26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Sayfa 26 Nisan 2013 Perşembe a2 KültüR Sanat SİS ÇANI Orhan TÜLEYL OĞLU [email protected] YANSIMALAR se [email protected] Şefik KAHRAMANKAPTAN Hızlı Para, Hızlı Savaş amanın, İngilizcede en çok kullanılan sözcük olduğu Z söylenir. Gerçekten de zaman ölçüleri dikenli tel gibi kuşatır yaşamımızı. Trafik ışıkları, ayarlanmış programlara bağlıdır. Telefon, saati gösterir; televizyondaki sabah programlarında sabit bir saat vardır; havaalanlarında, otellerde, binalarda, caddelerde saatler vardır. Bunlar tarih ve saatin ilerleyişini, saniyenin onda birine kadar göstererek yarışıp dururlar. Çalar saatler uykuyu korkuya boğar; uyanmak zorunda oldukları her gün, birçok insanın uyanır uyanmaz aklındaki ilk düşünce şu olur: “Saat kaç? Geç mi kaldım?” Jay Griffiths, “Tik Tak Zamana Kaçamak Bir Bakış” adlı kitabında, “Zaman”ın son derece politik olduğunu, modern Batı’da zamanın, kültürel emperyalizmin gizli bir öğesi durumuna geldiğini söylüyor. Ona göre saat, zamanın eş anlamlısı değil, karşıtıdır. Bugün kullandığımız saat, zamana yapılan bir ihanettir. Çünkü, modernlik, zamanı doğadan ayırdı ve onun yerine kendi zamanını inşa etti. Tüm dünyayı saat ve takvimin yapaylığı üzerine yapılandırdı. Kent hayatında, saat zorunlu bir ihtiyaçtır artık, çünkü zamanı söylemenin başka bir yolu yoktur. Doğa milyonlarca tür zamanı bilirken, modernliğin saati, yalnız bir tanesini biliyor. Mekanik saatin icadı, doğaya karşı kazanılan büyük bir zaferdi. Mekanik saatlerle, yapay zaman kanatlandı. Zaman, çok daha geniş bir ölçekte iktidarla ilişkili hale geldi; bu yüzden yöneticiler, hükümetler otoritelerini sağlamak veya pekiştirmek için ondan yararlandılar. Kapitalizmin başlangıcıyla zaman, tüm diğer şeyler gibi, kapitalist borsayı inşa etmek için kullanılmaya başlandı. O sıralarda Benjamin Franklin sahneye çıktı ve şunu söyledi: “Vakit nakittir.” Bu küçük tehlikeli yalan, dünyayı öyle bir dolandırmaya başlamıştı ki zamanı satın alabilmek, çalmak, harcamak ve biriktirmek mümkün hale gelmişti. Sonra ortalık vicdansız cimrilerle, zaman muhasebecileriyle dolmaya başladı; zamana bozuk paralar kadar katı, değişmez, tekbiçimli bir ticari değer biçildi. İktidar sahibi olanlar, diğerlerinin zamanını zincire vurdular; kölelikten başka bir şey değildi bu. Böylece köleler, iş yavaşlatma eylemleriyle, gecikme ve yavaşlıkla iktidardakilerden kurtulmaya çalışarak, zamanı sessizlikle uzatıp şarkılarla kısaltarak, onu bir protesto aracı olarak kullandılar. Batılılaşmış modern toplumlarda zamanın tüm kötüye kullanımlarını eleştiren Jay Griffiths şunları söyler: “Şimdi zamanın en hâkim metaforu paradır. Yalnızca ‘Vakit nakittir’ desin diye yapılmış bir makineye benzeyen şirketler üstü örtülü bir faşizm yarattı; ‘Vakit nakittir’ lafı bir yalan. Hem kimin vakti, kimin nakitine dönüşüyor, kim kimin vaktine sahip? Bir insanın vaktini başkasının parasına çevirmek midir bunun anlamı? Modernlik zamanı tanımıyor. Saat, takan kişiyi toplumsal bir kopuşa götürüyor. Modernliğin takıntılı zaman ölçümleri, insanı zamanın kendisine yabancılaştırıyor; zamanın bu ölçülere dilimlenmesi insanı, zamanın gerçekte deneyimlediği şekliyle dilimlemekten uzaklaştırıyor. Hızlı arabalar, ayaküstü yenen yemekler, hızlı para, hızlı savaş. Her şey hızlı, aptalca ve vakitsiz...” Saatlerle dolu kentlerden, zamanı yaşanılmaz kılan hızdan korunmak için kendi zamanınızı arayın derim. Katılanlar Kazanıyor Şimdiye kadar izlediğim ve yeni bir etkileşim başlattıkları için kutladığım Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, bu yıl Kamuran Gündemir III. Ulusal Piyano Yarışması ile Gülden Turalı V. Ulusal Keman Yarışması’nı üniversitedeki bir festival kapsamında bir arada yaptı. Ama bunca yoğunluk içinde her etkinliğe yetişmek mümkün değil. Ankara’daki festival yoğunluğu nedeniyle Mersin’e gidemedim ama izlediğim kimi gençler yarışmalara katıldığı için bir kulağım oradaydı. Piyano yarışmasında küçüklerde Ankara’dan dereceye giren yok. Birincilik ödülü de jüri Can İbrahim Çakmur Yazıcı tarafından verilmemiş. İstanbul’dan Ramona Kemmer ve İzem Gürer ikinciliği paylaşmışlar. İzem en iyi Türk eseri ödülünü de kazanmış. Uluslararası tenorumuz Bülent Bezdüz’ün oğlu Mersin’den Boğaç Bezdüz de üçüncü olmuş. İstanbul’dan Faruk Kalaycı’ya da mansiyon verilmiş. Büyüklerde de birinci yok, ikinciliği ise Ankara’dan ODTÜ Koleji Lisesi öğrencisi, Paris Schola Cantorum’da da dönemsel olarak çalışmalarını sürdüren Can Çakmur’la Bilkent’ten Gülnara Aziz’in öğrencisi Can Bağdar Bilen ikinciliği paylaştılar. Üçüncülüğü Ankara Üniversitesi’nden Atakan Oyal elde etti. Can Çakmur, Mahir Cetiz’e ait zorunlu eseri de en iyi çalarak bu alandaki ödülü aldı. Prof. Selçuk Gündemir tarafından verilen “Kamuran Gündemir Özel Ödülü” ise Can Bağdar Bilen’in oldu. Kemanda ise Sholomo küçüklerde Mintz Mersin’den İdil Yunkuş ile Demirhan Gökbudak Ankara Bilkent’ten Alpay Jan İnkılap birinciliği paylaştılar. İkinciliği İstanbul’dan Elfida Su Turan aldı. Üçüncülük ise verilmedi. Büyüklerde birincilik verilmedi, ikinciliği ve en iyi Türk eseri yörümü ödülünü Bilkent’ten Muhammedcan Turdiyev’in öğrencisi Demirhan Gökbudak elde etti. Demirhan’ın piyano eşliklerini, daha önce bu yarışmayı kazanmış olan ağabeyi Yener Gökbudak yaptı. Jürinin özel isteğiyle Yener’e de kardeşine yaptığı eşlik ve desteklerinden ötürü bir teşekkür belgesi verilmiş. Kemanda üçüncülüğü ise İstanbul’dan Asaf Öksüz elde etti. Sanırım yarışmalar çoğaldıkça, katılımcı sayısı azalıyor. Tuhaf bir ters orantı... Halbuki, bu yarışmalarda amaç “kazanmak” değil, “katılmak” olmalı... Çünkü katılım demek; heyecan yenmek, sahne deneyimi kazanmak, başka kentlerden yaşdaşlarla tanışmak demek... Örneğin İtalya’da uluslararası yarışma kazanmış, resital anlamında hayli deneyimi olan Can Çakmur, bu yarışmada ilk kez orkestra eşliğinde çaldı. Hocalara, velilere çocuklarını caydırmak değil, özendirmek düşüyor. ürekli okurlarım, çocuk ve genç müzik öğrencilerini izlemek, onları duyurmak ve S desteklemeye özel önem verdiğimi bilirler. Antonio Gades DansTopluluğu ‘Carmen’le ilk kez Ankara’da... Tutku ve cesaret bir arada ‘Amaç flamenko geleneğini yaşatmak’ Gades’i yitirdikten sonra Antonio Gades Topluluğu’nun tüm amacının Gades’in tavrını sahnede İspanyol danslarıyla yaşatmak olduğunu vurgulayan Eiriz, “Flamenkonun popülerliği tartışılmaz ama Gades, flamenkonun köklerine ve tarihi geçmişine olağanüstü bir saygı duyuyordu ve geleneksel flamenkodan asla uzaklaşmıyordu. Gades her ne kadar kendi yorumunu bir koreograf olarak katıyor olsa da geleneksel flamenkoyu temsil etmek onun için çok daha önemliydi ve bizim Antonio Gades Topluluğu olarak yaptığımız da sadece Gades’i değil flamenko geleneğini de yaşatmak” dedi. Eiriz, gösteriyle ilgili olarak da şöyle konuştu: “Aşkın olduğu yerde birkaç mutlu hikâyenin dışında hep dram ve acı var; tarih boyunca böyle olduğunu da biliyoruz ve insanları bu evrensel duygular buluşturuyor. İster Carmen olsun, ister ‘Kanlı Düğün’, aşk arayan, aşk acısı yaşayan, aşka inanan herkes bu hikâyelerde bir parça da kendinden buluyor. Carmen aşk için cesaret gösteren bir kadın. Özellikle 1830’lar İspanyası’nda, Seville kentinde, tütün fabrikasında işçi bir kadının aşk konusunda hiç sınır tanımadığını düşünecek olursanız; o dönemde ne kadar büyük bir cesaret göstermiş olduğunu hissedebilirsiniz. Flamenkonun postürüyle, dansçıların duruşuyla da Ankara’da da sahnede onun cesaretine ve gücüne eşlik eden bir gösteri izliyor olacaksınız.” SELDA GÜNEYSU Dil Derneği 26 yaşında il Derneği, 26. kuruluş yıldönümünü kutluyor. Kutlamalar çerçevesinde dernek binasında, bugün saat D 18.00’de, Prof. Dr. Ahmet Saltık’ın konuşmacı olarak yer aldığı “Dil Ekin Söyleşisi” gerçekleştirilecek. Ardından da dilseverler, derneğin saat 20.00’ye dek sürecek kutlama programında bir araya gelecek. Sevda Cenap And (SCA) Müzik Vakfı tarafından bu yıl 30. gerçekleştirilen “Ankara Uluslararası Müzik Festivali” kapsamında, dünyaca ünlü sanatçılar Ankaralılarla bir araya geliyor. Festivalde, İspanyol dansına başyapıtlar kazandıran flamenko dansçısı ve koreograf Antonio Gades’in “Carmen” uyarlaması 26 Nisan’da sahnelenecek. Gades’in sahnedeki enerjisini dansçılarıyla sürdüren Antonio Gades Topluluğu, “Carmen”i “30. Ankara Uluslararası Müzik Festivali’ne taşıyor. Gades’in eşi ve Antonio Gades Vakfı’nın direktörü Eugenia Eiriz ile Gades’i ve “Carmen”i, Cenk Erdem aracılığıyla konuştuk. Eiriz, “Herkes sahnede flamenkonun güçlü doğasını görecek. Çünkü Carmen’in ne kadar güçlü ve ne kadar tutkulu bir kadın figürü olduğunu herkes biliyor” dedi. Eiriz, şunları söyledi: “Hikâyenin tutkusuna ve Carmen’in kişiliğine flamenkonun tutkusunun çok uyduğu söylenebilir. Antonio Gades Topluluğu’nun danslarıyla da ne kadar güçlü olduğunu göreceksiniz ve bu Carmen’in doğasını kuvvetlendiriyor. Flamenkonun köklerindeki acılar ve dram da aynı şekilde Carmen’in hikâyesindeki acı sona çok uyuyor. Carmen aşkı için ölümü göze alıyor ve sınır tanımıyor; bu açıdan hayata meydan okuyan bir kadın ve yine flamenkonun meydan okuyan ve isyankâr tavrına da çok yakışıyor. Aslında flamenkonun Carmen hikâyesine en çok yakışan duygusu sadece tutku değil aynı zamanda cesaret. İspanyol danslarında tutkuyu ve cesareti anlatan en iyi dans kesinlikle flamenko.” Nükleer karşıtları bugün buluşuyor Davulların çalınacağı, nükleer santral karşıtı manilerin okunacağı basın açıklamasının ardından Yüksel Caddesi ve Sakarya Caddesi`nde kamuoyunu bilgilendirmek için bildiri dağıtılacak. NKP üyeleri yarın da TBMM Dikmen Kapısı önünde saat 13.00’te kitlesel basın açıklaması yapacak. Nisan 1986 tarihinde yaşanan Çernobil Nükleer Kazası’nın 2 yıldönümünde Nükleer Karşıtı Platform (NKP) üyeleri bugün saat 18.00’de YKM önünde basın açıklaması düzenleyecek. Ankara Cumok Tarih: 28 NİSAN 2013 PAZAR Yer: HAKİMEVİ – DİKMEN Saat:10.00 – 14.00 Ederi: Açık Büfe 25 TL CUMHURİYET GAZETESİ OKURLARI GELENEKSEL PAZAR KAHVALTISINDA BULUŞUYORUZ ADRES: HAKİMEVİ (Tavuskuşu Sokak No:18 DikmenANKARA) NOT: Güvenpark’tan Dikmen ya da Sokullu Minibüsleriyle (10 dk.) Ayrıca Kızılay, Ulus’tan aynı hat otobüsleriyle(1520 dk.) BİLGİLENME VE KAYIT: NEJDET ÖZER: 0506 276 38 64 www.ankaracumok.org Editör Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon 26 Nisan 2013 Perşembe : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Aykut KÜÇÜKKAYA Sahibi : Barkın ŞIK : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER Yazışma Adresi : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Yayımlayan : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Bürosu, Ahmet Rasim Sok. No:14 Basıldığı Yer : DPC Doğan Medya Tesisleri 06550 Çankaya Dağıtım : YAYSAT Telefon : 0312 442 30 50 Yerel ve süreli yayın Eposta : [email protected] C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear