukurova Ödülü” Taha Toros’a Mersin’deki törende verildi Mersin’deki kapanış gecesine Taha Toros katılamayınca ‘Çukurova Ödülü’ Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan tarafından kuzeni İbrahim Çapar’a sunuldu. UÇSG’de “Barış ve dostluk” mesajları ön plana çıktı MERSİN (Cumhuriyet) Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan, 4. Uluslararası Çukurova Sanat Günleri’nde (UÇSG) Suriyeli ve Filistinli konuklara dostluk mesajı verdi. Özcan, “Kültür ve sanat tüm kötülüklere, savaşlara karşıdır. Bu yüzden sanat ülkeleri birbirine yaklaştırıyor” dedi. Ulus devletleri yok etmeye çalışan emperyalizmin günümüzde 2 bin site devleti kurmaya çalıştığına dikkat çeken UÇSG Genel Koordinatörü Çetin Yiğenoğlu ise “Böyle bir dönemde kent şovenizmini aşan bir tutumla bölgesel aklın oluşmasına katkı koyan herkese teşekkür ederiz. Ortak kültür dairesine mensup sanatçıların iki ülkedeki 13 merkezde buluşması çok anlamlıdır” dedi. Suriye’nin Lazkiye kentinde 6 Nisan’da başlayan, Adana, Tarsus, Gaziantep, Antakya, Silifke, Anamur, Tarsus başta olmak üzere 13 merkezde gerçekleştirilen 4. UÇSG’nin kapanışı Mersin Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen törenle gerçekleştirildi. Törene Asya Avrupa Yazarlar Birliği Genel Sekreteri Ali Akle Orsan’ın yanı sıra Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan, CHP Mersin Milletvekili Ali Oksal, Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Faik Burakgazi, Kent Konseyi Genel Seketeri Nuri Özdemir ile Adana, Gaziantep, Osmaniye, Antakya, Mersin illerinden yazarlar ve ozanlar katıldı. Törende konuşan Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan, Lazkiye ve Mersin’in kardeş şehir olduğunun altını çizerek, “Ben Lazkiye’ye gittiğimde bana bir kılıç hediye etmişlerdi. O kılıcı ortak düşmanlarımıza karşı kullanalım” dedi. Suriye ile tarih ve kültür bağlarının olduğunu vurgulayan, ortak sanatsal çalışmaların bu bağları güçlendireceğini kaydeden Özcan, 11 yıllık belediye başkanlığı döneminde Mersin’de kültür sanat çalışmalarına önem verdiklerini kaydetti, “Mersin’de klasik batı müziği ağırlıklı müzik festivali yapıyoIraklı savaş mağduru Müzisyen Ali Şerif kinlikleri kapsamında Eğitimİş ve Birleşik Kamuİş’in ortak düzenlediği, ‘Yüz Yılın Projesine SaygıKöy Enstitüleri’ adlı resim sergisi 19 Nisan 18.30’da Büyükşehir Belediye Tiyatrosu Fuayesi’nde açılacak. (0322 4592965) 4. Bahri Toygar Sempozyumu yarın 14.00’da Tarsus Amerikan Lisesi konferans salonunda yapılacak. Atkinlikte, Prof. Dr. Ayşe Zümrütdal, Yrd. Doç. Dr. Barış Çaynak, Doç. Dr. Orhan Şen ve Dr. Okan Toygar, ‘Tüm dünyada ölüme yol açan en büyük risk faktörü: Hipertansiyon’ konusunda bilgi aktaracaklar. (0532 4885931) Atatürkçü Düşünce Derneği’nin, ‘Salı Toplantıları’ sürüyor. 20 Nisan Salı günü 18.00’da dernek binasındaki toplantıda, Akif Kemal Akay, ‘Ulusal Egemenlik’ konusunda söyleşide bulunacak. (0322 4594781) ruz, pop müzik festivali yapıyoruz, Turunçgil Festivali yapıyoruz. Çukurova Sanat Günleri’ni de kattığınızda yılda 4 festivale ev sahipliği yapıyoruz. Bunun nedeni barışı hedeflememizdir. Çünkü sanat barış ve kardeşliği getirir” diye konuştu. UÇSG Genel Koordinatörü, gazetemiz Adana Temsilcisi Çetin Yiğenoğlu da, etkinlikler de işgal altındaki Irak ve Filistin halkından sanatçılara yer verirken bu yılki etkinliği de Ortadoğu barışına adadıklarını söyledi: Emperyalist güçlerin Ortadoğu’da site devletçikleri kurmaya çalıştığını anlatan Yi ğenoğlu, “Çukurova Sanat Günleri, Ortadoğu’da barışın bozulmasına, Ortadoğu’nun parçalara ayrılmasına karşı bir duruştur. Etkinliklerimize Iraklı ve Filistinli sanatçıları da dahil ederek emperyalizme karşı mücadeleye destek verdiğimizi göstermek istedik” diye konuştu. Asya Avrupa Yazarlar Birliği Genel Sekreteri Ali Akle Orsan da, Türkiye’nin Arap topraklarında yaşanan sorunlara karşı duyarlılıklarını bildiklerini belirtti. Türkiye’nin Irak’ın işgaline karşı ortaya koyduğu tavrı önemsediklerini vurgulayan Orsan şunları söyledi: “Sanat ve kültür sayesinde daha da yakınlaşmalıyız. Sanat ve edebiyat milletleri bir araya getiren unsurlardır. Sanattan kültürden barıştan konuşalım istiyoruz. Mesela Filistin’de barış olacak mı? Bir araya gelip bunları konuşmalıyız.” Konuşmaların ardından plaket törenine geçildi. Bu yıl Çukurova Ödülü’ne layık görülen Araştırmacı Taha Toros rahatsızlığından dolayı gelemediği için ödülü kuzeni İbrahim Çapar aldı. Etkinliklere destek veren Asya Avrupa Yazarlar Birliği Genel Sekreteri Ali Akleorsan, Halep Kültür Müdürü Ahmet Muhsin, Savra Kültür Müdürü Muhammet Ali Muhammet, Haseki Yazarlar Birliği Başkanı Muhammet Baki Muhammet ve müzisyen Haddar’a teşekkür plaketlerini Çukurova Sanat Günleri Genel Koordinatörü, gazetemiz Adana Temsilcisi Çetin Yiğenoğlu sundu. Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu ile Halk Oyunları Ekibi’nin de birer gösteri sundukları etkinlik, Lazkiye’den Ezgiler konseri ve kokteyl ile son buldu. Mersinli sanatseverlerin ödül gecesine gösterdiği ilgi büyük oldu. Uysal ve Üçyıldız, “Çukurova ve Karacaoğlun”ı anlattılar SİLİFKE (Cumhuriyet) 4. Uluslararası Çukurova Sanat Günleri kapsamında Silifke Alevi Bektaşi Derneği’nde düzenlenen, “Sanat Kokan Çukurova Ve Karacaoğlan” adlı söyleşide konuşan Köy Enstitülü Araştırmacı Şair Ali Uysal, “Çukurova buram buram şiir kokar. Bundandır Karacoğlan’ın, Dadaloğlu’nun sözleri, deyişleri” dedi. Sanatseverlerin büyük ilgi gösterdiği söyleşiye, “Çukurova’da iki kazan kaynar biri et kazanı diğeri de dert kazanı” diyerek başlayan Uysal şöyle devam etti: “Bu ister istemez Çukurova’nın sanatına, yazınına, müziğine yansır. Bu yüzden dünya çapında ozanlar, yazarlar, şairler, müzikçiler yetişmiştir. Karacaoğlan, Dadaloğlu, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Musa Eroğlu, Nevit Kodallı sanat kokan Çukurova’nın ürünüdürler. En güçlü kavram zamandır. Kayaları deniz dalgalarının delik deşik ettiğini sanırız. Oysa zamandır onları oyan. Ama zamanın gücünün yetmediği bir şeyler var. Zaman Karacaoğlan’ı gönlümüzden silemedi. Eğer bir ozan halk çeşmesinden su içmişse ölümsüzleşir. Karacaoğlan benim için Kızılgeçit suyu gibidir. Bir çok çay karışır ama o denize Narlıkuyu’da tertemiz olarak kavuşur. Karacaoğlan nerelidir? Erzurum’dan Silifke’ye kadar her yerlidir. O sevgilinin olduğu yeri vatan kabul eder. Yörüktür. Onun nereli olduğu sorusunun bir yanıtı da o dilinde gizlidir. O güzelden anlar. Karacaoğlan’ın farkı budur. O en güzel şiirini kime yazdı. Çoğunluk ‘Elif’ der ama doğrusu ‘Zeynep’tir. O, sevdikleri için güzel şiirler yazdı, çalıp söyledi ki aşk ancak böyle anlatılır. Dana sonra, “Silifkeli Karacaoğlan ya da Küçük Karacaoğlan” konulu bir sunuş yaparak Taşeli yöresini anlatan Celal Üçyıldız da, “Taşeli yöresi deyince eski İçel akla gelir. Erdemli, Silifke, Mut, Gülnar, Ermenek, Anamur. Yörenin göçerleri vardır. Bu bazıları zorunlu göçleri türkülere konu olmuştur. Bu ezgilerden bir bölümünü Küçük Karacaoğlan (Silifkeli Karacaoğlan) tarafından söylendiği bilinir. Çatak, Kavak, Saraydın köylerinde yapılan derleme çalışmaları sırasında, Küçük Karacaoğlan’la ilgili olarak; zaman vakti içinde, elinde cümbüşü, kışın Taşucu Manastır’da, yazları ise Çatak, Kavak gibi yaylalarda yaşadığını aktaran sözler derledik. İşte yöremizde bulunan birçok türkünün sahibi bu Küçük Karacaoğlan ‘dır” dedi. Üçyıldız, bilinen Karacaoğlan ile çok benzerlik olmasına karşın, ikisini ayıran en büyük özelliğin, Küçük Karacaoğlan’ın türkülerinde hiciv kullanması olduğunu kaydetti. Çünkü hepsi aynı kültürün pınarından beslenmişler.” dedi. Kendisine Karacaoğlan’ın akrabası denildiğini anlatan Ali Uysal, Musa Eroğlu’nu Karacoğlan geleneğini yaşatan bir sanatçı olarak gördüğünü vurgulayarak Eroğlu’nun akrabası olan Halkbilimci Celal Üçyıldız’a teşekkür belgesini verdi. Araştırmacı Yazar Taşkıran: ‘Türkçe düşünen insanın dilidir’ SİLİFKE (Cumhuriyet) 4. Uluslararası Çukurova Sanat Günleri’ne, “Türkçe’nin Üç Temel Özelliği” konulu söyleşiyle katılan Araştırmacı Yazar Celal Taşkıran, “Bir dili konuşmak o dili bilmek anlamına gelmiyor. Dilbilgimiz yoksa bu o dili bilmek değil, sadece kulak dolgunluğudur” dedi. Silifke EğitimSen Lokali’ndeki etkinlikte, dört dilde yazdığı kitaplarda Çukurova’yı dünyaya tanıtmaya çalıştığını, bunun yanısıra Türkçe üzerine bilgilendirmelerde bulunduğunu anısatan Taşkıran şöyle konuştu: “Yaşamımı kentime, Silifke’ye adadım. Taşeli’ne Çukurova’ya olan borcumu ödemeye çalışıyorum. 1960’lı yıllarda Mut’ta TİP’ten Belediye Başkan adayı olduktan sonra öğretmenliğe geri dönmeme izin vermediler. Ben de Fransa’ya gidip işçi olarak çalıştım. İnsanın ne olursa olsun doğduğu topraklarla koparılamaz bir bağı vardır. Fransa’dan dönüp kentimi yöremi dünyaya tanıtmaya başladım. Çünkü doğasıyla, tarihiyle, kültürüyle o kadar önemli bir yerde yaşıyoruz ki bunun dünyaya tanıtılması gerekiyor. Derken Türkçeye merak saldım. Nasıl yöremiz yeterince anlatılamıyorsa dilimiz de öyle. Bir dili konuşmak o dili bilmek anlamına gelmiyor. Dilbilgimiz yoksa bu o dili bilmek değil sadece kulak dolgunluğudur. Türkçe dilbilgisi kitaplarını araştırdım. Yerli yabancı uzmanların Türk dilini nasıl gördüklerini ve nasıl anlattıklarını araştırdım. Büyük bir düş kırıklığına uğradım.” Türkçe’nin başka dil gruplarının özelliklerinden yola çıkarak anlatılmasının Türkçenin doğasına aykırı olduğunu vurgulayan Taşkıran, “Türkçe düşünen insanın dilidir. Matematiksel bir dildir. İngilizce, Fransızca, Almanca gibi değildir. Nasıl matematikte 4 işlem vardır ve bunlar temel özelliklerdir, anahtardır, Türkçenin de böylesi kuralları vardır. Yabancı dillerin yöntemlerini Türkçe’ye uygulamak, uyarlamak istiyorlar. Bu da bir sonuç getirmiyor. Türkçe’nin üç temel özelliği vardır; bir, Türkçe son ulantılı bir dildir, iki, Türkçe’de sona bağımlılık vardır ve üç, Türkçe’nin ses uyumluğu kuralı vardır” dedikten sonra, bu özellikleri örneklerle açıkladı. “Yabancı dille öğretim gece kondu mantığıdır” GAZİANTEP (Cumhuriyet) 4. Uluslararası Çukurova Sanat Günleri kapsamında düzenlenen “Yabancı Dille Öğretimin Yaratacağı Dilsel Yıkım” konulu toplantıda konuşmacılar, yabancı dille eğitimin yararından çok zararlı olacağı vurgulandı, “Bu tür eğitim öğretim, gece kondu mantığından başka bir şey değildir” denildi. GaziantepKilis Tabip Odası’nda gerçekleşen ve Prof. Dr.Ahmet Kocaman’ın yönettiği oturuma Prof. Dr. Aydın Köksal ve Prof. Dr. Cahit Kavcar konuşmacı olarak katıldı. Prof. Dr. Kocaman, öğretim sisteminin Türkçe dili ile olmadığı ileri sürülerek İngilizce yapılmak istenmesine anlam veremediğini belirtti, “Bu tam da bir gece kondu mantığıdır” dedi. Prof. Dr. Kavcar ise, Türkçe’nin dünyada konuşulan diller arasında ilk 5 arasında geldiğine dikkat çekti, “Türkçe’de 160 yapım ve çekim eki bulunuyor. Başka hiçbir dilde bu kadar ek yoktur. Ancak ne yazık ki, Türkçe’de aşırı bir yozlaşma yaşanıyor” dedi. Yabancı dille öğretime karşı olmadıklarını belirten Prof. Dr. Köksal ise bunu şöyle açıkladı: “Çünkü yabancı dil bir amaç değil iletişim kurmak için bir araçtır. Asıl eğitim ana dille yapılandır. İnsanlar kendi ana dilinde eğitimi daha iyi kavrar ve anlar. Ve her dil kendi olanaklara çerçevesinde gelişir, kendini korur. Ancak yabancı dille öğretim ise Türkçemiz için bir tuzak ve tehlikedir. Zaten dünyanın hiçbir ülkesinde yabancı dille öğretim yoktur.” C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear